Güncel
Peygamber ahlakının semtinden geçmemişse kişi, nezaketten nasip almamışsa ne kadar Ehl-i Sünnet geçinse de yoldan çıkmış ve sünnetten kesilmiştir.
Follow @dusuncemektebi2
Sünnet yol demektir. Hz. Muhammed (S.A.V)’in takip ettiği vahiy yoluna uyanlara Ehl-i Sünnet denir. Fatiha Suresinde geçen “Bizi doğru yola ilet, nimet verdiklerinin yoluna, azıp sapmışların değil.” ayetinde geçtiği şekliyle peygamberimizin istikameti ile istikametlenen kıble ehli tam da bu yol üzeredir.
Ehl-i Sünnet bir tarafgirlik bağı değil bir yola koyulmuşluk ve aidiyet rabıtasıdır.
Son zamanlarda karşısına başka bir takım aidiyetleri yerleştirerek ısıtılmaya, öfkesi bilenmeye çalışılan tarzda bir ehl-i sünnet dalgası yayılmaya çalışılıyor.
Kendini karşısındakine göre tanımlayan, ona göre pozisyon alan bir anlayış ne kadar “sünnet” kelimesiyle açıklanabilir ki
Yola koyulmaktan bahsetmek için önce yolda olmak lazım.
Peygamber ahlakının semtinden geçmemişse kişi, nezaketten nasip almamışsa ne kadar Ehl-i Sünnet geçinse de yoldan çıkmış ve sünnetten kesilmiştir.
Bugün yerli yersiz kullanılan “Kur’an Müslümanlığı” da aslında Sünnet Müslümanlığı’dır. Kur’an’ı okuyup anlamayı hafife alıp garipsemek sünnetten kesilmek gibi bir nasipsizlik sorunudur.
Sünnetten kesilenler Peygamber Efendimizi şekilsel taklitten bir türlü derinlikli ahlaki örneklik aşamasına geçememişlerdir.
Fıtrata dönük bir hayatı sünnet dışılık zannettiklerinden mümkün mertebe fıtrat dışı alanlarda gezinmeyi dinin takvaya dönük bir tarafı saymışlardır.
Bugün ruhunu kaybetmiş havada uçuşan sözüm ona İslami tartışmaların temel sebebi bu sünnetten kesilme durumudur.
Az konuşan, tefekküre ve iç muhasebeye çok vakit ayıran, tartışmayı değil vuzuha kavuşturmayı tercih eden bir peygamberin ortaya koyduğu ahlak şimdilerde sadece yazı konusu veya konuşmayı zenginleştiren renkli birer motif olarak aramızda dolaşıyor.
Ortada numune varken Kuran ve Sünnet üzerine müsabakayı andıran lafazanlıklar ve çekiÅŸmeler, kontrolsüz ve iç denetimden yoksun tartışmalar Sünnetin de Kuran’ın da neresinde olduÄŸumuzu gayet açık ortaya koymaktadır.
‘Siz sussanız da hâliniz ve eylemleriniz konuÅŸsa’ diyorum içimden.
Mademki ‘Ehl-i Sünnet’ olduÄŸunuzu söylüyorsunuz, bunu yaÅŸantınızla, hiç olmazsa en hızlı ve en kolay gözlemlenebilir halinizle ortaya koyun da görelim.
Gereksiz yere öfkelenmeyin mesela.
Yanlışa düşen için kızıp ağzınızdan tükürük saçmayın, onlar adına üzülün yeter.
Cahilseler cahillerden yüz çevirin, hatalı iseler hatalarını müşfikçe düzeltin.
Güzel sözle muamele edin.
Hakikatin sahibi siz değilsiniz, insanları sihirli bir değnekle değiştirmeye kalkmayın.
Uzun emeklerle edindiğiniz dostlukları ufacık meseleler yüzünden harcayıp bitirmeyin.
Lokmalarınızı paylaşır gibi, üzüntü ve problemlerinizi paylaşın.
“Birbirinizi sevmedikçe gerçek anlamda iman etmiÅŸ olamayacağınızı hatırlayın.
Adaletli ve merhametli olun.
Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkalarına da yapmayın.
Kendiniz için istediğinizi Müslüman kardeşiniz için de isteyin.
Yalan söylemeyin, sözünüzde durun, emanete ihanet etmeyin.
“EmrolunduÄŸun gibi dosdoÄŸru ol” emr-i ilahisi gereÄŸi “Beni Hud Suresi ihtiyarlattı” diyen Resul’ün doÄŸruluk mücadelesine uyarlı bir ömrü ardında taşısın yaşınız.
Bilelim Ehl-i Sünnet olduğunuzu yolda karşılaştığımızda.
Selamımız selamınızla kucaklaşsın.
Kim bilir belki de ardından “cemaat” de gelir o hakiki geliÅŸiyle ve bir bakarsın ‘Ehl-i Sünnet vel Cemaat’ olur.
Yaşamak denilen bu namazı hep birlikte kılmış oluruz.
Sünnetten kesilmeden.
Henüz yorum yapılmamış.