Sosyal Medya

Güncel

İslam dünyasının bugünkü hali ilahi bir ceza mı?

İslam medeniyetine yönelik yıkıcı darbeler sadece dış dünyadan mı geliyor? Orta Doğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği’nden Cafer Talha Şeker kaleme aldı.



Geri kalmış toplumlarda halkı eÄŸitmek ve hukukun üstünlüğünü saÄŸlamak zordur. Böyle ortamlarda devleti elinde tutan siyasiler, aÄŸalar veya baronlar halkın kalbini ve karnını doyurmaktan aciz kaldıkları ölçüde isyanlar patlak verir. Ä°slam dünyasında mezhep, etnik veya ideolojik temelli çatışmalar büyüyerek devam ediyor. Büyük tabloya baktığımızda bu çatışmaları doÄŸuran sebepler olarak Ä°slam coÄŸrafyasındaki zengin petrol ve gaz yataklarının kontrolü için rekabet eden küresel oyuncuların Avrasya ekonomik güzergâhında bulunan Orta DoÄŸu’yu paylaÅŸma politikalarını görüyoruz. Peki, medeniyetimizi yıkan darbeler sadece dış dünyadan mı geliyor? Müslümanlar niçin cezalandırılıyor?
 
‘TÃœRKLER GELSÄ°N, BÄ°ZÄ° YÖNETSÄ°N’
 
Yukarıda sorduÄŸum suallerin benzerlerini 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupalı filozoflar kendi toplumları için soruyorlardı. O günlerin Avrupası ile bugünkü Ä°slam dünyası arasında (müthiÅŸ) ortak noktalar bulunmaktadır. Dönemin Hristiyan toplumu, birbirinin kilisesini yakan, diÄŸer mezhepten olanın canını, malını ve namusunu kendisine helal gören radikal insanların etrafa yayıldığı bir dünyaya ev sahipliÄŸi yapıyordu. Bu ortamdan kaçan Ä°berya Müslümanları ve Avrupalı Yahudiler ise Osmanlı eyaletlerine iltica ederek Akdeniz’de yaÅŸanan mülteci trafiÄŸinin o günkü yolcuları olmuÅŸlardı. Aynı yüzyıllarda Ä°ngiltere’deki Oxford ve Cambridge üniversitelerinde Katolikler ve Protestanlar arasında kadrolaÅŸma mücadelesi yaÅŸandı. Avrupa’da açlık, fakirlik, istikrarsızlık ve belirsizlik yaÅŸanmaktaydı. Oysa aynı günlerde Irak ve Suriye ÅŸehirlerinde zengin bir hayat yaÅŸanıyor, Ä°stanbul’daki Fatih ve Süleymaniye medreselerinde ulema sadece iÅŸiyle uÄŸraşıyor, Tophane’deki fabrikalar dönemin en uzun menzilli füzelerini üretiyordu. Bu klasik füzeler 1526’da Mohaç’ta Haçlı ittifakını devirince bundan en çok ürkenler sadece Vatikan’a baÄŸlı gruplar deÄŸildi. Desiderius, Erasmus gibi Katolik papazlar kadar Martin Luther gibi papalığa karşı çıkan rahip düşünürler de endiÅŸeliydiler. Avrupa’da mezhep savaÅŸları o kadar ÅŸiddetliydi ki Malta Savaşı’nda Protestanların bir kısmı Katolik Haçlı ittifakını desteklerken bir kısmı Osmanlıları destekledi. Katolikler de aralarında bölünmüşlerdi. “Türk tarzı kahve içme”nin moda olduÄŸu ancak mezhep savaÅŸları ve krala baÄŸlı baronlar arasında yaÅŸanan ekonomik anlaÅŸmazlıkların tehdit ettiÄŸi Paris’te tahtını korumaya çalışan Fransa Kralı, uzun bir süre Ä°stanbul’un gönderdiÄŸi barut ve silahlı kuvvetler desteÄŸi ile Ä°spanya’ya karşı bağımsızlığını koruyabildi. Fransa sahillerinde dolaÅŸan Osmanlı donanması, Ä°spanyolların bu sahillere asker çıkarmasına mani oldu. Fransa’da hanedan deÄŸiÅŸikliÄŸi yaÅŸanmasına raÄŸmen Osmanlı ile stratejik müttefik olma politikası deÄŸiÅŸmiyordu. Aynı günlerde Venedik Meclisi’ndeki hararetli tartışmalar bazılarının “Türk uÅŸağı” olarak yaftalanmasına yol açıyordu. Fransa Kralı ise hâlihazırda “Ä°sa düşmanı Türk’e uÅŸaklık etmek” ile itham ediliyordu. Macaristan’da sultana baÄŸlı Macarlar idareye getirilmiÅŸti. Almanya’da “Türkler gelsin bizi yönetsin, böylece vahÅŸi Almanlar medenileÅŸir” diyenlerin sayısı az deÄŸildi. Bu mesele Luther’in eserlerinde esefle iÅŸlenmiÅŸtir. Avrupalıların bir kısmı Ä°stanbul ile iÅŸbirliÄŸi yapıyor, bir kısmı da bunları “hainlik” ile suçluyordu.
 
Machievelli, Osmanlı’nın gücünü Türklerin sultana itaat kalıplarının kuvvetli olmasına baÄŸlamıştı. Bu sona erdirilmeden Osmanlı çökertilemezdi.
 
Ä°ÅŸte böyle bir Avrupa’da Niccolo Machiavelli, D. Erasmus, M. Luther ve Thomas More gibi pek çok Hristiyan filozof, Hristiyan ülkelerin bölünmüşlüğü ve Osmanlıların üstünlüğünün sebeplerini anlamaya çalıştılar. ÇoÄŸunun merak ettiÄŸi soru ÅŸuydu: “Bizler Hz. Ä°sa’ya inanan müminleriz. Nasıl oluyor da Yüce Tanrı O’na düşmanlık eden Muhammedilerin bizi sürekli yenmesine müsaade ediyor? Hristiyan krallıkların Åžark’tan gelen Türkler karşısında maÄŸlup olmalarını ve kendi aralarında bölünüp sürekli çatışmalarını sona erdirmek mümkün müdür?” Ä°smi geçen düşünürler bunun için Hristiyan halkın eÄŸitilmesi ve hukukun geliÅŸtirilmesi gerektiÄŸine inandılar. Machiavelli, Osmanlıların gücünü Türklerin sultana itaat kalıplarının çok kuvvetli olmasına baÄŸlamıştı. Bu baÄŸlılık sona erdirilmeden Osmanlıların çökertilemeyeceÄŸini söylüyordu. Fransa’da ise kralı devirmek toprak aÄŸalarını devirmekten daha kolaydı. Bu ülkede Protestan ve Katolik baronların kalbi ve karnı aç olan insanları, tekbir getirerek birbirinin kiliselerini bombalamaya baÅŸlamışlardı. Tarih, aynı sahneleri 2003 Irak iÅŸgalinden sonra Batılıların “Orta DoÄŸu” dedikleri coÄŸrafyada kaydetmeye baÅŸlayacaktı.
 
AVRUPA’DAKÄ° Ä°STÄ°KRARSIZLIK
 
Günümüzde yüzlerce öğrencinin burs alıp AB ülkelerine giderken ismini kullandığı Erasmus ve Protestanlığın kurucusu Luther gibi bazı düşünürler Avrupa’daki istikrarsızlığı Osmanlı yayılmacılığına baÄŸlayanları tenkit ederken ÅŸunu söylediler: “Hristiyan krallıkların içine düştüğü buhran ve çıkmazlar, halklarımızın yaÅŸadığı kan ve gözyaşı ortamı sadece Türklerin Batı’ya doÄŸru yayılmasının sonucu deÄŸildir. Bu felaketler, biz Hristiyanların Hz. Ä°sa’ya layık amellerde bulunmayıp Tanrı’nın buyruklarına ihanet ettiÄŸimiz için ilahi adalet icabı başımıza gelmektedir. Bugün Türkler bizi maÄŸlup ediyor ama eÄŸer inandığımız deÄŸerleri doÄŸru yorumlar ve uygularsak nihai zafer onların deÄŸil bizim olacaktır.” Luther’e göre papalığın köhnemiÅŸ dünya görüşü ve hukuk anlayışını cezalandıran Tanrı, bunu Türkler üzerinden yapıyordu. Osmanlıların geliÅŸi, Tanrı’nın ilahi adalet kırbacıydı. T. More, Katoliklerin Müslümanlar karşısındaki çöküşünü Ä°ngiltere’den takip edip üzülen isimlerdendi.
 
KANLI MEZHEP SAVAÅžLARI
 
Avrupalı birincil kaynaklar, coÄŸrafi keÅŸiflerle kalkınmayı hedefleyen ülkelerin aydınlarının aynı zamanda Osmanlı siyaset felsefesinden etkilendiklerini gösteriyor. Fransız ve Ä°ngiliz diplomatların Osmanlı millet sistemini kendi idarecilerine tavsiye ettikleri vakadır. Fransa’da bazı kral danışmanları ve aydınlar Osmanlı hukukunun üstünlüğünü itiraf ederken köhnemiÅŸ Ä°ngiliz hukuk sisteminin deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸini savunan Hobbes ve Locke gibi isimler ise dini kullanarak devleti ve toplumu ele geçirenlere itiraz ettiler. Bu tartışmalar aslında laikliÄŸe giden yolun başıydı. Nihayetinde Fransızlar yıllarca kanlı mezhep savaÅŸlarını tecrübe ettikten sonra din karşıtı laisist bir siyaset felsefesini benimsediler. Ä°ngilizler ise dine saygı duyan ve Osmanlı sisteminden çok farklı olmayan seküler bir siyaset geliÅŸtirerek cihan devleti kurdular. Çözüm arayan Avrupalı filozoflar, hukukun üstün kılınması için iktisadi imkânların toplum hayatına yansıtılmasında hemfikirdiler. Osmanlı ve Roma tarihine (vergilendirme, hukuk ve maarif sistemlerine) bakarak ortaya fikir koydular. Çıkar ve fikir çatışmaları ortamında Batı’da terakkiye yelken açılırken Ä°slam dünyası, Avrupa’nın Orta Çağı’na giden yola saptı.
 
Yüzlerce sene Fransa, Almanya ve Britanya’da açlık varken Irak ve Suriye’de yaÅŸanan zenginliÄŸi coÄŸrafya kaderciliÄŸiyle açıklayamayız.
 
Problemi tespit edip gerekli adımları atmaya baÅŸladıktan sonra zafer sabredenindir. “Zor bir coÄŸrafyadayız” sözü doÄŸrudur ancak bu coÄŸrafya her zaman zordu ve büyük güçlerin hedefindeydi. Yüzlerce sene Fransa, Almanya ve Britanya’da açlık varken Irak ve Suriye’de yaÅŸanan zenginliÄŸi coÄŸrafya kaderciliÄŸiyle açıklayamayız. Bugünkü Ä°slam âleminde yaÅŸanan sıkıntılar elbette dış güçlerin hedeflerine baÄŸlı jeo-stratejik kavgaların sonucudur. Peki, tek sebep bu mudur? Bölgemizde yaÅŸanan sıkıntılar, bütün dış güçler bu bölgeyi terk ederse kesilir mi? Çözüm üretmeye odaklı eÄŸitim ve hukuk anlayışından mahrum bir coÄŸrafyada ekmek ve paylaşım kavgası eksik olabilir mi?
 
CAFER TALHA ÅžEKER - KARAR
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.