Güncel
Çözüm için özel bakanlık-3 --İlhami Işık
1980 askeri darbesinin baskıladığı siyasi iklimde Kürt meselesi, Kürt siyasetinin en geri ve sadece şiddetten beslenen kesimine altın tepside ihale edilince -ki bu ihale kanımca son derece bilinçli bir tercihti- sorunun doğal ve tarihi seyri kökten değişti. Şiddetin her geçen gün dozunu baskıladığı düşünsel, siyasal hayat adeta felç oluyordu.
Özelikle 1960 yılından sonra Kürt toplumuna mükemmel biçimde hizmet etmiş olan Liberalizm, Demokrasi, Bireycilik, Bilimsel sorgulama, tarihsel ilerleme fikri, aklın egemenliği gibi inançlar, toptan bir krizin içine giriyordu.
Åžiddetin rehin aldığı bütün toplumsal süreçler derin dondurucuda kışlık erzak gibi belirsiz bir tarihe ertelenirken, siyaset topyekun ÅŸiddetten ibaret hale geliyordu. Oysa yaygın bir siyasal istikrarsızlığın yanında o dönem, toplumun her dokusunda müthiÅŸ bir demokratikleÅŸme kültürünün filizlendiÄŸi süreçler yaÅŸanıyordu. ‘’Dondurulup geciktirilmiÅŸ bir modernizm’’ meyvelerini ÅŸiddet, kan ve ölüm olarak verecek bir habitata adeta mahkum edildi.
Bugün ÅŸiddet, siyasetten soyutlanırken, siyasetin olabilecek en dış duvarına doÄŸru itilirken, siyasetin gündemine davet ederek koÅŸullarını olgunlaÅŸtıracağımız en önemli iklim, kesintiye uÄŸramış olan ‘’doÄŸal demokratikleÅŸme süreçleridir.’’
Ä°ÅŸte tam da bu noktada meseleye kurumsal olarak müdahil olacak olan özel bakanlık, toplumsal dinamiklerin özgürce geliÅŸip serpilmesine bir tür bahçıvancılık yapmakla yükümlü olacaktır. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve hukuki süreç ve sorunların, ‘’doÄŸal evrimine’’ göre, alışa geldikleri akışkanlığa kavuÅŸmaları, çözüm noktasında gerçek temsilcilerin sahne almasına da imkan saÄŸlayacaktır.
Bir kez ÅŸunu artık net olarak biliyoruz; Kürtler savaÅŸ istemiyor, Kürtler ÅŸiddetten yana deÄŸil ve ÅŸiddetle gelecek çözümlere de mesafeli. Ama Kürtler demokratik siyasi hayatın tüm nimetlerinden de yararlanmak istiyor. Savaşın ve ÅŸiddetin ‘’imkan ve fırsatlarından yararlanmayı reddeden’’ Kürtler, özgür iradelerinin herhangi bir ipotek altında olmadığını da kanıtladılar. Israrla onlardan talep edilen ‘’direnin’’ çaÄŸrılarına itibar etmediler.
Kürt toplumu daha olgun bir demokratik siyasi hayata hazır olduÄŸunu her fırsatta, ‘’sessizliÄŸi ve araya koyduÄŸu mesafeli tavrı’’ ile dışa vuruyor. Kabaca söylemek gerekirse; Kürt toplumu ÅŸiddetten bıktı. Åžiddete sırtını döndü. Yüzünü ÅŸimdi demokratik siyasi kültüre dönmüş durumda. Bu altın deÄŸerinde büyük bir tarihi fırsattır. Tarih bu altın fırsatı kaçıran siyaset kurumunu affetmeyecektir. Herkese yapılabilecek en büyük kötülük, bu siyasi durumu okuyamamaktır.
Kürt sorununun çözümünde siyaseti normalleÅŸtirmek ve sorunun en acil taleplerini tespit edip onları en hızlı biçimde çözmek asgari ölçüde bir ‘’kurumsallık’’ gerektirir.
Söyleyeceklerimiz, yapacaklarımıza iliÅŸkin olmalı ve yapacaklarımız da söyleyeceklerimizin gerekçelerinden ibaret hale gelmeli. BaÅŸka türlü hiçbir ÅŸekilde oluÅŸmuÅŸ olan kırılgan iklimi güvence altına alamayız. Kırılganlığı çelikten kırılmaz bir duvara dönüştürmek lazım gelir; bunun içinde bize ‘’yeni bir dil ve yeni bir söylem’’ gerekli.
Gelecek yazıda bu dil ve söylemin inÅŸasında TRT Kürdi’nin yeni rolünü ve deÄŸiÅŸmesi lazım gelen kimi yanlarıyla ‘’yeni perspektiflerinden’’ söz edeceÄŸim.
İlhami Işık - STAR
Henüz yorum yapılmamış.