Sosyal Medya

Kürsü

Tarihi geri almak mümkün olsaydı - Taha Kılınç



Ä°srail'le Türkiye arasında normalleÅŸme sürecinin baÅŸlamasından sonra ilk kez bir Ä°srail televizyonuna röportaj veren CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Ä°ki ülkeyi ve bölgeyi ilgilendiren çok sayıda konuya temas eden ErdoÄŸan'ın sözleri arasında en çarpıcı olanlar ise, 2008'de sona eren Ä°srail-Suriye barış müzakerelerine dair söyledikleriydi. 

Kanal-2 televizyonunun ünlü sunucusu Ilana Dayan-Orbach'ın “O dönemde Ä°srail hükümeti, Golan Tepeleri konusunda Suriye'ye bir söz vermiÅŸ miydi?” ÅŸeklindeki ısrarlı sorusuna “Müzakereler sonuç aÅŸamasına gelmiÅŸti” ÅŸeklinde cevap veren CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, “Ancak sonrasında Gazze'ye saldırı oldu, anlaÅŸma da yarım kaldı” dedi. CumhurbaÅŸkanı'nın ifadelerinden, OrtadoÄŸu'nun dengelerini belki de tamamen deÄŸiÅŸtirecek ciddi bir fırsatın kaçırıldığı anlaşılıyordu. 

Önce, hafızaları tazeleme adına o dönemde yaÅŸananları tekrar hatırlayalım: 

21 Mayıs 2008 ÇarÅŸamba günü, Ä°srail BaÅŸbakanı Ehud Olmert'in Kudüs'teki ofisinden yapılan bir basın açıklaması, dünyanın gündemine bomba gibi düştü. Açıklamada, Türkiye'nin arabuluculuÄŸunda Ä°srail ve Suriye'nin bir yıldır barış müzakerelerini sürdürdüğü resmen doÄŸrulanıyordu. Haber, Suriye Devlet BaÅŸkanı BeÅŸÅŸar Esed'in bir ay önce Katar basınına verdiÄŸi röportajda söylediklerinin de teyidiydi. Esed, 2000'de kesilen barış görüşmelerinin yeniden baÅŸladığını belirtiyordu. Ä°srail, Åžam'dan gelen bu bilgiyi, haftalar sonra doÄŸrulamıştı. 

Dünya basınının da yakından takibiyle, müzakereler bir anda bölgenin ana gündem maddesi haline geldi. Suriye'nin anlaÅŸma ÅŸartı zaten biliniyordu: Ä°srail tarafından 1967'de iÅŸgal edilen Golan Tepeleri'nin geri verilmesi. Ä°srail de bunun karşılığında Åžam'ın Tahran rejimiyle ve Hamas, Hizbullah gibi örgütlerle bağını tamamen koparmasını istiyordu. Ä°srail'in, bununla baÄŸlantılı olan bir baÅŸka talebi de 18 Mayıs 1965'te Åžam'ın göbeÄŸinde idam edilen MOSSAD ajanı Eli Cohen'in kemiklerinin Tel Aviv'e iadesiydi. 

Bu ÅŸartlar üzerinde ne ölçüde uzlaÅŸma saÄŸlandı, taraflar ne kadar geri adım attı bilemiyoruz. Çünkü Ä°srail'in 2008'deki Gazze saldırısı nedeniyle müzakereler yarıda kesildi, ardından da Ehud Olmert'in baÅŸbakanlığı sona erdi. Bilâhare yolsuzluktan yargılanan ve mahkûm olan Olmert, ÅŸu anda Ä°srail'in Ramle kentindeki Maasiyahu Hapishanesi'nde 27 aylık cezasını çekiyor. 

***

Elde mevcut kanıtlardan yola çıkarak, şöyle bir tarihsel tahminde bulunmak mümkün: 

Ä°srail'le Suriye arasındaki müzakereler planlandığı gibi yürüse ve sonuca ulaÅŸsaydı, muhtemelen Suriye o zamana kadar gölgesinde hareket ettiÄŸi Ä°ran ekseninden çıkacak ve Batı ittifakına dâhil olacaktı. Golan Tepeleri'nde Ä°srail'den koparacağı ciddi bir taviz karşılığında Suriye, sadece Tahran'dan kopmakla kalmayacak, aynı zamanda Hizbullah ve diÄŸer örgütlerle de irtibatını kesecekti. Böylece Ä°ran'ın OrtadoÄŸu'daki etkisi gözle görünür ÅŸekilde azalacak, bölge bambaÅŸka bir manzaraya kavuÅŸacaktı. Dahası, Esed rejimi hızlı bir ÅŸekilde bazı yapısal deÄŸiÅŸiklikleri de gerçekleÅŸtirmeye giriÅŸeceÄŸinden, Arap Baharı Suriye'ye belki de hiç uÄŸramayacaktı. 

Ama olmadı. Önce Ä°srail'in Gazze'ye saldırısı müzakereleri durdurdu, daha sonra da Arap Baharı'nın fırtınaları arasında canının derdine düşen Esed, Ä°ran'ın uzattığı can simidine sımsıkı sarılarak Tahran'la iÅŸbirliÄŸini en üst düzeye çıkardı. 

Bu nedenle, Ä°srail'in Ä°ran'ın OrtadoÄŸu'daki etkinliÄŸiyle ilgili ÅŸikâyetlerde bulunmaya hiç hakkı yok. Çünkü 2008'de bunun engellenmesini saÄŸlayacak tarihi bir fırsat kaçırıldı. Gazze'ye saldırarak hafızalarda yeni bir kanlı çentik açan Ä°srail yönetimi, bölgeyle ilgili siyasal öngörüsüzlüğün de destanını yazmış oldu. 

***

Suriye'nin İran yörüngesinden koparak Batı kampına geçmesine dair yukarıdaki muhtemel senaryo bazılarına akıl dışı gelebilir. Oysa, Ortadoğu'nun yakın tarihinde buna benzer bir başka örnek daha bulunduğundan, yabana atılacak bir senaryo değil bu.

1979'da kapsamlı bir anlaÅŸmaya imza atan Mısır ve Ä°srail arasındaki barış müzakereleri de yine bir Müslüman ülkenin, Fas'ın arabuluculuÄŸunda baÅŸlamıştı. Uzun süren gizli görüşmeler ve karşılıklı seyahatler neticesinde, taraflar anlaÅŸma masasına oturmuÅŸ, Ä°srail 1967'de Golan Tepeleri'yle birlikte iÅŸgal ettiÄŸi Sina Yarımadası'ndan tamamen çekilmeyi kabul etmiÅŸti. 

Benzer bir durumun 2008'de Suriye ile Ä°srail arasında da yaÅŸanmaması için hiçbir sebep yoktu. Hatta ÅŸartlar, o döneme göre çok daha olumluydu. 

Elbette, “Ä°yi ki Suriye, Ä°ran'ın yörüngesinden çıkıp Batı kampına dâhil olmadı. Yoksa Ä°srail'e karşı direniÅŸ ekseni ciddi kayba uÄŸrardı” diyenler de olacaktır. Bu yorum, 2011'e kadar kısmen doÄŸrudur. 2011'den sonra Suriye'de yaÅŸananlara, Ä°ran'ın Esed'e verdiÄŸi sınırsız desteÄŸe ve öldürülen yüzbinlerce masum insana baktığımızda, Åžam rejiminin Tahran'ın emir eri pozisyonunda kalmasında “Ä°yi ki…” denecek bir durumun olmadığı da kolaylıkla anlaşılır. 

Suriye'yle ilgili tartışmalarda genelde kendilerine hiç söz hakkı verilmeyen ve sesleri de duyulmayan Suriyeliler ne yorum yapardı acaba bu konuda? Muhtemelen, ülkelerinin hangi siyasal kampta kalacağıyla ilgili çekişmeler yerine, 5 buçuk yıldır süren sayısız dramı hiç yaşamamayı tercih ederlerdi. Tarihi geri almak mümkün olsaydı.

Taha Kılınç - Yeni Şafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.