Sosyal Medya

YaÅŸam

Mesele 'halkın valisi' olmakta

Bir zihniyet, batıcı modernleşmeyi dayattıkça halkla devlet arasındaki mesafe açılır. İstisna-i enstantaneler olsa da devlet katı protokol kuralları olan, dayatmacı, asık suratlı aygıta dönüşür. Bu realiteyi valilerin halkla kurduğu ilişki üzerinden analiz etmek/okumak pekala mümkün.



“Bu ülke” yalın ayaklıların, çarıklı yoksulların alın teri, emeÄŸi ve kanıyla kuruldu. Henüz “vatandaÅŸ” ile “halk”ın birbirinden ayırt edilmediÄŸi ilk dönemlerde devlet -göstermelik de olsa- bu kesime karşı sıcak, samimi ve “içten”di. Öyle ki “köylü milletin efendisi”ydi…

Ne var ki ülke adım adım Batı yörüngesine sokulmak istenince Kurtuluş Savaşı'nın tüm cefasını sırtlamış yalın ayaklılar, çarıklı yoksullar bir anda ötekileştirildi. Modernleşme adı altında dayatılan toplumsal dönüşümle taşrayı küçümseyen, bu topraklara yabancı yeni bir zihniyet oluştu.

Bu topraklardaki bin yıllık sosyolojiyi hedef alan dizayn, direkt Ankara'dan, başkentin oluşturduğu bu anlayış eliyle yapılıyordu. Bu zihniyet, Batıcı modernleşmeyi dayattıkça halkla devlet arasındaki mesafe açıldı.

Ä°stisna-i enstantaneler olsa da devlet katı protokol kuralları olan, dayatmacı, asık suratlı aygıta dönüştü. Hem realitede hem de bu toplumun belleÄŸinde…

Bu realiteyi, başka birçok şeyde olduğu gibi sadece valilerin halkla kurduğu ilişki üzerinden bile analiz etmek/okumak pekala mümkündür.

Nevzat TandoÄŸan, Fahrettin Kerim Gökay, Recep YazıcıoÄŸlu, Ä°rfan BalkanlıoÄŸlu…

Nevzat Tandoğan, 1929'dan itibaren 17 yıl boyunca Ankara Valisi olarak görev yaparken devletin soğuk, taşrayı küçümseyen, ötekileştiren yüzünün en açık çehresi olarak belleklere kazındı.

Kıyafetleri “uygun” görülmediÄŸi için baÅŸkente sokulmadı

GeçtiÄŸimiz günlerde doÄŸum yıldönümünü kutladığımız halk ozanı Aşık Veysel, ayağında çarığı, ÅŸalvarı ve ÅŸapkasıyla Ankara'ya geldiÄŸinde, halkla/devlet arasında kalın, aşılmaz bir duvar ören TandoÄŸan tarafından kıyafetleri “uygun” görülmediÄŸi için baÅŸkente sokulmamıştı.

Devlet, bir bakıma “vali” demektir vilayetlerde… Bir vilayet olarak Ankara'da da devlet, TandoÄŸan demekti ve o dönemin valisi olarak Aşık Veysel'e kentin kapılarını kapatmıştı.

Bu örnek üzerinden bile bir devri okumak mümkündür aslında ama Tandoğan'ın, -maalesef devletin- o soğuk, taşrayı ötekileştiren yüzü bu kadarla da sınırlı kalmadı.

Osman Yüksel Serdengeçti, 3 Mayıs 1944'te tutuklanıp Tandoğan'ın huzura getirilince, valimiz bilinçaltını, mevzuya yaklaşımını olabildiğine açık etmişti.

TandoÄŸan, Serdengeçti'ye hitaben, “Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne iÅŸiniz var? Milliyetçilik lazımsa, bunu biz yaparız... Komünizm gerekirse, onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiÅŸtirmek. Ä°kincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek” demiÅŸti.

Devlet ile halk arasına kalın duvarlar kuran vali

TandoÄŸan'ın açtığı kulvardan ondan yıllar sonra bir vali daha, Fahrettin Kerim Gökay da yürüyecekti. O da tıpkı TandoÄŸan gibi, devlet ile halk arasına kalın duvarlar ören, “vatandaÅŸ” ile “halk” terimlerini iki ayrı dünyayı tarif için kullanan bir efsaneydi (!) .

Ä°stanbul'da, lüks bir semtin plajlarına daha mütevazi semtlerden de gelenler olunca, dönemin Ä°stanbul Valisi Gökay, “Halk plajlara akın etti, vatandaÅŸ denize giremiyor" diye buyurmuÅŸtu.

Kimi zaman bir geyik muhabbetinin eğlenceli konusu olsa da bu anekdotlar, bunlar aslında bir dönemin anlayışını en net şekilde ortaya koyan detaylardı.

Halkı öteki gören, içinde yaşadığı toplumun değerlerine yabancı bu zihniyetin ilelebet yaşaması mümkün değildi. Bir gün bir vali gelecek ve bu zihniyet değişecekti.

Örnek ve öncü bir vali Recep Yazıcıoğlu

Özlemle beklenen bu değişimin öncü ismi Recep Yazıcıoğlu oldu. Kalkandere'de 1971'de kaymakam olarak sahneye çıktığında yaptığı ilk iş halkla devlet arasına, katı protokol kurallarıyla örülen duvarı yıkmak oldu. İlçe bazında, mikro-devleti halkla bütünleştirdi.

Tarih 1984'ü gösterdiÄŸinde, Karadeniz'in bu kabına sığmayan delikanlısı 36 yaşında “en genç vali” olarak Tokat'a atandı. Tokat, diÄŸer birçok taÅŸra ili gibi kendi yağında kavrulmaya çalışan ama kendine yetemeyen bir vilayetti.

YazıcıoÄŸlu, kaymakamlık dönemlerinde gelenek haline getirdiÄŸi devlet-millet bütünleÅŸmesini burada zirveye taşıyacak, görevini protokolle sınırlayan vali geleneÄŸini bir tarafa atıp halkın sorunlarına çare arayan biri olarak öne çıkacaktı. Tokat'ta torba bütçe uygulamasıyla Cumhuriyetten bu yana yapılan dersliklerden daha fazla derslik kazandırdı kente… Sonra Erzincan'a atandı, ardından da Denizli'ye… Burada da rafting ve doÄŸa sporlarıyla uÄŸraÅŸarak, yönettiÄŸi illerin turizm potansiyeline katkı saÄŸladı.

KiÅŸiliÄŸi ve sıra dışı fikirleriyle, sisteme ve hantal bürokrasi hazretlerine getirdiÄŸi sert eleÅŸtirilerle farklı bir profil çizen YazıcıoÄŸlu, halk-devlet bütünleÅŸmesine yaptığı unutulmaz katkıları nedeniyle “süper vali” olarak anıldı.

YazıcıoÄŸlu erken ayrıldı aramızdan ancak onun yaktığı kıvılcım, kendisinden sonra gelenlerin önünü tıpkı bir  meÅŸale gibi aydınlattı. O meÅŸaleyi taşıyanlardan biri olan Ä°rfan BalkanlıoÄŸlu, TandoÄŸan ve Gökay'la zihinlere kazınan imajı deÄŸiÅŸtiren valiler dizisinin halkalarından biri oldu.

Vatandaşla iç içe yaşayan Vali Balkanlıoğlu

Görev aldığı kentlerde makamının kapısını halka açan, bununla yetinmeyip köy köy ilçe ilçe dolaşarak vatandaşın sorunlarını dinleyen Vali İrfan Balkanlıoğlu, ürettiği çözümlerle birçok icraata imza attı.

Afyonkarahisar Valisi olduğu dönemde jeotermal enerji projesini kente kazandıran Balkanlıoğlu, Bingöl'e atandığında da havalimanı ve organize sanayi gibi projelerin hayata geçirilmesine katkı sağladı.

Buradaki görevinin ardından Ordu ValiliÄŸi'ne atanan BalkanlıoÄŸlu, 1 milyon turist hedefiyle Arap turistleri kente getirip burayı Karadeniz'in “turizm  baÅŸkenti” haline dönüştürdü. Çiftçi kadınların üretimini destekleyerek onların uluslararası marka haline gelmesi için giriÅŸim baÅŸlatan BalkanlıoÄŸlu, Ordu'dan Fransa'ya uzanan serüvenin de baÅŸ aktörlerinden biri oldu.

Validen çok Gönüllü tanıtım elçisi

 “Kimi zaman eline kamerayı alıp ÅŸehrin güzelliklerini çekip gönüllü tanıtım elçiliÄŸi yapan, kimi zaman yolda kalmış vatandaşın aracını onlarla beraber iten, çiftçiyle tarlada hasada yardımcı olan,  kimi zaman da karda kışta aç kalmış hayvanlara kendi elleriyle yiyecek götüren, öksüz kalmış ceylan yavrularını koruma altına alan” Vali Ä°rfan BalkanlıoÄŸlu, bu davranışlarıyla da Orduluların gönlünde taht kurar.

Tıpkı YazıcıoÄŸlu gibi sürekli toplumla iç içe olan BalkanlıoÄŸlu, devlet/millet bütünleÅŸmesine saÄŸladığı katkı ve icraatlarıyla “yılın bürokratı” ödülüne layık görülür.

 Türkiye'nin ihtiyacı dayatmacı, elitist, devletle halk arasına aşılmaz duvarlar ören zihniyet deÄŸil, içinden çıktığı topluma tepeden bakmayan, halkının deÄŸerlerine saygılı bir yönetimi genelleÅŸtirmektir.

Devletin valisi olmak kolay, mesele halkın valisi olabilmekte…  

Muhammed Ebrar ALTINALAN

Kaynak: Milat Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.