Sosyal Medya

Coğrafyamız

Ninova'da köşe kapmaca

Türkiye'nin Rakka-Musul hattında denkleme girmesi hesapları bozdu, alelacele Musul operasyonu başladı. Şimdi köşe kapmaca oynanıyor...



Analiz

Yaklaşık 1000 kilometrelik sınırlarının hemen dibinde geliÅŸmelere seyirci kalmayacağını açık eden Ankara, Fırat kalkanı ile ilk adımı attı. Musul için de "sahada olacağız masada da olcağız" dedi. Türkiye'nin beklenmedik ÅŸekilde çoklu denkleme dahil olması, hesapları karıştırdı. 

ABD'de Obama yönetimi iktidarı devretmeden önce DEAÅž ile mücadele bir baÅŸarı hikayesi arayışında. Tam da bu nedenle ABD'de baÅŸkanlık seçimi yaklaşırken DEAÅž'ın Irak ve Suriye'deki "baÅŸkentleri" Musul ve Rakka'ya operasyon gerçekleÅŸtirilmesi gündeme geldi. 

DEAŞ ile mücadelede esas sorun örgütü askeri olarak yenmekten öte DEAŞ'tan doğacak boşluğun hangi güçler tarafından doldurulacağı. Bir diğer sorun DEAŞ'a karşı savaşan güçler arasındaki güven bunalımı. Bu da örgütün yaşam süresini uzatan en önemli faktörlerden biri oldu.

Esasında ABD'nin Suriye'de önceliÄŸi Fırat'ın batısında ilerlemekten ziyade Rakka'nın alınmasıydı. Buna karşın PKK/YPG için Rakka stratejik önem taşımıyor. Arap kimliÄŸi ağır basan büyük bir ÅŸehir ve DEAÅž'ın en güçlü olduÄŸu yerleÅŸimlerden biri. 

YPG ÅŸehri DEAÅž'tan temizlese bile elde tutabilmesinin ne kadar zor olduÄŸunu biliyor. Bu nedenlerle YPG, ABD'yi Münbiç-Bab hattına çekmeye çalışırken ABD de YPG'yi Rakka operasyonuna yönlendiriyordu. 

Sonuçta ABD ilk olarak yerel ortağının kuzey Suriye'de idari ve coÄŸrafi bütünlüğe sahip fili bir federal bölge kurma hedefine yardım ederek sonrasında Rakka'ya yönelmeyi tercih etti. Fırat'ın batısında ilk olarak Münbiç'i ele geçiren YPG'nin El-Bab'ı da alarak Tel Rıfat üzerinden Afrin'e ulaÅŸmasına çok az bir mesafe kalmıştı. 

Buradan sonra işbirliğinin Rakka'da devam etmesi bekleniyordu. Ancak Fırat Kalkanı operasyonu ile Türkiye'nin kuzey Suriye'ye askeri müdahalesi YPG bölgelerinin birleşmesi hedefi ve sonrasında gündeme gelecek Rakka operasyonunu ABD açısından karmaşıklaştırdı.

TÃœRKÄ°YE ARTIK SAHADA

O tarihe kadar kuzey Suriye'deki oyunun dışında gibi gözüken Türkiye artık sahada doÄŸrudan sorumluluk alan bir role büründü ve bu bölgedeki güç mücadelesinin en etkili aktörü olarak öne çıktı. Azez-Cerablus hattını DEAÅž'tan temizlemeye baÅŸlayan Türkiye ABD'ye Rakka operasyonunu da birlikte gerçekleÅŸtirme teklifi yaptı. 

Normal ÅŸartlar altında Rakka konusunda sorumluluk almaya hazır bir Türkiye ABD açısından fırsat olarak görülebilirdi. Ancak ABD sadece DEAÅž'ı yenmeye deÄŸil DEAÅž sonrası kurulacak düzene de büyük önem veriyor. Suriye'de tercihi ise DEAÅž'tan doÄŸacak boÅŸluÄŸun YPG tarafından doldurulması ve kuzey Suriye'de bir ABD nüfuz bölgesi oluÅŸması. 

TÜRKİYE DENKLEME GİRDİ OPERASYON ÖNE ALINDI

Tam da bu nedenle Türkiye'nin Rakka'da denkleme girmesi ABD açısından durumu karmaşıklaÅŸtırdı ve Musul operasyonu öne alındı. 17 Ekim 2016'da baÅŸlayan Musul operasyonu ve daha önemlisi DEAÅž sonrası düzene iliÅŸkin kafalarda çok fazla soru iÅŸareti var. 

Farklı beklentileri olan çok sayıda iç ve dış aktör Musul'da DEAŞ sonrası için güç mücadelesi içine girmiş durumda. İç aktörler olarak Irak merkezi hükümeti, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), Haşdi Şabi (Şii milisler), ABD'nin eğittiği Musullu güçler, Haşdi Vatani (Türkiye destekli Musullu güçler) ve PKK bağlantılı gruplar öne çıkıyor.

Şİİ MİLİSLER İNTİKAM PEŞİNDE

Irak merkezi hükümeti meÅŸru otorite olarak ÅŸehir merkezini kontrol etmeyi umuyor. Ancak Irak ordusu ulusal ordu olma vasfını büyük ölçüde yitirdi ve ciddi bir kapasite sorunu yaşıyor. Musullu Araplar tarafından iÅŸgalci güç olarak görülüyor ve Åžii milislerden farkı kalmadığına inanılıyor. Åžii milisler ise 2014 yılında DEAÅž'ın Musul'u ele geçirmesi ve sonrasında yaÅŸananların intikamını almak peÅŸinde. 

Irak hükümeti her ne kadar Şii milislerin Musul'a girmeyeceğini söylese de ne bu grupları kontrol etme gücü var ne de onlarsız DEAŞ'a karşı başarı kazanma şansı. Şii milisler tamamen kontrol dışı ve radikal eğilimler içinde. Musul'a girmeleri halinde, daha önce DEAŞ'tan kurtarılan Sünni bölgelerde gerçekleşen DEAŞ benzeri katliamlar yaşanabilir. Musul halkı böyle bir durumda DEAŞ'a destek için değil ancak kendi güvenliği için mücadeleye katılabilir.

SÄ°NCAR'DA DURUM KARIÅžIK

IKBY ise Musul merkezden ziyade kendi dar hedefine odaklanmış durumda. IKBY'nin tek derdi Musul'un batısında yer alan ve azınlıkların yaÅŸadığı yerler ile Musul'un batısında kalan ve DEAÅž öncesinde kendi idaresi altında olan ancak ÅŸimdi kontrolü PKK ile paylaÅŸmak durumunda kaldığı Sincar. 

Peşmerge güçlerinin Musul'un doğusunda ABD hava desteği ile başarı kazanma şansı çok yüksek. Ancak Sincar'da durum daha karmaşık. PKK ile çatışmaya girmesi beklenmiyor ancak başka bir güç eliyle PKK'nın bölgeden temizlenmesini umabilir. IKBY Musul operasyonunun tek kazananı olabilir ve nihai sınırlarına ulaşma konusunda önemli bir adım atmış olabilir.

ABD ve Türkiye tarafından ayrı ayrı eÄŸitilerek Musul operasyonu için hazırlanan güçler yerel unsur olmaları itibarıyla kabul görebilir ancak bu güçlerin de sayı, motivasyon ve kapasite sorunu yaÅŸadığı söylenebilir. 

Son olarak PKK ve PKK baÄŸlantılı Yezidi milis gücü YBÅž de Musul'a baÄŸlı Telafer ile yakından ilgileniyor. PKK ve YBÅž, Åžii milisler ve Ä°ran ile birlikte hareket ediyor. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın Musul operasyonu öncesinde bazı Iraklı Yezidileri uyarması da bu yüzden. Dış aktörler olarak ABD, Türkiye ve Ä°ran öne çıkıyor. ABD vereceÄŸi hava desteÄŸi ile Musul operasyonunun nasıl sonuçlanacağı konusunda en önemli aktör. 

HAÅžDÄ° ÅžABÄ°'NÄ°N ARKASINDA Ä°RAN VAR

ABD, Irak merkezi hükümeti ve kendi eÄŸittiÄŸi Musullu güçlerin ÅŸehirde kontrol sahibi olması için çabalayacaktır. DiÄŸer taraftan Ä°ran etkisi anlamına gelen Åžii milisleri ve Türkiye'yi sınırlamak isteyecektir. 

ABD Musul'da işlerin ne kadar zor olacağının farkında. Bu nedenle ilk aşamada daha düşük profil sergileyerek mücadelenin gidişine göre pozisyon almayı seçebilir. İran ise Irak hükümeti ve Haşdi Şabi'yi destekliyor.

KDP’ye karşı mesafeli duran Ä°ran, PKK ve YBÅž üzerinden Suriye'ye bir koridor açma hedefinde olabilir. PKK ve YBÅž ile dirsek temasının nedeni de bu güçler üzerinden Telafer’de etki sahibi olmak. Ä°ran'ın desteklediÄŸi milis güçlerin Telafer'e girme arzusunda olduÄŸu biliniyor. 

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın aynı konuÅŸmada Telafer'i vurgulaması yine bu hedefle baÄŸlantılı olarak yorumlanabilir. Türkiye askeri dengeler açısından bakıldığında belki de en zorlu konumda bulunan aktör. Buna karşın Musul'un coÄŸrafyası ve kimliÄŸi Türkiye'yi uzun vadede öne çıkarabilir. 

Türkiye'nin en temel beklentileri Musul'da yeni savaÅŸların tohumunu atacak Åžii milislerin ÅŸehre girmesini engellemek. Daha önemlisi PKK'nın Musul’da üs kazanmasını önlemek ve sonrasında Sincar'da Suriye'dekine benzer ÅŸekilde fiili durum yaratarak yeni bir güç merkezi oluÅŸturma çabalarına son vermek.

8 PARÇALI MUSUL HESAPLARI

PKK/YPG Sincar’dan baÅŸlayarak Afrin’e kadar uzanan hatta devletimsi bir yapı kurma amacında. Türkiye’nin Musul’a ilgisinin en temel nedeni de PKK'yı Sincar'ın da dışında tutmak. Bu konuda IKBY ile hedef ortaklığı içinde olduÄŸu söylenebilir. Türkiye başından itibaren Musul'da kalıcı bir istikrar için DEAÅž sonrasında yerel unsurların kendi bölgelerini kontrol etmesini savundu.

Bu çerçevede BaÅŸika kampında Musullu Araplar, Türkmenler ve azınlık gruplarından savaşçıları eÄŸitti. Ancak HaÅŸdi Vatani'nin de hem savaşçı sayısı fazla deÄŸil hem de motivasyon ve kapasite sorunu var. 

Musul'un geleceÄŸi konusunda farklı beklentiler içinde ve kendi aralarında sorunlu bu kadar fazla aktörün müdahil olduÄŸu bir ortamda operasyon, ÅŸehrin DEAÅž 'tan temizlenmesi açısından deÄŸil ancak Musul sonrası istikrar açısından kesinlikle umut vaat etmiyor. 

Herkesin belli bir kısmı ile ilgilendiÄŸi ve DEAÅž sonrasında bir "köşe kapmaca" oyunu yaÅŸanmasının muhtemel göründüğü Musul'un, neticede kendi içinde parçalanması da yüksek bir olasılık. 

BATI KAPISI AÇIK BIRAKILDI

Musul operasyonunda şehrin farklı aktörler tarafından doğu, güney ve kuzeyden kuşatılması ve batıdan bir koridorun açık bırakılması düşünülüyor. Şehir içindeki DAEŞ unsurlarının bu koridordan Suriye tarafına geçmesine yol verilmesi planlar dahilinde. Bu da DEAŞ ile son büyük savaşın Rakka'da yaşanacağı anlamına gelebilir. Fırat Kalkanı öncesinde denklemin nispeten basit olduğu Rakka'da durum Musul'dan daha karmaşık.

DAEŞ SONRASI RAKKA'DA BİLEK GÜREŞİ

Rakka DEAÅž sonrasında ABD, Rusya, Türkiye arasında bir güç mücadelesine sahne olabilir. ABD, YPG komutası altındaki Suriye Demokratik Güçleri vasıtası ile ÅŸehirde etki sahibi olma beklentisi içinde. 

ABD'nin tercihi YPG olsa da Musul gibi Rakka da Arap kimliği ağır basan bir şehir ve ABD'nin çok da fazla güvenmediği Sünni Araplar ile kısmi de olsa işbirliği yapmadan sadece YPG üzerinden bir düzen kurma şansı bulunmuyor. Türkiye'nin rolüne şimdilik şüpheyle yaklaşıyor ancak Fırat Kalkanı'nda sağlanacak başarı ABD'nin bakışını zorunlu olarak değiştirmesine neden olabilir.

TÃœRKÄ°YE'NÄ°N SEYRETMESÄ° BEKLENEMEZ

Zira YPG'nin ABD'ye sunabileceklerinin sınırlarına yaklaşıldı. Ancak mevcut durumda Türkiye de ABD'nin niyetlerine güvenmiyor. Sırf kendine bağlı bir nüfuz alanı oluşturmak için Rakka'nın şehirde hiçbir meşruiyeti olmayan bir harekete teslim edilmesi sorunu çözmek yerine derinleştirecek. Türkiye'nin kendi sınırlarında terör örgütü olarak kabul ettiği bir yapı kontrolünde fiili bir bölgenin oluşmasını seyretmekle yetineceğini beklemek de gerçekçi değil.

FIRAT'IN DOĞUSUNA DA GEÇEBİLİR

Türkiye'nin ilk tercihi ABD'nin yeni duruma adapte olarak Rakka konusunda kendisi ile hareket etmeye ikna olması olacaktır. Ancak ABD muhtemelen böyle bir durumu Türkiye'nin Fırat'ın doÄŸusunda da etkili bir aktör olarak öne çıkması olarak görecektir. 

Bu da uzun süredir kurmaya çalıştığı ve halen altyapı çalışmaları konusunda destek verdiği YPG kontrolündeki ABD nüfuz alanının risk altına girmesi kaygısı yaratacaktır. Bu nedenle ABD olabildiğince fazla Rakkalı Arap'ı dahil ederek YPG ile birlikte şehrin DEAŞ'tan kurtarılmasını umabilir.

RAKKA YPG'YE BÃœYÃœK LOKMA

ABD'nin Rakka operasyonuna YPG'yi dahil etmesi durumunda Türkiye'nin operasyona katılmayacağı ortada. Ancak bu Türkiye'nin denklem dışı kalacağı anlamına gelmiyor. Birinci olasılık Türkiye'nin iliÅŸki içinde olduÄŸu Rakkalı muhalifler ve Arap aÅŸiretler yoluyla etkinlik arayışına girmesi. 

Rakka YPG'nin yutabileceğinden çok daha büyük bir lokma olabilir. O nedenle Türkiye kendisine ihtiyaç duyulmasını sağlayacak koşulların oluşmasını da bekleyebilir. Düşük olasılık Fırat Kalkanı operasyonunun DEAŞ bölgeleri üzerinden Fırat'ın doğusuna genişlemesi ya da yine Arap kimliği ağır basan Tel Abyad üzerinden bir askeri çaba içine girilmesi.

Bu durumda Türkiye Fırat'ın doÄŸusunda da etki sahibi bir aktöre dönüşür ve Türkiye'yi Rakka operasyonunun dışında tutmak zorlaşır. Ancak Rakka operasyonu için Türkiye'nin Fırat Kalkanı'nda olduÄŸu çapta bir sorumluluk üstlenmesini beklemek gerçekçi deÄŸil. Musul operasyonunun ilk günü çok sayıda Irak askerinin hayatını kaybetmesi, Rakka operasyonunun nasıl kayıplara yol açabileceÄŸi konusunda fikir veriyor. 

TÜRKİYE-RUSYA İŞBİRLİĞİ OLUR MU? ZAMAN GÖSTERECEK

Rakka için mücadele edecek son aktör Rusya ve sahadaki müttefiki Suriye rejim güçleri. Rakka’dan sonra DEAÅž'ın çekilebileceÄŸi yer kalmıyor ve burada ölüm kalım savaşı vermek durumunda. 

Ayrıca DEAŞ savaşma motivasyonu yüksek yabancı terörist savaşçılarını da Rakka'ya kaydırdı. Böyle bir ortamda hem ABD hem de Türkiye'nin sadece yerel müttefikler üzerinden sonuç alması zor görünüyor. Dolayısıyla Rakka için fırsat kollayan Rusya'nın nasıl pozisyon alacağı önemli.

Türkiye ile Rusya arasında son dönemde gelişen ilişkilerin Rakka'da bir koordinasyon hatta işbirliğine dönüşüp dönüşmeyeceğini ise zaman gösterecek.

Kaynak: AA

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.