Kürsü
Åžiddetle arana mesafe koymazsan...
Follow @dusuncemektebi2
PKK’nın siyasi uzantıları, İslam’ın kardeşlik hukukunu öne sürmek yerine, komünizmin, kolhoz kırıntıların peşinde, ayrılıkçı rüzgârın önüne katıldılar. Kaybettiler… Umarım, son gelişmeler, herkes açısından dersler getirir… Bizi bir yapmış, bir arada yaşamaya mahkûm etmiş, inancımız, coğrafyamız, tarihimiz var… Niye görmüyorlar anlamıyorum. Yol, bizi kardeş kılmış Kur’an yoludur.
Bir yerde, meseleleri, problemleri elimizle, ayağımızla, silahla, barutla halletmeye kalkarsak, halimiz nice olur
Nasıl beraber yaşayacağız Birlikte neler yapacağız Hayatı, insanca yaşamayı nasıl yukarılara çıkaracağız sorusuna cevap bulmak, bu yolda gayret sarf etmek varken, ayrıcalıklı düşünceleri yoğunlaştırmak, birliği, beraberliği bozacak söylemler ve eylemler ortaya koymak kime ne fayda sağlar
Seksen öncesi, silahı araç olarak kullanmış, halk devrimiyle, teşvişle, silahlı mücadele ile sosyalizmi, komünizmi topluma hâkim kılmak, isteyen, farklı fraksiyonlar, solun değişik renkleri vardı.
Öldürerek, zulmederek, insanların hukuklarını yok ederek, insanlığa hizmet edebilir miyiz
Bu sol örgütler, kendine benzeyen insanları öldürdüler… İşçi iktidarı kurarken, işçileri, emekçileri katlettiler…
Sonuç hüsran oldu.
PKK o vakitler bu denli revaçta değildi.
Solun renklerinden biri gibiydi… Devrimci halk hareketinin silahlı unsurlarından biriydi.
Sonra, içerden ve dışarıdan dürtmelerle, bağımsızlık istiyorum, Kürtler ayrı bir toplumdur, geleceÄŸimizi tayin etme hakkı istiyoruz... Kendi kendimizi yöneteceÄŸiz gibi kulaÄŸa hoÅŸ gelen iddialarla, Türkleri, Kürtleri, Anadolu’yu öldürmeye baÅŸladılar… Åžehirleri, sokakları, köyleri yetim bıraktılar.
Kazananı yoktu bu kavganın.
Kaybedeni ise hepimiz olduk.
Derken… Kendilerini Kürtlerin siyasi temsilcisi olarak öne süren bir kısım insanlar, parlamentoya gidiler… PartileÅŸme yoluyla, varlıklarını ifadeye baÅŸladılar.
Lakin ortada bir tuhaflık vardı.
Hem parlamentoda, hem dağda silahlı olmak büyük bir çelişkiydi.
Ben dertlerimi, itirazlarımı, düşüncelerimi meÅŸru zeminde dile getireceÄŸim diyeceksin… Sonra da, eline silah almış, insan öldüren, ortalığı baruta, kötülüğe boÄŸanlarla kol kola gireceksin… Hiçbir yaÅŸam alanında bu hâl kabul edilemezdi.
Aklı başında insanlarımız buna itiraz ettiler. Haklıydılar.
PKK’nın siyasi uzantıları, ne yazık ki, meÅŸru zeminde, gayri meÅŸru iÅŸleri sıradanlaÅŸtırdılar. Silahı, barutu, hendek siyasetini, bombayı emellerine alet ettiler.
Kürtlerin öldürülmesini, Türklerin katledilmesini, insanlarımızın şehit edilmesini gülerek karşıladılar. Şiddet yolunu benimseyenlere bir çift söz etmediler.
PKK’ya itiraz etmediler… Dahası yoldaÅŸlık hukukuna sarıldılar.
Şiddete hayır, silaha hayır, bombalı tuzaklara, demode komin hayatına hayır diyemediler.
Meseleleri meÅŸru zeminde tartışmak, konuÅŸmak yerine, Kandil’e mahkûm oldular.
Aslında, PKK’nın siyasi uzantıları, Ä°slam’ın kardeÅŸlik hukukunu öne sürmek yerine, komünizmin, kolhoz kırıntıların peÅŸinde, ayrılıkçı rüzgârın önüne katıldılar.
Kaybettiler… Umarım, son geliÅŸmeler, herkes açısından dersler getirir… Bizi bir yapmış, bir arada yaÅŸamaya mahkûm etmiÅŸ, inancımız, coÄŸrafyamız, tarihimiz var… Niye görmüyorlar anlamıyorum.
Yol, bizi kardeÅŸ kılmış Kur’an yoludur.
Remzi Çayır/Milli Gazete
Henüz yorum yapılmamış.