Cemaat iddianamesinde şoke eden ayrıntı: Stockholm sendromu

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe giriÅŸiminden önce tamamlanan ‘cemaat ana davası’ iddianamesinde çok çarpıcı detaylar ortaya çıktı. Ä°ddianamede maÄŸdurların cemaat üyesi gibi davrandığı belirtilerek Stockholm sendromuna dikkat çekildi.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar CoÅŸkun’un hazırladığı FETÖ’ye yönelik hazırlanan ana iddianamede, özetle şöyle denildi:

“Örgütün hükümete karşı bir darbe teÅŸebbüsünde bulunduÄŸu aÅŸikar olmasına raÄŸmen resmi hiç bir ÅŸikâyet baÅŸvurusu yapmamıştır. Örgütün varlığı, terör örgütü olduÄŸu kabul edilmesine raÄŸmen kamu kurumları aktif bir faaliyet içinde de olmamışlardır. Kamu idarelerindeki kamu görevlileri, örgüt geri geldiÄŸi zaman zulmünden çekindiklerini, örgütün karşısında yer almamak için böyle davranmak zorunda olduklarını açıklıkla ifade etmiÅŸlerdir. Toplum üzerinde olduÄŸu gibi kamu görevlileri üzerinde de örgütün kurduÄŸu baskı ve tehdidin boyutu oldukça vahimdir. Yalnızca bu durum bile yapının niteliÄŸini izhar etmektedir.

AKILLA Ä°ZAHI YOK

SoruÅŸturmada bir diÄŸer engel ise bu örgütün faaliyeti nedeniyle zarar görenler, maÄŸdurların sonradan ‘Stockholm Sendromu’ yaÅŸayarak FETÖ ile iyi iliÅŸkiler kurarak sanki kendilerine karşı hiç suç iÅŸlenmemiÅŸ ve suçtan kazanç saÄŸlamış gibi davranmalarıdır. MaÄŸdur edilen kimseler, örgüt tarafından algı yönetiminde kullanılmışladır ve bu durum anlaşılır gibi deÄŸildir. Örgütün iÅŸlediÄŸi suç karşısında ezilenlerin sonradan yıllardır bu cemaatten biri gibi hareket etmeleri akılla mantıkla izah edilememektedir.

BİLİRKİŞİYE TEHDİT

Yargı içinde örgütün önemli bir militarist kadrosu varlığını sürdürmektedir. Örgüt istediÄŸinde her türlü hukuksuz kararı verecek ve yargı eliyle devletin kamu gücünü örgüt menfaatine kullanacak binlerce hâkim savcıya sahiptir. Yargının içinde bulunduÄŸu bu durum sebebiyle örgüte karşı karar alıp uygulamada da sorunlar sıkıntılar yaÅŸanmıştır. FETÖ’de benzer diÄŸer terör örgütleri gibi hâkim, savcıları, tanıkları, maÄŸdurları, bilirkiÅŸileri korkutup tehdit ederek soruÅŸturmayı engellemeye çalışmıştır. Bütün bu fiili engeller ve örgütün engelleme gayretlerine raÄŸmen devletin düzeninin ve bekasının temini için bu soruÅŸturma mevcut ÅŸartlar altında güçlükle devam ettirilip sonuçlandırılmıştır.”

Ä°LK DURUÅžMA KASIMDA

Mahkemenin kabul ettiÄŸi iddianame çerçevesinde Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduÄŸu 73 kiÅŸi önümüzdeki kasım ayında yargılanmaya baÅŸlayacak.

Stockholm sendromu nedir

Stockholm sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kiÅŸiyle olası diyalog sürecinde oluÅŸan, duygusal anlamda sempati ve empati oluÅŸması olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terimdir. Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılan sendrom, ismini 1973 yılında Ä°sveç’in baÅŸkenti Stockholm’de yaÅŸanan bir olaydan almaktadır. Banka soyguncusu tarafından altı gün boyunca rehin tutulan bir kadın, soyguncuya duygusal olarak baÄŸlanır. Serbest kaldığında soyguncuyu savunmakla kalmaz, niÅŸanlısını terk ederek kendisini rehin alan banka soyguncusunun hapisten çıkmasını bekler. Stockholm sendromu birçok rehine olayında yaÅŸanmıştır.

İddianame neyi kapsıyor

17/25 Aralık operasyonlarından ardından bir çok savcılık tarafından Gülen cemaatine yönelik soruÅŸturmalar baÅŸlatıldı. Ancak örgütün ideolojisi, mali yapısı, haberleÅŸme sistemi, örgütün idaresi, insan kaynakları, Türkiye genelindeki eylemlerinin ele alındığı ana soruÅŸturmayı Ankara Cumhuriyet Savcısı Serdar CoÅŸkun 2014 yılında baÅŸlattı.Savcı Serdar CoÅŸkun, yaklaşık 2.5 yıl sürdürdüğü soruÅŸturmayı darbe giriÅŸiminden hemen önce tamamlayarak, aralarında Fetullah Gülen’in de bulunduÄŸu 73 üst düzey şüpheli hakkında dava açtı. Ä°ddianamede, Gülen Cemaati’nin TSK baÅŸta olmak üzere devlet kurumlarındaki örgütlenmesi detaylı bir ÅŸekilde ele alındı. Ä°ddianame, 22 Temmuz’da mahkeme tarafından kabul edildi.