Sosyal Medya

Kürsü

Akıllı insanlar niçin aptalca şeyler yaparlar?

“Yalnızca iki şey sonsuzdur; evren ve insanların aptallığı. Ancak ilki hakkında kuşkularım var.” – Einstein



Eskiden zekâ ve aptallık bir spektrumun iki zıt ucu olarak ele alınırken, artık en zeki insanların bile aptalca kararlar aldıkları, zekâları ile bağdaşmayan davranışlarda bulunduğu gözleniyor.

Son yıllarda aptalca karar ve davranışların altında yatan nedenleri inceleyen bilim insanları, aptallığı gereksiz detayları elimine ederek kısa yoldan çözüme ulaÅŸmaya çalışan zihnin, mantığı tümüyle rayından çıkartmasına baÄŸlıyor. Beynin bu eÄŸilimine “höristik strateji-zihinsel kısa yollar” adı veriliyor.

Ä°nsan dehası ve zekâsı söz konusu olduÄŸunda, aklımıza çoÄŸunlukla en zeki ve en yetenekliler gelir. Bu doÄŸaldır; herkes Einstein’lara, Mozart’lara hayranlık duyar ve onlar gibi olmak ister.

Buna karşılık skalanın diğer ucunda olanlarla pek kimse ilgilenmez. Bu insanları tanımaya çalışmanın hiçbir yararı olmadığına inanılır; bunların ancak laboratuvar faresi olarak işe yarayacağı düşünülür.

Oysa aptallık göz ardı edilemeyecek kadar önemli ve ilginç bir konudur; farklı bir açıdan yaklaşıldığında çok ÅŸaşırtıcı ve çarpıcı bilgilere ulaşılabilir. Aptallık bilimi, zeka kavramını daha derinlemesine kavramamızı saÄŸlamasının yanı sıra, ÅŸu anda dünyayı yönetmekte olan çok sayıda “akıllı” insanın yaptığı aptalca hataların nedenlerini anlamamıza yardımcı olabilir.

APTALLIK DÜŞÜK IQ SONUCU DEĞİL

Mantıksız, saçma, budalaca fikirlerin peÅŸinden gidenlerin hepsi düşük IQ’lu deÄŸildir. Böyle bir zekâ, büyük ölçüde rasyonelliÄŸin yakınından bile geçmez. IQ testlerinden yüksek bir puan almanız sizin aptallık yapmayacağınız anlamına gelmez.

Kaldı ki kimse aptalca kararlar almasına yol açan eÄŸilimlere yüzde yüz karşı koyamaz. IQ derecesi veya eÄŸitim yalnızca bir referanstır; tanım olarak aptal olmadığımızı gösterir. Bu da kiÅŸisel düzeyde zararlı olabilir: IQ’dan bağımsız olarak, rasyonellik testlerinde baÅŸarısız olanların plansız hamilelik veya kumar borcu gibi hatalar yaptığı sıklıkla görülür.

BÜYÜK ÖLÇEKTE APTALLIK

KiÅŸisel sınırları aşıp, geniÅŸ kitleleri etkileyen aptallığın zararları da kitleseldir. ÖrneÄŸin, kasıtlı olmasa da bunu teÅŸvik eden bir iÅŸ kültürü, ekonomik krizlere neden olabilir. Gerçekten de bu çok büyük hasar yaratır, çünkü bankalar akıllı insanların mantıklı hareket ettiÄŸini varsarken, aynı zamanda enine boyuna tartılmış mantıklı davranışlar yerine sezgiye dayanan spontan davranışları ödüllendirir. Bir bilim insanı bu eÄŸilimi şöyle açıklıyor: “Bir insan ne kadar zeki ise, aptallığının sonuçları o kadar yıkıcı olur.”Aynı kural siyasiler için de geçerlidir.

APTALLIÄžIN SINIRI YOK

Yalnızca iki ÅŸey sonsuzdur; evren ve insanların aptallığı. Ancak ilki hakkında kuÅŸkularım var.” Einstein bu sözleriyle aptallığın sınırı olmadığına iÅŸaret ederken, Amerikalı yazar Harlan Ellison aptallığın ne kadar yaygın olduÄŸunu şöyle ifade ediyor: “Evrende iki ÅŸey çok boldur; hidrojen ve aptallık.”

Einstein ve Ellison’ı bu kadar rahatsız eden aptallığın zekâ derecesiyle – özellikle IQ- hiçbir baÄŸlantısının olmadığı artık biliniyor. Çok zeki bir insan aynı anda çok aptal da olabilir. Akıllı insanların kötü kararlar almasının altında yatan faktörler anlaşıldıkça, ekonomik krizler gibi toplumun karşı karşıya kaldığı büyük felaketlerin anlaşılması ve çözüme kavuÅŸturulmasının da yolu açılacak. Daha da ilginci, aptallık konusunda yapılan araÅŸtırmalar, kitleleri derinden etkileyen aptalca kararları engelleyebilecek.

APTALLIK VE ZEKÂ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN GEÇMİŞİ

Zekâ ve aptallığın tek bir spektrumun iki zıt ucu olduÄŸu fikri eskilere dayanır. Rönesans döneminin ünlü din bilimcisi Erasmus, DeliliÄŸe Övgü isimli yapıtında, delilik (stultitia), kendi kendisine övgüler düzer; bu arada çocuklukta ve yaÅŸlılıkta, aÅŸkta, evlilikte ve dostlukta, politikada ve savaÅŸta, yazında ve bilimde deliliÄŸin nasıl her zaman egemen olduÄŸu gösterilir. Tüm uÄŸraÅŸ alanları, bu arada özellikle din kurumu ve din adamları bu panorama çerçevesinde sergilenir. DeliliÄŸi konuÅŸturma kisvesi altında Erasmus, çağının kilisesine ve o kilisenin mensuplarına en acımasız eleÅŸtirileri yöneltir. Bu niteliÄŸiyle DeliliÄŸe Övgü Ã§aÄŸlar boyunca baÄŸnazlığa karşı kaleme alınmış en yetkin düzeydeki baÅŸyapıtlardan biri olmuÅŸtur.

Ancak 18.yüzyılda aptallık vasat bir zekânın sonucu olarak görülmeye baÅŸlar. Bunun bir uzantısı olarak, insan yeteneÄŸindeki farklılıkları açıklamak isteyen modern yaklaşımda ise IQ testleri devreye girer ve insanın zihinsel kapasitesini tek bir sayıya indirgeme yolunu seçer. Michigan Ãœniversitesi’nden psikolog Richard Nisbett bunu şöyle açıklıyor: “EÄŸer IQ’nuz 120 dolaylarında ise yüksek matematik kolaydır. 100 civarında ise yüksek matematiÄŸi öğrenebilirsiniz, ancak bunun için sizin ve öğretmenlerinizin çok büyük gayret göstermesi gerekir. IQ’nuz 70 ise yüksek matematiÄŸi öğrenme ÅŸansınız sıfırdır. Kısaca bu ölçüm akademik ve profesyonel baÅŸarınızı önceden tahmin etmenin bir yoludur.” 

ZEKÂ FARKLILIĞININ NEDENLERİ

IQ derecesini belirleyen çeÅŸitli faktörler vardır. Zekâ farklılığının % 30’u, içinde yetiÅŸtiÄŸiniz koÅŸullardan, örneÄŸin beslenme ve eÄŸitimden kaynaklanır. Genler ise iki insan arasındaki farkın % 40’ından sorumludur.

Bu farklılıklar beynimizdeki baÄŸlantılarda kendini gösterir. Daha zeki beyinlerde nöronların arasında daha verimli bir aÄŸ baÄŸlantısı olduÄŸu izlenir. University of the West of England’dan Jennie Ferrell, bu baÄŸlantıların bir insanın kısa süreli “faal” belleÄŸinin nasıl kullandığını belirlediÄŸini ileri sürüyor: “Bu nöral baÄŸlantılar, verimli zihinsel baÄŸlantıların kurulmasında biyolojik bir temel oluÅŸturur.”

Zekâ farklılıklarının nedenleri konusunda bugüne dek şu varsayımlar geliştirildi:

*Genetik sürüklenme (genetic drift)  evrimsel sürecin temel mekanizmalarından biridir. DoÄŸal seçilimden farklı olarak, bir popülasyon içerisindeki genetik yapının adaptasyon olmadan, tamamen ÅŸans eseri olarak deÄŸiÅŸmesidir. Daha çok küçük popülasyonlarda etkilidir; büyük populasyonlar ise matematiksel olarak etkilenmezler, çünkü tesadüfi olayların etkisi azdır. Bu fikri savunanlardan biri olan Stanford Ãœniversitesi’nden Gerald Crabtree, zekâmızın sürekli olarak mutasyon geçiren 2000-5000 gene baÄŸlı olduÄŸunu ileri sürüyor. Uzak geçmiÅŸimizde zekâları alt düzeylerde seyreden atalarımız, genlerini bir sonraki nesle miras bırakma ÅŸansını yakalayamadan aramızdan ayrılmış olabilir, fakat Crabtree’ye göre, insan topluluklarında iÅŸbirliÄŸinin geliÅŸmesi sayesinde zekâsı düşük insanlar daha baÅŸarılı olanların sırtından geçinerek hayatta kalma ÅŸansını elde edebilirler. Bu koÅŸullarda MÖ 1000’li yıllarda yaÅŸamış herhangi biri günümüzün en zeki, en bilgili kiÅŸisi olabilir (Trends in Genetics, vol 29, p 1).

*Uzak geçmiÅŸimizdeki atalarımızın zekâsı hakkında bir tahmin yürütmek zordur ve aslında ortalama zekâmız yakın geçmiÅŸimizde az da olsa artış göstermiÅŸtir. Bu fikri savunan University of York’tan psikolog Alan Braddeley, görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Ä°nsan düşüncesinin tek boyutu IQ ölçümleri deÄŸildir. Aptallık, bilimsel bir terim deÄŸildir. Pek çok zeki insanın aynı zamanda aptal olduÄŸunu da görüyoruz .”

HEM ZEKÄ° HEM DE APTAL Ä°NSANLARIN PARADOKSU

Bir insan hem zeki, hem de aptal olması nasıl açıklanabilir? Bu paradoksu açıklamaya yönelik kuramlardan biri Princeton Ãœniversitesi’nden biliÅŸim uzmanı Daniel Kahneman’a ait. Kahneman, insan davranışları konusundaki çalışmalarıyla Nobel Ekonomi Ödülü’ne hak kazandı. O güne dek insanların doÄŸuÅŸtan rasyonel oldukları varsayılıyordu.

Oysa Kahneman ve meslektaşı Amos Tversky, bunun tam tersini iddia etti. Kahneman ve Tversky’ye göre insanlar bilgiyi iÅŸlerken, beyin iki farklı sisteme eriÅŸir. IQ testleri bunlardan yalnızca birini ölçer. Bu da sorun- çözümünde bilerek, isteyerek yapılan iÅŸlemdir. Oysa günlük yaÅŸamda insanların normal tepkileri sezgilerinin kontrolü altındadır.

ZÄ°HÄ°NSEL KISA YOLLAR

Bu sezgisel mekanizmalar insanlara evrimsel avantaj saÄŸlar. Bilgi çokluÄŸu karşısında karar vermekte zorlanan insanlar bu mekanizmalar yardımıyla kendilerine bir çıkış yolu bulur. Bunlar sıra dışı olayları kalıplara uydurma, doÄŸrulama eÄŸilimi ve belirsizliÄŸe direnme gibi biliÅŸsel eÄŸilimlerden oluÅŸan bir stratejidir. Ä°nsanlar, ilk çözümün, çözümlerin içinde en iyisi olmadığını fark etmiÅŸ olsalar dahi, kısa yoldan ilk çözümü kabul etme eÄŸilimindedir.

Evrimsel sınavı baÅŸarı ile geçen bu mekanizmaların hepsine toplu olarak “höristik stratejiler-zihinsel kısa yollar” denir. BaÅŸka bir deyiÅŸle bu, sorunun çözümünde gereksiz detayları elemine ederek kısa yoldan çözüme ulaÅŸtıran bir stratejidir. Ancak zihinsel kestirmeler, muhakeme yeteneÄŸimizi tümüyle ele geçirirse, mantık tamamen rayından çıkabilir. Bu nedenle kestirme yollara karşı direnç geliÅŸtirmek gereklidir; aksi takdirde aptalca davranışlara zemin hazırlanmış olur. Ferrell bunu şöyle açıklıyor: “Kestirme yollara sapma eÄŸiliminin IQ ile bir ilgisi yoktur. Ä°nsan aptallığını anlamanın bir yolu da bu kestirme yollara sapma eÄŸilimini ölçen testtir.”

Ä°ÅŸte Toronto Ãœniversitesi’nden biliÅŸim uzmanı Keith Stanovich, rasyonellik katsayısı (RQ) adını verdiÄŸi bu testi geliÅŸtirmeye çalışıyor.

RASYONELLİK KATSAYISI ÖLÇÜMÜ

DoÄŸal olarak yüksek rasyonellik katsayısına sahip olup olmadığınızı belirleyen faktörler nelerdir? Stanovich’e göre RQ, IQ’dan farklı olarak, genlere veya çocukluktan gelen çevresel koÅŸullarına baÄŸlı deÄŸildir. Her ÅŸeyden önce RQ, insanın kendi bilgisinin doÄŸruluÄŸuna deÄŸer biçebilme yeteneÄŸidir. Yüksek RQ’ya sahip insanlar, kendi farkındalıklarını güçlendirmiÅŸler ve bu bilgi daÄŸarcığının kendilerini düze çıkartacağına inanmışlardır.

MANTIĞI RAYINDAN ÇIKARTAN ETMENLER

Stanovich farkındalığı güçlendirmeye yönelik en basit yaklaşımlardan birinin, nihai karara varmadan önce sezgisel çözümü, tam karşıtı ile karşılaştırmak olduğunu söylüyor. Böylece bildikleriniz ve bilmediklerinize ilişkin daha net bir farkındalığa sahip olabilirsiniz.

Ferrell ise Stanovich kadar iyimdr deÄŸil; doÄŸal olarak yüksek RQ’ya sahip insanların bile kontrolleri dışındaki koÅŸullar altında aptalca kararlar verebileceÄŸini söylüyor.

Aptallığın bir diğer tetikleyicisi de duygusal dalgalanmalardır. Üzüntü ve endişe, aktif belleği bulandırıp fiili durumu değerlendirmede yetersiz kalmasına yol açabiliyor. Bu yetersizliği gidermenin de en yaygın yolu, zihinsel kısa yollardan birini seçmektir. Başka bir deyişle höristik stratejiden medet ummaktır.

YÃœKSEK IQ’LU APTALLAR

Aptallığın tarihi konusunda çalışmaları bulunan Hollandalı Matthijs van Boxel, gözlemlerine dayanarak yüksek IQ’lu insanların yaptığı aptallıkların çok yıkıcı olduÄŸunu söylüyor. Bunun nedeni, zeki insanlara daha fazla sorumluluk verilmesidir.

Stanovich yüksek IQ’lu insanların yaptığı aptalca hataların etkisinin en fazla de mali çevrelerde hissedildiÄŸini söylüyor. Åžu anda standart bir RQ testi, zihinsel kısa yol tuzağına düşme eÄŸilimi taşıyan kiÅŸilerin yönetici olarak seçilmelerini engelleyebilirdi. Ama böyle bir test henüz standardizasyon aÅŸamasını geçemediÄŸi için kullanıma hazır deÄŸil.

Van Boxel insanların geçmiÅŸte yaptıkları aptallıkları gelecekte de tekrarlamamaları için herkesin –özellikle de iktidardakilerin ve en zekilerin- kendi zayıflıklıklarını büyük bir alçak gönüllülükle kabul edip, ne bilip ne bilmedikleri konusunda farkındalıklarını güçlendirmelerini tavsiye ediyor.

Kaynak: www.dusunbil.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.