Güncel
Mesele seçim değil, sen daha anlamadın mı?
Bütün kusurlarına karşın, sarsak bir demokrasi bile bugün bir devrimin kaçınılmaz sonucu olacak bir diktatörlükten iyidir — bunu açıkça söylemek, doğruluk adına zorunlu görünüyor bana... Sınırlı özgürlüğü gittikçe artan tehditlere karşı savunmak, korumak ve mümkün olduğu yerlerde de genişletmek, umutsuz eylemlerle onu tehlikeye atmaktan çok daha acil bir görevdir.
Trump’ın seçilmesiyle ABD’deki gösteriler dalga dalga yayılıyor. Maalesef ilk can kaybı geçenlerde yaÅŸandı. Bizdeki Gezi’ye benzer tarzda bir ayaklanma provası yapılıyor. Dolayısıyla bunların kaynağının aynı yer olduÄŸunu söyleyebiliriz. (Mısır, Ukrayna, Brezilya vd. dahil.)
Yıllardır tek bir Türkiye olmadığı gibi, tek bir ABD veya AB de olmadığını ifade ediyoruz. ABD hakkında Cumhurbaşkanı da aynı tespiti yaptı.
Üst akıl denen küresel sermaye lobisi tüm ülkelerde bir hakimiyet kavgası veriyor. Burada mesele dünyada dönen paranın kimin kontrolünde olacağı. Bunun için de ülkelerin kontrol edilmesi, dünyanın ulus devletlerin aleyhine olacak şekilde mümkün olduğunca minik ülkelere bölünmesi gerekiyor. Bu durumda ABD gibi dev bir makinenin devlet politikasını ele geçirmek şart.
Burada bizim Gezicilerin ve ABD’de sokaÄŸa çıkanların kafasını karıştıran ÅŸey, küreselcilerin destekliyor gibi göründükleri kavramların çok çekici/meÅŸru olması. Kadın hakları, çevrecilik, eÅŸcinsellere özgürlük dahil her türlü akımın sonuna kadar fon/destek bulması vs… Tabii ki Kürtler, kadınlar ve çevre umurlarında deÄŸil. Ancak ÅŸiddetin meÅŸru bir yöntem olduÄŸunu kanıksatarak, tüm bu grupların enerjisini sokaÄŸa kanalize ediyor ve ulus devletleri hem meÅŸgul ediyor hem de zayıflatıyorlar. Medyaları ile bu türden algıları yaratıyor ve önde bu prestijli kavramları kullanıyorlar.
Ulus devletlerin kendi vatandaşlarını mutlu edebilme adına zayıf kalmaları ve zaafları onların işlerini kolaylaştırıyor.
1960’lardaki Avrupa’daki öğrenci hareketlerine katılmayan Horkheimer mahallesinden ciddi tepki almıştı. Gerekçesini şöyle açıklıyordu: “Bütün kusurlarına karşın, sarsak bir demokrasi bile bugün bir devrimin kaçınılmaz sonucu olacak bir diktatörlükten iyidir — bunu açıkça söylemek, doÄŸruluk adına zorunlu görünüyor bana... Sınırlı özgürlüğü gittikçe artan tehditlere karşı savunmak, korumak ve mümkün olduÄŸu yerlerde de geniÅŸletmek, umutsuz eylemlerle onu tehlikeye atmaktan çok daha acil bir görevdir.”
Bu harika bir tespittir. Gençlerin, çevrecilerin, etnik kesimlerin ve kadınların enerjisiyle seçilmiÅŸ hükümetleri devirdikten sonra, ortaya çıkacak olan saflaÅŸmış bir faÅŸizm diktatörlüğü olacaktır. Bunu ben söylemiyorum, tarih bu örneklerle dolu. 1917 Devrimi’nden sonra yaÅŸananlar ortadadır. Aynı ÅŸey darbeden sonra Mısır’ın ÅŸu an geldiÄŸi durum için de söylenebilir. Tüm mesele o ülkenin kontrol edilmesidir ve iÅŸleri bittiÄŸinde üst aklın halkın başına nelerin geldiÄŸiyle ilgili bir endiÅŸesi olmayacaktır.
Burada mesele, zayıf veya geliÅŸmekte olan bir demokrasiyi siyaset kurumunu kullanarak iyileÅŸtirmenin yollarını aramak yerine, sözde devrimcilik adına ÅŸiddetin meÅŸrulaÅŸmasıdır. Åžiddetten sıradan insan asla kazançlı çıkmaz. Mesela PKK çukur stratejisinde baÅŸarlı olsa ve bir kanton kursaydı, orada yaÅŸayanlar için bir cehennemin ateÅŸi yanmış olacaktı. Kuzey Suriye’de PKK tam bir etnik temizlik yapmakta, sadece Arap ve Türkmenleri deÄŸil, PKK’lı olmayan tüm Kürtleri öldürmekte ve tehcire tabi tutmaktadır.
Hillary’nin kaybetmesiyle öfkeye kapılan üst akıl medya baÅŸta olmak üzere tüm araç gereçlerini halkı galeyana getirmek için kullanıyor. Burada Trump’ın kim olduÄŸu önemli deÄŸil, önemli olan kendi adamlarının kaybetmiÅŸ olması ve Trump’ın öngörülemezliÄŸi. Trump’a ÅŸu anda gözdağı veriyorlar. EÄŸer uzlaşırsa ortalığın sütliman olacağı kesindir. O uzlaÅŸma masasında bu kesimlerin taleplerinin olmayacağı garantidir.
Bu da gösterilerin sahibinin aslında göstericilerin kendisi olmadığını ispatlıyor.
MARKAR ESENYAN - AKÅžAM
Henüz yorum yapılmamış.