Kürsü
Yazma Eylemi
Zeynep Kahraman Füzün / Düşünce Mektebi
Bu aralar üzerinde daha çok düşünüyorum yazma eyleminin. Zira yakın zamanda TDV Kagemin İzmir şubesinde açtığımız Şiir ve Yazı Atölyesi zihnimi bu eylemle meşgul eder oldu.
Ne zaman yazmaya baÅŸladığımı hatırlamıyorum bile. En eski metnim bir çocuk dergisinde “sizden gelenler” köşesinde yayınlanmıştı. Çocuktum o zamanlar.
Onaltı yaÅŸlarımda kısa hikayeler yazardım acemice. Okulumun açtığı “Efendimize Mektup” yarışmasında birinci olunca farkettim yeteneÄŸimi ve üzerinde durmaya baÅŸladım. Sürekli yazıyordum, ÅŸiir, deneme, öykü… Bazı ÅŸiirlerimi serbest yazıyor, bazılarında ise hece vezninin kalıplarında damıtıyordum duygularımı. Ne yazarsam yazayım bendim o kalemi elinde tutup kalbini akıtan.
Sonra bir şiirim ödül aldı ve ben ilk defa ulusal bir radyoda şiirimi dinliyordum. O esnada bir yığın şiirsever benim kelimelerimle tanışıyordu. İnanılmaz bir duyguydu. Henüz onsekiz yaşındaydım, yani oniki yıl önce.
Birgün dayımın yöneteceği edebiyat etkinliği için şehrimize gelen şairler; A.Vahap Akbaş, Metin Önal Mengüşoğlu, M.Atilla Maraş ve Cevat Akkanat şiirlerimi beğendiklerini ve bana yeni edebiyat akımlarına bakmadan içimden geldiği gibi yazmamı ve değişmemem gerektiğini söylediler.
Ben de yazarlık okullarına katılmadım.
İstanbul seyahatimde bir yayınevinin editörüne gösterdim biriktirdiğim şiirlerimi. O ise çalıştığı büyük yayınevinden ayrılmış, şiirlerimi kendi kurduğu yayınevinde bastırmıştı. Kısa sürede biten birinci baskı beni heyecanlandırmıştı ama o yayınevi çıkardığı yüze yakın kitabıyla iflas etti.
Sonra ben bütün yazdıklarımı internette bir çok edebiyat sitesine koydum. Ve orada çok güzel insanlarla tanıştım. Şiirlerime yorum yapıyorlar ve beni takip ediyorlardı.
Farklı sitelerde köşe yazarlığı yaptım, röportaj yayınladım. Dergilerde metinlerim yayınlandı. Artık yazma eylemi benim için çok kolay hale gelmişti. Konu bulmak, içerik oluşturmak; neyi ve nasıl yazacağıma karar vermek, fikir üretmek, olay kurgulamak, karakter oluşturmak vs. benim için çocuk oyuncağıydı artık. Artık yolu-yordamı çok iyi biliyordum. Sessizlik ve bilgisayar benim için gerekli olan iki şeydi.
Şimdi tecrübelerimi öğrencilerime aktarıyorum. Onlara ne zaman kitap çıkarılması gerektiğini, ne zaman ailen de dahil çevrendeki herkesin seni artık yazar olarak tanıyacağını ve yazma ile ilgili teorik bilgileri aktarıyorum. Beraber metin inceleyip beraber metin oluşturuyoruz. Kısacası ben onların yollarını kısaltıyorum.
Amerikada başlayıp tüm dünyaya yayılan ve ülkemizde de son yıllarda yaygınlaşan yazarlık atölyeleri bence çok önemli işler başarıyor. Yazma eylemi usta ve çırak ilişkisiyle doğar, büyür ve filizlenir.
Tabi ki her yazar büyük yazar olamaz, ona zaman ve okuyucu karar verir…
Henüz yorum yapılmamış.