Güncel
Trumplı dünyada yeni ittifaklar ortaya çıkacak
Donald Trump'un başkan olmasıyla birlikte, ABD ile müttefik ya da karşı kamplarda yer alan devletlerde ve de bölgelerde hangi hususların öne çıkacağı ve nasıl ittifaklar kurulacağı merak konusu. Bazı yorumlara göre, Trumplı Amerika'da erken ittifak planları çizmek imkansız
ABD seçimleri sonuçlandı. Trump radikal söylemlerle başkan seçildi. Henüz, başkanın dışında ekip tam netleşmiş değil.
Bu durumda değerlendirme nasıl yapılabilir? Kendimizi, şirketimizi, ülkemizi bu dönemde karşılaşmamız muhtemel siyasi ve ekonomik gelişmeler nasıl hazırlayabiliriz?
Bir tarafta seçim sırasında Trump’ın yaptığı açıklamalar ve diÄŸer tarafta ise dünyanın süper gücünün uzun yılları öngörebilen uzun vadeli politikaları var. Bu çerçevede, çok temel yaklaşımlarla deÄŸerlendirme yapıldığında, ülkeler ve bölgeler bazında aÅŸağıda listelenen hususlar ön plana çıkmaktadır:
ABD : ABD’nin, iç piyasayı ve iÅŸgücünü ayaÄŸa kaldırmak, askeri masrafları kısmak - ya da diÄŸer taraftan bakıldığında, silah endüstrisini canlı tutarak, bu masrafları tüm dünyaya dağıtmak - amacıyla içe kapanma eÄŸilimi katı bir ÅŸekilde gerçekleÅŸemese de dünyadaki istikrarsızlığı artıracaktır.
Bundan böyle, emperyal eÄŸilimleri olan ülkelere, ABD tarafından, geçici bir serbestlik alanı açılmış gibi görünmekle birlikte, ABD’nin yıllardır uygulamakta olduÄŸu, dünyanın daha fazla devlete bölünmesi sürecinin, arka planda daha az maliyetle ve bir miktar daha zamana yayılarak devam ediyor olacağını varsaymak gerekir. Aksi takdirde daha zayıf olanların ortadan kalkması ve daha güçlü olanlar tarafından yutulması, ABD’nin yıllardır büyük maliyetlerle sürdürdüğü politikanın sonuçsuz kalması anlamına gelir.
ABD’nin tüm müttefiklerinin yeni durumdan etkilenmesi kuvvetle muhtemeldir. Zamanla yeni yeni ittifaklar kurulabilir. Ancak ABD’nin bu kadar uzun bir zaman, mühlet vermesi beklenmemelidir.
ABD için en önemli risk, kendi içinde toplumsal huzurun kaçması ve yeni çatışma alanlarının ortaya çıkması durumudur. Böyle bir olası durumun demir yumrukla yönetileceğine şüphe yoktur. Artık, insan haklarından, demokrasiden, açık toplumdan, seyahat özgürlüğünden, serbest ticaretten daha az söz edilecek ve muhtemelen, bundan böyle dünyanın hiçbir yeri güvenli olmayacaktır. Daha önce herkese kucak açan ve özgürlükler ülkesi imajı çizen ABD, bu dönemde yeni vatandaşlık ve yeni pasaport vermek istemediğini belirtmektedir. ABD dışarıya kapanacağını, içe döneceğini deklare ettiğine göre, tüm dünya ülkeleri kaçınılmaz olarak kapanma eğiliminde olacak ve ulusal korumacılık her alanda artacaktır.
Bundan sonra dünya ticaretinde daralma beklenmelidir. Enerji ve emtia fiyatlarının artması zorlaÅŸmıştır. ABD’li ÅŸirketlerin fason üretimlerini ABD’ye getirmeleri belli teÅŸviklerle mümkün olabileceÄŸinden, yeni teÅŸviklerin ABD ekonomisine getireceÄŸi yükün, ekonomiye maliyetinin dikkate alınması gerekir. SaÄŸlanacak iÅŸgücü nedeniyle elde edilecek toplumsal kazancın da şüphesiz olumlu bir etkisi olacaktır. Bunun doÄŸal sonucu olarak da, geliÅŸmekte olan ülkelere yatırım ve risk iÅŸtahı azalacaktır.
Avrupa BirliÄŸi (AB) : Brexit sonrası AB dağılma sürecine girmiÅŸtir. ABD’nin güvenlik ÅŸemsiyesinin ortadan kalkmasının ilave etkisiyle, Almanya ve bir miktar Fransa önderliÄŸi, birliÄŸin dağılmasını engelleyemez duruma gelmiÅŸtir. BirliÄŸin zayıf halkalarının (Yunanistan, Ä°talya, Ä°spanya vd) daha fazla dibe vurması artık önceki kadar bile rahatsızlık vermeyecektir. Bu geliÅŸmelerden, özellikle Almanya, hem kısa hem de uzun vadede nasıl bir siyasi ve ekonomik çıkar saÄŸlayabileceÄŸinin hesaplarını yapmaya devam edecektir. Bundan böyle, Avrupa devletlerinin her biri kendi güvenlik endiÅŸesinin baskısına daha fazla maruz kalacaktır. Tarihsel olarak güvenlik sorunları yaÅŸadığı Rusya ile enerji sorunu da eklendiÄŸinde, ABD’siz bir Avrupa’nın Ukrayna sorununu ve enerji sorununu çözebilmesi artık çok zordur.
Avrupa, ekonomik olarak ABD tarafından, özellikle Almanya üzerinden sıkıştırılmaya devam edecektir. ABD’nin Deutsche Bank, Volkswagen ve Bosch üzerinden giriÅŸtiÄŸi yıldırma politikası sonuç vermektedir. Aynı ÅŸekilde, AB de Apple ve McDonalds üzerinden cevap vermektedir. Ancak, unutulmamalıdır ki, Alman ÅŸirketlerinin de Çin’de çok ciddi üretimleri vardır. Almanya-Çin iÅŸbirliÄŸi ihtimali üzerine kafa yorulacaktır.
Rusya: Rusya iliÅŸkilerinin bir miktar daha normalleÅŸmesi beklenmekle birlikte, Çin’e karşı Rusya’nın güçlenmesi ve tekrar iki kutuplu dünya tezi çok makul görünmemektedir. Rusya oldukça geniÅŸ bir hareket alanı bulabilir.
Balkanlar : ABD kontrolünde olan ve henüz bilinçli bir ÅŸekilde, istikrarlı bir düzen ve yönetim saÄŸlanamamış olan bölgede (Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Arnavutluk vb), özellikle Sırplardan kaynaklanması muhtemel çatışma riski artmıştır. ABD’nin politikalarına baÄŸlı olarak; Almanya, Rusya ve Türkiye’nin bu bölgelerdeki etki mücadelesi artabilir.
Pasifik : Çin merkezli olmak üzere, GüneydoÄŸu Asya’daki çevre ülkeleri de kapsayacak ÅŸekilde yıllardır gerçekleÅŸen ekonomik büyümenin artık son bulacağını öngörebiliriz. ABD ÅŸirketlerinin fason üretim politikalarında çok sert deÄŸiÅŸiklikler yapmaları istenilse dahi bunun kısa zamanda gerçekleÅŸmesi çok zordur. Bu ÅŸirketler için ciddi rekabet problemleri ortaya çıkaracaktır. Bununla birlikte, Çin’in her durumda bu geliÅŸmelere karşı alternatif politikalar üretmesi gerekecektir.
Bölgedeki ABD müttefikleri (Japonya, G.Kore) için hayat daha fazla zorlaÅŸacaktır. Bundan böyle ABD’nin bu ülkeler için yaptığı varsayılan harcamalara daha fazla katılmaları, belki de ABD’den yeni silahlar almaları ve kontrollü bir ÅŸekilde kendi ordularını donatmaları talep edilebilir. Bugün için müttefiklerin çok fazla alternatifleri yoktur. ÖrneÄŸin Japonya ekonomisi son 8 yıldır ABD tarafından terbiye edilmektedir. Toyota’ya “dur” denilmiÅŸ olması ve etkileyici bir sembolik eylem olarak, Mr Toyoda’nın, ABD’li Senatörlerin huzurunda “hazırol”da bekletilerek sigaya çekilmesi hala hafızalardadır.
Güney Amerika: Meksika üzerinden tüm Güney Amerika’nın terbiye edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu bölgedeki bir diÄŸer fason üretim bölgesi Brezilya’dır. Daha geçtiÄŸimiz yıl, ABD’nin CumhurbaÅŸkanı üzerinden yaptığı operasyonun etkileri zamana yayılarak ekonomik olarak sonuçlandırılmaya çalışılacaktır. Brezilya’ya da Türkiye ile birlikte giriÅŸtiÄŸi Ä°ran nükleer probleminin çözüm ortaklığının cezası ödettirilecektir.
OrtadoÄŸu: Bölge bir süre kendi dengelerine bırakılabilir. Arka planda Ä°srail’e desteÄŸin devam edip etmeyeceÄŸi çok önem arz etmektedir. Çok büyük ihtimalle, arka planda Ä°srail’e destek de mevcut istikrarsızlık da devam edecektir. Bölgede Batı tarafından amaçlanan, mezhep çatışması, parçalama ve devlet sayısını artırma politikasında muhtemelen bir deÄŸiÅŸiklik olmayacaktır. Bu politikanın uygulanması zamana yayılan, sıkıntılı bir süreç olabilir. Bu da kendimizi toparlamamız açısından bizim iÅŸimize yarayabilir.
Türkiye : Darbe giriÅŸiminin ABD destekli olduÄŸunu gösteren iÅŸaretler var oldukça, darbe giriÅŸimi sonrasında, Türkiye’nin eline önemli bir koz geçmiÅŸ durumdadır. ABD’nin FETO’yu verme ihtimalleri kesinlikle yoktur, ancak bizi rahatlatacak baÅŸka ara formüller deneyebilirler. Bir miktar nefes alacak zaman kazanılmıştır. Bu zaman iyi kullanılmalı, siyasi birliÄŸe ve kuvvetli ekonomiye sahip olacak adımlar mutlaka hızlı bir ÅŸekilde atılmalıdır:
• Öncelikle içeriye konsantre olunmalıdır. İç birliÄŸimiz mutlaka saÄŸlanmalıdır. Milletin çoÄŸunluÄŸunun kendisini kilitleyeceÄŸi bir Kızılelma hedefi bulunmalıdır.
• FETÖ operasyonu içeride çok fazla enerji harcanmasına neden olmaktadır. Halbuki iÅŸin başındakilerin neredeyse tamamı yurtdışındadır. Ä°stihbarat birimlerinin operasyonel olması saÄŸlandığına göre, içeride sorun olan unsurların dışarıdaki liderlerine ya da dış baÄŸlantılarına operasyon yapılabilmelidir. İç huzurun saÄŸlanması için bu çok önemlidir.
• Önemli devletlerle ittifaklara önem verilmelidir. Rusya yakınlaÅŸması çok olumludur.
• Mücadele ettiÄŸimiz unsurların destekçisi ülkelerle alternatif siyasi ve ekonomik pazarlık ihtimalleri araÅŸtırılmalıdır. Almanya, Fransa vb.
• Dış politikada ekonomik parametreleri kullanma konusunda daha aktif olunmalıdır. (Ekonomisi sıkıntıda olan Yunanistan’a ekonomik yaklaşım gibi.)
• Kamu borçlanması mutlaka azaltılmalıdır. Yatırımlar verimli ve stratejik alanlara kaydırılmalıdır. Ä°nÅŸaat yatırımlarından ve inÅŸaat sektörünün teÅŸvikinden vazgeçilmelidir. Askeri ve sivil amaçlı teknolojik yatırımlar daha fazla teÅŸvik edilmelidir. Aselsan, TAÄ° ürünleri, Cep telefonu, bilgisayar vb. Artık köylü nüfusun yerinde kalması özendirilmeli, tarımsal üretim verimli hale getirilmelidir.
• DeÄŸiÅŸik amaçlarla yapılan serbest ticaret anlaÅŸmaları ekonomi-politik yaklaşımıyla getiri-maliyet açısından mutlaka gözden geçirilmeli, gerekirse revize edilmelidir. Ä°thal malların mutlaka yerli yatırımcılar tarafından yapılması için yeni teÅŸvikler ihdas edilmelidir. Yerli malı kullanılmasına yönelik kampanyalardan ziyade, yabancı marka bağımlılığına karşı kampanyalar yürütülmelidir.
PÄ°YASALAR - TAHMÄ°NLER
$ USD DOLAR: Hiç şüphesiz en önemli ve itibarlı mübadele aracı olmaya devam edecektir. ABD’nin vazgeçmeyeceÄŸi en önemli konudur. Normalde güçlenmesi beklenir, ancak ABD nasıl isterse öyle olacaktır. Güçlü veya zayıf olmasına, daralması muhtemel dünya ticaretine baÄŸlı olarak ABD karar verecektir.
€ AVRO: AB karar mekanizmaları dağılma eÄŸilimindedir. Euro gücünü muhafaza edemez.
£ Ä°NGÄ°LÄ°Z STERLÄ°NÄ°: Ä°ngiltere, ABD’nin kuyruÄŸuna takıldığına göre, Sterlin, Dolar ile birlikte hareket edecektir.
Altın : Zaten istikrarsızlaştırılmış olan dünyanın daha da istikrarsızlaşacağı ve savunma harcamalarının artacağı varsayımıyla, fiyatı artmaya devam edecek, en azından gerilemeyecektir. Sermaye için altın her zaman en güvenli liman olarak kalmaya devam edecektir.
₺ TL : Risk iÅŸtahı azalacağından, geliÅŸmiÅŸ ülkelere yatırım iÅŸtahı azalacaktır. ABD, yatırımcılar için daha tercih edilir olacaktır. TL’nin özellikle Dolar karşısında deÄŸer kaybetmesi beklenmelidir. Bu geliÅŸme tabii seyri içinde sakin bir ÅŸekilde olursa, Türkiye Ekonomisi kazançlı çıkar. Dışarıdan gelmesi muhtemel aşırı dalgalanmalara karşı uyanık olmak gerekir. Bölgesel sermayenin ülkemize gelmesi konusunda eÄŸilimin daha yüksek olacağı beklenebilir. Ancak, bölgesel sermayeyi oluÅŸturan doÄŸal kaynakların ve emtiaların fiyatlarının yine düşük tutulması muhtemel olduÄŸundan, bölge ülkelerinin büyük gelirler elde etmesi veya giderlerinden fazla bir gelir elde etmesi de çok zordur. Fazla gelirler savunma sanayi harcaması olarak ABD’ye gitmeye devam eder.
₺ Faiz : Döviz kurlarındaki artış ile birlikte enflasyon ve faizin artması beklenmelidir. GeliÅŸmekte olan piyasalara sermaye akışı azalacağından faiz artışı tüm geliÅŸmekte olan ülkeleri etkileyecektir
Abdullah Seçkin
Kaynak: Dünya Bülteni
Henüz yorum yapılmamış.