Sosyal Medya

Coğrafyamız

Irak, Türkiye, Musul ve görünmeyenler

Musul operasyonu konusunda anlaşan ABD ve İran dengesi, an itibariyle Irak’taki siyasi süreci yürütüyor. İki tarafın da baskısı Irak Parlamentosu’nda Türkiye aleyhine kararların alınmasını sağlıyor. Musul konusunda pek çok kaygısı olan Türkiye’nin Musul’daki varlığı ise Irak’ın egemenliğinin ihlali değil, garantisi.



Bilgay Duman

"Osmanlıcı Türkiye'nin Musul hayaline izin vermeyeceğiz.

Bu cümle, bir süredir Irak'ın resmi devlet televizyonu Irakiye kanalında bant olarak, sürekli ekranda yer alıyor. Irak merkezi hükümeti, Türkiye'nin Başika'daki varlığına ilişkin halkın tansiyonunu yükseltmeye çalışıyor.

Amaç, Irak halkının Türkiye'ye yönelik sempatisini köreltmek. Zira 2003'te, ABD askerlerinin Türkiye topraklarını kullanarak Irak'ı iÅŸgal etmesine imkan tanıyacak olan 1 Mart Tezkeresi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmemesi, halen Irak halkının hafızalarında. Hatta Iraklılar yaÅŸadıkları bu sıkıntıların büyük bölümünün sorumluluÄŸunu kendi liderlerine yüklüyor. Iraklı liderler ise sorumluluÄŸu üzerlerinden atmak için Türkiye'yi hedef gösteriyor.

Peki bu noktaya nasıl gelindi? BaÅŸika krizinin ardında ne var? ABD ve Ä°ran gibi Irak’ta etkili güçlerin bu krizdeki payı nedir?

Musul operasyonu yaklaşırken

Irak’ta 2014’ten bu yana etkinliÄŸini sürdüren, ancak 2015 ve 2016’te büyük oranda toprak kaybeden IŞİD’in elinde kalan, Irak'taki son büyük ÅŸehir merkezi olan Musul'a yönelik operasyonun hazırlıkları tamamlanmak üzere. Ekim ayının ikinci yarısında yapılması planlanan Musul operasyonu yaklaÅŸtıkça, tartışmalar da alevleniyor. Operasyona katılacak taraflar konusunda ABD, Erbil ve BaÄŸdat arasında bir anlaÅŸma olduÄŸu açıklansa da halen belirsizlikler var.

Bu belirsizlikler sürerken, 4 Ekim’de Irak Parlamentosu’nda Türkiye'nin sınır ötesi operasyon tezkeresini kabul etmediÄŸini açıklayan 7 maddelik bir bildiriye imza atıldı, Türkiye’nin BaÅŸika’daki varlığı da iÅŸgalci güç olarak tanımlandı. Bu bildirinin baÄŸlayıcı bir niteliÄŸi olmasa da bu olay, Türkiye-Irak iliÅŸkilerini, Türkiye'nin BaÅŸika’daki askeri varlığını ve Irak’ta etkili güçlerin amaçlarını yeniden gündeme taşıdı.

Aslında Aralık 2015’de BaÅŸika Ãœssü’ndeki görev deÄŸiÅŸiminden sonra bu konu Irak yönetimince problem haline getirilmeye baÅŸlandı ve BirleÅŸmiÅŸ Milletler’e (BM) taşındı. CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın bölgesel denge ve Musul’un sosyal dokusuna dikkat çektiÄŸi “Musul’u Musullular, Telafer’i Telaferliler kurtarmalı” ÅŸeklindeki sözleri de tepkiyle karşılandı. Hatta Irak BM Güvenlik Konseyi'ne Türkiye'ye karşı bir karar alınması için baÅŸvuruda bulundu.

Türkiye aleyhindeki bu söylemleri anlamlandırabilmek için artık yönetim gücü tartışılan Irak’taki etkili güçlere bakmakta fayda var.

Ä°ran etkisi

Ä°ran’in etkisindeki Iraklı Åžiilerden IŞİD ile mücadele için Irak güvenlik güçlerine takviye olarak kurulan HaÅŸdi Åžaabi (Millet Yığınları ya da Gönüllü Birlikler) ve milis güçler, Irak’ta IŞİD’le mücadelenin ana aktörü konumuna gelmiÅŸ durumda. HaÅŸdi Åžaabi sahadaki bu etkinliÄŸini siyasi avantaja da çevirdi.

HaÅŸdi Åžaabi ve içerisinde milis gruplarla güçlü iliÅŸkilere sahip Irak eski BaÅŸbakanı ve mevcut CumhurbaÅŸkanı Yardımcısı Nuri El-Maliki’nin öncülüğünde, Irak Parlamentosu’nda kurulan ve farklı gruplardan yaklaşık 100 milletvekilinin yer aldığı “Reform Grubu” BaÅŸbakan Haydar El-Abadi üzerinde ciddi bir baskı oluÅŸturuyor.

Nitekim Irak Savunma Bakanı Halid El-Ubeydi ve Maliye Bakanı HoÅŸyar Zebari’nin görevden alınmasına Reform Grubu’nun öncü olduÄŸu biliniyor. Hatta bu grup Irak DışiÅŸleri Bakanı Ä°brahim El-Caferi için de Irak Parlamentosu’na sunulmak üzere bir gensoru önergesi hazırladı. Bu sürecin sonunda, Reform Grubu’nun Haydar El-Abadi’nin düşürülmesine kadar gidebilecek bir hamle yapabileceÄŸi söyleniyor.

Öte yandan Irak Parlamentosu’nun 4 Ekim’deki toplantısında alınan Türkiye karşıtı kararın arkasında da Reform Grubu var. Bu nedenle BaÅŸbakan El-Abadi, pozisyonunu korumak ve siyasi bir tuzaÄŸa düşmemek için HaÅŸdi Åžaabi ve Reform Grubu ile uyumlu olmaya dikkat ediyor.

Aslında Abadi’nin Türkiye ile ilgili son dönemdeki açıklamaların satır araları okunduÄŸunda, Türkiye’yle bir çatışmaya girmek istemediklerini söylemesi önemli. Ancak Ä°ran destekli HaÅŸdi Åžaabi ve milis grup liderlerinin Türkiye’ye yönelik tehditvari açıklamaları, Haydar El-Abadi’yi de açıklamalarında sertleÅŸmeye zorluyor.

ABD baskısı

Ayrıca El-Abadi üzerinde, ABD baskısından da söz etmek mümkün. ABD, Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde, bölge politikasında kritik bir değişiklik istemiyor.

ABD’nin Fırat Kalkanı Operasyonu nedeniyle Türkiye’ye karşı bir tepkisi de var. ABD her ne kadar Fırat Kalkanı Operasyonu’na destek veriyor gibi görünse de, bu operasyon ABD’nin Suriye’ye iliÅŸkin planlarında deÄŸiÅŸiklik yapmasına neden oldu. Bu yüzden de ABD, Musul operasyonu hazırlıklarının sonuna yaklaÅŸmışken, yeni bir plan deÄŸiÅŸikliÄŸine gitmek istemiyor.

ABD ve Ä°ran arasında Musul operasyonuna iliÅŸkin bir uzlaÅŸmadan bahsedilebilir. Zira Irak politikasında ABD ve Ä°ran uzlaşısı, hükümet kurma süreçlerinde de net bir biçimde ortaya çıkmıştı. Haydar El-Abadi’nin baÅŸbakan olduÄŸu süreçte bunu görmüştük. IŞİD sonrası süreçte de ABD ve Ä°ran yakın bir mesai içinde. Hatta ABD’li ve Ä°ranlı askeri danışmaların aynı askeri üste Iraklılara eÄŸitim verdiÄŸi bilinen bir gerçek.

ABD ve Ä°ran’ın Irak’taki hassas uzlaÅŸması

ABD ve İran arasındaki bu uzlaşı, Irak Kürt politikasında da farklı bir biçimde göze çarpıyor.

Ä°ran, Türkiye ile iyi iliÅŸkilere sahip Mesut Barzani’nin partisi karşısında, KYB ve Gorran’ı kullanarak denge saÄŸlamaya çalışıyor. ABD de Barzani’ye baskı kurarak, hem Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) içerisindeki dengeyi bozmaması hem de BaÄŸdat’la anlaÅŸması yönünde telkinde bulunuyor. Böylece ABD ve Ä°ran, farklı yollarla da olsa yine yan yana geliyor. IKBY Parlamentosu’nda KYB ve Goran tarafından organize edilen ve IKBY’deki sürecin tıkanmasına neden olan, Barzani’nin baÅŸkanlık süresinin tartışıldığı toplantıda, Ä°ran ve ABD’li diplomatların birlikte gözlemci olarak bulunduÄŸunu hatırlamakta fayda var.

Mevcut durum itibariyle Irak’taki siyasi süreci ABD ve Ä°ran dengesi yürütüyor.

Ancak kısa vadeli çıkarlar üzerine kurulu bu denge, uzun vadeli sonuçları açısından problem yaratabilir. Bu nedenle Türkiye’nin hassasiyetlerinin dikkate alınması, Irak’ta IŞİD sonrası yaÅŸanacak sürecin yönetilmesi açısından büyük önem taşıyor.

HaÅŸdi Åžaabi’nin kontrol ettiÄŸi Diyala, Tikrit gibi Sünni Arap nüfusun çoÄŸunluk olarak yaÅŸadığı yerlerde, BM ve uluslararası insan hakları kuruluÅŸlarına da konu olan olumsuz uygulamalar (gasp, adam kaçırma, hırsızlık, gayri insani müdahale, vb.) tedirginlik yaratıyor. Hatta bu uygulamalar Åžii din adamlarını dahi rahatsız ediyor. Irak’taki en büyük Åžii dini merci Ayetullah Ali El-Sistani’nin bu yöndeki fetvaları hatırlanmalı. Türkiye’nin de HaÅŸdi Åžaabi’nin Musul’a girmesi durumda aynı ÅŸeylerin yaÅŸanabileceÄŸi yönünde haklı kaygıları var.

Musul, Türkiye için neden önemli?

Irak hükümetinin Türkiye aleyhindeki tüm bu açıklamalarına raÄŸmen, Ankara BaÅŸika ve Musul operasyonundaki pozisyondan pek geri adım atacak gibi gözükmüyor. Zira Musul’un Türkiye açısından birçok anlamı var. Tarihsel boyutunun yanısıra Musul operasyonu sonrası ortaya çıkabilecek güç boÅŸluÄŸu ve Musul’daki hakimiyetin kim ya da kimler tarafından saÄŸlanacağı Türkiye açısında büyük önem taşıyor.

Özellikle bölgedeki PKK varlığı, Türkiye için ciddi bir tehdit unsuru. PKK’nın Musul’un batısındaki Sincar’da fiili ve askeri bir yönetim kuruduÄŸu biliniyor. PKK, Sincar’da yaÅŸayan yerel halkı (özellikle Yezidiler) kullanarak, etkinlik alanı saÄŸlamaya ve Kandil ile Suriye’deki PYD baÄŸlantısı konusunda bu bölgeyi bir geçiÅŸ üssü yapmaya çalışıyor.

Daha net bir ifadeyle, PKK, Kandil’den baÅŸlayarak Akdeniz’e kadar çıkış saÄŸlayacak bir koridor yaratma çabası içerisinde. PKK’nın Musul ve Telafer’de IŞİD’e karşı yapılacak operasyona da katılmak istediÄŸi biliniyor. PKK’nın oluÅŸturmak istediÄŸi bu koridor, Ä°ran’ın Suriye ve Lübnan baÄŸlantısı açısından oluÅŸturmak istediÄŸi hat ile de örtüşüyor.

DiÄŸer yandan Türkiye, Musul’daki sosyal yapının ve siyasi dengenin bozulmasını istemiyor. Musul, Irak’ın diÄŸer bölgelerinden farklı dinamiklere sahip. IŞİD’in çıkış noktasının da Musul olduÄŸu unutulmamalı. Özellikle Nuri El-Maliki döneminin Sünniler üzerinde baskı kuran olumsuz politikalarının, Musul’da IŞİD’in güç kazanmasına neden olduÄŸu, Irak’ta büyük kabul gören bir gerçek.

Dolayısıyla Türkiye, HaÅŸdi Åžaabi’nin Musul operasyonuna katılmasının, Musul IŞİD’den temizlense bile, yeni kırılmalara yol açabileceÄŸi konusunda endiÅŸeli. Zira Musul’da yaÅŸanacak etnik ve mezhepsel temelli kırılmalar, Irak’taki ayrışmaları derinleÅŸtirebilir. Bu ayrışmaların da yeni çatışma dinamiklerini körüklemesi kuvvetle muhtemel. Bu durumda Irak’ta yeni güç boÅŸlukları ortaya çıkabilir.

Türkiye’nin temel kaygısı, Irak’ta ortaya çıkacak güç boÅŸluklarının PKK, IŞİD ya da baÅŸka terör örgütleri tarafından doldurulması. Bunun en önemli örneÄŸi, Musul’un batısında Sincar’da yaÅŸanan süreç. Sincar’ın ilçe merkezi IŞİD’den kurtarılsa bile halen Irak merkezi hükümeti burayı yönetme kudretine sahip deÄŸil. Bu nedenle PKK fiili ve askeri idareyi ele geçirmiÅŸ durumda. Bu durum, Türkiye’nin Musul operasyonuna iliÅŸkin en önemli çekincelerinden biri.

Irak’taki güç boÅŸluklarının ortaya çıkması, Türkiye’nin ulusal güvenliÄŸini de olumsuz yönde etkileyecek. Türkiye, güç boÅŸluklarının ortaya çıkmasını, siyasi ve sosyal yapıdaki dengenin bozulmasını istemiyor. Türkiye, uluslararası sorumlulukları olan bir devlet. Irak hükümetinin, kendi ilçesi Sincar’ı iÅŸgal etmiÅŸ ve Irak’ın egemenliÄŸini hiçe saymış PKK’ya karşı bir tavır sergilemezken, Türkiye’ye karşı “iÅŸgalci” söylemini geliÅŸtirmesi anlamsız kalıyor.

Türkiye, açık bir biçimde Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliÄŸi yönünde tavır alıyor. Irak’ın da bu hassasiyetleri göz önünde bulundurarak hareket etmesi, ülkenin geleceÄŸi açısından kritik bir önem arz ediyor. Türkiye’nin Musul’daki varlığı, Irak’ın egemenliÄŸinin ihlali deÄŸil, garantisi.

Bilgay Duman, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Uzmanı. Irak üzerine çok sayıda yazı ve rapor kaleme aldı; konferans, çalıştay ve sempozyumlarda sunumlar yaptı. Irak'ta gerçekleştirilen 2010 genel seçimleri, 2013 yerel seçimleri, 2013 Irak Kürt Bölgesel Yönetimi parlamento seçimleri ve 2014 genel seçimlerinde uluslararası gözlemci olarak yer aldı. Duman, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde doktora çalışmalarını sürdürüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.