Güncel
Rus uçağını Ruslar mı düşürdü?
Son altı yüz yıllık Avrupa tarihi Osmanlı olmadan yazılamaz. Bunun başka bir anlamı Türkiye tarihi aynı zamanda Avrupa tarihi demektir.
Akif Emre - Yeni Åžafak
Son altı yüz yıllık Avrupa tarihi Osmanlı olmadan yazılamaz. Bunun başka bir anlamı Türkiye tarihi aynı zamanda Avrupa tarihi demektir.
Osmanlıların siyasi ve askeri olarak Avrupa'daki varlığı geçici bir toprak hakimiyetinden öte derin izler bırakan, her anlamda etkisi olan bir tarihtir. Siyasi, askeri iliÅŸkiler anlamında Batı Avrupa'nın mücadele ettiÄŸi rakip güç olarak Osmanlı varlığı aynı zamanda 'Avrupa kimliÄŸi'nin oluÅŸumunun en önemli kaynağıdır. “Avrupa'nın ötekisi” olarak Osmanlı, Müslüman, Türk varlığı ortak Avrupalılık bilincinin oluÅŸumunda baÅŸat rol oynadı.
Türklerin Hırıstiyanlık yurdu Avrupa'dan sökülüp atılması hedefi Frenklerin 'doğu sorunu'n dedikleri stratejinin temelini oluştursa da bugün Avrupa'nın parçası olarak Müslüman demografisi yok sayılamaz. Balkanlardaki yerli Müslüman nüfusun varlığı Türklerin sökülüp atılması ile kurtulacağı bir öteki değildir artık.
Bu genel hatırlatma tatlısu frengi Batıcılarımızın ' biz de Avrupa uygarlığının bir parçasıyız' güzellemesine kapı aralamaz elbette. Avrupa coğrafyasında bulunuşumuz başka bir medeniyet değerlerini temsilendir. Osmanlı bundan dolayı Avrupa'nın ötekisidir. Askeri, siyasi, ekonomik olarak ilişkiler ne düzeyde olursa olsun Avrupa'sız Türkiye düşünülemez. Bugün bile unun tersi de geçerli. Zira Osmanlı söz konusu olduğunda merkezi coğrafya sanılanın aksine Rumelidir.
Tüm bunları yeniden hatırlatan olgu Rusya ile yaşanan ve son bir yılda hızla değişen ilişkilerin mahiyetine dair tarihsel bir sorgulamadır. Avrasyacı ekolün Rusya'yı her daim bir imparatorluk olarak gördüğü bir gerçektir. A. Dugin'in özellikle vurguladığı iddia, Rusya'nın ulus devlet sınırlarına çekilmesi ölümü demektir. Osmanlı-Rus ilişkilerinin mahiyeti her anlamda Avrupa'nın kurduğu ilişkiden farklı oldu. Ruslar, her ne kadar kendilerini Avrupalı göstermeye çalışsalar da en fazla Avrupanın taşrası olabildiler. Ve her dönemde Avrupa için ortodoks kimliği ile tehlikeli bir uyruk. Bizim için de zayıflamaya başladığımız sürece sürekli bir tehdit unsuru...
Suriye'den havalanan bir Rus savaÅŸ uçağının Türkiye sınırını geçtiÄŸi için düşürülmesinin ardından yaÅŸanan geliÅŸmeleri hatırlayalım. Bu uçağın Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak, bölgesel güç heveslerini sınırlandırmak amacıyla tezgahlanmış bir komplo olduÄŸuna dair yaygın bir kanaat var. Buna göre Amerikan eksenli uzantıların bir marifeti olarak uçak düşürülerek Türkiye'nin Suriye ve OrtadoÄŸu denkleminden çıkarılması hedeflenmiÅŸti. En azından sonuçları itibariyle akla yatkın gelen bir komplo teorisi ama adı üstünde komplo teorisi…
Madem komplo teorisinden söz ediyoruz o halde yine sonuçlardan yola çıkarak bazı hususları gözden geçirmek belki ezber bozucu olabilir.
Soğuk Savaş sonrası Rusya ile Türkiye'nin ticari ve ekonomik ilişkiler ne kadar gelişirse gelişsin hep mesafeli bir komşuluk ilişkisi olageldi. Jeostratejik olarak yakın havzaları paylaşıyor olmamıza rağmen siyasi ilişkiler ve hepsinden önemlisi bir NATO üyesi olarak farklı blokta yer alıyor Türkiye. Bu ilişkinin herhangi bir uluslararası oluşuma üye olmaktan başka anlamları olduğunu söylemeye gerek yok.
Rus uçağının düşürülmesinden sonra Amerika'nın da Türkiye'yi adeta köşeye sıkıştıran tutumu, anti ErdoÄŸanizm saplantısı nedeniyle kurduÄŸu yerel ittifaklarla memleketin altını oyacak giriÅŸimlere, geliÅŸmelere göz yumması, cesaret vermesi… Suriye'de Türkiye'nin manevra alanının kalmaması üstelik yapılan hatalardan bir ÅŸekilde geri dönüşü mümkün kılacak diplomatik alana ihtiyaç duyulması... Ekonominin kriz sinyalleri verdiÄŸi dönemde Rusya ile her tür ticaretin ve nükleer alan gibi stratejik iÅŸ birliklerinin askıya alınması… Tüm bunların düzeltilmesi, Rusya ile iliÅŸkilerin tekrardan rayına girme çabası Ankara'nın birinci hedefi oldu. Nitekim kimi giriÅŸimler sonucu Amerika'ya nazire yaparcasına Rusya ile iliÅŸkiler hayli mesafe aldı.
Putin siyaseti Türkiye'nin sıkışmışlığının, desteÄŸine olan ihtiyacının farkında olarak bu kozu sonuna kadar kullanma niyetinde: Batı ile iliÅŸkileri dengelemeden önce mümkün olduÄŸunca rehin almaya çalışıyor. Mesela Halep yerle bir edilirken medya baÅŸta olmak üzere Ankara'dan Rusya'ya karşı neredeyse hiç ses çıkmıyor. Türkiye'nin Suriye'de giriÅŸtiÄŸi askeri harekatın baÅŸta Rusya olmak üzere Amerika ile bir mutabakat ile gerçekleÅŸtiÄŸi pek muhtemel… ABD'nin Irak'ta ve Suriye'de Türkiye'yi adeta cezalandırma yöntemi uygulamasına karşın Rusya'nın her tür yardımı yapma teklifleri de bir adım sonrasının eksen deÄŸiÅŸimi anlamına gelecek tercihlere gebedir, Esad'ın bile Rusya'nın Ankara'ya Suriye politikasını deÄŸiÅŸtirtebileceÄŸini ima etmesi Putin'in bu avantajı en azından ÅŸimdilik sonuna kadar kullanma niyetinde olduÄŸunu gösteriyor.
Tüm bu gelişmelere bakınca ortaya ironik bir durum çıkıyor; acaba Rusya kendi uçağını mı düşürdü diye sormamak elde değil.
Henüz yorum yapılmamış.