Güncel
Büyük Şeytan melek mi oldu?
ABD bugün nasıl ki 15 Temmuz katliamcısı Fetullah Gülen'i koruyor, dün de İran halkının katili Şah Rıza Pehlevi'yi korumuştu.
Salih Tuna - Yeni Åžafak
ABD bugün nasıl ki 15 Temmuz katliamcısı Fetullah Gülen'i koruyor, dün de İran halkının katili Şah Rıza Pehlevi'yi korumuştu.
Durum elbette biraz farklıydı.
Fetullah'ı kullanmak için 1999'da alıp götürmüşlerdi. Ä°ran Åžahı Pehlevi 1979'da Ä°mam Humeyni rehberliÄŸinde gerçekleÅŸen “Ä°ran Ä°slam Devrimi”nden kaçıp ABD'ye sığınmıştı.
Gelgelelim…
Amerika'nın Şah Rıza'yı iade etmemesi İranlı devrimcilerin adeta nevrini döndürmüştü.
Binlerce Ä°ranlı devrimci öğrenci, “casusluk yuvası” diyerek ABDelçiliÄŸini basmış, 52 diplomatı rehin almıştı. Tabii Ä°ranlı devrimciler diplomat deÄŸil “casus” diyorlardı.
Dönemin ABD Başkanı Carter İran'a 14 Kasım 79'da iki elçi (William Miller ve Ramsey Clark) gönderdi.
Lakin…
Ä°mam Humeyni, “Büyük Åžeytan” dediÄŸi ABD'nin elçileriyle görüşmeyi kabul etmedi.
ABD elçilik görevlilerini kurtarmak için Kartal Pençesi Operasyonu(Operation Eagle Claw) planladı.
***
Hint Okyanusunda bulunan uçak gemisinden çöllük alanda oluşturulacak geçici havaalanına kadar plan kağıt üzerinde kusursuz hazırlanmıştı.
Fakat operasyon anında hiç beklenmedik bir kaza gerçekleşti.
Bu kazada bir C 130 Hercules uçağı ve iki helikopter çarpıştı ve 8 ABD askeri öldü.
ABD iki helikopterini İran'da bırakarak geri çekilmek zorunda kaldı.
Merhum Erbakan (dönemin MSP Genel BaÅŸkanı olarak) TBMM'nde yaptığı konuÅŸmada, ABD'nin “operasyon” dediÄŸini Ä°ranlı kardeÅŸlerimize “tecavüz giriÅŸimi” olarak yorumlamıştı.
Uçakların çarpışmasına da “kaza” deÄŸil, Allah'ın Müslümanlara yardımı, demiÅŸti.
Dün gibi hatırlarım, bu yardımı, Kabe'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin fillerini, Ebabil kuşlarının kızgın taşlarla bozguna uğratmasına benzetmişti.
Erbakan hiç kuşkusuz Ehli Sünnet istikametinde bir Müslümandı.
Ama mazlumları korumak söz konusu olduÄŸunda mezheplerine meÅŸreplerine bakmak aklının ucuna bile gelmezdi…
Rahmetli Cahit ZarifoÄŸlu'nun dediÄŸi gibi “Ãœmmeti gözetmen gerekli.”
***
“Büyük Åžeytan” sırf devrim yaptılar diye Ä°ran'ın mazlum ve maÄŸdur halkına yapmadığını bırakmamıştı.
En sonunda Saddam'ın Irak'ını 8 yıl boyunca (22 Eylül 1980-20 Ağustos 1988) İran'a saldırttı.
ABD talimatıyla, Suudi Arabistan ve Kuveyt, Saddam'ın ana sponsorluğuna soyundu.
“Kimin kazanmasını istiyorsunuz; Ä°ran'ın mı Irak'ın mı?” sorusuna Kissinger'ın, “Ä°kisinin de kaybetmesini…” cevabını verdiÄŸi korkunç bir vekalet savaşıydı.
Savaş bitti ve fakat birkaç yıl sonra, 17 Ocak 1991'de, Körfez Savaşıbaşladı.
Bu sefer, Mısır dahil yaklaşık 40 ülke Irak'a saldırmak için ABDöncülüğündeki koalisyonda yer almıştı.
İran'a da koalisyonda yer alması için çok ısrar edilmişti.
Kendisine karşı tam 8 yıl savaşan Irak'tan intikam almak için bir nevi fırsat sunulmuştu ama İran kabul etmemişti.
Hatta, Turgut Özal bu tavrından dolayı “Ä°ran'a hayret ediyorum” demiÅŸti.
Ä°ran o gün “Büyük Åžeytan” dediÄŸi ABD'nin kuyruÄŸuna takılmayıkabul etmemiÅŸti.
Ya ÅŸimdi?
***
Nükleer enerji dolayımında İran'ın ağır ambargo altında tutulduğu dönemde Türkiye İran'a hep yardım elini uzattı.
Sayın Erdoğan, İsrail'deki onca nükleer silaha ses çıkartılmazken, nükleer silah yapma ihtimali üzerinden İran'ı boğmaya çalışmanın çifte standart olduğunu söylemişti.
BM Güvenlik Konseyinde Ä°ran aleyhine yeni yaptırımlar öngören karar tasarısına Brezilya ile beraber “hayır” oyu kullanmıştı.
Hani, dönemin baÅŸbakanı ErdoÄŸan'ı malum medya, “eksenimizi kaydırıyorsun” diye suçlamıştı.
Meselenin eksenle alakası yoktu. Türkiye haksızlığa uğratılanların yanında yer alıyordu.
Bu konuda etnisite ayrımı yapmadığı gibi mezhep ayrımı da yapmıyordu.
ErdoÄŸan, “Bizim Åžiilik diye bir dinimiz yok. Bizim Sünnilik diye de bir dinimiz yok. Bizim tek dinimiz var o da Ä°slam'dır…” demiÅŸti.
***
Ruhani'nin Ä°ran'ı, Ä°mam Humeyni'nin “Büyük Åžeytan” dediÄŸiABD'yle birlikte operasyon yapıyor ÅŸimdi.
ABD'yle birlikte hareket etmek hele hele Türkiye'ye İbadi gibilerin üzerinden afra tafra yapmak izzet değil, zillettir.
Göreceksiniz kardeÅŸlerim, nihai zafer “ümmeti gözetenlerin” olacaktır.
Sezai Karakoç üstadımız, “Sınırların birleÅŸmesinden bahsediyorsunuz fakat Suriye, Hatay üzerinde hak iddia ediyor” diyen bir öğrenciye, “Evet, Hatay Suriye'nindir! Hatta Ankara ve Konya da Suriye'nindir. Nasıl Åžam, BaÄŸdat bizimse...” karşılığını vermiÅŸti.
Bu asla romantik söylem değil, kurtuluşumuzun yegane ufuk çizgisidir.
Ä°ran'dan Suudi Arabistan'a Türkiye'den Mısır'a kadar bu ufuk çizgisi hakim olmadıkça “Büyük Åžeytan” tüm bölgeyle, Chaplin'in “The Great Dictator” filminde Hitler'in dünya balonuyla oynaması gibi oynayacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.