Güncel
Cuma Hutbesi
Cuma hutbesi Türkiye'deki tüm camilerden ortak okunacak. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi internet sitesinden yayınladığı hutbenin bu haftaki konusunda Cibril hadisinden bahsedilerek, yüce dinimiz İslam'ı; sır, gizem, rüya, keşif, kerametler ve gelecek tasavvurları üzerine bina etmeye kalkışmanın asla kabul edilemez olduğunu ve en büyük kerametin daima sırat-ı müstakim üzere olmak olduğu açıklandı.
Her hafta Türkiye'deki tüm camilerden ortak okunan Cuma hutbesi yayınlandı. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın resmi internet sitesindeki hutbede bu hafta Cibril hadisinden bahsedilerek, yüce dinimiz Ä°slam'ı; sır, gizem, rüya, keÅŸif, kerametler ve gelecek tasavvurları üzerine bina etmeye kalkışmanın asla kabul edilemez olduÄŸunu ve en büyük kerametin daima sırat-ı müstakim üzere olmak olduÄŸu açıklandı.Kıyametin ne zaman kopacağına dair soru üzerine , Peygamberimiz (s.a.s), “O gün için ne hazırladın?" diye cevap verdiÄŸi. Allah Resulü (s.a.s), bu cevabı ile bize kıyametin ne zaman kopacağıyla ilgilenmek yerine, ondan sonrası için ne hazırladığımızı sorgulamamızı öğütlediÄŸi vurgulandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesinde yayınlanan 28 Ekim tarihli hutbe:
- KardeÅŸlerim!
- Hz. Ömer anlatıyor: Bir gün Peygamberimiz (s.a.s)'in yanında oturuyorduk. Bir adam çıkageldi. Elbiseleri bembeyazdı. Saçları simsiyahtı. Ãœzerinde bir sefer, bir yolculuk izi yoktu. Aramızda onu tanıyanımız da yoktu. Peygamberimiz (s.a.s)'in huzurunda oturdu. Dizlerini Resûl-i Ekrem (s.a.s)'in dizlerine yasladı. Ellerini de dizlerinin üzerine koydu. Ve dedi ki: يَا مُحَمَّدُ أَخْبِرْنِى عَنِ الإِسْلاَمِ “Ey Muhammed! Bana Ä°slam'ı anlat." Resul-i Ekrem (s.a.s); “ Ä°slam; Allah'tan baÅŸka ilah olmadığını Muhammed'in Allah'ın elçisi olduÄŸunu kabul etmen, namazı dosdoÄŸru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve eÄŸer imkânın varsa haccetmendir." buyurdu. Gelen zat, “doÄŸru söyledin" dedi. Hz. Ömer diyor ki: “Adama ÅŸaşırdık, hem soru soruyor, hem de tasdik ediyordu". Sonra o kiÅŸi فَأَخْبِرْنِي عن الإِيمانِ “bana imanı anlat" dedi. Allah Resulü (s.a.s) “ Ä°man; Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına, ahiret gününe, kadere, hayrın ve ÅŸerrin Allah'tan olduÄŸuna inanmandır." dedi. Bu cevap üzerine adam, yine “doÄŸru söyledin" dedi. Bu sefer فأَخْبِرْنِي عن الإِحْسانِ “Bana ihsanı anlat" dedi. Peygamberimiz (s.a.s): “Ä°hsan, Allah'ı görüyormuşçasına O'na ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu göremesen de O, seni her an görüyor" karşılığını verdi . Adam yine “doÄŸru söyledin" dedi. O zat, bir soru daha sordu; فَأَخْبِرْنِي عن السَّاعةِ“Kıyamet ne zaman kopacak" dedi. Resul-i Ekrem (s.a.s): “Bu konuda kendisine soru sorulan kimse, soruyu sorandan daha bilgili deÄŸildir" buyurdu. O ÅŸahıs aramızdan ayrılıp gidince, Peygamberimiz (s.a.s): “Bu soruları soran kimdi biliyor musunuz?" dedi. “Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedik. Efendimiz (s.a.s):
- “O Cebrail idi, size dininizi öğretmek için geldi" buyurdu.[iii]
- KardeÅŸlerim!
- İslam kaynaklarında Cibril hadisi diye bilinen bu hadis, bize İslam'ın şartlarını, imanın esaslarını, ahlakın ilkelerini açık bir şekilde göstermiştir. Buna göre İslam, açık, net, sade, arı, duru ve berraktır. Bu kadar açık hükümler varken, elde Kur'an gibi bâkî bir hakikat bulunuyorken, Yüce Dinimiz İslam'ı; sır, gizem, rüya, keşif, kerametler ve gelecek tasavvurları üzerine bina etmeye kalkışmak asla kabul edilemez. En büyük keramet daima sırat-ı müstakim üzere olmaktır.
- Önümüzde Peygamberimiz (s.a.s) gibi büyük bir rehber varken, kurtarıcı beklentileri içerisinde, kıyamet alametleri üzerinden bir din ihdas etmek asla kabul edilemez. Hassaten Kur'an'ın “اَضْغَاثُ اَحْلَامٍ"diye tarif ettiÄŸi “karmakarışık rüyalar" üzerine asla bir din bina edilemez. Allah'ın açık hükümleri dururken, heva ve heves eseri olan rüyalarla amel edilemez. Resûl-i Ekrem (s.a.s)'in sahih hadisleri dururken rüyalarla iyi kötüye, kötü iyiye dönüştürülemez. Zulüm ve haksızlık rüya üzerine bina edilemez. Zira Peygamberlerin rüyası dışında hiçbir kimsenin rüyası bir bilgi kaynağı olarak kabul edilemez. Rüyalarla insanların vicdanları, gönül dünyaları istismar edilemez.
- Aziz KardeÅŸlerim!
- Cebrail (a.s)'ın kıyamet ne zaman kopacak? sorusuna Peygamberimiz (s.a.s)'in verdiÄŸi cevap çok manidardır; “Bu konuda kendisine soru sorulan kimse, soruyu sorandan daha bilgili deÄŸildir" buyurmuÅŸtur. Buna raÄŸmen gayb âlemine dair, Peygamberimiz (s.a.s)'in bile “ben bilmiyorum" dediÄŸi bilgilerle akılları karıştırmak, zihinleri bulandırmak beyhudedir. Bugün birilerinin gayptan verdiÄŸi haberler üzerine hayatımızı bina etmemiz anlamsızdır. Gayb ve melekût âlemine dair kıyamet senaryoları üzerinden dini anlamak, dini okumak kabul edilemez.
- KardeÅŸlerim!
- Bize düşen ahirete inanmak ve ona hazırlanmaktır. Bir gün bir sahabi, Allah Resulü'ne “kıyamet ne zaman kopacak?" diye sorduÄŸunda, Peygamberimiz (s.a.s), “O gün için ne hazırladın?" diye cevap verdi.[iv] Allah Resulü (s.a.s), bu cevabı ile bize kıyametin ne zaman kopacağıyla ilgilenmek yerine, ondan sonrası için ne hazırladığımızı sorgulamamızı öğütlemektedir.
- KardeÅŸlerim!
- Hutbemi Kur'an-ı Kerim'de bize öğretilen bir dua ile bitiriyorum.
- رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
- “ Rabbimiz! Bizi doÄŸru yola eriÅŸtirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. KuÅŸku yok ki lütfu bol olan yalnız sensin"[v]
- [i] Yasin, 36/60-61.
- [ii] İbn Mâce, Mukaddime, 43.
- [iii] Buhâri, İman, 37.
- [iv] Müslim, Birr, 164, Tirmîzi, Zühd, 50.
- [v] Âl-i İmrân, 3/8.
Henüz yorum yapılmamış.