Sosyal Medya

Güncel

İki Yıldır Geçmeyen 'Bir Saat'

6-7 Ekim saldırıları sırasında, Yasin Börü ve arkadaşlarının sığındıkları apartman dairesinden ağır yaralı olarak sağ çıkabilen tek kişi olan Yusuf Er, aradan iki yıl geçmesine karşın o gün yaşadığı bir saatin geçmek bilmediğini söylüyor.



2014 yılı Ekim ayının başında IŞİD’in Kobani'ye baÅŸlattığı saldırının ardından HDP’den yapılan ‘sokaÄŸa çıkma’ çaÄŸrısı ile doÄŸu illeri baÅŸta olmak üzere pek çok yerde yaÅŸanan ve ‘6-7 Ekim Olayları’ olarak bilinen saldırılarda elli kiÅŸi hayatını kaybetti, onlarca kiÅŸi yaralandı. Olayların en yoÄŸun yaÅŸandığı yer Diyarbakır’dı. Kurban eti dağıtmak üzere girdikleri mahallede göstericiler tarafından IŞİD’çi oldukları gerekçesiyle kovalanan ve sığındıkları evde saldırıya uÄŸrayan beÅŸ kiÅŸiden tek kurtulan Yusuf Er’di. "Her gün o günü yaşıyorum" diyen Yusuf Er, o bir saatin geçmek bilmediÄŸini söylüyor.

“Bitmek bilmeyen bir saatti”

Dört arkadaşı ile birlikte ellerinde kalan son altı pay kurban etini adreslerine teslim edilmek üzere Bağlar Mahallesi İskanevleri semtine geldiklerinde göstericilerin arasında kalan Yusuf Er ve beraberindekiler bir apartmana sığınmışlardı. Er, o anları şöyle anlatıyor.

“Yasin Börü, Hasan Gökguz, Riyad GüneÅŸ, Ahmet Hüseyin Dakak ve ben, bizi kovalayanlardan kaçarak bir binaya girmiÅŸ, ardından bir daireye sığınmıştık. Pencereden üst kattan sarkarak giren bir kiÅŸi ateÅŸ etti. Hasan abinin karnına geldi mermi. Onlar banyoya, ben de tuvalete sığındım. Ä°ki el de bana ateÅŸ edince elimin parmağından ve bacağımdan yaralandım. Beni yere yatırıp kafama ve vücudumun her yerine bıçak saplamaya, sopalarla vurmaya baÅŸladılar. Bayılmışım. Kendime geldiÄŸimde karaciÄŸerime bıçak sokulmuÅŸ, onun acısıyla uyanmıştım. Balkondan atmak üzerelerdi. Bir fırsatını bulup koÅŸtuÄŸum merdivenlerde yakalayıp dışarı çıkardılar. Sonra koÅŸmamı söylediler, iki kiÅŸi silahları ile niÅŸan almıştı, arkamdan vuracaklardı. Allah güç verdi hızla koÅŸup bir sokaÄŸa girince vuramadılar, arkamdan koÅŸanlara da izimi kaybettirdikten sonra bir sokakta yere devrilmiÅŸim.”

"Vücudunda kan kalmamış"

Yakınları tarafından özel bir hastaneye kaldırılan Yusuf Er, hastanedekilerin, "Vücudunda kan kalmamış" demeleri üzerine Dicle Ãœniversitesi Hastanesi’ne götürülmüş. Yusuf Er, kendisine burada iyi bakılmadığını söylüyor.

“YoÄŸun bakımda 4 gün kaldım. CiÄŸerlerimden rahatsızdım ve parmağım isabet eden kurÅŸunla kopmak üzereydi neredeyse. Bir film bile çekmediler. Parmağım sakat kaldı. Sonra normal odaya aldılar. Bir hafta da orada kaldım. Ä°yi bir tedavi göremiyordum, ailem de farkındaydı, mecburen çıktık. Elazığ’a gittim. Yirmi güne yakın orada tedavi gördüm. Ama onların da yapabileceÄŸi çok fazla bir ÅŸey yoktu. Ä°ki mermi, 38 bıçak bir tane de satır yarası tespit edilmiÅŸti. Sopalarla vurulmasından dolayı ezikler meydana gelmiÅŸti, 60’ın üzerinde bölgeye dikiÅŸ atılmıştı."

Askere aldılar

Yusuf Er, vücudundaki arazlara ve sakat bir parmağına karşın 5 ay önce askere alındığını söylüyor.  

“GATA’ya gittim, raporlarımı verdim. Başımdan geçenleri anlattım. ‘Yaralarım taze, ruhum kırgın’ dedim. Böyle bir ÅŸeyi kaldıramayacağımı söyledim. Çünkü vücudumdaki yaraları, aÄŸrıları bir kenara koyun o günden beri hiçbir gece iki-üç saatten fazla uyuyamıyorum. Kâbuslarla uyanıyorum. Bu durum insanı halsiz ve bitkin yapıyor. Düşünün, o gün bir saat içinde ölümü defalarca gördüm. Defalarca, ‘artık tamam ölüyorum’ deyip Kelime-i Åžahadet getirdim. Bitmek bilmedi. Bitiyor, yeniden baÅŸlıyor, sonra tekrar ediyordu. O nedenle o bir saat geçmek bilmiyor. Ama yine de aldılar askere. Ä°zne gelmiÅŸtim, ÅŸimdi yeniden döneceÄŸim. Mecburen bitirmeye çalışıyorum. Ama, hafif yorulsam, ciÄŸerlerimde aÄŸrı baÅŸlıyor ve geçmek bilmiyor.”

 “Sur, tuz biber oldu”

Yusuf Er, annesi, babası ve beÅŸ kardeÅŸi ile birlikte yaÅŸadıkları Sur, DabanoÄŸlu Mahallesi’nden olaylar nedeniyle çıkmak zorunda kalmış.

“Evimiz Sur’da DabanoÄŸlu Mahallesi’ndeydi. Bu olaylar baÅŸlayınca çıkmak zorunda kaldık. Babamın iÅŸsiz olması nedeniyle ev tutamadık. Her birimiz bir yakınımızda kalıyoruz. Babam dedemin evinde, annem teyzemlerde kalıyor. Ben bazen dedemlerde, bazen de amcamlarda kalıyorum. Sur’un böyle olması çok kötü. Hepimiz periÅŸan olduk. Çok sıkıntı çektik.”

 “Bir hayalim yok”

Askerlik dönüşü evlenmeyi düşünüyor Yusuf Er. Ancak bir hayalinin olmadığını söylüyor.

“En büyük hayalim Diyarbakır’ın bir an öncesi huzur bulması. Normal ve güzel bir yaÅŸama kavuÅŸmamız. Birçok insan ancak o saatten sonra hayallerini düşünebilir. O zamana kadar hayal kurmak çok mümkün deÄŸil. Dört arkadaşım, kardeÅŸim, aÄŸabeyim linç edilerek öldürüldü. Benim ve benim gibilerin huzur bulmalarının tek yolu bu iÅŸin sorumlularının en ağır ÅŸekilde cezalandırılması ile mümkündür. Bizi IŞİD’çi olarak suçladılar ama IŞİD’in yaptığı vahÅŸetten daha fazlasını bize yaÅŸattılar. Yedi ay askerlik yapacağım daha, sonrasında evlenmeyi düşünüyorum. Ama bunların da kolay olmayacağını çok iyi biliyorum. Çünkü bir yerde huzur yoksa iÅŸ sahaları da sınırlı olur. Ama elbette umudumu yitirmiyorum, Allah büyük.”

Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.