Sosyal Medya

Güncel

Gettolarımızdan dışarı çıkıp, gençlikle buluşmalıyız

Özellikle iktidarla yakınlaşma imtihanının sonuçlarını iyi tahlil etmeliyiz… İktidarın gerisinde ve gölgesinde kalmanın cemaatları nasıl edilgenleştirdiğini göz ardı edemeyiz… Aslında yapıcı bir muhalif dille siyasete de katkı sağlayabiliriz…



İslami yapıların varoluş amacı, İslami hayat tarzını öncelemek ve toplumun İslami dönüşümünü hedeflemektir.
 
Bu ulvi hedefe yürürken toplumsal yozlaşma, çürüme ve çözülmeye direnmek öncelikli bir vecibedir ve farizadır. Islah ve irşad projeleriyle değişimin öznesi olma iddiasını sürdürmek kaçınılmaz bir görevdir.
 
Ä°slami hareketlerin her hâlükârda bir gençlik çalışması ve özellikle üniversitelerde –geçmiÅŸte de- belli bir taban oluÅŸturma çabası oldu ve olacaktır da… 80'li ve 90'lı yıllar bu mücadelenin belki de en hareketli ve bereketli günleriydi… Zaman zaman fetretler yaÅŸansa da, mücadeledeki süreklilik bilinci, yeni fırsatları beraberinde getiriyordu. 12 Eylül ve 28 Åžubat süreçlerinde yaÅŸanan kırılmalar bir ÅŸekilde atlatıldı. Yani sürece geldiÄŸimizde mevcut iktidar günlerinde imkânlarımız arttı, imtihanımız ağırlaÅŸtı… Yeni alanlar oluÅŸtukça sanki iÅŸi oluruna bırakıyoruz veya gençlik çalışmalarını da iktidara ihale etme kolaycılığına gidiyoruz…
 
Sorumluluklarımız ağırlaÅŸtıkça nedense ağırdan alıyoruz veya kenar duruyoruz. Alanı doldurması gereken Ä°slami sivil yapılar, yorgun ve yavaÅŸ davranınca sahayı siyasiler tutuyor. Bu defa da “devlet sivillere alan bırakmadı” diye yakınıyoruz…
 
Ä°ktidarın yolcu, bizim hancı olduÄŸumuzu unutuyoruz…
 
Gecikmişliğimizi gerekçelendirirken, gerçeğimizi göz ardı ediyor, gençliği ve geleceğimizi riske atıyoruz.
 
Özellikle iktidarla yakınlaÅŸma imtihanının sonuçlarını iyi tahlil etmeliyiz… Ä°ktidarın gerisinde ve gölgesinde kalmanın cemaatları nasıl edilgenleÅŸtirdiÄŸini göz ardı edemeyiz… Aslında yapıcı bir muhalif dille siyasete de katkı saÄŸlayabiliriz…
 
Gençler neyin mücadelesini verecekler, nelere itiraz edecekler, netleÅŸtirmek durumundayız… Eylem planını, yol haritasını belirginleÅŸtirmeden gençleri nasıl ikna edebiliriz?...
 
Gençlerden aksiyon bekliyorsak öncelikle onlara aşk ve coşku verecek söylemlerimiz olmalı. Bu aşkı oluşturacak kuram, kavram ve konu ne olmalıdır?
 
Sanki bu konuda büyüklerin kafası karışık… Ya da büyükler kararsızlıklarını gençlerle telef etmek istiyorlar.
 
Kendimizde olmayan bir heyecanı gençlerden nasıl isteyebiliriz?...
 
TutuÅŸmuyorsak, tutuÅŸturamayız…
 
Gençlerin sorunları, Ä°slami yapıların sorunlarından bağımsız deÄŸildir… Büyükler sorunu çözülmeden gençliÄŸe gidemeyiz…
 
Bir defa gençliÄŸi potansiyel problem görmekten vazgeçmeliyiz. KuÅŸkusuz gençliÄŸin sorunları olabilir ama gençliÄŸi baÅŸlı başına bir sorun olarak görmek yanlıştır…
 
Hikmetle hareket edebilirsek gençlik bir hazine, bir müjde ve bir umuttur…
 
Gençler bilgiden önce ilgi bekliyorlar…
 
Öğütlerimizden önce örnekliÄŸimizi arzuluyorlar…
 
AÅŸksız abilerle yol alabileceklerini düşünmüyorlar, rol model arayışındalar…
 
Evet, Cemaatler gençleri niçin tutamıyor?
 
Ä°nsan kazanıyoruz ama çoÄŸu zaman bu insanları tutamıyoruz… Niçin, tatmin edemiyoruz? Yeterince doyuramıyoruz… TeÅŸkilat talimatları ile boÅŸluklar telafi olmuyor. Neredeyse kendi çocuklarımızdan bile koptuk. Ä°lgilenecek moral ve mecalimiz yoksa sitemimiz kime?
 
Sıcak, samimi kardeÅŸlik ortamlarına susamış gençler bunu bulamayınca çabuk sıkılıyor, tez usanıyor… Yalnızlığa sığınıyor.
 
Birebir tebliÄŸimizle genç yüreklere dokunmadan, sımsıcak dostluk iklimini sunmadan insan kazanamayız…
 
Mesele gençlere sadece burs ve yurt temin etmek deÄŸildir. Güven vermek, gönüllere taht kurmak gerekiyor… İçe kapanan gençleri içtenliÄŸimizle kuÅŸatabiliriz; o zaman içini rahat bir ÅŸekilde bize dökebilir, sırlarını bize açabilir…
 
Müslüman ailelerin gençlere bakışı daha farklı… Åžayet genç iyi bir okul kazanmışsa, kötü bir alışkanlığı da yoksa sorun çözüldü sanılıyor…
 
Okullar mezuniyet derdinde… Bizden olan öğretmenlerimizin bile bu gençlerin mesuliyet ve mensubiyetleri ile çok ilgili olmadıklarını görüyoruz…
 
Atanmış öğretmenlerle gençlik açılımı ve atılımı olmuyor, adanmış yüreklere muhtacız…
 
Formelleşen eğitimden sadra şifa formüller beklemiyoruz. İslami camialar olarak yeniden özgün gençlik çalışmalarına yönelmek ve yoğunlaşmak zorundayız.
 
Yeni bir şevk için yeni bir söylem, eylem, şiir, slogan, şarkı üretmeliyiz.
 
GençliÄŸin bize gelmesini beklemeden, bizi bekleyenleri daha fazla bekletmeden yeniden “Bismillah” diyelim.
 
Kendi sistemimizi iÅŸlevsel gale getirelim… Mademki 30-40 yıllık bir bagajı taşıyoruz, bahanemiz yok…
 
KimliÄŸimizi muhafazakârlaÅŸtırmadan, yapılarımızı kamulaÅŸtırmadan yola koyulmalıyız… Yol yakınken, yeni halin ilmihalini yazmalıyız.
 
Eski reçetelerin yeni hastalıklara yetersiz kaldığının farkındayız…
 
Gettolarımızdan dışarı çıkıp, gençlikle buluşmalıyız.
 
Aksi takdirde “ebter” kalırız.
 
Göz aydınlığımız, güvencemiz, kevserimiz olarak bir gençlik ancak gayretimizin bir getirisi olarak, Rabbim nasip edecektir…
 
“O (yiÄŸit) gençler maÄŸaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize (ÅŸu) durumumuzdan bir kurtuluÅŸ yolu hazırla, demiÅŸlerdi.” (Kehf, 10)
 
RAMAZAN KAYAN - MÄ°LAT GAZETESÄ°

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.