Güncel
Türkiye'den AB'ye Musul tepkisi
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Kasım Gülpınar, AB'nin güvenlik komiserinin 'Musul alınırsa AB sıkıntı yaşar, oradaki radikal teröristler Avrupa'ya gelir' açıklamasına sert tepki gösterdi.
Türkiye-AB ilişkilerini değerlendiren Gülpınar, 15 Temmuz darbe girişiminden önce vize serbestisi konusunda tıkanma söz konusu olduğunu, bunu çözmeye dönük girişimler sürerken darbe girişiminden sonra olayın farklı boyuta kaydığını, birinci gündem maddesi olmaktan çıktığını söyledi.
Darbe girişimiyle ilgili AB'nin tutumunu kamuoyu olarak müşahede ettiklerine dikkati çeken Gülpınar, Türkiye'ye yapılan ziyaretlerde ve gittikleri her platformda konuyu dile getirdiklerini, kendisini demokrasinin beşiği olarak adlandıran bir yapının, direkt demokrasiye yönelik, TBMM'nin fiili hedef alındığı ortamda sessiz kalmasının, durumu görmezden gelmesinin, "Bakalım görelim ne olacak, kim bu işte başarılı olacak" şeklinde tutum sergilemesinin, Türkiye'de herkesi rahatsız ettiğini anlattı.
Gülpınar, "Avrupa'dan gelen bu tavrı ve tutumu iç dünyamıza ve kamuoyuna izah etme imkanı yok. Gerekli izahatı yapamıyorlar; 'Haklısınız' diyorlar. Bunu tasdik ediyorlar ama neden böyle bir şey olduğunu da net ifade etmiyorlar." diye konuştu.
AB'nin bir güvenlik komiserinin "Musul alınırsa AB sıkıntı yaşar, oradaki radikal teröristler Avrupa'ya gelir." açıklamasında bulunduğunu hatırlatan Gülpınar, bu bakış açısını izah etmenin mümkün olmadığını söyledi.
Gülpınar, "O zaman bırakalım Musul DEAŞ'ın elinde mi kalsın? DEAŞ varlığını devam mı ettirsin? Bunu nasıl açıklamak lazım? Bunu bütün Avrupa'nın görüşü olarak değil, şahsi görüş olarak değerlendiriyorum ama öyle ilginç görüş ve fikirler beyan ediliyor ki ister istemez insanın aklına çok farklı şeyler geliyor. Özellikle kamuoyu bakış açısı gittikçe farklı noktalara kaymaya başlıyor. Ülke ilişkileri menfaat üzerine kuruludur. Bunu kabul ediyoruz ama menfaatin de bir sınırı olmalı. Her şey menfaat demek değil. 'Musul öyle kalsın Avrupa'ya bir şey dokunmasın da gerisi ne olursa olsun' mantığı doğru değil."değerlendirmesinde bulundu.
Hiçbir ülkenin "Suriye nasıl olsa Türkiye'nin komşusu" olarak diye düşünmemesini isteyen Gülpınar, "Artık komşuluk kavramı yok. Türkiye ne kadar sorun yaşıyorsa siz de o kadar sorun yaşarsınız. Çünkü küresel sorun oldu. Bir kitlenin sizin sınırınıza dayanmaması için hiçbir gerekçe yok. İnsanlar istediği yere ulaşabiliyor. İş birliği yapmazsanız, 'Aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın' mantığıyla hareket ederseniz, eni sonu bunun sıkıntısını çekeceksiniz." diye konuştu.
"AB STRATEJÄ° GELÄ°ÅžTÄ°REMÄ°YOR''
Musul'daki gelişmelere de işaret eden Gülpınar, şunları kaydetti:
"Soruna sadece mülteci sorunu açısından bakıldığını sanmıyorum. Böyle olmasa orada koalisyonun askeri birlikleri, uçakları, askeri olmazdı. Ama bir taraftan da onun endişesini duyuyorlar. İşin askeri, stratejik, siyasi, coğrafi, ekonomik boyutunun mutlaka hesabı vardır. Son zamanlarda Batı hiç yaşamadığı bir tehditle karşı karşıya kaldı. Hiçbir zaman böyle bir kitlenin kapılarına dayandığı bir dönemden geçmedi. AB, bir strateji geliştiremiyor. Ne yapacağının farkında değil, çaresiz. Türkiye'nin mülteci sorununu tehdit unsuru gibi Avrupa'nın üzerinde kullandığını düşündüler. Böyle bir yanış kanıya kapıldılar. Halbuki Türkiye, vize serbestisi olacak diye 3 milyon Suriyeliyi almadı ya da AB'den 3 kuruş para gelecek diye Suriyelileri yıllardır ülkesinde barındırmıyor. İşte burada anlaşamıyoruz. Empati yapmak lazım. Birbirimizi daha iyi anlamamız ve algılamamız lazım. Siz vize serbestisi veya para verseniz de vermeseniz de sonuçta Türk halkı son raddesine kadar bu insanlara sahip çıkacak. Bunlara sahip çıkmak bizim inancımızda, kültürümüzde var. Türkiye ile bir iş birliği olmazsa bu sorunların üstesinden kimse tek başına gelemez. Bu ABD, AB ve Türkiye için de geçerli. Demokrasiye inanmamız, güvenmemiz ve iş birliği halinde hareket etmemiz lazım. Çünkü artık bölgesel sorunlar küresel hale gelmeye başladı. Musul ya da Halep'te patlayan bir bombayı, dünyanın diğer bölgelerinden ayrı tutmak mümkün değil. Dünyanın bütün ülkelerini direkt etkileyen meseleler haline geliyor. Buradaki olumsuzluklar artık her yerde sıkıntı oluşturuyor."
Türkiye'de olağanüstü halden bahsedilirken Belçika'nın başkenti Brüksel'e de bakmak gerektiğini ifade eden Gülpınar, otel lobilerinde, AB kurumlarının etrafında, kentin en merkezi yerlerinde sürekli nöbet tutan askerlerin, askeri araçların ve karışıklığın olduğu herhangi bir yer izlemini verdiğini söyledi.
Gülpınar, "Bugün DEAŞ bitse yarın başka bir şey çıkar. DEAŞ, nasıl bir örgüt ki bir anda askeri birlik ve teçhizata sahip oldu da 29 ülkenin dahil olduğu bir koalisyon onu Musul'dan çıkarabilmek için bu kadar taktik, strateji geliştiriyor, günlerdir plan yapıyor, her gün operasyon başladı, başlayacak diye kamuoyu teyakkuz halinde? Neymiş DEAŞ? Sanki koca ülkenin ordusundan bahsediyoruz? Bunları da sorgulamak lazım. AB eminim sorguluyordur ama bunu ne kadar telaffuz etmeye cesaret ediyor? Yoksa 'radikal İslam' deyip, 'Bir düşman buldum üstüne atlayayım' diye hareket ederseniz altından kalkamazsınız. Gerçek sebebini düşünmesi ve üzerine gitmesi lazım ki hem Türkiye hem Avrupa rahat etsin. Türkiye'nin rahatsızlığı Avrupa'nın da rahatsızlığıdır." dedi.
Henüz yorum yapılmamış.