Sosyal Medya

Güncel

PKK Kürtlerden neyin ve kimin intikamını alıyor?

PKK'nın son günlerde terör saldırlarını artırmakta sergilediği performansı kendi ufku, söylemi, çapı ve kapasitesiyle izah etmek mümkün değil.



Yasin Aktay - Yeni Åžafak

PKK'nın son günlerde terör saldırlarını artırmakta sergilediği performansı kendi ufku, söylemi, çapı ve kapasitesiyle izah etmek mümkün değil. Türkiye'nin kendi iç gerilimleriyle veya tartışmalarıyla da telifi kabil bir şiddet değil bu. Türkiye'de devlet ile Kürtler, toplumun geri kalanıyla Kürtler arasındaki bütünleşme arttıkça, gerilim azaldıkça, anlayış seviyesi yükseldikçe, bu şiddetin daha da artıyor olması olayın kesinlikle Kürt meselesiyle alakasının giderek yok olmaya yüz tutmuş olduğunun en açık göstergesi. Bu şiddetin kökeni de anlamı da hedefi de çok başka.

Giriştiği çukur siyaseti dolayısıyla her geçen gün gerek güvenlik güçlerine karşı verdiği ağır kayıplar dolayısıyla gerekse de bu anlamsız hırçınlık ve çırpınış dolayısıyla, tabanıyla arasına giren büyük mesafe yüzünden ağır kan kaybeden PKK bu kayıplarına rağmen her geçen gün, kalleşlik düzeyi son derece yüksek, tahrip kapasitesi de büyük eylemlere girişiyor.

Uğradığı taban kaybıyla mütenasip olmayan bu eylem yoğunlaşması 15 Temmuz'da gerçekleşemeyen darbenin, işleri aksi gitmiş planlayıcılarının hıncını ve hırçınlığını da üzerinde taşıyor gibi. Bugün ortaya çıkan tabloda PKK, PYD, JPG, DEAŞ ve FETÖ'nün hepsinin de bir düzeyde çok koordineli, senkronize bir amaç doğrultusunda çalışıyor oldukları görülüyor. FETÖ'nün zaten PKK ile 15 Temmuz gecesi için özel bir işbirliği içinde hareket ettiklerine dair yeterince veri ortaya çıktı.

15 Temmuz'un baÅŸka türlü gerçekleÅŸmesi halinde PKK ve PYD'ye de DEAÅž'a da bugünkünden çok daha farklı bir mesai çıkmış olacağı çok açık. Bu mesai ve bu mesaideki görevlerinden boÅŸa çıkarılmış olmanın hırçınlığını ve pusulasızlığını bugünkü eylemlerinde görebiliyoruz. Planlandığı gibi gitmiÅŸ 15 Temmuz planının içinde bölünmüş bir Suriye ve yine bölünmüş ve iç savaÅŸa sürüklenmiÅŸ bir Türkiye'nin nasıl bir rol dağılımına yol açmış olacağını kestirmek o kadar zor deÄŸil.

Kesinlikle 15 Temmuz'da öngörülen şey bir iktidar değişikliği değil bir işgaldi ve bu işgal bizzat bu memleketin kendi evlatlarından devşirilmiş ordular eliyle yapılmış olacaktı. Bu haçlı işgal girişiminin dayandığı birinci ordu, ellili yıllardan beri Masonik bir disiplin ve anlayış içerisinde titizlikle ve sinsice devlet ve topluma sızdırılmış FETÖ. İkinci ordu bütün Müslüman şiarlarının içini boşaltarak Müslümanlığın bütün iddialarını tüketme hedefine inanılmaz bir katkı yapan DEAŞ.

Ve tabi bu haçlı seferinin üçüncü ve en ilginç ordusu bizzat Haçlılara karşı Müslümanlar adına en ÅŸanlı mücadeleyi yapmış olan Selahattin Eyyubi'nin torunlarından devÅŸirilmiÅŸ olan PKK ve PYD. Korkunç bir haçlı intikamı olarak bundan daha sembolik, daha kindar bir adım olamazdı. Kendi kılını kıpırdatmadan, Türkiye'ye, bugün Kudüs'ün özgürleÅŸtirilmesi hedefine en yakın millete, Selahaddin'in torunlarını musallat etme fikri, fanteziden öte korkunç bir plan ve uygulama.

PKK'nın son zamanlardaki bütün ÅŸiddetinin hedefinin Kürtler olması o yüzden çok da anlaşılmaz deÄŸil. Bu eylemler bir türlü istenileni verememiÅŸ, Haçlıların safına geçmemiÅŸ olan Kürtlerden öfkeli intikam eylemleri. Bu eylemlerle PKK haçlılar adına Kürtleri cezalandırma faslına geçmiÅŸ olduÄŸunu gösteriyor.

Bu intikam kapsamında her gün düzenlenen bombalı kör saldırılarda polis-askerin yanısıra bir çok Kürt de en korkunç en vahşi biçimde hayatını kaybediyor. Çukur siyasetinden sonra estirilen terör rüzgarıyla Kürtlerin hayatının cehenneme dönüştürülmesi hedefleniyor.

PKK baştan beri hiç bir zaman Kürtleri kurtarmak, özgürleştirmek gili bir ulvi hedefin peşinde olmadı zaten. baştan itibaren istediği şey Kürtleri kendi yönetimine almak. Kürtleri köleleştirmek. Bu konuda başvurduğu milliyetçi söylem yoluyla belki bir çok Kürt gencinin aklına ve gönlüne girmeyi başardı, ama başaramadığının hayatına da zorbalığıyla girmeye çalıştı.

Kürtlere kendisinden baÅŸkasına tabi olmayı yasaklamanın, Kürtlerin seçeneklerini zorbalıkla yok etmenin, Kürtleri köleleÅŸtirmekten baÅŸka bir anlamı yok. Seçim süreçlerinde köy köy, sandık sandık insanların HDP'den baÅŸkasına oy verme ihtimalinin önünü kapatmaya çalıştı. Özellikle AK Parti'de siyaset yapanlara karşı bir maliyet ödeteceÄŸi tehdidini hep asılı tuttu. Son günlerde bu tehditleri AK Partili siyasetçilerin hayatına doÄŸrudan kast ederek baÅŸka bir düzeye taşımış oldu.

Önce AK Parti Hakkari adayı Ahmet Budak, bayram günü çocuklarının gözü önünde, bayram ziyaretçisi kılığıyla gelen teröristlerce kalleşçe ÅŸehit edildi. Ardından Van-Özalp ilçesi baÅŸkan yardımcısı Aydın MuÅŸtu ve bir gün sonra da Diyarbakır'ın Dicle ilçe baÅŸkanı Deryan Akdert ÅŸehit edildi.

Bu siyasi cinayetler ve neticesinde yine Kürtlerin öldüğü bombalı saldırılar belki örgütün güç gösterisi ama asla güçlülüğünün göstergesi değil, aczinin ve Kürtlerle hiç bir bağının olmadığının göstergesi haline geliyor.

PKK'nın bu saldırıları genel olarak onun diÄŸer terör örgütleriyle bu kulvarda nereye doÄŸru koÅŸuyor olduÄŸunu bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Bu yer Kürtlerin, kurtuluÅŸu deÄŸil felaketi, özgürlüğü deÄŸil köleliÄŸi, bağımsızlığı deÄŸil esaretidir. PKK Kürtlere musallat olan bu köleleÅŸtirmenin, esaretin ve felaketin ajanından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.