Sosyal Medya

Kürsü

Trump: Belirsizlik kazandı

Amerika Birleşik Devletleri'nin siyâsal târihinin belki de gelmiş geçmiş en sıkıcı, bıktırıcı seçimi nihâyet bitti. Evvelâ seçimin neticesi ile alâkalı tespiti yapalım: Doğrusu pek çok kişi yanıldı. Ben de onlardan birisiyim. Bu konuyla bağlantılı olarak daha önce yazmış olduğum bâzı yazılarda önümüzdeki dönemin, Hillary Clinton ve ekibiyle berâber düşünmeyi gerektirdiğini ifâde etmiştim. Trump bir sürpriz olarak gözüküyordu. Hoş, son günlerde anketlerdeki dalgalanmalar böyle bir ihtimâli zihnimde bir sürpriz olmaktan çıkarmıştı ama; doğrusu yine de Trump'ın kazanacağına fazlaca bir ihtimâl vermiyordum.



Böyle düşünmemin bâzı sebepleri vardı. En esaslı sebeplerinden birisi; Trump'ın bizzat Cumhuriyetçi kanattan aldığı eleÅŸtirilerdi. Bu kanat, ağırlık taşıyan isimlerle; Trump'ın “ayarsızlığının” Cumhuriyetçi Parti'nin geleneklerinde karşılığı olmadığını sıklıkla ve hayli yüksek bir tonda vurguluyorlardı. O kadar ağır eleÅŸtiriler vardı ki; bir kısım cumhuriyetçi oy'un; sırf Trump gelmesin kabilinden Hillary Clinton'a kayacağını düşündürüyordu.
 
Ama öyle olmadı ve Trump seçimi kazandı. Bunu nasıl deÄŸerlendirebiliriz? Bu herÅŸeyden evvel, Amerikan siyâsal kültürel târihinde bir kırılmaya işâret ediyor. Amerikan siyâsal kültüründe “aşırılıkçı” söylemler her zaman mevcuttur. “Midwest” veya “Bible Belt”i oluÅŸturan eyâletlerde bu söylemin hayli ağırlıkta olduÄŸunu biliyoruz. Ama giriÅŸimci Batı ve entelektüel DoÄŸu Amerikalar, bugüne kadar iÅŸbu söylemi ve duyguları orta sınıf vasatlarda massetme kapasitesini göstermiÅŸlerdir. Trump'ın sert çekirdek desteÄŸinin Bible Belt ve Midwest Amerikalardan geleceÄŸini biliyorduk. Ama bunun sınırlı bir etkisi olacağını; taÅŸ çatlasın %40'ları fazlaca geçemeyeceÄŸini ve genel tercihi etkilemeyeceÄŸini de tahmin ediyorduk. Bu kırılmanın ne derinlikte olduÄŸu; giderilip giderilemeyeceÄŸini ölçümlemek gerekiyor. Bakılması gereken, Trump'a yatkın olup sandığa gitmeyenlerle, Hillary'ye yatkın olup sandığa gitmeyenler arasındaki farktır. EÄŸer ilk grup ağırlıkta ise durum sanılandan daha vahim ve etkileri ârızî olmaktan uzak demektir.
 
Trump'ın kazanması, Amerikan siyâsal sisteminin iÅŸleyiÅŸini saÄŸlayan dengelerin ne kadar aşınmış olduÄŸunu gösteriyor. Demokratlar; yâni “amerikan solu” Amerikan seçmenlerini heyecanlandıracak “yeni” ÅŸeyler üretemiyor. Cumhuriyetçiler ise vasatlarından kopuyor. EÄŸer yarış Cruz ile Sanders arasında geçmiÅŸ olsaydı, yaÅŸanacak heyecan anlamlı olurdu. Bu; ”müesses nizam” (establishment) Amerikası ile “toplumsal” Amerika arasında mâkûl bir yarış olurdu. Öyle olmadı; yarış olanca bir siyâsal rüküşlük içinde, hırslı ve çılgın bir kadın ile kaba saba bir adam arasında geçti. Adaylar kendi taban ve partilerinin de vasatlarını zorladı. 
 
Bu tablo aslında genel olarak küresel bir siyâsal kültürel dönüşümün merkezdeki tezâhürüdür. Mühimdi; çünkü çeperlerden yarı-merkeze baÅŸlayan bir siyâsal akıl tutulmasının merkezden dışlanması, siyâsal aklın küresel olarak yeniden standartlaÅŸması yolunda bir ÅŸans olabilirdi. Ama tersi oldu. Bundan sonra küresel olarak siyasal aklın kendisine yeniden bir vasat bulması zorlaÅŸtı. Artık senaryo aÅŸağı yukarı belli. Siyâsal dünyâ çoÄŸulluÄŸunu kaybediyor. Artık baskın eÄŸilimler, merkezde güçlü veyâ en azından öyle bir izlenim veren liderlikler etrafında yoÄŸunlaşıyor. Burada vurgu toplumsal katmanları birleÅŸtiren “derinliklerin yakalanması”. Yâni artık dünyâda toplumsalın karşılığı nesnelliÄŸini hem ekonomik hem de kültürel alanda kaybetmiÅŸ ve tekil düzlemde alabildiÄŸine öznelleÅŸmiÅŸtir. Ne toplumsaldaki katmanlaÅŸmayı kültürel farklılıklar üzerinden okuyan Hillary; ne ekonomik katmanlar üzerinden okuyan Sanders ne de düz müesses nizam sözcülüğü yapan Cruz kazandı. Kazanan; bütün bunların dışında, Trump'ın söyleminde karşılığını bulan sâde, basit Amerikalı'yı adresleyen neo-popülistik ifâdeler oldu. Trump'ın seçilmesine iliÅŸkin olarak Çin ve Rusya'dan gelen hoÅŸnut ifâdeler buna işâret ediyor. Derin Rusya'nın karizmatik lideri olan Putin derin Amerika'nın sözcüsü olan Trump'ı bir muhatap olarak bulmaktan son derecede memnun olsa gerekir. Ne de olsa kumaÅŸ aynı kumaÅŸ…
 
Önümüzdeki senelerde bu trendin Avrupa'yı sarabileceğini ve ağır metâl yorgunluğu geçiren siyâsal merkezleri yabancı düşmanı neo-popülistik liderliklerin ele geçireceğini düşünüyorum. Zâten süreç Doğu Avrupa'da başladı.
 
Toplumsalı yararak ve müesses nizamları baltalayarak ilerleyen bu tablo büyük bir belirsizlik taşıyor. Trump'ın geliÅŸi, Pax Amerikana'nın çöktüğünün tescilidir. Bu ilk evrenin kapanma olacağını ve neo-popülistik hassasiyetlerin konsolidasyonu ile geçeceÄŸini düşünüyorum. Bana kalırsa bu da çok uzun sürmeyecek. Avrupa'daki seçimlerin sonuçları burada çok belirleyici olacak. EÄŸer Avrupa da sürece eklemlenirse -ki gidiÅŸat odur- Pax Europana ihtimâli de çökmüş olacaktır. Varın, gayrısını siz hesaplayın…
 
Süleyman Seyfi Öğün YENİ ŞAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.