Sosyal Medya

Güncel

Kayyum mu, kayyım mı?

Epey zamandır, siyasi gündemin/haberlerin başköşesine yerleşen “kayyum” kelimesinin doğrusunun kayyım olduğu bir gerçek. Lakin “galatı meşhur lügatı fasihten evladır”, diye bir söz var. Bununla birlikte sözlüklere birlikte bakmanın yararı da yok değil. Hem her devrin, kendi kelime ve sözlük hakkı vardır, çerçevesine de alınabilir bu



Kayyım “bir iÅŸi yerine getiren, üstlenen kimse” anlamına gelir. Kelime terim olarak “hâkim tarafından kısıtlı, gaip vb. kiÅŸiler adına hukukî tasarrufta bulunmak üzere tayin edilen kimse” anlamı yanında “vakıf mütevellisi” ve “camilerin temizlik iÅŸlerini yapan görevli” anlamında da kullanılmıştır.  Nitekim müezzin kayyımı ÅŸeklinde bir ifade var.

Fetullahçı kurumlara “kayyum” atanmasının ardından medyada bu kelimenin doÄŸru yazımının ne olduÄŸu ÅŸeklinde bir tartışma açılmış kapanmış gibiydi. Hemen ne önemi var, demeyelim.  Dil tartışmalarının temelinde de bu güzelim çeliÅŸki yatmıyor muydu zaten? Sadece bununla sınırlı deÄŸil ama çoÄŸu zaman galatı meÅŸhur ile lügati fasih arasında sürüp gelen mücadeledir son tahlilde dil tartışmaları. Siyasetin “kayyum” konusu deÄŸiÅŸirken, ister istemez baÅŸka alanlara da sirayet ediyordu tartışmalar. HDP’li belediyelere “kayyum” atanmasının ardından bu tartışma bir baÅŸka cihetten halen sürdürülüyor. Birikim dergisinin güncel sayfalarında Tanıl Bora, “Kayyım” baÅŸlıklı yazısıyla konuyu yeniden gündeme getirmeye çalıştı.  Yazının etlisine sütlüsüne karışacak deÄŸiliz. Fakat kendisi meseleye katkıda bulunan, üstelik anonim de olmayan nüfusu yazı terazisinin olumluluklar kefesine koymamakla baÅŸka bir “kayyımlığa” imza atmış oldu. Ä°yiliÄŸini gözeterek bunu hatırlatmamak olmaz.

KARIÅžMA ETRAFINDA BÄ°R RESTLEÅžME

Çok zaman önce yaşını başını almış muharrirler bu konuya temas etmiÅŸlerdi ama mesele bu kadar yaygın deÄŸildi o vakitler. Önce meselenin yakın zamandaki evveline gidelim: Cumhuriyet gazetesi Okur Temsilcisi Güray Öz, 16 Kasım 2015 tarihli “Okur Temsilcisi” köşesinde, “Kayyım mı, kayyum mu?” baÅŸlıklı bir okur mektubuna yer verdi. Alim Önder adlı gazete okuru, “Gazetemde, yanlış olarak bir ‘kayyum’ tutturulmuÅŸ gidiyor. Oysa bunun doÄŸrusu ‘kayyım’dır” demekle kalmıyor, kimi uzmanlardan kullanımla ilgili örnekler vererek kelimenin “kayyum” ÅŸeklindeki yazımından derhal vazgeçilmesini istiyordu.

 Okur Temsilcisi Güray Öz de, mektubun altına eklediÄŸi notta gazete okuruna katıldığını belirterek şöyle diyordu: “Haklısınız. Sanıyorum ‘kayyım’ ve ‘kayyum’ karışmasının nedeni, her ikisinde de ‘mütevelli’ anlamının yer almasıdır. Medyada yaygınlaÅŸmış hatalı kullanımları düzeltmek ne yazık ki kolay olmuyor. KeÅŸke yaygınlaÅŸmış bir Türkçe karşılığı olsaydı. ArkadaÅŸlarımın doÄŸru kullanımı dikkate alacaklarını umarım.” Fakat bu uyarı hiç iÅŸe yaramadı ve Güray Öz, 23 Kasım günü “Okur Temsilcisi” sıfatıyla gazetesine diklenmek zorunda kalır ve şöyle devam eder: 

“Neden yanlışta ısrar edildiÄŸini anlamak zor. ‘Herkes böyle kullanıyor, artık galat-ı meÅŸhurdur’ deniliyorsa, ‘galat’ ancak bir yanlış kullanımın uzun sürede yerleÅŸmesi, yaygınlaÅŸması ile olur; bu durum ise pek yenidir. Yineleyelim; kimi ÅŸirketlere, gazetelere atanan kiÅŸilere ‘kayyım’ denilir. Hukuki bir terimdir. ‘Kayyum’ ise Allah’a atfedilen sıfatlardan birisidir. Yok, siz eÄŸer, ‘eh bu kiÅŸiler de yetkileri bakımından öyle deÄŸil mi?’ diye mizah yapıyorsanız bilemem. Yanlışın bir anlamı olduÄŸunu ve bunun Cumhuriyet’e yakıştığını sanmıyorum.”

Gazete bu diklenen uyarılara karşın “kayyum” sözcüğünü kullanmaktan, Okur Temsilcisi de kendi görüşünü savunmaktan bir türlü vazgeçmez.   Ä°natlaÅŸmanın ve karşılıklı restleÅŸmenin ardından Güray Öz, 7 Aralık 2015’te eleÅŸtirel öfkesinin kalibresini yükselterek mevcut gazete yönetimine şöyle seslenir:

“DeÄŸerli arkadaÅŸlar; haberlerde, yazılarda kullandığınız ‘kayyum’ sözcüğü yanlıştır. Türk Dil Kurumu sözlüklerinde kayyım ve kayyum aynı anlamda birleÅŸtirilmiÅŸse de 12 Eylül öncesi sözlüklerde ve imla kılavuzlarında kayyım tercih edilmiÅŸtir. Farklı anlamların aynı sözcükte birleÅŸtirilmesi dili zenginleÅŸtirmez, yoksullaÅŸtırır. Kayyum, Allah’ın sıfatlarından birisidir. Kayyım ise hukuki bir terimdir; bir ÅŸirkete usulsüzlüğü saptanan ya da soruÅŸturulan yöneticiler yerine atanan kiÅŸilere verilen addır. Neden yanlışta ısrar edildiÄŸini ben de okurlar da anlamakta zorlanıyoruz.”

MÜRACAAT EDİLMEYEN ASLÎ SÖZLÜKLER

Cumhuriyet gazetesindeki tartışmanın ardından Birgün gazetesinden “arkası saÄŸlam” Attila AÅŸut,  4 Ocak 2016’da kelimenin yazımı konusunda kısa bir kaynak taraması yaparak ÅŸu bilgileri aktarır:  “Kayyum”, Arapça kökenli bir sözcük. Kaynaklarda, “kayyum”un “kıyâm” ve “kayyim” (yerine geçmek, yürütmek) sözünden türediÄŸi yazıyor. Türkçe Sözlük’teki açıklaması şöyle: “a. Ar. 1. esk. Cami hademesi. 2. huk. Belli bir malın yönetilmesi ya da belli bir iÅŸin yapılması için görevlendirilen kimse.”

AÅŸut, konu hakkındaki kaynaklı irdelemelerini ÅŸu ÅŸekilde sürdürür: TDK’nin ve Dil DerneÄŸi’nin sözlüklerinde “kayyum” ve “kayyım” yazımlarının ikisi de doÄŸru sayılıyor.” BaÅŸka bir sözlükçü Ferit DevellioÄŸlu’nun Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat’inde ise “kayyım” ve “kayyum” sözcükleri önce eÅŸanlamlı gösterilmiÅŸ, sonra “Kayyûm” için ayrı bir madde açılarak, “Bâki ve kaim olan, ezeli” anlamında “Allah” diye açıklanmıştır.  Kaldı ki kelimenin kayyum ve kayyım kullanımları arasındaki ses odaklı farklılaÅŸma da bunun bir yansıması olarak ele alınabilir.

“Yazar beÅŸiÄŸi” olarak da anılması uygun düşen sözlükler arasında yol almaya devam eder AÅŸut. Nijat Özön’ün Güzel Türkçemiz (Milliyet Yayınları, 1986) adlı kılavuzunda “kayyım” ve “kayyum” sözcükleri ayrı ayrı yer alırken, Ömer Asım Aksoy’un Ana Yazım Kılavuzu’nda (Adam Yayınları, 1994) ve meÅŸhur Necmiye Alpay’ın Türkçe Sorunları Kılavuzu’nda (Metis Yayınları, 2000) yalnızca “kayyum” yazımına yer verilmiÅŸ olması da önemli. Zira dil hassasiyeti üzerinden muhafazakârlara yüklenmeyi öne çıkaran “buyrukçu” tutum meselenin meÅŸhur kullanımını nedense ihmal etmektedir. Hele mevzunun siyasi harareti düşünüldüğünde önemli olmakla beraber, son kertede Ä°stanbul’un fethi esnasındaki meÅŸhur pire tartışmasını akla getiren bir yanı da var bahse konu olan mevzunun.  Yoksa Ä°bn “Kayyım” el-Cevziyye’yi bilenlerin bunu atlaması mümkün olmazdı.  Elbette, kendi dilimizi öğrenmek için kırk fırın ekmek yememiz lazım. Bunda şüphe yok!

Yürürlükte olan Türk Medeni Yasası ve Türk Ticaret Hukuku’nda, Prof. Baki Kuru’nun Hukuk Muhakemeleri Usulü adlı eseri ile Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet VelidedeoÄŸlu’nun Medeni Hukuk kitabında da “kayyum” deÄŸil, “kayyım” sözcüğü yer almış.

AÅŸut, bunları aktardıktan sonra sözü ÅŸuraya getirir: “Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, “kayyum”un yazımı konusunda uzmanlar arasında bir oydaÅŸma bulunmamakla birlikte, hukuk terimi olarak “kayyım” sözcüğünün ağır bastığı görülüyor. Bizim de bu yazım biçimini benimsememiz doÄŸru olur.” Daha ne diyebilirdi?  Onun gazetesi bu konudaki uyarılarına hak vermiÅŸ olacak ki, kayyum yerine kayyım kullanımını tercih etmiÅŸtir. DiÄŸerleri ise aynı kullanıma devam etmektedir.

Belki IAN Edebiyat’ın  “Sözlükçe” konulu dosyasına kısa erimli bir yürüyüş yapan Murat Yalçın haklıdır. Ne diyordu Yalçın? “Evet, sözlüklerin yaÅŸayan kitaplar olduÄŸu bilinir. Eklemeler, çıkarmalar, deÄŸiÅŸtirmeler, geliÅŸtirmelerle sürekli yenilenirler. Ama hiçbir lügatın yaÅŸama hızı hayatın hızını yakalayamaz. Hiçbir lügatin geniÅŸliÄŸi hayatın derinliÄŸini ele geçiremez.”  Bu bakımdan 15 Temmuz sürecindeki rehin/rehine, çözün sürecindeki âkil/âkıl adam vb. kullanımlarda siyasi olan etimolojiyi tabir caizse çarmıha germiÅŸtir. Nasıl ki kimi sözlüklere giden yol sokaktan geçerse, kimi sözlüklere giden yol siyasetten geçer. El hak doÄŸrudur!

Gelelim Birgün gazetesindeki yazının kaynak taramasında ihmal edilenlere. Söz konusu yazıda kelimenin kullanım ÅŸekilleri ele alınırken Arapça sözlüklere bakılmamıştır. Keza “bir sözlüğe bakınca deÄŸiÅŸir her ÅŸey.”  O zaman biz bari bakalım: “Ä°ÄŸneyle maden kuyusu kazanlardan”  Râgıb el-Ä°sfahânî, el-Müfredât’ın “ķvm” maddesinde kelimenin bir ÅŸeyi gözetip koruma, muhafaza etme anlamına temas eder. Aynı yerde “Dinü’l kayyimü ifadesi” de bulunmaktadır. Kayyım, “Adaleti ayakta tutan, bir ÅŸeyi sapasaÄŸlam yapan, kararlı, sabit bir biçimde yapan” anlamındadır.  Bir baÅŸka sözlük el-Müncid’te “kvm” maddesinde kelime için emir, iÅŸin sahibi, otoriter, yetkin yönetici karşılıklarına yer verir.  Arapça sözlüklerin efendilerinden El- Mevârid, ise el-Kayyum’u Allah’ın isimlerinden, koruyan, kollayan elinde tutan tam kontrol eden ÅŸeklinde tanımlar. Nitekim Ayete’l Kürsi’deki kullanım bu ÅŸekildedir. el-Kayyimetü ise reis, baÅŸkan idareci, düzgün olan idareci olan, tam ve eksiksiz olan anlamındadır.  Dolaşımdaki sözcükler vesilesiyle biz de sözlükler arasında dolaÅŸmış olduk.  Her kayyım günü gelir kıvrandırır, kıvrandıracaktır diyelim ÅŸimdilik.

Herhalde bu sözlüklere müracaat edilememiÅŸ olmasının en önemli sebebi dil devriminin oluÅŸturduÄŸu trajik baÅŸarıdır. O sebeple, Türkiye’deki Kemalizm tartışması hâlâ bir yanıyla güncel bir konu olma vasfını korumaktadır.  DoÄŸrusu hatırlamamız, hatırlatmamız gereken de budur.

 Hatırlatmadan geçmeyelim: Türkiye Diyanet Vakfı Ä°slâm Ansiklopedisi hem kayyum’a hem de kayyım’a yer vermiÅŸ. Ansiklopedinin bu inceliÄŸini takdir ettim.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.