Sosyal Medya

Genel

Nutuk kutsal kitap deÄŸil

Lozan ve Misak-ı Milli konularında fikir beyan edenlerin bir kısmı yalnızca Nutuk referansıyla konuşuyor. Nutuk elbette bu konularda referans alınması gereken kaynaklardan biri. Ama tek başına değil.



Çünkü -her ne kadar bazı Kemalistler bu metne kutsal kitap muamelesi yapmaya teÅŸne olsalar da- Nutuk nihayetinde siyasi bir konuÅŸmadan ibaret. Tıpkı bugünlerde parti liderlerinin Meclis gruplarında yaptıkları konuÅŸmalar gibi… Atatürk de mevzubahis konuÅŸmasında siyasi rakiplerini eleÅŸtiriyor; hem o günkü hem de daha önceki bazı tartışma konularında kendisinin haklı olduÄŸunu ispatlamaya çalışıyor. Elbette üzerinde konuÅŸulan konular Millî Mücadele ve Cumhuriyetin kuruluÅŸuyla ilgili olduÄŸu için aslında o günün güncel siyasî tartışmalarına taalluk eden bu konuÅŸma metni tarihî açıdan da önem taşıyor.
 
Ancak bu önemli konuÅŸmanın subjektif karakteri ortada. Atatürk her ÅŸeyden önce Millî Mücadele sırasında ve Cumhuriyet’in kuruluÅŸunda yaÅŸanan olayları kendi bakış açısından deÄŸerlendiriyor ve özellikle -konuÅŸmanın yapıldığı günlerde artık siyasi rakipleri haline gelmiÅŸ olan- bazı silah arkadaÅŸlarını kıyasıya eleÅŸtiriyor; hatta kimilerini eleÅŸtirmekle kalmıyor, vatana ihanet etmekle bile suçluyor. Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Kazım Karabekir gibi isimlerden söz ediyoruz.
 
***
 
Ne var ki sonraki geliÅŸmeler bize gösteriyor ki Millî Mücadele’yi kendileriyle birlikte baÅŸlatıp el ele sonuçlandırdıkları bu arkadaÅŸlarına yönelik eleÅŸtiri ve suçlamaları o günün siyasi ÅŸartlarından kaynaklanıyordu. Çünkü bu isimlerden Bele ve Cebesoy’la birkaç yıl sonra barışacak ve hatta kendilerini milletvekili seçtirecektir. Orbay ve Karabekir ile de barışma giriÅŸimleri olduÄŸunu ama bunun gerçekleÅŸemediÄŸini biliyoruz. Bu iki Milli Mücadele komutanının da bilahare Ä°smet Ä°nönü devrinde tekrar milletvekili seçilip devlet yönetimine döndüklerini göreceÄŸiz.
 
Oysa Nutuk’ta söz konusu paÅŸalar hakkında söylenen aÄŸza alınmayacak sertlikteki sözlere, yapılan ağır suçlamalara bakılacak olursa Atatürk’ün bu kiÅŸilerle barışıp birlikte siyaset yapmayı istemesini bırakın, yüz yüze gelmeye bile razı olmayacağını düşünürsünüz. Ama öyle olmuyor. Siyaset bu.
 
Nutuk’u zaten bugünkü Meclis grup toplantılarında yapılan konuÅŸmalara onun için benzettim. Hep birlikte görüyoruz: Bir genel baÅŸkan çıkıyor, bir diÄŸer partinin liderini en ağır ifadelerle eleÅŸtiriyor; sonra ÅŸartlar deÄŸiÅŸiyor ve aynı kiÅŸiyi bu sefer en mültefit sözlerle anabiliyor. Onun için siyasetçilerin ne birbirleri hakkındaki iltifatı ne de suçlamaları çok fazla ciddiye alınmasa da olur diye düşünürüm ben her zaman.
 
***
 
Tekrar Nutuk’a dönecek olursak… Nutuk, aynı zamanda “Cumhuriyet Halk Fırkası Genel BaÅŸkanı” da olan Atatürk’ün partisinin kuruluÅŸunun ikinci yıldönümünde yerli ve yabancı gazeteciler önünde parti üyelerine yaptığı bir konuÅŸmadır. Yani bir yanda partisinin siyasi duruÅŸunu dışarıya karşı izah ederken diÄŸer yanda ise parti üyelerine ve belki iç kamuoyunun tamamına bir siyasi istikamet göstermektedir.
 
Türkiye’nin yakın tarihini araÅŸtıracak uzmanlar için Nutuk elbette en önemli kaynaklardan biri olmak durumundadır ama kendi başına bir tarih kitabı deÄŸildir. Kutsal kitap zaten deÄŸildir. Hatta Atatürk’ün bakış açısını bütünüyle yansıtan bir metin bile deÄŸildir. Çünkü Atatürk’ün sadece belirli bir dönemdeki fikirlerini ve yaklaşımlarını yansıtmaktadır. 1927’deki bu konuÅŸma o tarihten iki sene önce veya iki sene sonra yapılmış olsa bambaÅŸka bir içeriÄŸi olacağını düşünmek hiç zor deÄŸildir.
 
Dolayısıyla yakın geçmişin hadiselerini anlamak ve o deneyimlerden bugünkü sorunları çözmekte yararlanmak için yalnızca Nutuk referansına başvurmak yeterli olmaz. Hatta yanlış olur.
 
Ä°brahim Kiras / Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.