Sosyal Medya

Coğrafyamız

Azerbaycan'ın Kurtuluş Günü

Azerbaycan ve Türkiye milli şair Bahtiyar Vahapzade'nin deyimiyle "bir ananın iki oğlu"dur.



Azerbaycan milli ÅŸairi Bahtiyar Vahapzade, Türkiye ile Azerbaycan’ın kardeÅŸliÄŸi için, “ Bir ananın iki oÄŸlu” der. Biri Kafkaslarda biri Anadolu’da iki kardeÅŸ halk… Tarihin ve coÄŸrafyanın çetin yolunda kan hafızasıyla baÄŸlıdır.

Azeri Türkleri Kafkasya’nın yerleÅŸik halkıdır. CoÄŸrafya kaderdir ve Azerbaycan’ın tarihi Kafkas daÄŸlarının çetin doÄŸasından izler taşır. KurulduÄŸu günden Sovyetlerden bağımsızlığını kazandığı güne kadar bu kaderi sabır ve sebatla taşımıştır sırtında. Safaviler’le Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu arasında kalan Azerbaycan önce Safevi sonra Osmanlı idaresinde yaÅŸamıştır. Ta ki o büyük yenilgiye kadar.

Safevi Dönemi Azerbaycan

Safevi adı Åžah Ä°smail’in dedesi Åžeyh Sefiyüddin’den gelmektedir. Aslında Sünni mezhebinden olan Sefiyeddin Ä°lhanlılar döneminde tarikatın merkezi Erdebil’de büyük nüfuz kazanmış ve Ä°lhanlı yönetiminin dikkatini çekmiÅŸtir.

Onların namı sadece Azerbaycan’a deÄŸil, Irak, Suriye, Anadolu, Ä°ran, hatta Belh ve Buhara’ya kadar ulaÅŸmıştır. Safeviler döneminde hâkim zümreden oluÅŸan Türk aÅŸiretleri: Åžamlı, Ustaclu, Türkman, Rumlu, Dülkadir, AfÅŸar, Kacar, Tekeli, Humuslu, Talas. 1508 yılında Horasan hariç Azerbaycan, Ä°ran, AÄŸrı Dağına yakın yerlerin tamamı, Irak’ı Arap Safevi hâkimiyetine katılmıştır.

Şah İsmail 1510 yılında Merv yakınlarında Özbek hakanı Şeybani, hanın ordusunu mağlup ederek, Horasan vilayetini eline geçirmiştir. 16. yüzyılın ilk yılının sonlarında Safevi devletinin toprakları Amuderya nehrinden Fırat nehrine kadar uzanmaktaydı.

Safevi ordusu 1514 yılının 23 AÄŸustosu’nda Maku’nun güney-batısındaki Çaldıran ovasında Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selimin ordusuyla baÅŸladığı savaÅŸtan maÄŸlubiyetle ayrılmış ve geri çekilmiÅŸtir.

Osmanlı hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman 1534, 1535, 1548, 1554 yıllarında dört kez Safevilere karşı ilerlemiştir.

12 yıl süren Osmanlı-Safevi ihtilafı 1590 yılında imzalanan anlaÅŸmayla son bulmuÅŸtur. O dönemde hâkimiyete gelen Åžah Abbas Azerbaycan’ın güney-doÄŸu istisna olmak üzere batıdaki toprakların tamamını Osmanlı imparatorluÄŸuna vermek zorunda kalmıştır.

Osmanlı İdaresi ve Azerbaycan

Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıl sonlarında eskiye oranla otoritesini kurduÄŸu topraklarda gücünü kaybetmiÅŸtir. Osmanlı Devleti’nin gücünü kaybetmesine baÄŸlı olarak 1739 yılında Nadir Åžah’ın öldürülmesi Azerbaycan’ın küçük hanlıklara ayrılmasına sebep olmuÅŸtur.

Osmanlı Devleti’ne baÄŸlı yaÅŸayan Azeri nüfusunun üzerinde Rusya ile Ä°ran’ın otorite kurma mücadelesine dönüşmüştür. XVIII. yüzyılın sonlarından, XIX. yüzyılın ilk çeyreÄŸine kadar Azeri Hanlıkları kendi aralarında ittifaka girerek varlıklarını sürdürmüşlerdir.

XIX. yüzyılın ilk çeyreÄŸinden itibaren Transkafkasya üzerinde Rusya’nın gölgesi yükselmeye baÅŸlamıştır. Bu dönemde Azerbaycan coÄŸrafyası; Rus istilası, Rus tahribatı, Rus yaÄŸmacılığı ve Rus katliamlarına maruz kalmıştır.

Rus Profesörlerden P. Ä°. Kovalevsky bu tarihte Rus hayatının çapulculuktan elde edilen ganimete baÄŸlı olduÄŸunu ve bunun için Rusların Azerbaycan’a saldırdıklarını yazmıştır.

Rus İstilası Başladı

Rusya’nın Azerbaycan toprakları üzerindeki hanlıkları birer birer istila etmesi o bölgede çıkarı olan Ä°ran Devleti ile Rusya’yı karşı karşıya getirdi. Çünkü Azerbaycan Anadolu ile Ä°ran arasında ticari bir yoldu.

Aynı zamanda Azerbaycan, zirai ve yer altı kaynakları açısından zengin bir coÄŸrafyaya sahipti. Bu öneminden dolayı Rusya ile Ä°ran’ın Azerbaycan Toprakları üzerinde çıkarları çatışmıştır. Bu çıkar çatışması 1803-1813 yılları arasında Rus- Ä°ran savaÅŸlarına sebep olmuÅŸtur. Rusya ile Ä°ran arasında yapılan savaÅŸa Osmanlı Devleti de taraf olmuÅŸ, Osmanlı Devleti savaÅŸta açıkça Ä°ran’ı desteklemiÅŸtir.

Osmanlı Devleti’nin Ä°ran tarafını tutuÅŸu o dönemde Osmanlı Ä°ran yakınlaÅŸması saÄŸlamıştır. Ä°ngiltere de Rusya’nın güneye inmesini menfaatine bulmadığından Rusya’ya karşı Ä°ran’ı desteklemiÅŸtir. Ä°ran, Osmanlı Devleti ve Ä°ngiltere’nin desteÄŸine raÄŸmen yapılan savaÅŸlarda yenilmiÅŸtir.

Birinci Dünya Savaşı Dönemi ve Bağımsızlık

Birinci Dünya Savaşı’nın son yıllarında Azerbaycan halkı çok zor günler yaÅŸamıştır. 1918 yılı baÅŸlarında Stephan Åžamuyan baÅŸkanlığındaki Ermeniler üç gün içerisinde sadece Bakü’de üç bin Azeri’yi katletmiÅŸtir.

Guba ve Åžamahı kentlerinde de yine kıyımlar yapılmıştır. Ermeni Åžamuyan 13 Nisan 1918 tarihinde Lenin’e yazmış olduÄŸu mektubunda: “Düşman yok edildi” demiÅŸtir. Ä°ngiltere’nin Bakü Büyükelçisi de Londra’ya gönderdiÄŸi telgrafta: “Bakü’de ölülerden baÅŸka Müslüman kalmadı.” ÅŸeklinde olayın vahametini gözler önüne sermiÅŸtir.

Azerbaycanlıların bu zor dönemlerinde Türk Ordusu yardım elini uzatmış, DoÄŸu Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir PaÅŸa Enver PaÅŸa’nın kardeÅŸi Nuri PaÅŸa’yı 15 bin kiÅŸilik kuvvetle Nahçivan üzerinden Bakü’ye göndermiÅŸtir.

Bakü’yü alan Türk Askeri Mehmet Emin Resulzade’nin önderliÄŸinde ve Fethali Han Foyiski baÅŸbakanlığında Müsavat Hükümetini, Milli Azerbaycan Åžurası’nda ÅŸura kararı ile resmen kurmuÅŸtur.

28 Mayıs 1918’de kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin baÅŸkenti Gence idi. Yeni kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin BaÅŸkenti Gence iken Azerbaycan hükümeti Türkçeyi Devlet’in Resmi Dili ilan etmiÅŸtir.

Yeni kurulan devletin baÅŸkanlığına Mehmet Emin Resulzade, Meclis baÅŸkanlığına Rusya Müslümanları dayanışma BaÅŸkanı Ali Merdan, BaÅŸbakanlığa ve DışiÅŸleri Bakanlığı’na Fethali Han getirilmiÅŸtir.

Daha sonra BolÅŸeviklerin elindeki Bakü ÅŸehri Türk Askeri tarafından alınarak Azerbaycan’ın yeni baÅŸkenti yapıldı. Devlet kurulduktan sonra ülke genelinde yapılan seçimlerde Milli Müsavat Partisi halkın oyları ile iktidara gelerek parti programı çerçevesinde yeni bir Hükümet Programı oluÅŸturmuÅŸtur. Yeni Hükümet dış saldırılara karşı kendini koruyabilmek için 20.000 kiÅŸiden müteÅŸekkil bir Azeri Ordusu kurulmuÅŸtur.

EÄŸitim ve öğretim iÅŸleri için Türkiye’den öğretmen getirtilmiÅŸtir. Böylece yeni kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti ile Türkiye arasında iliÅŸkiler çok yönlü olarak geliÅŸmeye baÅŸlamıştır.

Azerbaycan Halk Cumhuriyeti, kuruluÅŸundan itibaren büyük engellerle karşılaÅŸmıştır. Gerek sahip olduÄŸu petrol yatakları gerekse Rusya’nın emperyalist politikası, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ni Rusya tarafından bakıldığında cazip hale getirmiÅŸtir. 18 Mart 1918’de azılı bir komünist olan Lenin Bakü’de Komünizmi tesis etmek için görevlendirilmiÅŸtir.

Bolşevik İstilası ve Yeniden Esaret...

Lenin görevine baÅŸlamasıyla: “Bakü’nün Rusya’dan Ayrılmaz bir parça teÅŸkil ettiÄŸini ve buraların her ne pahasına olursa olsun Rusya’nın elinde muhafaza edilmesi gerektiÄŸini” söylemiÅŸtir. Bu cazibe Azerbaycan’ın Rusya tarafından ikinci kez iÅŸgal edilip Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ilga edilmesine sebep olmuÅŸtur.

Rusya’nın Azerbaycan’ı 27 Nisan 1920’de iÅŸgali ile Bakü’de BolÅŸevik rüzgârı esmeye baÅŸlamıştır. BolÅŸevikler ve Ermeniler ittifak ederek Azeri Türklerine katliam ve zulüm hareketine giriÅŸmiÅŸtir.

Azeriler yeterince silah ve teçhizatları olmadığı için Ermeni ve Ruslara karşı koyamamıştır. Ancak zulme uÄŸrayan Azeriler, Türkiye’den daha önce imzalanmış antlaÅŸmalar çerçevesinde yardım istemiÅŸtir.

Azerbaycan Türklerinin bağımsızlıklarını kazandıkları dönem de iÅŸgale maruz kaldıkları dönem de Anadolu Türklerinin büyük sıkıntılar içinde olduÄŸu döneme rastlamıştır. Buna raÄŸmen Azerbaycan Türklerinin Ruslar tarafından iÅŸgal edilmesi karşısında Osmanlı Devleti’nden yardım isteÄŸi olumlu karşılanmıştır.

Azerbaycan Cumhuriyeti ile Osmanlı Devleti arasında 4 Haziran 1918 tarihinde iki ayrı anlaşma yapılarak taraflar arasında siyasi, hukuki, ticari, iktisadi ve kültürel sahalarda karşılıklı yardımlaşma kabul edilmiştir.

Kızıl Ordu 27 Nisan 1920 yılında Azerbaycan’ı iÅŸgal etmiÅŸtir. Rusya tarafından 28 Nisan 1920 yılında Azerbaycan’da “Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” kurulmuÅŸtur. Kurulan cumhuriyetin hükümeti Azerbaycan’da fevri bir yönetimde bulunmuÅŸtur.

Toplu tutuklamalar ve katliamlar gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. Bu dönemde Azerbaycan petrolleri yalnız Rusya’ya nakledilmiÅŸtir. Azerbaycan petrol zenginliÄŸinden Azeri Türkleri yararlanamamıştır. Bu sayede Rusya ekonomik dar boÄŸazdan kurtulmuÅŸtur. Azerbaycan servetleri vahÅŸice talan edilmiÅŸtir. Azeri halkı sefil bir ÅŸekilde yaÅŸamaya mahkûm edilmiÅŸtir.

1930’lu yıllarda ülkede Sovyet yanlılarının güçlenmesi Azerbaycan Türklerinin aleyhine olmuÅŸtur. Milli aydınlar, görkemli din âlimleri; Pan-Türkçü, Pan-Ä°slamcı, Türk ajanı damgası ile toplu halde zindanlara atılmışlar, öldürülmüştür.

Bu dönemde Bolşevik uygulama ve baskıları sonucu 29.000 Azerbaycan Türkü öldürülmüştür. Rusların Azerilere karşı vahşet uygulamasında o dönemde özellikle Rus yönetiminin yüksek kademelerine kadar gelen Ermeniler büyük rol oynamıştır.

Kültürel manada ise Ruslar, Azerileri özellikle İslami Kültürlerinden koparıp Sovyet kültür potası içerisinde eritmeyi hedeflemiştir. Ruslar, Azerbaycan üzerindeki bütün politikalarını bu amaç çerçevesinde şekillendirmiştir.

Bu politikalar neticesinde Azerbaycan’da Ä°slami kültürel deÄŸerleri yaÅŸamak, örf ve âdetleri devam ettirmek kanunen yasaklanmıştır. Bu yasaÄŸa uymayanlar ise ağır bir ÅŸekilde cezalandırılmıştır.

Böylece Ä°slamiyet Azerbaycan’da adı bilinen sembolik bir din haline getirilmiÅŸtir. Azerbaycan’da Ä°slamiyet’in gericiliÄŸin simgesi olduÄŸu, insanları ilerlemekten alıkoyan bir afyon olduÄŸu tezi kabul ettirilmeye çalışılmıştır.

Okullarda İslamiyet yerine Ateistlik Azeri öğrencilerine aşılanmıştır. Hatta okullarda verilen ateistlik dersleri ile de yetinilmemiş Azeri yetişkinlerine ateistlik kursu tertip edilmiştir.

Bahtiyar Vahapzade’nin Ezan Åžiiri

Sovyetler BirliÄŸi’nde meydana gelen AÄŸustos 1991 darbesinden sonra ülke genelindeki çözülmeler arttı. Azerbaycan’da ise Mehmet Emin Resulzade tarafından baÅŸlatılan birlik ve beraberlik içerisindeki bağımsızlık hareketi çığ gibi büyüyerek Azeri Halkını tek bir gövde haline getirilmiÅŸtir.

Azerbaycan Halk Cephesi Lideri Ebulfeyz Elçi Bey: “Azerbaycan Milli Cumhuriyeti bayrağında yer alan renklerin milli ülkülerini sembolize ettiÄŸini, AHC kuruluÅŸ gayesinin Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün ve tam egemenliÄŸinin tesis edilmesinin saÄŸlanması olduÄŸu, bunun Azerbaycan Halkı’nın temel gayesi olduÄŸunu bildirmiÅŸtir.”

Åžubat 1991’de Azerbaycan Meclisi’nin kararı ile ülkenin adı Azerbaycan Cumhuriyeti101 olarak adlandırılmıştır. Böylece Azerbaycan’a giren Rus tankları “ özgürlük” hareketini ezememiÅŸ, nihayet Azerbaycan 18 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiÅŸtir. Âli Sovyet (Yüksek Meclis) 18 Ekim 1991 tarihindeki Azerbaycan bağımsızlık bildirgesini kabul edilmiÅŸtir.

Ergün Munduz

Kaynak: haber10

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.