Sosyal Medya

Güncel

'Çocuk istismarına karşı muhafazakar camianın tepkisinde ciddi sorunlar var'



Çocuk istismarı, tecavüz, çocuk yaşta evlenme gibi toplumun sinir uçlarına dokunan olaylarda, muhafazakar camianın tepkisinde ciddi sorunlar var. Olması gerektiği gibi sert ve hızlı değil. Olması gerektiği gibi mantık ve hukuk zeminine oturmuyor. Burada bir problem var.

Bizim için kadın, çocuk, aile mahremdir, koruma altındadır ve öncelikli kurtarılacaklar arasında yer alır. Bu nedenledir ki bunlara karşı bir müdahale, bir saldırı, bir tecavüz olduğunda çok şiddetli tepkiyi veririz özel hayatımızda.

Ancak sorun toplumsal düzeyde olduÄŸunda, siyasallaÅŸtığında ve gerilim unsuru olduÄŸunda, buna karşı tepkimizde sorunlar yaÅŸanıyor. Bir tutukluk, bir kargaÅŸa, bir tuhaf savunma biçimi ortaya çıkıyor.O zaman 'muhafazakarlar çocuk istismarına karşı çıkmadı, tecavüzcü bunlar' demeye kadar, her türlü iftira, çamur atma ile karşılaşıyoruz.

Sanırım bu konudaki en büyük kırılma noktası Ensar Vakfı olayıdır. Orada yaşanan iğrenç istismar vakasına karşı tepki vermekte iki gün geciken vakıf yönetimi, toplumda büyük infiale neden oldu. Daha sonra yaptığı tüm açıklamalar, bu infialle oluşan algıyı gideremedi. O günden beri muhafazakar camianın yurtları, kursları, okulları hep zan altında.

Çocuk istismarına nasıl tepki göstermeliyiz

Bir çocuÄŸa tecavüz edilmiÅŸse, buna verilecek tepki yöntemini bulmak için ÅŸu soruyu sorun: 'Söz konusu çocuk, benim çocuÄŸum olsa ne yapardım?.' İçinizdeki irkilme, irrite olma ve öfke halini hissedebiliyor musunuz? Ä°ÅŸte bu sizin söyleminizi, duygusal tepkinizi ve üslubunuzu belirler. Sanırım kurduÄŸunuz cümlelerin içinde de “ama” diye kafa karıştıran bir kelime olmaz.

Lakin bu empatiyi yapmadınız mı, “ama vakfı da karalamayalım, ama kasıtlı bir durum yok, ama CHP döneminde bunlar oldu, ama ÅŸu seküler vakıfta bunlar oldu, ama ÅŸu muhalefet partisi belediyesinde ÅŸunlar oluyor” diye mantık dışı, kafa karıştıran, olayı baÄŸlamından kopartan, çok yanlış savunma refleksleri geliyor.

Hele sosyal medyadaki bazı kiÅŸiler, çocuk istismarı nedeniyle suçlanan kurumları savunacağım diye, neredeyse fiili gerçekleÅŸtiren sapığı savunur hale geliyor. Ä°nsanlar da hükümete yakın diye bu kiÅŸilerin paylaşımlarını alıp, hepimizi “tecavüzcü” ilan edecek malzeme olarak kullanıyor. Birisinin bu aklı kıt insanları susturması, en azından bu camia adına konuÅŸur halden çıkarması gerekir.

Hukuk ve adalet böyle mi aranır?

Kişisel tepki ve üslup konusunun haricinde bir de olayın hukuk ve adalet boyutu var. Bu haftanın en ciddi ve tahrifat yaratan tartışması aslında bir hukuk ve adalet alanındaki düzenlemeyle ilgili. Küçük yaşta evlenen çocuklar yüzünden hapse giren ebeveynler için, bir kanuni düzenleme yapılacak ama neresinden bakarsanız bir acemilik, hukuk bilmezlik, yol bilmezlikle olay başımıza patladı yine.

Yine tecavüzcü ilan edildik, yine çocuk istismarcısı ilan edildik, yine kendimizi sapıklar safında bulduk. Elbette muhalefetin bu suçlamalarının doğruluk payı yok. Ancak ona bu malzemeleri neden veriyoruz?

Bu kanuni düzenleme için muhalefetle anlaşılsa, sağlıklı hukuki metinler hazırlansa, bunun için kamuoyu düzenli bir şekilde bilgilendirilse ve gece yarısı değil de, mantıklı bir vakitte Meclis'e gelse, bu kadar kıyamet kopar mıydı? Kopsa bile bizim başımıza mı patlardı?

Bu düzenlemeye karşı KADEM'in tepkisini çok aklı başında, mantıklı ve çözüme odaklı bir eleÅŸtiri olarak kayda geçirmek gerek. Kendilerini tebrik etmek lazım zira AK Parti'ye yakın kurum olmasına raÄŸmen, AK Parti kanun teklifini eleÅŸtirme cesaretini gösterdi.KADEM'in eleÅŸtirisinin camianın tümüne karşı yapılan linç kampanyasını da kısmen engellediÄŸini söylemeliyim.

Neden bir karmaÅŸa var?

Tüm bu yaşananlar, bu camiada bir karmaşa, bir kafa karışıklığı bir tutum geliştirememe durumunun hakim olduğunu gösteriyor. Bunun bir kaç sebebi var:

Birincisi, konu politize oluyor hemen ve işin içine 'Ankara ne der' diye bir fitne giriyor. Sanki Ankara, 'istismarcıyı koruyun' diyecek. Sivil örgütlerimiz öylesine politize oldu ki, siyaset kurumuna sormadan hareket edemez hale geldiler. İşte bunun sonucunu yaşıyoruz.

Bir diğer konu ise, çocuk istismarının, tecavüz vakalarının muhafazakar camiada da yaşanabileceğine kimse inanmak istemiyor. 'Nasıl olur da o mübarek zatın kursunda bunlar olur, nasıl olur da imam hatip yurdunda bunlar olur, nasıl olur da o önemli vakfın evinde bunlar yaşanır' diye dışlayıcı, kabullenmeyen tepkiler oluyor.

Oysa sapık sapıktır. Sapığın dindarı, dinsizi olmaz. Namaz kılan, oruç tutan biri de çocuk istismarcısı olabilir. Bu konuları dini açından, siyasi açından, kurum açısından bakarak okursanız kafanız karışır tabii ki. Olaya ideolojisiz, yalın, tamamen adalet, psikolojik sorun, çocuk mağduriyeti açısından bakınca daha net tavır ortaya konur.

Bu olaylarda iktidarı, muhafazakarları, kurumları yıpratmak için komplo kurulduğunu düşünüyorsanız, bunu ortaya çıkarmak, adli ve güvenlik mercilerin işidir, bizim değil.

Kendimiz toparlayalım. Zaten muhafazakar camia yeterince hırpalandı. Bir de böyle tüm toplumun en hassas konusuyla haksız yere zan altında kalmasına izin veremeyiz.

Ali Nur Kutlu

Kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.