Coğrafyamız
DAEŞ bahanesiyle vurulan, sürülen Türkmenler
Irak'ın haritadaki sınır çizgileri her geçen gün belirsizleşirken en büyük zararı Türkmenler görüyor. İşte kan gölüne dönüşün kilometre taşları..
Analiz
DEAÅž’ın Musul’dan çıkarılması için baÅŸlatılan operasyonla gözler tekrar Irak’a çevrildi. DEAÅž’ın Irak’ın siyasi coÄŸrafyası, idari teÅŸkilatlanması, demografik yapısı ve ülkedeki siyasetin doÄŸası üzerindeki etkilerini en çok hissedenler Türkmenler oldu. Türkmenlerin son 2 yılda Irak’ta yaÅŸadıklarını bu baÅŸlıklarda toplamak mümkün...
DAEŞ BAHANESİYLE TÜRKMENLER SÜRÜLDÜ
DEAÅž’ın ortaya çıkışından ve Irak’taki geniÅŸlemesinden önce Türkmenler, ülkenin özellikle kuzey hattında Musul, Kerkük, Erbil, Selahattin, Diyala, Süleymaniye, Vasit ve Duhok vilayetlerine dağılmış olarak yaşıyorlardı.
Musul ve Kerkük’te ciddi bir nüfusa sahip olmalarına raÄŸmen, diÄŸer vilayetlerde bazı ilçe ve kasabalarda yoÄŸunlaÅŸmışlardı. Ancak DEAÅž iÅŸgali ve sonrasında DEAÅž karşıtı yürütülen operasyonlar, Türkmenlerin yaÅŸam alanlarını deÄŸiÅŸtirdi.
DEAÅž’ın iÅŸgali sırasında, Musul ve Selahattin’deki Türkmenlerin önemli bir kısmı, yüzyıllardır yaÅŸadıkları yerleri terketmek zorunda kaldı. Özellikle ilk dönemde baÅŸta Telafer, Tuzhurmatu’nun çevre bölgesi ve Karatepe civarından yoÄŸun bir göç yaÅŸandı.
Buna karşılık Irak içinde yer deÄŸiÅŸtirmek zorunda kalan Türkmenler, bir kısmı kamplarda olmak üzere, Duhok, Erbil, Kerkük ve (az sayıda da olsa) Süleymaniye’ye yerleÅŸtiler. Daha sonra bu bölgelerden bazıları peÅŸmergeler veya milis grupları tarafından kurtarılsa da, evlerini terketmek zorunda kalanların önemli bir kısmının köylerine ya da evlerine dönmelerine izin verilmedi.
Dolayısıyla Türkmenler, hem DEAÅž’ın zorla göç ettirme, baskı, terör politikasının hem de DEAÅž’tan temizlenen yerlerdeki yeni baskı ve stratejik demografi deÄŸiÅŸtirme uygulamalarının maÄŸduru olarak orijinal coÄŸrafyalarının en azından bir kısmını kaybettiler.
MEZHEPÇİLİK TÜRKMENLERE DE SIÇRADI
İşgal sonrası Irak siyasal yaşamının en önemli olgusu haline gelen mezhepçilik Türkmenlere de sirayet etti. Türkmenler arasında mezhep farklılığı yeni bir olgu değil. Ancak mezhepsel farklılık on yıllar boyunca Türkmenler arasında toplumsal ve siyasal bir sorun haline gelmemişti.
Bununla birlikte, Irak’ın iÅŸgalinden sonra Türkmenler arasında da siyasal ayrışma baÅŸgösterdi. Daha sonra bu ayrışma, bazı bölgelerde silahlı çatışmaya dönüştü. Bunun en somut örneÄŸi Telafer'de yaÅŸandı.
Telafer’de ABD iÅŸgaline karşı baÅŸlayan direniÅŸ, 2004’ten itibaren çeÅŸitli kışkırtmalar sonucunda, Türkmenler arasında mezhepsel karakteri ağır basan bir 'iç savaÅŸ' halini aldı. Türkmenler arasındaki mezhepsel ayrışma uzun süre sadece Telafer'le sınırlı kalmasına raÄŸmen, 2014’ten sonra Tuzhurmatu ve hatta Kerkük’ün dış çeperindeki ilçelere ve kasabalara kadar yayıldı.
Bu olguyu tetikleyen en önemli faktörler, DEAÅž’ın Åžii Türkmenleri öldürmesi ya da zorla yerlerinden etmesi sonucu oluÅŸan travma ve Åžiilerin, DEAÅž’ın uygulamalarını genelleÅŸtirerek zulüm gördükleri bölgelerdeki tüm Sünnileri DEAÅž’le bir tutmaSı oldu.
Irak’ın iÅŸgalinden sonra eski rejimle iliÅŸkileri veya merkezi hükümet tarafından dışlanmaları nedeniyle nasıl bazı Sünni Türkmenler arasında marjinalleÅŸme ve radikalleÅŸme yaÅŸandıysa, DEAÅž’ın Irak’ta yayılmasından sonra oluÅŸan çatışma koÅŸulları da Åžii Türkmenler arasında benzer bir etki gösterdi. Bunun sonucunda mezhepsel farklılığı siyasal amaçları doÄŸrultusunda kullanmak isteyenler, bazı Türkmenleri kendi taraflarına çekmeyi baÅŸardı.
TÜRKMEN COĞRAFYASI KAN GÖLÜNE DÖNDÜ
DEAÅž’ın yayılması ve sonrasındaki toprak kaybı, Türkmenlerin yaÅŸadığı bölgeleri çatışma sahasına dönüştürdü. Özellikle ülkenin kuzey hattında gerçekleÅŸen çatışmaların önemli bir kısmı, Türkmenlerin yoÄŸun olarak yaÅŸadığı yerlerde meydana geldi.
Bunun sonucunda sadece mezhepsel karakterli bir çatışma doÄŸmadı. Aynı zamanda Tuzhurmatu, Diyala’nın kuzeyi, Kerkük’ün yakın çevresi ve Musul’un kuzeyindeki alanlarda yaÅŸayan Türkmenlerin bulunduÄŸu bölgelere peÅŸmerge, DEAÅž ya da milis grupları hakim olmaya baÅŸladı.
Hatta (Telafer’in uzantısı olan bazı Türkmen köylerini kapsayan) Sincar’ın doÄŸusu ve Kerkük’ün bazı bölgelerine PKK dahi girebildi. Bu durum, Türkmenlerin daha önce çok sınırlı olarak yüzleÅŸtiÄŸi ya da hiç karşılaÅŸmadığı bir olguydu.
ASÄ°MÄ°LE OLMA TEHLÄ°KESÄ° ARTTI
Türkmenlerin yaşadıkları coğrafyadan zorla çıkarılması ve geri dönmenin zorlukları, geleneksel toplumsal yapı üzerinde kırılma yarattı. Özellikle Telafer ve Tuzhurmatu gibi bölgelerden göç etmek zorunda kalan binlerce Türkmenin geri dönme umudu, DEAŞ bu topraklardan çıkarılsa dahi çok zayıf.
Temelde kırsal üretime ve bu üretimin sonucu olarak aşiretçi bir toplumsal dokuya sahip olan Türkmenlerde geleneksel aşiret yapıları kırılmaya başlamıştır. Bu aşiretçi yapının yerini kamp veya şehir koşullarının dayattığı toplumsal atomizasyon almaktadır.
Bu da toplumun akil insanları olarak görülen kişilerin yerini yeni liderliklerin almasına neden olmaktadır. Bu liderliğin Türkmen kimliğini koruma konusundaki kapasitesi ise henüz belirsiz. Ancak kırsalda dışa kapalı halde yaşayarak kimliğini koruyabilen Türkmenlerin, yeni şartlara uyum sağlarken asimile olma ihtimali artmaktadır.
Bunun da ötesinde, Türkmenlerin ÅŸu ana kadar DEAÅž’ten kurtarılan bölgelere geri dönmekte büyük zorluklar yaÅŸadıkları görülmektedir. Tuzhurmatu’da Yengice, Bastamlı ve Abbut gibi büyük köylerde yaÅŸanan bu durumun, yakın gelecekte Telafer ve Musul’a baÄŸlı kasaba ve köylerde yaÅŸanması ihtimali çok yüksektir.
Bütün bunlara, yoksulluk ve güvenlik nedenleriyle DEAÅž’ın kontrolündeki bölgelerden kaçamayan Türkmenlerin de yerlerinden çıkarılmasının eklenmesi, özellikle Sünni Türkmenler arasında marjinalleÅŸme etkisi yaratabilir. Benzer bir durumun Åžii Türkmenler arasında da yaÅŸandığı görülmekte.
TÃœRKMENLERDE DERÄ°N HAYAL KIRIKLIÄžI
Yakın zamana kadar Irak Türkmenleri, baÅŸlarına bir felaket gelmesi durumunda en büyük koruyucularının Türkiye olacağına inanmaktaydı. Bu inanç sadece iÅŸgal sonrası Irak için geçerli deÄŸildi. Aksine, Irak’taki Türkmen milliyetçiliÄŸinin tarihine bakıldığında, Türkmenlere yönelik asimilasyon ve baskıcı politikalara karşı direnç noktası olarak hep Türkiye görülüyordu.
Pek çok Türkmen, 2003’te Türkiye’nin sürece dahil olmasını, kendilerini koruyacak bir faktör olarak deÄŸerlendiriyordu. Bunun gerçekleÅŸmemesi ilk ciddi hayal kırıklığını yarattı.
Ancak DEAÅž’ın iÅŸgali ve sonrasında yaÅŸanan geliÅŸmeler, Türkmenlerin beklediÄŸi korumayı alamayacakları düşüncesini daha da artırdı. Bu durum, son dönemde halk arasındaki bir serzeniÅŸin ötesine geçerek Türkmen siyasetçiler tarafından da açık açık dile getirilmeye baÅŸlandı.
Türkiye’de Irak Türkmenleri konusu zaman zaman ve krizlere baÄŸlı olarak gündeme gelse de Türkmenler Türkiye’nin kendilerinin sürekli koruyucusu olmasını istiyorlar. Ancak uÄŸradığı hayal kırıklığı nedeniyle her geçen gün daha fazla Türkmen bu konuda alternatif arayışına giriyor.
SÄ°YASAL BÄ°RLÄ°ÄžE VURULAN DAEÅž DARBESÄ°
DEAŞ yayılması ve sonrasındaki ortam Türkmenlerin siyasal birliğine de zarar verdi. Iraklı Türkmenler uzun bir süre boyunca Irak Türkmen Cephesi çatısı altında toplanmaya gayret ettiler. Irak Türkmen Cephesi, karşılaştığı tüm güçlüklere ve zaaflara rağmen, Türkmen bilincini ayakta tutabilmeyi başardı ve Türkmenlerin asli siyasal temsilcisi olma iddiasını koruyabildi.
Irak siyasal sisteminin kendisine tanıdığı alanda, ülke siyasetine uyum sağlamayı başardı. Bu uyumun doruğuna ise 2010 seçimlerinde çıktı. Ancak örgütlendiği bölgelerin DEAŞ, peşmerge ya da milislerin kontrolüne girmesiyle birlikte, hem örgütlenme hem de siyasal yapıya uyum konusunda büyük zorluk çekmeye başladı.
Türkmenlerin yaÅŸadığı alanlarda siyasetin yerelleÅŸmesi ve çatışma sahasına dönüşmesi, Irak Türkmen Cephesi’nin hareket kabiliyetini sınırladı. Diyala, Selahattin ve Musul’daki ÅŸartlar, en azından kısa vadede tekrar güçlü bir siyasal birlik oluÅŸturmasını da neredeyse imkansız hale getiriyor. Bu nedenle Irak’ta Türkmen hareketinin kalbi ve beyni durumundaki Kerkük’ün de etki sahası sınırlanıyor. Bu durum ise Türkmenlerin ortak bir siyasal ideal peÅŸinde koÅŸmasını gittikçe zorlaÅŸtırıyor.
YUMUŞAK GÜÇ GEREKİRSE SERT GÜÇ
Irak’ta Türkmenlerin can güvenliklerinin saÄŸlanması ön ÅŸart. Bunun için sürecin yakından takip edilmesi gerekiyor. Hem can güvenliÄŸi hem de kimliklerinin korunması için sadece yumuÅŸak güç unsurlarının deÄŸil, gerektiÄŸinde sert güç unsurlarının da kullanılabileceÄŸi, konuyu ilgilendiren tüm aktörlere güçlü bir biçimde hatırlatılmalı.
Henüz yorum yapılmamış.