Güncel
En kötü senaryoya hazırdım
Bilal Erdoğan, 15 Temmuz’daki kanlı darbe girişiminden bir arkadaşının “bir tuhaflık var” mesajıyla haberdar oldu. Erdoğan o anları, “Ailemle beraberim, darbe oluyor. En kötü senaryoyu aklımdan geçirdim. 1-2 dakika telaş yaşadım. Sonra en kötü senaryoyu hazmettim” sözleriyle anlattı.
13. Ä°mam Hatipliler Kurultayı KahramanmaraÅŸ Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi'nde düzenlendi. Kurultaya konuÅŸmacı olarak TÃœRGEV Yönetim Kurulu Ãœyesi Bilal ErdoÄŸan da katıldı. Gerek öğrencilik yıllarında gerekse Harvard'taki yüksek lisans eÄŸitimi ve Dünya Bankası'nda çalıştığı dönemde eÄŸitim politikaları alanında çalışmalar yapan Bilal ErdoÄŸan, Yeni Åžafak'a “eÄŸitim sistemi" konusunda özel açıklamalar yaptı. FETÖ'nün eÄŸitim sistemi içinde nasıl yuvalandığına da deÄŸinen ErdoÄŸan, paralel yapının daha çok bürokratlar üzerinde örgütlenip sistemi manipüle ettiÄŸini söyledi. ErdoÄŸan darbe gecesi için de “Kendimi en kötü senaryoya hazırlamıştım" dedi.
İmam Hatipler toplumun her zaman teveccüh ettiği okullar oldu. FETÖ okullarının bu kadar yaygınlaşması, 28 Şubat döneminde İmam Hatiplerin önünün kapatılması ile mi oldu?
FETÖ'yü konuÅŸacaksak 80 darbesine kadar gitmemiz gerekiyor. FETÖ'nün bu darbelerde nasıl davrandığına, nasıl pozisyon aldığına bakmak gerekiyor. 80 darbesinden sonra ilk okullarını açtıklarını görüyoruz. 80 darbesinden sonra ilk sınav sorularını da çalıyorlar. Benim aldığım duyumlara göre 1985 yılında askeri okul sınavlarının sorularını üyelerine veriyorlar. 1980 darbesine kendi dergilerinde methiye düzen bu grup elbette darbeden nemalandı. 28 Åžubattan sonra hapse giren insanlarımız var, hala hapiste olan insanlar dahi var. Bunlardan var mı kimse? Yok. 28 Åžubat'ta ne pozisyon aldıklarına bakalım. MeÅŸru hükümet için atılan “Artık bırakın" baÅŸlıklarını desteklediler. “Kalbimizden kalbinize yol gitmez" dediler. Başörtüsü ve Ä°mam Hatipler için verilen mücadeleleri tamamen yalnız bıraktılar. O mücadelelerin baÅŸarısız olmasına sebep oldular. Ä°mam Hatipler kapatılınca bunların okulu ciddi bir teveccüh görmüş oldu.
28 ÅžUBAT'TAN NEMALANDILAR
FETÖ, 28 Şubat'ta kendilerinin de mağdur olduğunu iddia ediyor.
80 darbesi sonrası o darbeyi desteklemek suretiyle nasıl nemalandılarsa 28 Åžubat'ı da desteklediler ve ondan da nemalandılar. Siz onların “maÄŸdur olduk" edebiyatına bakmayın. Çünkü bunların hayatı yalan, algı yönetimi. Hakikaten bundan sonraki dönem bunların okullarının asıl çok yaygınlaÅŸtığı dönemdir. Müslüman ailelerin “Ä°mam Hatiplerin orta kısmı kapalı ya da kat sayı problemi var. ÇocuÄŸumuzu bunların okullarına gönderelim. Biraz dini eÄŸitim alsın" diye düşünmeleri sonucu -ki dini eÄŸitim olarak ne verdikleri tartışılır- yaygınlaÅŸtı.
- DERSHANE SAĞLIKLI DEĞİLDİ
- FETÖ'nün toplumdan teveccüh gördüğü bir dönemden dershanelerin kapanma sürecine nasıl gelindi?
- Aslına bakarsanız Türkiye'de dershanelerin eÄŸitim sisteminin vazgeçilmez bir parçası haline geliÅŸi, öğrencinin hem zamanının hem de ailesinin bütçesinin bir bölümünü ayırması gereken sistemli bir ÅŸey haline geliÅŸi anomaliydi. SaÄŸlıklı deÄŸildi. Nitekim CumhurbaÅŸkanımızın baÅŸbakan olduÄŸu ilk dönemde o zamanki Milli EÄŸitim Bakanlarımıza hep telkin ettiÄŸi “Bu dershane iÅŸi doÄŸru deÄŸil. Böyle gitmemesi lazım" düşüncesiydi.
SÄ°STEMÄ° MANÄ°PÃœLE ETTÄ°LER
Neden bu kadar beklendi?
Bu işin üzerine daha kararlı gidilmesinin gecikmesinin nedeni bana göre Paralel Devlet Yapılanması'nın genel itibariyle bakanlar üzerinden değil bürokratlar üzerinden gerçekleştirilmesiydi. Milli eğitimdeki yapılanmaları özellikle 15 Temmuz'dan sonra tamamen bitirildi ama 17- 25 Aralık sürecinden sonra da görevlerinden uzaklaştırıldılar. Milli eğitim bürokrasisindeki ağırlıklarını dershane düzeni, teste dayalı düzenin devamı için kullanıp sistemi manipüle ettiler. Dolayısıyla bu işin bu kadar gecikmiş olmasının nedeni bence o yapıdaki etkinlikleri, varlıklarıdır.
7 Şubat'ta görülmeye başlandı
Gerçi süreci 7 Şubat'a kadar götürecek olursak o andan itibaren bunların başka planları olduğunu yavaş yavaş anlamaya başladık. Ama her halükarda bir eğitim görevlisi olarak, okullarla ilgilenen, eğitim politikası üzerine akademik çalışma da yapan biri olarak böyle bir yapının sağlıklı olmadığını söyleyebiliyorum. Öğrencilerin testle eğitilmesi mümkün değil. Öğrencileri birbirleriyle yarıştırarak kaliteyi arttıramayız.
Sınavlarda test sistemi kalkmalı mı sizce?
Bence sınavın, testin kendisi kötü değil. Ama sınavın ve testin çocukları yarıştırmak için değil, o sınavı, testi veren kurumun veya o çocuğun öğretmeninin test edilmesi için uygulanmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Böylece eğitim okulda başlayacak, okulda bitecek. Bir öğrencinin dersle ilgili sıkıntısı varsa o dersin öğretmeni ayrıca ona vakit ayırsın ama siz başka kurumlarda, okulda verilen her şeyi ayrıca vermeye çalışırsanız bu milli kaynakları israf etmektir. Bu dershanelerin sistemde egemen olduğu dönemde ciddi kaynak israfını yaşadık. Milyonlarca lira her sene eğitim müessesi dışındaki bir mecraya, ticari kuruluşlara aktarıldı. Keşke o rakamlar eğitim sisteminin kendisine harcanabilseydi.
EĞİTİM SİSTEMİ UZUN BİR SERÜVEN
Eğitimde reform deyince aklınıza ne geliyor? Yapılabilir mi?
Eğitimde reform, dönüşüm kolay değil. Zihniyetlerimiz maalesef bu konuda biraz eski. Hala eğitim denince, bu modern kapitalist hayat tarzının dayattığı, fabrikaya benzeyen bir sistemi anlıyoruz. Çocukların hepsinin sıraya oturtulup bir örnek çıkarılmaya çalışılması gibi bir yapı var maalesef. Halbuki bizim kendi geleneğimizde, kendi inanç sistemimizde terbiye esastır. Ahlaki gelişim esastır. Eğitim faaliyetini bir kişinin yatkın olduğu hasletleri, kendi tavrına, tarzına, meşrebine uygun şekilde geliştirerek topluma faydalı bir insan, insan-ı kamile yaklaşmaya çalışan bir insan yetiştirme gayreti olarak değerlendirmeliyiz. O çocuğun neye yatkın olduğunu bulalım. Mutlu olacağı şeyleri yapmasını teşvik edecek bir sistem yapmaya çalışalım. Bu uzun bir serüven, kolay değil.
- ÖĞRETMENE YATIRIM YAPMALIYIZ
- Bu bahsettiklerinizi nasıl gerçekleştireceğiz. Bir müfredat değişimi gerekir mi?
- Ben müfredata takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Neden? Sistemde bir sürü iyi neticeler alan okullar var. Onlar da bu müfredatla eğitim görüyor. Aslında mesele öğretmende başlıyor, öğretmende bitiyor. Öğretmenlik en kutsal meslek diyoruz ama bunlar hep lafta kalıyor. Öğretmenlerimizin bu kutsal mesleği hakkıyla yapabilmeleri için gerekli dinamikleri, gerekli motivasyon sistemini, ekosistemi, ne derseniz deyin onu oluşturmamız gerekiyor. Yoksa müfredat nedir. Biyoloji dersinde 2. sınıfta şunları anlatacaksın. Onları yine anlatır ama öyle anlatır ki ortaya çok farklı neticeler çıkar. Yani esas olan hakikaten öğretmen. Bizim öğretmene daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor.
TÜRGEV, TÜGVA gibi kurumlarla çalışıyorsunuz. Bu STK'lar nasıl ihtiyaca binaen ortaya çıktı?
Bizim şu anda beraber çalıştığımız STK'ların en yaşlısı İlim Yayma Cemiyeti. Sonra Ensar, ÖNDER, TÜRGEV şeklinde geliyor, TÜGVA daha yeni bir vakıf. Okullaşma alanında FETÖ okulları bir boşluğu görüp, o boşluğa yerleştiler ve kendilerine güç devşirmeye çalıştılar. Bundan sonra böyle olmamalı. Daha tabana yayılı, daha çok alternatifin olduğu, insanların farklı beklentilerini karşılayacak birden fazla resmin olduğu bir sivil topluma ihtiyacımız var. Bu nedenle bizim birlikte çalıştığımız, mensubu olduğumuz ya da gidip geldiğimiz dernek çalışmalarında hepsinin bir alanda diğerlerinden daha fazla uzmanlaşmasını arzu ediyoruz. Bu vakıflar hakikaten bugün kendini ispat etmiş, belli alanlarda öne çıkmış kurumlarımız. Ben özellikle Türkiye'deki dindar kesim açısından şunu söylemeliyim, birçok inançlı insanın dert sahibi olduğu ama bu dertlerini bir STK üzerinden faaliyete geçirmediği alanlar hala mevcut. Bu alanda bizim biraz daha gayrete ihtiyacımız var.
- Derslerin 15 Temmuz ile başlaması önemli
- Müfredatta medeniyet, ahlak gibi dersler olmalı mı?
- Tarih dersinin kitaplarını doğru şekilde yapılandırdığınızda bunları zaten veriyorsunuz. Bizim dönemimizdeki tarih dersi NATO kurulduğunda bitiyordu. Adnan Menderes niye asıldı? Türkiye'de darbeler niye yapıldı? Gerçek anlamda bağımsızlığın ne olduğu insanlara tarih, vatandaşlık gibi derslerde verilmiyordu. Şimdi ne kadar verilebiliyor onu da çok iyi bildiğimi söyleyemem ama kesinlikle olmalı. Mesela bu sene okullara 15 Temmuz merasimi ile başlandı. Bu bir gelişmedir. 15 Temmuz bizim son yüzyılımızda en önemli dönüm noktalarından biri. Bu nedenle elbette müfredatın bir parçası yapılmalı.
ATAMALAR 28 ŞUBAT SİSTEMİNİN ÜRÜNÜ
Yine de üzerinde durmamız gereken şey gerçekten öğretmenlerimiz. Şu andaki öğretmen yetiştirme veya atama sistemi hala 28 Şubat döneminde ideolojik saiklerle oluşturulmuş bir sistem. Öğretmenlik işini KPSS ile sınıf performansını görmeden atıyoruz. Diyelim ki sınav performansı çok iyi ama o arkadaşımızın öğretmenlik performansı yok. Şu anki sistem böyle bir elemeyi yapmaya izin vermiyor. 28 Şubat rejimi bağlamında getirildiği için maalesef buna neşter atılamadı bugüne kadar.
O gece en kötü senaryoya hazırdım
15 Temmuz gecesi neredeydiniz?
O gece ailemle Tarabya'daydım. Eşimle çocuklarımızı uyutuyorduk. 2 oğlum var. O esnada internete köprülerin kapatıldığı haberi geldi. Arkadaşlardan gelen mesajlar üzerine televizyonu açtık. Sonra Marmaris'te olan annem babamla iletişim kurdum. Onlar İstanbul'a geleceklerdi. Saat 01.00 gibi çıkıp havaalanına doğru gittim. Anlatılmaz yaşanır herhalde.
Saat kaç gibiydi haberdar olduğunuzda?
Çocukları uyutma zamanı olduğu için saat 10.00 gibiydi herhalde. Köprüde askeri araçlar var. Televizyonu açtım. O görüntüyü gösteriyorlar ama ne olduğunu anlayamıyorlar. Soruyorlar nedir diye.
İlk başta kimse darbe olacağına ihtimal vermedi. Siz duyunca inandınız mı darbe olduğuna?
Ä°timat ettiÄŸim biri “Bir tuhaflık var" diye mesaj attı. O mesajı aldığımda darbe olduÄŸuna kesin olarak inandım. Ailemle beraberim, darbe oluyor. Ä°lk anda hemen en kötü senaryoyu aklımdan geçirdim. 1-2 dakika bir telaÅŸ yaÅŸadım. EÅŸim de yanımdaydı. En kötü senaryoyu hazmettim.
Åžehitlik olabilir.
Şehit olmak iyi senaryo da mahpus olmak, ailenizden ayrılmak söz konusu. Yollar epey sıkışık olduğu için ara yollardan, çevrelerden dolanarak saat 2,5 gibi varabildik havaalanına.
- HELÄ°KOPTER SÄ°LAH DOÄžRULTMUÅžTU
- Havaalanına giderken tanınmamanız gerekmiyor muydu? Bir önlem aldınız mı?
- Yollardaki insanlar hep bizi koruyacak insanlar olduğu için hiç düşünmedim doğrusu. Havaalanına vardığımızda Cumhurbaşkanımız geldi ve F-16'ların alçak uçuş, sonik patlama yaptıkları şeyi orada birkaç kere daha yaşadık. O arada eşim ve çocuklarım da aynı şeyi Tarabya'da yaşadı. Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde gün aydınlanırken, Cumhurbaşkanımız daha oradayken bir helikopter çevremizden tur attı. Bir ara camı araladım ve helikopteri silahları bize doğrultulmuş şekilde geçerken gördüm. Bu helikopter kim, düşürebilir miyiz diye düşünürken etrafta siviller olduğu için bir şey yapılmadı. Öyle orada bir endişe ettik doğrusu.
KARARLILIKLA TANKIN KARŞISINA ÇIKAR
Cumhurbaşkanımızın Marmaris'ten İstanbul'a uçakla gelmesi beni tedirgin etti. Ama kararlılıkla tankın karşısına çıkacak bir Cumhurbaşkanı olduğu için o kararını sorgulamadım. Öyle bir Cumhurbaşkanı olduğu için insanlar tankın karşısına çıktı. Böyle imtihanları yaşaya yaşaya Allah bize dayanma gücü vermiş demek ki.
Makam mevki için yapmıyoruz
Eğitim alanına olan ilginiz nereden kaynaklanıyor?
Sadece ben deÄŸil, Sümeyye Hanım da öyle, Esra Hanım da öyle. Fazla dertli oluÅŸumuzdan kaynaklanıyor herhalde. Türkiye'de bu konuda daha iddialı iÅŸlerin yapılması gerektiÄŸini yakinen tespit ettik. Hepimizin ABD'de, Ä°ngiltere'de eÄŸitim tecrübeleri oldu. Ben yüksek lisansı Harvard'da yaptığım dönemde özellikle eÄŸitim politikası konusunda çalışmalar yaptım. Dünya Bankası'na ilk girdiÄŸimde de eÄŸitim politikası konusunda çalışmalar yaptım. Eskiden beri, ortaokul, lisedeyken bile, yatılı okuyan arkadaÅŸlarımızın tecrübesi nasıl daha iyi olur diye, arkadaÅŸlarımızı nasıl zararlı alışkanlıklardan koruyup daha iyi yerlere, daha faydalı mecralara sevk edebiliriz diye kendi aramızda hep çalışmalar yapardık. Demek ki babamızdan, annemizden gördüğümüz ÅŸey olduÄŸu için, insan yetiÅŸmesinin önemli olduÄŸunu bildiÄŸimiz için ben ve bütün kardeÅŸlerim bu konuda çalışmalar yapıyoruz. Ama bazen bakıyorsun “Bilal ErdoÄŸan'ın orada ne iÅŸi var, Bilal ErdoÄŸan'ın ne titri var diyorlar. Bizi baÅŸka siyasilerin çocukları gibi gece kulüplerinde falan mı görmek istiyorlar bilmiyorum. Ama biz bu iÅŸlerin içinde görününce insanların bu iÅŸlere daha fazla ehemmiyet verdikleri bir gerçek. EÄŸer hiçbir ÅŸey yapamıyorsak bile insanların öğrencilere karşı hassasiyetlerini birazcık arttırabiliyorsak o bile bir hizmettir. Yoksa ne bir havamız olsun, ne makam mevkimiz olsun diye bu iÅŸleri yapmıyoruz. Bilakis kardeÅŸlerim adına da söyleyeyim, çok da göz önünde olmayı seven insanlar deÄŸiliz.
Henüz yorum yapılmamış.