Güncel
Fırat Kalkanı: Hedefler, fırsatlar ve riskler...
Fırat Kalkanı Operasyonu’nu ve olası senaryoları ORSAM araştırmacısı Oytun Orhan kaleme aldı.
Oytun Orhan
Suriye iç savaşının karakterinin süreç içinde deÄŸiÅŸmesi ve savaÅŸan aktörlerin farklılaÅŸması ile Türkiye’nin Suriye’deki öncelikleri deÄŸiÅŸmeye baÅŸlamıştı. Bu deÄŸiÅŸimde Suriye iç savaşında iki aktörün ortaya çıkışı ve güç kazanması etkili oldu. Bunlardan birincisi, PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ve diÄŸeri El Kaide türevi DEAÅž’tı. Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilen her iki yapı Türkiye’ye yakın bölgelerde etkinlik kurdu ve PYD/YPG “kanton” DEAÅž da “Ä°slam Devleti” adı altında tek taraflı egemenlik iddiasında bulundu. Bu durum o zamana kadar Suriye’de sadece Esad rejimini tehdit olarak gören Türkiye açısından Suriye kaynaklı tehditlerin çeÅŸitlenmesi anlamına geliyordu.
PKK/YPG ile DEAÅž’ın Suriye’de yükseliÅŸi en baÅŸtan itibaren Türkiye tarafından kaygıyla izleniyordu ancak iki geliÅŸme Türkiye’nin ilgisinin merkez Suriye’den kuzey Suriye’ye kaymasına neden oldu. Bunlardan birincisi, Ayn el Arap’ta (Kobane) yaÅŸanan geliÅŸmeler sonrasında ABD-YPG ittifakının baÅŸlaması ve YPG’nin hızlı bir biçimde kontrol ettiÄŸi sahayı geniÅŸleterek tüm Kuzey Suriye’yi içerecek ÅŸekilde bir federal bölge kurma yolunda ilerlemesi. YPG, AÄŸustos 2016 ortasına gelindiÄŸinde ABD hava desteÄŸi altında Fırat’ın batısında kalan Münbiç’i ele geçirmiÅŸ ve Afrin ile coÄŸrafi baÄŸlantıyı saÄŸlayacak son büyük yerleÅŸim el-Bab’a ilerlemenin hazırlıklarına baÅŸlamıştı. Herhangi bir dış etken devreye girmezse ABD liderliÄŸinde Kuzey Suriye’de Kürt nüfusun yoÄŸun yaÅŸadığı yerlerin çok daha ötesinde bir coÄŸrafyada PKK/YPG kontrolünde devletimsi bir yapının temelleri atılmış olacaktı. Bu durum Türkiye’nin PKK ile sınır komÅŸusu olması anlamına geliyordu ve daha önemlisi uzun vadede PKK’nın meÅŸru bir aktör olarak bölgesel ve küresel düzeyde siyaset yapma, aktör olma imkanı ortaya çıkacaktı. Türkiye’yi kuzeye odaklayan ikinci geliÅŸme ise IŞİD’in Türkiye içinde terör eylemlerini ve sınır illerine yönelik saldırılarını artırması oldu.
Türkiye bu dönemde kuzey Suriye’de güvenli bölge kurulması talebini daha güçlü bir biçimde dile getirmeye baÅŸladı. Türkiye’nin Suriye’de güvenli bölge kurmak ile ulaÅŸmak istediÄŸi hedefler ÅŸu ÅŸekildeydi. (Bu hedefleri Fırat Kalkanı Operasyonu’nun hedefleri olarak da okumak mümkündür): 1- YPG’nin Kuzey Suriye’de kontrol ettiÄŸi bölgeleri birleÅŸtirerek fiili olarak özerk bir bölge oluÅŸturmasını engellemek. 2- DEAÅž’ı sınır bölgesinden uzaklaÅŸtırarak Türkiye içinde terör eylemi ve sınır illerini vurma imkanını ortadan kaldırmak/sınırlandırmak. 3- Türkiye’ye yönelik yeni Suriyeli sığınmacı akınlarını Suriye içinde karşılamak ve Türkiye içindeki Suriyelilerin bir kısmınının geri dönüş imkanlarını hazırlamak. 4- Uzun vadede Türkiye’nin Orta DoÄŸu ve Arap dünyasına ulaşımını garanti altına almak. 5- Suriye siyasi çözüm masasındaki konumunu güçlendirmek.
Fiili anlamda güvenli bölge
Bu hedefler çerçevesinde Türkiye, 24 Temmuz 2016 tarihinde Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Fırat Kalkanı Operasyonu’nu baÅŸlattı. Türk ordusu ve ÖSO ilk aÅŸamada genel beklentinin ötesinde hızlı bir baÅŸarı elde ederek Cerablus gibi DEAÅž’ın güçlü olduÄŸu bir yerleÅŸimi kısa sürede ele geçirdi. DoÄŸudan Cerablus ve batıdan al-Rai (Çobanbey) üzerinden ilerleyen Türkiye destekli muhalifler kısa süre içinde sınır hattı üzerindeki DEAÅž varlığına son verdi. Bu aÅŸamadan sonra Türkiye ve ÖSO için iki seçenek söz konusuydu. Güvenli bölgeye derinlik kazandırma ve tehditleri bertaraf etmek için güneye doÄŸru giderken ya PKK/YPG ya da DEAÅž bölgelerine ilerlenecekti. Türkiye açısından Münbiç’in ele geçirilmesi El-Bab kadar hatta belki daha büyük öneme sahip. Ancak Türkiye muhtemelen ilk aÅŸamada operasyonun El-Bab’a ilerlemesi konusunda uluslararası mutabakat olacağı düşüncesinden hareketle DEAÅž bölgelerine yönelmeyi tercih etti. Ekim 2016 ortası itibarıyla Dabık’ın DEAÅž’tan temizlenmesi ile Azaz-Cerablus arasında kalan hatta yaklaşık 30 km’lik derinliÄŸe sahip coÄŸrafyada fiili anlamda güvenli bölge kurulmuÅŸ durumdadır.
ABD neden rahatsız?
Türkiye, Fırat Kalkanı ile ABD’nin önceliÄŸi DEAÅž ile mücadelede baÅŸarı kaydediyor olsa da ABD’nin operasyondan çok da memnun olmadığı hatta rahatsız olduÄŸu görülmekte. Bunun altında ABD’nin Kuzey Suriye’de PKK/YPG eliyle kendi kontrolü/etkisi altında bir bölge oluÅŸturmak istemesi yatmaktadır. Suriye’deki YPG bölgeleri ABD etki alanı olarak kabul edilmekte ve Fırat Kalkanı gerçekleÅŸmemiÅŸ olsaydı bu bölge tüm Kuzey Suriye’yi kapsayacak ÅŸekilde geniÅŸleyecekti. Buna karşın Fırat Kalkanı ile DEAÅž geriletilse bile doÄŸacak boÅŸluÄŸun Türkiye ve Türkiye’ye yakın duran güçler tarafından doldurulacak olması rahatsızlık yaratmaktadır.
Fırat Kalkanı ile Azaz-Cerablus hattında hamle sırası Türkiye’ye geçmiÅŸtir. Ancak ABD, El-Bab’da baÅŸarı saÄŸlanamaz ve askeri operasyonlar ilerleyemezse “sıranın kendisine geçtiÄŸi” argümanını dillendirerek DEAÅž’a karşı YPG kozunu oynayacaktır. Tam da bu nedenle El-Bab’ta ÖSO-DEAÅž mücadelesinin sonucu Türkiye’nin Münbiç ve Rakka’daki konumunun ne olacağı sorusunun yanıtı açısından belirleyicidir. Yine bu nedenle ABD ve YPG, Türkiye’nin Kuzey Suriye’de bir bataklığa saplanmasını umabilir hatta bu yönde bir çaba içine girebilir.
Obama yönetimi DEAÅž’a karşı baÅŸarı saÄŸlamak istemektedir. ABD’nin ilk tercihi DEAÅž’ı YPG eliyle temizlemek ve tamamen kendisine baÄŸlı bir nüfuz alanı oluÅŸturmaktır. Ancak Türkiye’nin sahaya giriÅŸi ve olası baÅŸarısı ABD’nin kendini yeni duruma adapte etmesini zorunlu kılabilir. Obama yönetimi, DEAÅž ile mücadelede baÅŸarıyı Türkiye ve Özgür Ordu’da bulursa bunu kullanmak isteyebilir. ABD yönetimi içinde bir kanat hariç DEAÅž ile mücadelede YPG ile ittifak yapmak konusunda takıntılı bir yaklaşım söz konusu deÄŸildir. Türkiye’nin baÅŸarısı ABD yönetimi içinde Türkiye’nin hassasiyetlerinin dikkate alınması gerektiÄŸini savunan kesimlerin elini güçlendirecektir. ABD muhtemelen YPG ile ittifakın kendileri için stratejik anlam ifade etmediÄŸinin farkındadır. Bu nedenle Türkiye Fırat Kalkanı Operasyonu’nda baÅŸarılı olursa ABD’nin direnme ÅŸansı kalmayabilir, böylece YPG-ABD iÅŸbirliÄŸi sınırlarına ulaÅŸmış olabilir. Bu açıdan ABD’nin bakışını etkileyecek en önemli geliÅŸmeler ÅŸunlar olacaktır:
1- Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonu’nda saÄŸlayacağı askeri baÅŸarı ve El-Bab’ın DEAÅž’tan temizlenmesi.
2- IŞİD’den kurtarılan bölgelerde yerel sosyal yapıyı dikkate alan bir sivil idare oluÅŸturulması, bölgede temel hizmetlerin baÅŸarılı bir ÅŸekilde sunulması, istikrarın korunması ve genel olarak iÅŸleyen/istikrarlı bir yönetim modelinin oluÅŸturulması.
Operasyon geniÅŸler mi?
DeÄŸiÅŸme ihtimali olmakla birlikte ABD yönetiminde baskın görüş YPG ile ittifakın sürdürülmesi ve Fırat’ın doÄŸusundaki YPG kazanımlarının ne olursa olsun korunması ÅŸeklindedir. Bu nedenle ABD’de Pentagon baÅŸta olmak üzere YPG ile ittifakı savunan kurumlar Fırat Kalkanı’nı boÅŸa çıkaracak hamleler yapabilir. Eylül 2016 ayı ortasında ABD Özel Kuvvetleri’nden bir grup askerin al-Rai’ye girmesi, protestolar ardından geri çekilmesi bu yöndeki giriÅŸimlerden biri olarak kabul edilmektedir. ABD’nin bu hamlesini takiben Fırat Kalkanı’na katılan bazı gruplar ABD’nin varlığını protesto ederek operasyondan çekilmiÅŸ ve DEAÅž kısa süre içinde bazı yerleÅŸimleri geri almıştı. Operasyona katılan grupların çoÄŸunluÄŸu Türkiye’ye yakın dursa da Hamza Tugayı, El Mutasım Tugayı ve 13. Fırka, Türkiye’den daha fazla ABD’den destek alan ve onun yönlendirmesine açık gruplardır. ABD onayı olmaksızın bu grupları Münbiç’e yönlendirmek, YPG ile savaÅŸtırmak mümkün deÄŸildir. Dolayısıyla ABD’nin Fırat Kalkanı Operasyonu’nu içeriden etkileme kapasitesi de bulunmaktadır. Buna raÄŸmen özellikle Türkiye’nin sahaya girmesiyle insiyatifin büyük ölçüde Türkiye’de olduÄŸu gerçektir. Türkiye kararlı davranır, operasyonlarda baÅŸarılı olur ve DEAÅž’tan kurtarılan bölgelerde baÅŸarılı bir yönetim modeli oluÅŸturabilirse ABD’nin Münbiç ve hatta Rakka konusunda direnme ÅŸansı azalacaktır
kaynak: Karar
Henüz yorum yapılmamış.