Güncel
Küreselleşmenin intikamını sol değil sağ mı alacak?
HÜRRİYET 'ten İsmet Berkan, Amerikan seçimleriyle ortaya çıkan sınıfsal krizi ve ekonomik sorunlar karşısında Trump'ın pozisyonunu ve solun durumunu irdeledi.
Ä°lk olarak 1999 yılında Amerika'nın Seattle ÅŸehrinde yapılan Dünya Ticaret Örgütü zirvesi sırasındaki protestolarıyla gördük küreselleÅŸme karşıtı hareketi. Sonra Çek Cumhuriyeti’ndeki bir baÅŸka toplantıda yeniden ortaya çıktıklarında çok daha iyi örgütlenmiÅŸlerdi. Derken Brezilya’nın Porto Allegre kentinde, bu kentin adıyla anılan bir forumla neredeyse kurumsallaÅŸtılar.
Artık ne zaman ve nerede DTÖ veya G-7/G-20 zirvesi yapılsa, IMF-Dünya Bankası yıllık toplantısı yapılsa küreselleşme karşıtlarını da eylemde, sokakta görüyoruz. Ben sosyoekonomik olayları ve siyaseti sağ-sol terimleri üzerinden analiz etmeyi pek seven biri değilim ama yine de sormalıyım: Peki küreselleşme karşıtı hareket sol bir hareket miydi, sağ bir hareket mi?
SERMAYE DOLAŞTI, EMEK DEĞİL
Katılımcılarına bakarsanız sol hareketti. Zaten gerek eylemlere ve gerekse eylemcilerin söylemlerine damgasını vuran ÅŸey, güçlü bir neo-Marksizmdi. Peki ama nihayetinde ne istiyordu küreselleÅŸme karşıtları? Gümrük duvarlarının yükseltilmesiyle ‘daha adil bir dünya’ nasıl kurulacaktı? Sermayenin serbest dolaşımı olmadan, Türkiyeli, Pakistanlı, Endonezyalı, Çinli veya Afrikalının iÅŸini kaybetmiÅŸ Detroitli otomobil işçisinin hayat standardına yaklaÅŸması mümkün müydü?
Evet, dünya küreselleÅŸme denen olguyu esas olarak sermayenin serbestçe dolaÅŸması olarak yaÅŸadı son 30 yıl boyunca. Amerika’da fabrika kapandı Meksika’da açıldı, çünkü Meksikalı daha ucuza çalışıyordu. Almanya’da kapandı, Türkiye’de açıldı. Dünyanın dört bir yanında kapandı, en ucuz köle işçiyi saÄŸlayan Çin’de açıldı. Sermaye daha ucuz işçiyi (ve görece siyasi/ekonomik istikrarı) bulabilse, ucuz köle işçilik sırası Afrika’ya, BangladeÅŸ’e, Pakistan’a da geliyordu.
BATILI ORTA SINIF KAYBETTÄ°
KüreselleÅŸmenin Batı yarımküre açısından bilançosu son derece net: Orta ve alt sınıfların refahı geriler, hayat ÅŸartları bozulurken bu ülkelerde zengin üst sınıflar daha da zenginleÅŸti, gelir eÅŸitsizlikleri keskinleÅŸti. Buna karşılık Çin baÅŸta olmak üzere Asya-Pasifik bölgesinin fakir ülkelerinde (hayat tarzıyla birlikte) birer orta sınıf oluÅŸtu. Yani, Batı’dan DoÄŸu’ya bir servet ve gelir transferi oldu. Åžimdi bu yılların intikamı alınıyor, alınacak. Daha doÄŸrusu bu intikamı almayı vaat eden siyasi programların popülaritesi artıyor, Amerika’da Trump seçimi kazandı, Britanya AB’den çıkmaya karar verdi, Orta ve Batı Avrupa’nın her ülkesinde izolasyonist politikaları savunanlar ya iktidarda ya da güçlü bir siyasi alternatif halinde. Yunanistan ve Ä°spanya’daki yeni sol hareketler de aslında aynı ekonomik söylemi dile getiriyor, daha fazla korumacılık istiyorlar. KüreselleÅŸme karşıtı hareketin kendisi deÄŸil ama fikirleri iktidara geliyor anlayacağınız.
TRUMP NE YAPACAK?
Åžimdi hep birlikte Trump’ın programını nasıl uygulamayı tercih edeceÄŸini göreceÄŸiz. Acaba NAFTA’yı vaat ettiÄŸi gibi iptal edip Meksika ve Kanada ile serbest ticareti sonlandıracak mı? Dünya Ticaret Örgütü ile iliÅŸkileri ne yapacak, gümrük duvarlarını Çin’e (ve herkese) karşı yükseltecek mi? Yoksa, gümrük duvarlarıyla uÄŸraÅŸmak yerine doların faizini yükseltip Amerikan ekonomisini korurken dünyayı daha derin bir durgunluÄŸun içine mi sokacak? Yoksa bunların hiçbiri yapmadan günlerini geçirecek mi?
Henüz yorum yapılmamış.