Sosyal Medya

Güncel

'İstismar etmediği değer kalmadı'

Diyanet İşleri Başkanlığı, Fethullah Gülen yapılanmasına ilişkin tespitler ve öneriler içeren kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Bu rapor için temel metin 15 temmuz darbe girişiminden sonra yapılan Olağanüstü Din Şûrası’nda yapılan tespitler olacak. Raporun din istismarı ile ilgili bölümü büyük ölçüde tamamlandı. Bu bölümde örgütün, “çiğnemediği esas, istismar etmediği değer kalmadığı” belirtildi.



15 Temmuz darbe giriÅŸiminin ardından Gülen yapılanmasını yeniden mercek altına alan Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, OlaÄŸanüstü Din Şûrası’nın ardından kapsamlı bir rapor hazırlıyor. Raporun, “FETÖ-PDY’nin din istismarı” bölümü büyük ölçüde tamamlandı. Raporda örgütün “neredeyse çiÄŸnemediÄŸi esas ve hüküm, istismar etmediÄŸi deÄŸer kalmadığı” gibi tespitlere yer verildi. Bu tespitler yapılırken Gülen’in vaazlarından ve yapılanmanın kullandığı araçlardan somut örnekler kullanıldı.

Raporun tamamı henüz hazır değil ancak din istismarına ilişkin bölüm büyük ölçüde tamamlandı.

Ä°slâm dinine davetin, sadece Allah’a ve Hazreti Peygamber’in yoluna yapıldığı vurgusu bu bölümün en başında yer alan ilk tespit.

“Allah adı kullanılarak çeÅŸitli kiÅŸilere, yapılara ve hiziplere yönelik davet, insanları din ve Allah diyerek aldatmaktır ve dine yapılmış en büyük haksızlıktır. Din adına, Allah adına insanların manevi duygularını istismar ederek kurulan yapıların Ä°slâm’dan onay alması mümkün deÄŸildir. Kimse Allah adını kullanarak kendi davasına, ikbâline, menfaatine davet etmemelidir.”

Ancak bu deÄŸerlendirmelerin ardından tarih boyunca din üzerinden çıkar peÅŸinde olan, dini ve Allah’ın ayetlerini istismar edenlerin hiç eksik olmadığı bilgisine de örneklerle yer verildi. Bu örneklerden biri Medine’de Müslümanlara zarar vermek amacıyla Kubâ Mescidi’nin karşısına yaptırılan Dırar Mescidi.

“Yüce Allah bu mescit ve onu yapanların niyetleri hakkında ÅŸu ayetleri indirerek iÅŸin iç yüzünü bildirmiÅŸtir: ‘Bir de zararlı faaliyetlerde bulunmak, küfre yardım etmek, müminler arasına ayrılık sokmak için ve öteden beri Allah ve Rasulü’ne karşı savaÅŸanlara üs olsun diye bir mescit yapanlar vardır. Bunlar, ‘Bizim iyilikten baÅŸka bir kasdımız yok’ diye de mutlaka yemin ederler. Ama Allah ÅŸahitlik ederk ki bunlar mutlaka yalancıdırlar. Onun içinde asla namaz kılma...(et-Tevbe 9-107/110)”

“Duygulardan hayallere, inançtan ibadete kadar istismar”

Raporda bu örneklerden sonra söz Gülen yapılanmasına getirildi ve geçmişte olduğu gibi bugün de din istismarının görüldüğü belirtildi.

“Bunun en somut örneÄŸi ise Gülen örgütüdür. Ä°nançtan, ibadete, duygulardan hayallere, kalplerden beyinlere kadar istismar edilmedik hiçbir ÅŸey bırakmamışlardır.”

Bu değerlendirmelerin ardından örgüt tarafından istismar edilen dini değer ve hakikatler madde madde sıralandı.

1- "Allah’ın adı istismar edildi"

Bu baÅŸlık altında "Gülen yapılanması mensuplarının Fethullah Gülen’in, Allah Teâlâ ile doÄŸrudan konuÅŸtuÄŸuna inandıkları ve bu sebeple onun sözlerini büün insanların sözlerinden üstün tuttukları" belirtildi. Oysa “Allah seçtiÄŸi peygamberleri dışında hiç bir beÅŸerle doÄŸrudan konuÅŸmamıştır” denildi.

“Gülen, 07-04-1991 tarihinde yaptığı bir vaazında biatten bahsederken Allah’ı istismar etmenin açık bir örneÄŸini şöyle diyerek sergilemiÅŸtir. ‘Elimi elime koydum, ÅŸunu benim arkadaÅŸlarımın eli say Ya Rasûlallah dedim. O eli tutanlar Allah’ın elini tutmuÅŸ sayılırlar. Bu cemaat Allah’ın elini tutmaya niyet etmiÅŸ gibidir.”

2- "Kur'an istismar edildi"

Gülen’in Kur'an-ı Kerim’i istismar ettiÄŸine iliÅŸkin örneklere de yer verildi. Bunlardan birinde Fethullah Gülen’in bir vaazında Kur'an’ı cemaatin üstüne fırlattığı anlatıldı.

“Gülen 03-06-1990 tarihinde yaptığı bir vaazında güya heyecanlanıp Kur'an’ı cemaatin üzerine fırlatmış ve bu esnada da ‘Kur’an’a sahip çıkın! Rasullüllah’a sahip çıkın!’ diye bağırmıştır. Gülen 31-03-1991 tarihinde ‘Kutsilerin Ufku’ konulu vaazında, bu kustilerin Peygamberimiz ve ashabı olduÄŸunu ifade ettikten sonra ahir zamanda ‘ikinci kutsiler’ diye bir gruptan bahsetmekte ve onların geleceÄŸini dile getirmektedir. ‘Kutsiler’ sözüyle kendi grubuna kutsallık atfetmekte ve ÅŸu ayete atıfla da bu kutsilerin Allah’ın ÅŸahitleri olduklarını ifade etmektedir:’ Ä°nkâr edenler, ‘Sen Peygamber deÄŸilsin diyorlar. De ki: Benimle sizin aranızda ÅŸahit olarak Allah ve bir de yanında kitap bilgisi bununanlar yeter. (Ra’d, 13/43). Ayette yer alan(kendilerinde kitap bilgisi olanlar) ifadesini, kendi grubu ÅŸeklinde yorumlamaktadır.”

Bu baÅŸlık altında baÅŸka örnekler de var. Gülen’in Hazreti Meryem’e gelen ruhun Hazreti Muhammed olduÄŸunu söylecek kadar tahrifte ileri gittiÄŸi bunlardan biri.

3- "Hazreti Peygamber istismar edildi"

Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı tarafından hazırlanan raporda Gülen’in vaazlarında ve kitaplarında en fazla Hazreti Peygamber’i istismar ettiÄŸi belirtildi.

“Vaazlarında açıkça dile getirdiÄŸine göre Hazreti Peygamber, Ä°zmir’e gelmekte, cemaatin arasında dolaÅŸmakta ve onları teftiÅŸ etmektedir. 06-04-1979 tarihli bir vaazında şöyle demektedir: ‘Birisi şöyle anlatır: Geve bulunduÄŸum yerde Rasul-i Ekrem’i gördüm. Bana dedi ki: Ben ÅŸimdi teftiÅŸe çıktım. Buradan da Ä°zmir’e gidiyorum. Bir baÅŸkası ÅŸunu söyleyecektir: Gelip minbere oturdu veya mihrabın dibine oturdu. O cemaatin içinde isbat-ı vücud etti.”

Bir örnek ise örgütün televizyonunda yayınlanan ve o dönemde rating sıralamasında dikkat çekici bir yeri olan Åžefkat Tepe isimli dizide Hazreti Peygamber’in ışık hüzmesi halinde bir kamyon kasasına binmesi oldu.

4- "Sahabeyi istismar etti"

Bu baÅŸlık altında ise Gülen’in dini efsunlama aracı olarak kullandığı ve bu konuda özellikle peygamberler tarihi ve siyer-i nebiyi bizzat kendi hikâyesi gibi anlattığı, yeniden formatladığı belirtildi.

“Gülen’in dini söylemle ilgili en büyük baÅŸarısı siyer-i nebiyi kendisinin ve takipçilerinin hâlihazırdaki durumuyla bire bir örtüşür ÅŸekilde kurgulaması ve takipçilerini bu kurguya yürekten inandırmasıdır. 03-06-1990 tarihinde yaptığı bir vaazında ‘Bu din garip olarak baÅŸlamıştır. BaÅŸladığı zamana avdet edecektir...’ hadisini naklettikten sonra kendi grubunun bu gariplerin ikinci halkası olduÄŸunu ifade eder. Daha sonra Rasulullah Efendimizin bir elinin sahabesinin başı üzerinde olduÄŸunu, bir elinin de kendi cemaatinin başı üzerinde olduÄŸunu seyan eder ve Peygamberimizin onlara “ashabım” dediÄŸini ifade eder.”

5- "İslâmi kavramlar hem istismar hem tahrif edildi"

Bu başlık altında ise şu değerlendirmeye yer verildi,

“Örgüt hiyerarÅŸisinde ve faaliyetlerinde sıkça kullanılan bu kavramların anlamları kaydırılmış, gelenekteki içerikleri boÅŸaltılmış ve farklı anlamlarda kullanılmaya baÅŸlanmıştır. O kadar ki, bugün olumsuz çaÄŸrışımlar yaptığı için Müslümanlar bu kavramları kullanamaz hale gelmiÅŸlerdir.”

6- "En çok istismar edilenler genç dimağlar ve körpe zihinler"

Bu Şûra’da da en çok üzerinde durulan baÅŸlık. Örgütün orta öğretim seviyesinden itibaren ülkedeki zeki gençleri, inançlarını, ideallerini, ufuklarını ve hayallerini ya çalarak yahut yanlış yönlendirerek istismar ettiÄŸi, gençlerin tertemiz duygularını sömürdüğü ifade edildi.

“Sahte tevazu ve yumuÅŸak sözle, gözyaşı ve sözde vaaz ve nasihatle her umut ve özlemi emeline alet edip millet evladından devÅŸirdiklerini gizli maksat, mutlak itaat ve sinsi bir sızma becerisiyle donatmıştır. Bu yumuÅŸak huylu görünen emre amade robotlaÅŸtırılmış müntesipler, milletimizi Allah, peygamber sahabe ile aldatmıştır.”

7- "Beddua istismar edildi"

Fethullah Gülen’in en çok gündem yaratan sözleri arasında “bedduaları” geliyor. Diyanet’in raporuna göre Gülen bu kavramı da istismar etti, bir silah olarak kullandı. Bunu yaparken de Hazreti Peygamber’in müşriklere yani Allah’a ortak koÅŸanlara karşı kullandığı beddua ifadelerini, kendisinin öfke duyduÄŸu Müslüman kesimlere yöneltti. Diyanet’e göre, “Hazreti Peygamber ve ashabının en zorda kaldığı günlerde müşriklere yaptığı bedduaların, Müslümanlara yöneltilmesi dini ilkelerle asla baÄŸdaÅŸtırılamaz.”

8- "Fetva istismar edildi"

Fetvanın istismarı raporda yer alan son baÅŸlık. Gülen’in takipçilerinin örgütsel baÄŸlılıklarını kesintisiz sürdürmelerini temin için geleneksel fıkıh kültüründe yer alan bazı hükümleri baÄŸlamından ve amacından kopararak tehdit vasıtası haline getirdiÄŸi vurgulandı. Bu konuda verilen örnekler ise örgütün yapılanması ve finansmanı için fetvanın kullanıldığına da iÅŸaret ediyor. Bunlar arasında örgütün belirlediÄŸi kiÅŸiyle evlenmek ve ağır yemin ÅŸekilleri kullanmak da yer alıyor.

“Örgütten ayrılmamak, tayin edilen yere gitmek, cemaatin belirlediÄŸi görevleri yapmak, belirlenen kiÅŸiyle evlenmek, sürekli maddi katkı saÄŸlamak, elde ettiÄŸi bilgileri abi, abla ya da sözde imama ulaÅŸtırmak için talâkı üzerine söz vermek ve diÄŸer ağır yemin ÅŸekillerini devreye sokmak, örgüt kanunlarına göre suç sayılan eylemleri cezalandırmak için verilen fetvalar burada örnek olarak zikredilebilir. Hatta Ä°slâm’ın sembolü sayılan temel ibadetlerin ya eda ÅŸekilleri deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ ya örgütün amacı doÄŸrultusunda içleri boÅŸaltılmış ya da tahrif edilmiÅŸtir. Meselâ günde beÅŸ vakit olan ve bilinen ÅŸekliyle kılınması gereken namazın, ya uygun bir zamanda arka arkaya topluca ya da kalben ima ile kılınabileceÄŸi yaput daha sonra kaza edilebileceÄŸi; Ramazan orucunun bu ay dışında uygun bir zamanda tutulabileceÄŸi fetvaları verilebilmiÅŸtir.”

Tüm bu tespitlerin sonunda Diyanet raporunun bu bölümünü “Örgütün neredeyse çiÄŸnemediÄŸi esas ve hüküm, istismar etmediÄŸi deÄŸer kalmamıştır. Netice itibarıyle, dini kavramlar ve deÄŸerlerin, Gülen tarafından bizzat sevk ve idare ettiÄŸi örgütün din dışı amaçlarını gizleyen bir sütre hem de mensuplarını mutlak sadakatle baÄŸlılığa sevk eden bir araç ya da aparat olarak kullanıldığı şüphesizdir” ifadesiyle bitirdi. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.