Sosyal Medya

Kürsü

Batağa sürükleniş seyri



ABD BaÅŸkanlık seçiminin Türkiye’de “Gülen’in akıbeti” baÄŸlamında deÄŸerlendirilmesi tabii. Ben başından beri dedim ki, “Bu sürdürülemez bir iÅŸ, kendi ülkesinden kaçıp da baÅŸka yerlerde savaÅŸ sürdürmek er geç bataÄŸa saplanacaktır. Ya bulunduÄŸunuz ülkenin Türkiye’ye karşı kullandığı bir araca dönüşeceksiniz ya da o ülkenin Türkiye ile iyi iliÅŸkiler kurma zarureti çerçevesinde teslim edileceksiniz.”
 
Hillary Clintonseçilseydi bile Gülen için çıkış yolu yoktu. Ya Amerika, FG’nin kendisi için temsil ettiÄŸi çıkarlar adına, bütün gemileri yakıp, Türkiye’nin üstünü çizecek ya da ne pahasına olursa olsun“problem kaynağı” olarak gördüğü ErdoÄŸan’ı tasfiye etme yolunu seçecekti.
 
15 Temmuz böyle bir şey miydi? Muhtemel, ama o da işe yaramadı. Peki, bundan sonra ne olacak?
 
Åžu an Gülen’i kara kara düşündüren ÅŸey bu olmalı.
 
Şimdi en başa dönelim.
 
Aslında bu iş, en baştan çıkmaza girmesi mukadder bir işti.
 
Şu soru önemli, diye düşünüyorum:
 
- Ne oldu da bir cemaat, savaşa soyundu? Bunun, iktidarla ilişkiler açısından anlaşılabilir bir cevabı var mıdır?
 
Bu kopuÅŸun Cemaatin “Hizmet” diye nitelediÄŸi alanların kısıtlanması ile baÄŸlantılı bir yönünün bulunmadığı açıktır. Evet, “ne istedilerse verilen bir yapı” nasıl yerim dar diyebilir ki? Hani nerede ise “paralel yapı” içselleÅŸtirilmiÅŸti iktidar tarafından. Her bakanlık, “bakanlık imamı”nı tabii görmeye baÅŸlamıştı. Garip ama “Diyanet’in imamı” vardı mesela.
 
Peki nerede koptu iÅŸ?
 
Dış politikada koptu bence.
 
Ä°srail’le iliÅŸkide, Ä°ran’la iliÅŸkide, Amerika ile iliÅŸkide koptu.
 
İlk itirazlar ne zaman başladı?
 
Hakan FidanMÄ°T MüsteÅŸarı yapıldığında. Hakan Fidan’a “paralel” bir itiraz Ä°srail eski savunma bakanı Ehud Barak’tan geldi.
 
Türkiye, Ä°ran konusunda Amerika’dan ve genelde Batı’dan farklılaÅŸtığında iktidarın her kademesi ile ilgili kampanya halinde “mut’a nikahı” hezeyanı devreye sokuldu.
 
Mavi Marmara’da FG, bütün Türkiye kamuoyu ile karşı karşıya gelmek pahasına, Ä°srail’in yanında yer aldı.
 
“Dış politikada”dedim, bu dönem, ErdoÄŸan ve Ak Parti iktidarı ile Amerika’nın - Avrupa’nın OrtadoÄŸu perspektifi konusunda farklılaÅŸma yaÅŸadığı, hatta bu farklılaÅŸmanın Batılı mahfillerde “Eksen kayması” diye nitelendiÄŸi dönemdir. O gerilim halen artarak devam ediyor.
 
Gülen hareketi düşünce planında bu durumu eleştirebilirdi. Siyasi parti olsa, farklı politikaları seslendirebilirdi.
 
Ama onlar bunu yapmadı,  devlet içinde elde ettikleri konumları, Hükümetin - Devletin politikalarını vurmak için harekete geçirdi. Adeta ErdoÄŸan’a karşı açılmış bir savaşın “gurka”ları olarak fonksiyon icra etmeye baÅŸladılar.
 
Ä°stihbarat elemanları devlet içinden bilgi sızdırdılar. Polis - savcı - hakim “kumpas” kurdular, bütün yapı bir tür “organize iÅŸler”e soyundu.  
 
Bana birçok yerde soruldu: Bunların CIA ile Mossad’la organik bağı var mı, diye.
 
Ben ÅŸunu söyledim: Bu konuda somut bir bilgim yok. Ama geliÅŸmelere baktığımızda küresel güç odaklarının Türkiye’ye karşı yürüttüğü operasyonlarda “paralel bir duruÅŸ” çok net olarak görülüyor.
 
Böyle bir duruÅŸun adı, dünyanın neresinde olursa olsun “ihanet”tir.
 
Gülen, dini duygularla etrafında toplanan insanları böyle bir “ihanet”in aracı haline getirmiÅŸtir.
 
Neden?
 
Ãœmüğü mü sıkılmıştır “hizmet için diyalog” diyerek iliÅŸki kurduÄŸu küresel mahfiller tarafından?
 
Böyle bir tavrın en “anlaşılabilir” gerekçesi, kazandıklarını kaybetmeme düşüncesi olabilir.
 
Ama işte şeytan böyle çalışır: Kazandıklarınızı kaybetmeme diye bir düşünce koyar önünüze, sonra da sizi ülkenize ihanet gibi bir uçuruma sürükler.
 
Bu, herhangi bir sade Müslümanın hayatında da görülebilir. Daha çok hizmet edeceğim diye meşrulaştırılan alanların içinden batağa sürüklenmek gibi...
 
Batak... Ä°ÅŸte FETÖ batağı böyle bir ÅŸey. Bir hareketin intiharı, ardından onbinlerce insanın düş kırıklığı, içine sürüklendiÄŸi azap ve buradaki “sapma”dan dolayı, tüm islami yapılanmaların üzerine düşen kuÅŸku bulutu...  
 
FETÖ’yü ne Clinton temizleyebilirdi, ne de Trump temizler...
 
Gülen’in bundan sonra yapacağı en olumlu iÅŸ, arkasından gelenlere “Ben battım siz batmayın, köklü bir nefis muhasebesi yapıp, güzel bir yol bulun kendinize” demektir.
 
AHMET TAÅžGETÄ°REN

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.