Sosyal Medya

Genel

Farabi,Ä°bn-i sina ve Tekfir

Sünni dünyanın temel taşlarından çoğumuzun tabi olduğu Ebu Hanife’nin “ehli kıble tekfir edilemez” ilkesine çok ihtiyacımız var bu günlerde.



Farabi,Ä°bn-i sina ve Tekfir

Ä°slam dünyasına öncülük eden alimlerin en büyük özelliÄŸi bütün dünya nimetleri arasında düşünmeyi seçmiÅŸ olmalarıdır. Bütün meselelere bu kapıdan girerek çözüm ararlar. BÄ°r yerde durup taÅŸlaÅŸmaz, en doÄŸru benim uhdemde demez, cesurca yeni ufuklara yönelmekten korkmazlar. Zamanın ruhunu gözden kaçırmadan vahyi ilkeleri daha mütekamil biçimde yeniden anlamak için gayret sarfeder ve yol açarlar. Bütün bunlar Kur’an’da sayısız kere zikredilen akletme sorumluluÄŸunun gereÄŸini yerine getirme bilinci.

Ä°slam dünyası büyük bir yıkım ve kıyımdan geçiyor, bu kez emperyalizmin baÅŸat günlerinin aksine öldürülen her on müminden dokuzunun mücrimi Müslüman. Bunun nedenleri ve çözüm yolları üzerine akletmeye çalıştığımızda tekfir müessesesinin nasıl da kolayca gerekçe üretebildiÄŸini, birbirini öldüren bütün taraflara yönlendiriciler tarafından cennet vaadedildiÄŸini görebiliyoruz. Bu sıkıntıların en tepe noktasına vardığımız bir zamanda bilgilenme kaynağı sadece televizyon olan insanlara bir hoca çıkıp tekfiri güncelliyor. YaÅŸayanların tekfir edilmesi yetmezmiÅŸ gibi Batı’nın bile ilham ve feyz aldığı iki büyük Ä°slam mütefekirinin (Farabi ve Ä°bni Sina) kafir olduklarını söyleyebiliyor nelere yol açabileceÄŸini akletmeden. Ãœstelik akıl yürütmenin sonu budur diye alay ederek, aklı aÅŸağılayarak ve küçümseyerek.

***

Kur’an bize gayb aleminden, aklı aÅŸan metafizik boyutlardan söz eder ama akletme alanını esas alır, akleden kalbimize hitap eder. Akletmek en yüce ibadetlerden, yükümlülüklerden biri olarak görülür. Araf Suresi 155. Ayet’te Rabbine seslenen Hz. Musa’nın yakarışı da bu yönde: “Åžimdi içimizdeki beyinsizlerin iÅŸledikleri günahlar (yaptıkları) yüzünden bizi helak edecek misin?” diye sorar.

Farabi, Aklın Anlamları risalesinde halk arasında “akıllı” derken dinden tevarüs edilen akletme ve düşünmenin kastedildiÄŸini söylüyor. Halk dini fazilet saydığı için akıllı derken iyi ve faziletli olanın tercih edilmesi veya kötülükten sakınılması hususunda yetkinleÅŸen, zekasını erdeme seferber edebilen kimseyi kasteder. Kötü olanı bulup ortaya çıkarmada istidat gösterene akıllı yerine kurnaz, zeki gibi sıfatlar daha layık görülür. Aristo’dan beri akletmek iyi olanı yapmak ve kötü olandan sakınılması gerektiÄŸini ortaya koymak hususunda yükseliÅŸtir. Herkesin birbirini son bireye kadar tekfir etmesinde nasıl bir fazilet var ve akletmek bunun neresinde?

Farabi’nin Medineti’l Fazıla kitabında bahsettiÄŸi ÅŸehir halkının yardımlaÅŸma, dayanışma, hoÅŸ görme, ötekini kendi nefsine tercih etme gibi hasletlerine ancak akledileni kalple tasdik etme yoluyla ulaşılır. Ä°nsanı insan yapan ilk mertebe akıldır. Ä°nsanın kendisine vahyolan insan mertebesine gelmesi için akletme melekesinin geliÅŸmiÅŸ olması gerekir ki ulaÅŸan bilgiyi içine alabilsin.

***

Akletmeyi terkedenlerin, bu sorumluluÄŸunu baÅŸkasına devredenlerin, kendinden baÅŸka muteber kimse görmeyen fanilere, kiÅŸilere tapınanların Ä°slam dünyasına ve insanlığa yaÅŸattıkları ortada. Tarihin bütün ihtilaflarını bu güne taşıyarak hatta daha da derinleÅŸtirip çoÄŸaltarak yakıp yıkmaya zemin hazırlayan hocalar Ä°slam’ın vaadettiklerinin kendi zaviyelerinden ibaret olduÄŸunu sanıyorlar. Kolayca tekfir etmenin en temel sebebi çoÄŸu kez nefsine olan aşırı güven ve baÅŸkalarını mahkum ederek itibarını parlatma aklı. 

Ä°bni Sina böyle ÅŸeylere alışık gerçi. Abbasi Devleti’nin zaafa uÄŸrayıp çok sayıda devlete bölündüğü, birbirleriyle kıyasıya mücadele ettikleri çalkantılı bir zamanda aklın yolunu açmıştı sayısız eseriyle. BilgisizliÄŸi kötülükle eÅŸ tutan bir tıp ve felsefe alimiydi. Hiçbir kötülüğün olmadığı bir varlık alanı var ama burası irade, seçme ve imtihan alanı olan dünya. Ä°yilik bütün varlığa egemen olsaydı ve kötülüğe tamamen engel olunsaydı insana verilen irade yükünün bir anlamı kalmazdı Sina’ya göre.

Sünni dünyanın temel taÅŸlarından çoÄŸumuzun tabi olduÄŸu Ebu Hanife’nin “ehli kıble tekfir edilemez” ilkesine çok ihtiyacımız var bu günlerde.

Yıldız Ramazanoğlu

Kaynak: Karar.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.