Güncel
Ahir zaman işleri: Tahran-Riyad ittifakı!
İran bile.. Evet, Suriye'den Yemen'e tüm Arap yarım adasında kanlı-bıçaklı olduğu Tahran bile Suudi Arabistan'ın yanında durabilir!
E kibar ifadeyle, 15 Temmuz ihanetinin bir yerinde ABD'nin bulunduğuna ilişkin kanaate yönelik artık pek fazla kimsenin şüphesi bulunmuyor...
Aynı inanç, Türkiye ile Rusya arasında 15 Temmuz'un faillerinin kimliÄŸi ve bölgesel dengeler noktasında bir “mutabakat”, hatta yol haritası olduÄŸunda da mevcut.
Washington ise ÅŸu an o denli dermansız ki, özellikle son 5 yıldır sıkça kullandığı “eksen kayması” iddiasını dahi dillendiremiyor.
Ama kaygılı olduğunu biliyoruz.
Hem OrtadoÄŸu planlarının hem Rusya'ya yönelik hesaplarının sendelediÄŸini görüyor. Fakat ABD BaÅŸkanlık seçimleri var veWashington'da kimi “hazır kıt'a”lar hariç genel bir “sandık felci” hakim.
Esasen, 15 Temmuz'un “ertesi günü” hatta kimi iddialara göre aynı gün “limon suyuyla” imzalanan Ankara-Moskova ittifakı, ne yapılacağını ÅŸekillendirirken, ABD'nin dört yılda bir tekrarlanan paralize olma periyodunu hesaplamış görünüyor...
Yine de... Bunların hiçbiri veya hepsi Türkiye-NATO yani ABD iliÅŸkilerinin geleceÄŸi konusunda kimseye “bu iÅŸ buraya kadar” cümlesini kurma cesaretini ver(e)miyor.
Bunun bir nedeni, yarım yüzyılı çoktan aÅŸmış “süper güçle dans alışkanlığının” bağımlılık ve karşılıksız aÅŸk öyküsüne evrilmiÅŸ olması.
'Sade sorular' kurabildiğinizde, bu uzatmalı ilişkinin hep tek yönlü olduğu, partnerizin de sizi hep aldattığı ortaya çıkıyor...
ABD'NİN KIRMIZI KİTABINDA O KORİDOR İÇİN NE YAZIYOR?
Amerika'nın Türkiye'nin güneyinde bir koridor kurmak istediğine ve bunun için gerekirse o hattı kuracakların üniformalarını bile giydiklerini görmüyor muyuz?..
Yanıt “evet” ise, bunun adı müttefik ihanetidir.
Aynın sevgilinin bu koridorun üreteceği kuranderin bölgedeki dört ülkeye birden kan tükürtecek ince hastalıklara sürekleyeceğini görmeyen tek kul var mı?
Bu Amerika için her dört veya sekiz yılda yapılan seçimlerle değişen, Cumhuriyetçi veya Demokrat partinin programlarına bağlı bir plan değil ki!
Türkiye'nin temel ve orta sütun olduÄŸu Büyük OrtadoÄŸu'ya yönelik, bir“devlet ulusal güvenlik planı”...
Onların “kırmızı kitabında” da bu yazıyor.
DeÄŸiÅŸmez. DeÄŸiÅŸmeyecek!
O halde?
Kimsenin, “kesip atın bu kolu, neyse ödeyin diyeti bitsin” dediÄŸi yok. Ankara dış politikada-hep suçlandığı-romantizmden müstesnadır.
OYUN BOZMA GÜCÜ, SAHİBİ TARAFINDAN DA DURDURULAMAZ
ABD sıradan bir süper güç değil.. Anlamak adına uzun ve teknik analizlere savrulup, zaman/akıl enerjisi tüketmeyin. O ordu ellerinde bulunduğu sürece her ülke hatta üst üste konmuş diğer süper güçler dahi o namlulardan gözlerini alamayacak.
Ama-müellifi olduğum için sık kullandığım-Türkiye'nin oyun kurucu gücüne saldırırsanız, oyun bozucu gücünü devreye sokar ve sonuçları da önlenemez. Fırat Kalkanı en mütevazı örneğidir.
Ä°ÅŸte bu yüzden Ankara, ABD ile iliÅŸkilerini yeni, elle tutulur, prensipleri sıkı payandalarla baÄŸlanmış, “daha bağımsız ve saygın” bir iliÅŸkiyi tarif edip, ÅŸimdi hayata geçirmek zorunda.
TBMM'de yaptığı açılış konuÅŸmasında CumhurbaÅŸkanı'nın hat ve satıh belirleyen cümleleri şöyle; “Bilhassa son dönemde ABD'nin bölgemize yönelik politikalarında ciddi tutarsızlık ve çok baÅŸlılık iÅŸaretlerine ÅŸahit oluyoruz. Amerikan yönetiminin bir kısmı, ısrarla Suriye'de ve Irak'ta PKK/PYD-YPG terör örgütüyle ortak çalışma yürütürken, bir kısmı da bizim hassasiyetlerimize daha yakın politikalar izlemeye çalışıyor. Amerika'daki BaÅŸkanlık seçimlerinden kaynaklandığı anlaşılan bu sorunun, ülkemizin hayati çıkarlarına kalıcı zararlar vermeden çözümü için gayret göstermeyi sürdüreceÄŸiz”...
Bu paragraftaki tüm diplomatik sıfatları günlük Türkçeye çevirirseniz, birinin suratına söylenmiş en ağır ifadelerle karşılaşırsınız...
Oyun bozma gücünün bir “baÅŸka ittifak” parçası olarak, o paragrafın son cümlesini de paylaÅŸmak zorundayım; “Bu süreçte, ABD Kongresi'nin Suudi Arabistan'ın 11 Eylül saldırıları sebebiyle dava açılmasına imkân veren bir yasayı onaylaması da büyük talihsizliktir”...
Amerikan “sistemi” ÅŸimdi bu sersemliÄŸi temizlemeye çalışıyor ama...
KÜRESEL ADLİYELERİN MÜBAŞİR ÜLKELERİ...
Şimdi sormayacak mıyız; biz kimlere hangi davaları açalım, hangi mahkemelere başvuralım?
Son yarım yüzyılda ABD, uluslararası mahkemelerde sürüm sürüm sürünmesi gereken kaç siyasi, askeri, ekonomik, kültürel, istihbari saldırıyı Ankara'ya ve tüm bölgeye yöneltti?
O mahkemelerde ABD'ye karşı tutunabilir misiniz? Uluslararası kurum ve adliyelerin sözde demokratik ve batılı mübaşirleri hangi ülkeler?
Bunun ne demek biliyorsunuz; FETÖ'nün ağababası zaten onlar.
Böylesi bir küresel akımın baÅŸlaması ABD için büyük felaket olur ve “demokrasi, hesap verebilirlik, insan hakları” ilkelerini dünyanın başında Demokles kılıcı gibi sallayan Washington'un da artık o yollardan geçmesi gerekiyor.
Ama biliyoruz.. Bunu engellemek için elinden geleni yapacak ve eskisi kadar uzun olmasa da kolları bunun için hâlâ yeterli.
O halde, S.Arabistan özelinde eklediÄŸimiz o son satırın “oyun bozucu” kaç jokeri aynı ele topladını yazalım...
İran bile.. Evet, Suriye'den Yemen'e tüm Arap yarım adasında kanlı-bıçaklı olduğu Tahran bile Suudi Arabistan'ın yanında durabilir!
Dahası Suud da buna imkân sağlayacak kapıyı ona hiç bir komplekse kapılmadan açabilir..
Hatta..
Henüz yorum yapılmamış.