Coğrafyamız
Egemen Irak, Musul, BaÅŸika..
Gerek Irak, gerekse Suriye meselesinde “bölge dışı güçler” yerine “bölge ülkeleri”nin bir araya gelerek çözüm bulması gerektiğini öteden beri söyleyip duruyoruz.
Abdullah MuradoÄŸlu - Yeni Åžafak
Gerek Irak, gerekse Suriye meselesinde “bölge dışı güçler” yerine “bölge ülkeleri”nin bir araya gelerek çözüm bulması gerektiÄŸini öteden beri söyleyip duruyoruz. Bölge güçlerinin Ä°slam uygarlığının merkezi havzasını huzur ve sükuna kavuÅŸturmak gibi bir sorumlulukları bulunduÄŸunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Maalesef bu konuda yıllardır milim ilerleme kaydedilemedi ve bölgenin kaderi yabancı güçlerin vereceÄŸi kararlara bırakıldı. Kuzuyu kurda teslim etmek gibi bir ÅŸey bu. Yüzyıl önce de bölgede emperyalist bir paylaşım sözkonusu oldu. Masa başında birçok 'devlet', 'ülke' türettiler. Bunların çoÄŸuna devlet demek için bin ÅŸahit lazım. Bu ülkeler halklarının yüzü gülmedi. Bölgenin kaderi yine emperyalist güçlerin vereceÄŸi kararlara kalmışsa daha uzun süre gülmeyecek demektir. Bölge dışı güçler kara kaşımız, kara gözümüz için buralarda deÄŸiller.
Irak ve Suriye'deki geliÅŸmeler ülkemizin güvenliÄŸini doÄŸrudan ilgilendiriyor. Yıllardır sözde 'Egemen Irak'ın içerisindeki alanlardan ülkemize yönelik terör saldırılarıyla mücadele ediyoruz. ABD, Ä°ngiltere, Almanya, Ä°talya, Fransa, Hollanda ve daha birçok yabancı askeri gücün lrak'ta bulunmasından hicap duymayan merkezi Irak hükümetinin Türkiye'nin “BaÅŸika”daki askeri varlığını 'iÅŸgalci' olarak nitelemesi manidar. Oysa Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi birkaç gün önce yaptığı yazılı açıklamada Türk askerlerinin, Musul polisi ve gönüllü güçlere eÄŸitim verdiÄŸi BaÅŸika kampının Irak merkezi hükümeti ve Savunma Bakanlığının bilgisi ve rızası dahilinde kurulduÄŸunu belirtmiÅŸti. Musul eski valisi Nuceyfi de BaÅŸika Kampı'nı destekliyor.
Sözde Merkezi Irak Hükümeti bölge dışı şirin güçlerin 'izin' ile Irak'ta bulunduklarını elaleme ilan etmiş. Sanki ABD ve ortakları Irak'ı işgal ederken, ülkeyi fiilen üç parçaya bölerken, uzun süre yönetimi üstlenirken, enerji sahalarını aralarında pay ederlerken 'izin' almışlar. Bu 'izinli şirin güçler'e gösterilen engin 'hoşgörü', bu ülkeyle 400 yıldan fazla ortak tarihi olan ve 90 yıldır hiçbir hasmane tutum sergilemeyerek iyi komşuluk ilişkisi yürütmüş bir Türkiye'den neden esirgeniyor?
Türkiye Musul üzerindeki haklarından antlaşmayla vazgeçti ama İngiliz mandası olarak kurulan Irak'tan sınır güvenliği konusunda taahhütler aldı. 5 Haziran 1926'da imzalanan antlaşmanın ikinci kesiminde yer alan maddelerde bu taahhütler açık şekilde belirtildi. Bu maddelerde ülke sınırları içinde suç işleyen silahlı kişilerin öteki sınır bölgesine geçmeleri halinde bütün ağırlıklarıyla birlikte tutuklanmasını veya uyruğunda bulundukları ülkeye teslim edilmesini içeriyor. Bu tür gelişmelerde genel işbirliğini düzenlemek ve alınacak önlemlerin sorumluluğunu üstlenmek üzere Türkiye tarafından Sınır Askersel Komutanı, Irak tarafındaysa Musul ve Erbil Mutasarrıfları görevliydiler.
O taahhütler 1926'daki bu anlaÅŸmayla sınırlı deÄŸil elbette. Egemen olduÄŸu iddiasındaki her devlet, komÅŸu devlete karşı bu yükümlülüğü taşır. 'Egemen Irak'ın, baÅŸta “Kandil” olmak üzere kendi sınırları içindeki terör kamplarını ortadan kaldırmak ve Türkiye'ye Irak sınırından yönelik saldırıları önleme yükümlülüğü var. 'Egemen Irak'ın merkezi hükümeti taahhütlerini yerine getirebiliyor mu? EgemenliÄŸini yürütebilmek için yabancı güçlere bel baÄŸlamış bir hükümetin Türkiye'ye iÅŸgalci diyebilmesi için önce bu yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir. Aksi halde nasıl 'Egemen Irak' diye bir cümle kurulabilir. Kurulabilir de, bir anlamı olabilir mi bunun?
Henüz yorum yapılmamış.