Güncel
Irak'ın güvenliği konusunu yeniden gözden geçirmemiz gerekir
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, G-20 Zirvesi’ne katıldığı Çin’den Ankara’ya dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken, ABD Başkanı Barack Obama’yla görüşmelerini anlattı. Erdoğan, Suriye’yle ilgili konuşmalarını, “Obama, özellikle Rakka konusunda beraber bir şeyler yapmak istiyor. Bizim açımızdan bir sıkıntı olmayacağını belirttik. ‘Askerlerimiz bir araya gelsinler, ne gerekiyorsa bu yapılır’ dedik” diye aktardı.
G20 zirvesine ev sahipliÄŸi yapan Çin’in Hangzhou kentinde, kelimenin tam anlamıyla dünyanın derdine derman arandı. Küresel ekonomik büyümenin artırılması için yoÄŸun müzakereler yapılırken, zirveye damga vuran Suriye’deki savaÅŸ ve çözüm arayışlarıydı. Ve bu konuda Türkiye son hamleleriyle zirvede kilit ülke konumuna gelmiÅŸ gibi görünüyordu. HaberTürk'ten Selçuk Tepeli'nin haberine göre, dönüş yolunda söze temaslarını anlatarak baÅŸlayan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, zirveyi şöyle özetledi: “5 oturumdan oluÅŸan zirveyi tamamladık. Küresel büyümenin uzun vadede sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı ÅŸekilde devam etmesi için gereken reformlar en önemli gündem maddelerimizdendi. Büyümenin G20 ülkeleriyle birlikte tüm dünyaya yayılması fikrini içeren ‘kapsayıcılık’ konusuna, Antalya’daki G20 zirvesinde özel önem vermiÅŸtik. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerin, geliÅŸmekte olan ve az geliÅŸmiÅŸ ülkeleri de gözettiÄŸi bir kalkınma anlayışını esas alan hareketin burada da ön plana çıktığını gördük. BM’nin sorumluluÄŸunda yürüyen bu çalışmaya G20’nin öncülük etmesini olumlu buluyoruz.
‘MERKEL DAHA OLUMLU’
5’inci oturum, terörizm ve mülteci sorunuydu. Ana konuÅŸmacı bendim. Tabii mülteci sorununda dünya maalesef iyi bir sınav veremedi, hâlâ veremiyor. Bazı ikili görüşmeler de yaptık. Gerek Sayın Putin’le gerek Sayın Obama’yla, gerek Sayın Merkel’le görüşmeler de bunlar arasında. Sayın Merkel’in mülteci sorununa daha olumlu yaklaÅŸtığını açıkça söyleyebilirim. Görüşmede, ‘Dayanışma içinde olmamız lazım; mülteci sorununa yönelik çok ciddi adımlar atmalıyız’ dedik. Körfez’le görüşmeler yaptığımızı söyledik.
‘SINIRIMIZDA MÃœLTECÄ° YERLEŞİMÄ° İÇİN ADIM ATILABÄ°LÄ°R’
Oralardan da alınacak desteklerle, oluÅŸturulacak güvenli bölgede, hatta gerekirse Türkiye’nin güney sınırında pekâlâ mültecilerin yerleÅŸimiyle ilgili adımlar atılabilir. Güneyden kastım, Hatay’dan doÄŸuya uzanan bölge. Oralarda böyle bir yapılaÅŸmaya gitme imkânımız olabilir. Zira o bölge insanlarının, kültürel açıdan uyumu nedeniyle de bir adım atılabilir.
Güvenli bölge, G20 Antalya Zirvesi’nde tüm liderlere açtığımız bir konuydu. Prensipte kimse karşı çıkmıyor. Ama o günden bugüne, muhataplarımızın beklenen adımları attığını da görmedik. Suriye krizi, bir yandan ülke içindeki can kayıpları ve terör örgütlerinin faaliyetleri, diÄŸer yandan da tetiklediÄŸi sığınmacı dramıyla, dünyanın kanayan yarası olmaya devam ediyor. Bu meselenin insani duyarlılıklar temelinde çözülmesi için önümüzdeki süreçte de çalışmaya devam edeceÄŸiz.
AB BaÅŸkanı Tusk ve AB Komisyonu BaÅŸkanı Juncker’le de görüşme yaptık. Konuyu onlara da açtık. Yaklaşımımızı samimi buluyorlar. Bunun yetmeyeceÄŸini, sözlerin tutulması gerektiÄŸini hatırlattık.”
‘DOÄžUYA ÇEKÄ°LDÄ°KLERÄ°NDE MESELE KALMAZ’
“Åžu anda biliyorsunuz Cerablus’ta atılan adımlar güneye doÄŸru gidiliyor. Münbiç’e doÄŸru, ayrıca El Rai’de de mesafe alındı. Batı ile doÄŸu birleÅŸtirilmiÅŸ durumda. Oradaki ılımlı muhalif gruplarla, askerimizin verdiÄŸi lojistik destek sayesinde önemli neticeler alındı. Åžimdi orada birincisi tabii ki El Bab meselesi var. Ä°kinci olarak da Münbiç’te bize baÅŸtan verdikleri sözün yerine getirilmesi... Biz de ‘Henüz doÄŸuya çekilmediler’ diyoruz. Zaten gerçekten doÄŸuya çekildiklerinde bizim açımızdan bir mesele kalmaz. Cerablus ÅŸu an kendi halkına kavuÅŸmuÅŸ vaziyette. Oradaki 1400 ılımlı muhalif, Cerablus’un kendi insanları. Temenni ediyorum ki ılımlı muhalifler kendi topraklarına sahip çıkmak suretiyle belirsizliÄŸi de süratle gidermiÅŸ olurlar.”
‘ORDUMUZ ARTIK DAHA GÜÇLÃœ’
Son zamandaki operasyonlarda gerek DAÄ°Åž, gerek PKK, PYD, YPG, FETÖ karşısında bütün güvenlik güçlerimiz mücadeleyi sürdürüyor. Bazı dostlar ‘Neden bu kadar cephe açıyoruz?’ diyor. Türkiye’nin güvenlik güçleri bütün bu cephelerin hepsinde mücadele verebilecek güce ve kararlılığa sahip. Nitekim bu mücadelede karşı tarafa ciddi bedeller ödetiyoruz. Åžehitlerimiz olsa da, son operasyonlarda, Çukurca çevresinde, Aktütün’de, bütün o bölgelerde, Derecik’te, onlara da ağır bedeller ödettik. 15 Temmuz sürecinde tutuklamalar da oldu ama netice itibarıyla, ordumuz daha güçlü hale geldi. En azından askerlerimize özgüven geldi. Cerablus operasyonu, kararlılığımızın en önemli ifadesiydi.”
‘BAYRAMDA ATEÅžKES OLABÄ°LÄ°R’
“Åžunu net olarak söylemeliyiz: Dışarıdan bir adım gelse de gelmese de Türkiye olarak bizler ensar anlayışıyla Suriye’deki kardeÅŸlerimize desteÄŸi sürdüreceÄŸiz. Åžu anda zaten ciddi mülteci geçiÅŸi söz konusu deÄŸil. Son operasyonlarla Suriye kuzeyindeki halka da özgüven geldi. Tek sıkıntı Halep’te. Gerek Obama gerek Putin ile görüştük. DışiÅŸleri bakanlarımız da üçlü görüşecek. Ä°nÅŸallah bayram öncesi Halep’te ateÅŸkesi saÄŸlamayı ümit ediyoruz. Ardından Kızılay’la giyim, yiyecek, ilaç gibi yardımları, oyuncakları ulaÅŸtırmayı planlıyoruz. Bayramı bayram gibi yaÅŸama imkânına kavuÅŸsunlar istiyoruz. Bunları da paylaÅŸtık. Olumlu bakıyorlar. Putin, 2-3 gün içinde çözüme ulaşılabileceÄŸinden söz etti.”
‘ÅžU ANKÄ° OHAL’Ä°N GEÇMÄ°ÅžTEKÄ°LERLE HİÇBÄ°R Ä°LGÄ°SÄ° YOK’
“Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaÅŸadığı darbe giriÅŸimi, bir yönüyle terörizmin ilk defa görülen yeni biçimidir. Biz PKK, PYD, YPG, DAÄ°Åž gibi terör örgütleriyle mücadele ederken ÅŸimdi de FETÖ, terör boyutuyla ortaya çıktı. Darbe giriÅŸimi, her kökenden, meslekten, meÅŸrepten insanımızın ülkemizin her bölgesinde direniÅŸiyle püskürtüldü. 241 vatandaşımız ÅŸehit düştü, 2 bin 194’ü yaralandı. ‘Bir musibet bin nasihatten evladır’ derler. YaÅŸananlardan alınacak dersler var. Biz gereken dersleri çıkarıyoruz, inanıyorum ki her kesim de kendince çıkarıyordur. Ama son zamanlarda, bazılarının yine o eski günlere dönme hasreti içinde olduklarını görmek bizi üzüyor. Ãœlkenin her açıdan süratle ayaÄŸa kalkması, ekonominin güçlenmesi için hep birlikte gayret edilsin dediÄŸimiz bir süreçte, bu ÅŸekilde davranışlar sergilenmesi bizi üzüyor. ‘KHK’lara karşıyım’ gibi yaklaşımlar doÄŸru deÄŸil. Åžu andaki OHAL’in geçmiÅŸtekilerle hiçbir ilgisi yok. Eskiden bakkallar hemen boÅŸaltılır, stoklar yapılırdı. Åžimdi böyle bir ÅŸey yok. Hayat normal devam ediyor. TÃœSÄ°AD’ın bir ziyareti olmuÅŸtu. Onlara da söyledim: ‘Ãœretiminizde, yaÅŸamınızda anormallik var mı? Hayır, tam aksine, koÅŸullarınız olumlu hale geldi. Halbuki o eski OHAL’ler olsa belki fabrikalarınızı açamayacaktınız, grev üstüne grevler gelecekti.”
‘YARIN NEREDE OLACAÄžI BÄ°LÄ°NMEZ’
“Milletimizin 15 Temmuz’daki duruÅŸu, dirayeti, cesareti, her ÅŸeyi farklı istikamete getirdi. Bu millet iftihar edilecek, alnı öpülesi bir millet. Ziyaret ettiÄŸimiz ÅŸehit annelerinin, babalarının, gazilerin tavrı, hizmet aÅŸkımızı artırıyor. 170 ülkede örgütlenmeleri var, küresel bir ÅŸebeke. Ä°nanç, eÄŸitim, hayırseverlik gibi insani duyguları, ayrıca ticari iliÅŸkileri istismar ederek kendine alan açan FETÖ’ye karşı dünyayı duyarlı olmaya davet etmeliyiz. Tabii ki ülkemizden baÅŸlayacağız. 15 Temmuz’daki vakanın yarın nerelerde cereyan edeceÄŸi bilinmez. Buralarda, nasıl 40 yılda TSK, polis, yargı ve bakanlıkları ele geçirme fırsatını buldularsa, baÅŸka yerlerde de deneyebilirler.”
‘BÖLGEDE GERÄ° ADIM ATMA ÅžANSIMIZ YOK’
-Suriye’de kendi imkânlarımızla güvenli bölge oluÅŸturmak gibi bir durum mu söz konusu?
(Haritadan iÅŸaret ederek) Åžu gördüğümüz tabloda yeÅŸil olan yerlerin hemen tamamına yakını ne yazık ki DAÄ°Åž, PYD ve YPG’nin elindeydi. Son operasyonlar için biz ılımlı muhalifleri eÄŸit-donat kapsamında yetiÅŸtirmiÅŸtik. Ä°lk etapta 1000, sonra 1400’e çıkararak topraklarımızdan bunları Cerablus’un biraz daha batısına soktuk. Cerablus kuÅŸatmaya alındı. Onlara obüslerimiz (Fırtına’lar) destek verdi. Talep ettiÄŸimizde Koalisyon güçleri de gereken desteÄŸi saÄŸladı. Onlar daha çok havadan vurdu. Karada bizim tankçılar, piyade olarak da ılımlı muhalifler bu iÅŸi gördü. Böylece zaten çok kısa sürede Cerablus alındı. DAÄ°Åž çekilmek zorunda bırakıldı. Güneye inmeye baÅŸladılar. Aslında biz Menbiç konusunda da daha önce Obama’ya bir teklifte bulunmuÅŸtuk. Görüşmemizde, ‘Menbiç kesinlikle Araplarındır, oraya PYD, YPG falan gelmeyecek’ demiÅŸti. Menbiç’te Arapların oranı yüzde 90-95. Buna raÄŸmen PYD’lileri yukarıya çıkarmak istediler. Biz ise tam aksine tersten gidip yukarıdan inmeyi teklif etmiÅŸtik. ‘Bu 2-3 ay sürer’ diyerek teklifimize yanaÅŸmamışlardı. Halbuki hayat adeta normale dönmüş. Cerablus’u terk etmek zorunda kalan DAÄ°Åž, El Bab’a gidiyor. DAÄ°Åž’in tabii en önemli merkezi Rakka. Obama, özellikle Rakka konusunda beraber bir ÅŸeyler yapmak istiyor. Bizim açımızdan sıkıntı olmayacağını belirttik. ‘Askerlerimiz bir araya gelsinler, ne gerekiyorsa yapılır’ dedik. Bu arada El Rai’de yine mesafe alınınca, ılımlı muhalifler doÄŸuya ilerlemeye baÅŸladı. Bu çerçevede bir geliÅŸme daha yaÅŸandı. Fırat’la bizim tasarrufumuzda olmayan hayati öneme, stratejik konuma sahip bir köprü de alındı. Ä°ÅŸ daha rahat hale geldi. Åžu anda Menbiç’le yukarıda tasarruf altında olan yer arasında, ki fazla deÄŸil 11 km; Menbiç’le El Bab arasında 36 km var. Åžu anda bölgeyi kontrol altına almış vaziyetteler.
-Alınan yerlerde mülteciler için bir kamp mı oluşturulacak?
Hayır, kastettiğim kamp değil. Güvenli bölgenin oluşturulması halinde, altyapısı da dahil olmak üzere mültecilerin pekâlâ yerleşebilecekleri konutlar yapabileceğimizi söylüyorum. Benzer yerleşimlerin güneyimizde de söz konusu olabileceğini söylüyorum.
-Türkiye sınırları içinde, değil mi?
Sınırlarımız içinde de böyle bir şey düşünülebilir. Mültecilerin içinde çok vasıflı insanlar var. Gerekirse bu tür insanlar için Konut Edindirme Vakfı gibi bir vakıf kurulabilir. Bedeli ödeyen tapusunu alabilir. Ödeyemezse daire vakıfta kalmış olur. İş temininde de yardımcı olarak, çadırlardan, konteynerlerden kurtarılabilir.
-Bizim taraftaki yerleÅŸim daha erken baÅŸlayabilir mi?
Bizim tarafta zaten TOKÄ°’nin satılmamış evleri var. Ä°mkân dahilinde belki onlardan da yararlanılabilir. Ahıska Türklerine yaptığımız gibi Suriyeli mültecilerin bir kısmına da konut edinme konusunda yardımcı olunabilir.
-Halep’te sıkıntı olduÄŸundan söz ettiniz. Son durum nedir?
Ciddi sıkıntı olduÄŸu doÄŸru. Oradaki kardeÅŸlerimizin birçoÄŸu Gaziantep ve çevresinde yaÅŸayan vatandaÅŸlarımızla akraba. Çok acımasız bir saldırı var. AteÅŸkesin saÄŸlanması, yardımların ulaÅŸtırılması için çalışıyoruz. Çin’de Sayın Putin’e gerekenleri söyledik. ‘AteÅŸkesi bir an önce saÄŸlayalım’ dedik. Süreç biraz da Mevlüt Bey (ÇavuÅŸoÄŸlu), Kery ve Lavrov arasındaki görüşmelere baÄŸlı. Temennim, görüşmelerden bir an önce netice elde edilmesi. Gerekirse Putin’i olsun, Obama’yı olsun, biz de arayacağız kendilerini. Halep’te bayram öncesinde ateÅŸkesin saÄŸlanması, bu insanların huzur içerisinde bayrama girebilmeleri için çalışıyoruz.
‘GAZÄ°ANTEP SALDIRISI FÄ°TÄ°LÄ° ATEÅžLEDÄ°’
-Rakka’dan bahsettiniz. Türk askerinin Rakka’ya doÄŸru gitmesi söz konusu mu? Ayrıca 15 Temmuz öncesinde TSK’nın Suriye’ye girme konusunda isteksiz olduÄŸu, yanaÅŸmadığı söylentileri var. 24 AÄŸustos’ta Cerablus Harekâtı baÅŸladı ve ciddi sonuçlar alındı. Demek ki Türkiye daha önce girse belki bugün baÅŸka bir tablo olurdu. TSK’daki FETÖ unsurları mı direniyordu?
Bunu bölgedeki koalisyon güçleriyle olan hassasiyetler baÅŸta olmak üzere bölgesel faktörlere baÄŸlamak daha doÄŸru. Arka arkaya acımasız bazı hadiseleri yaÅŸamak, mesela Gaziantep’deki kına gecesine saldırı, fitili ateÅŸlemiÅŸtir. Bu hadisenin istismarını yapan PKK’nın tavrını da unutmayalım. Adeta müşterek yapılmış bir hareket gibi. Olayın hemen ardından, ‘Bunların hepsi HDP üyesi’ ÅŸeklinde açıklamalar yapıldı. Halbuki hiç alakası yok. Gittik, kendileriyle tanıştık, görüştük. 5 yaşındaki çocuÄŸa kendimi sordum, ‘ErdoÄŸan’sın’ dedi. 10 yaşında bir çocuk, demokrasi nöbetlerine katılmış. Düğünlerini ertelediler. Ben düğünlerini yapmalarını söyledim. Kızcağız hem utanıyor, bizim Hanım’a söylüyor... Vefat edenlerin 40’ından sonra nikâhı kıymalarında fayda olduÄŸunu söyledik. Allah rahmet etsin. Kolay deÄŸil, 56 kiÅŸi ÅŸehit oldu. Tüm bunlar, deyim yerindeyse fitili ateÅŸledi. ‘Daha bekleyemeyiz, adımı atalım’ dedik. Zaten ön hazırlıklarımız vardı.
-Türkiye’nin Rakka’da rolü olacak mı?
Bu, dediÄŸim gibi ABD ile görüştüğümüz konulardan. Yapılabilecekler görüşmeler neticesinde netleÅŸecek. Ancak biz artık bölgede var olduÄŸumuzu göstermek durumundayız. Geri adım atma ÅŸansımız yok. Geri adım atarsak, oralara DAÄ°Åž, PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleri yerleÅŸir. Benzer riskler Irak için de söz konusu, onu da söyleyeyim. Orada da görüyorsunuz, PKK kendine yer edinmeye çalışıyor. Musul, kuzeyinde Telafer, Türkmenler var. Yarın orada ne olacağı belli deÄŸil. Türkmenleri orada tamamen bitirmeye kalkabilirler. Bir taraftan BaÅŸika kampımız orada. Aynı ÅŸekilde Barzani’nin bizlerle münasebeti, ‘Dayanışma içinde olalım, bizi yalnız bırakmayın’ gibi yaklaşımları var. Dolayısıyla oraların güvenliÄŸiyle ilgili olarak da her ÅŸeyi gözden geçirmemiz gerekiyor.
‘95-40 KM’YÄ° OBAMA Ä°LE BERABER OLGUNLAÅžTIRMIÅžTIK’
-PYD konusunda ABD’nin tutumunda bir deÄŸiÅŸiklik var mı?
En azından saÄŸda da, solda da yani her iki bölümde de, ÅŸu anda Türkiye’ye bir müdahale söz konusu deÄŸil. El Rai’de de, Cerablus’ta da rahat çalıştık, çalışıyoruz. Mesela 95-40 kilometre olayını Sayın Obama ile beraber olgunlaÅŸtırmıştık; Antalya’daki G20 Zirvesi sırasında. Haritalarla geldi, açtı ama daha sonra iÅŸ tam tersine döndü. Åžimdi ise en azından uygulamada durum çok farklı.
-BM’de uçuÅŸa yasak bölge gibi bir karar çıkabilir mi?
BM Güvenlik Konseyi’nden öyle bir karar çıkacağına ihtimal vermiyorum.
-G20’deki son aile fotoÄŸrafı, Putin’le samimi sohbetiniz çok konuÅŸuldu. Antalya’da geçen yılki zirvede Obama ile samimi görüntünüz vardı. Sizin yorumunuz nedir?
Yanlış yorumlayanlar olabilir tabii ama doğrusu şu: Bizim aslında hepsiyle muhabbetimiz gayet iyi.
‘ANTÄ° AMERÄ°KANCILIK KENDÄ°LİĞİNDEN OLMUYOR’
-Terörist başının (FETÖ) iadesi konusunda Obama ile yaptığınız son görüşme sonrasında yeni bir gelişme bekliyor musunuz?
Biden’la, Sayın Obama’yla ayrıntılı konuÅŸtuk. Dedim ki ‘Bu adam o 400 dönüm arazideki kaÅŸanesinde hâlâ röportajlar veriyor’. Ãœlkelerimiz arasında suçluların iadesi anlaÅŸması var. Çok açık, o tür birinin gözaltına alınması gerektiÄŸini içeren madde var. ABD ‘Mahkeme kararını verene kadar dışarıda kalması gerekiyor’ gibi davranıyor. Öyle bir ÅŸey yok. Yapılması gereken çok net... Bize ikide bir söylenen ÅŸey ‘Türkiye’deki anti Amerikancılık.’ Bu kendiliÄŸinden olmuyor. VatandaÅŸlarımız, ‘Dostumuz ABD bize bunu nasıl yapar? Nasıl onu kendi topraklarında barındırır? Demek ki bize dost deÄŸil’ diyor. Anlattım bunu Obama’ya. Bunu yapın ki millet de en azından bir tavır koydular desin...
‘ABD’YLE BELÄ°RLEYÄ°CÄ° OLAN FETÖ MESELESÄ°’
-Obama, Putin, Merkel başta olmak üzere Türkiye bakımından en somut sonucu olan beklentileri karşılayan hangi görüşmeydi?
Siyasette, hiçbir zaman 2 kere 2, 4 olmuyor. Rakka’da ABD’nin tavrı belirleyici olacak. Åžu anda Rusya ile iliÅŸkilerimizde ekonomik olarak çok daha isabetli adımlar atabileceÄŸimize inanıyorum. Özellikle enerji alanında Enerji Bakanı’mızla onların enerji kuruluÅŸları geçen hafta yoÄŸun görüşmeler, çalışmalar yaptılar. Bundan sonrası inÅŸallah atılacak adımdır. Bu konuda da onlar kararlı. Türk Akımı’nın gelmesiyle bizim açımızdan önemli olan bir ÅŸey de ÅŸu: Temenni ediyorum ki fiyat konusunda sıkıntı yaÅŸamadığımız sürece çok daha süratli, onları da rahatlatacak ÅŸekilde, yani kazan-kazan esasına dayalı olarak adım atmış oluruz. ABD’ye gelince, zaten önümüzde BM Genel Kurulu var, ardından seçimler... Seçim ÅŸunu, bunu getirir noktasında deÄŸiliz. Ama stratejik ortak olarak kendileriyle çalışmalarımızı bugüne kadar nasıl sürdürdüysek, seçim neticeye göre tabii yine adımlarımızı ona göre atacağız ve geliÅŸtireceÄŸiz. Orada belirleyici olan tabii ki FETÖ meselesi. Bizim yargı sürecinde ortaya çıkan belgeleri, bilgileri teslim ediyoruz. Zaten ayın 18’inde BM Genel Kurulu baÅŸlıyor, ona gideceÄŸiz. Orada yine bazı görüşmeleri süratlendirerek, inÅŸallah sizlerin de lojistik desteÄŸiyle ABD’de FETÖ’yü çökertmeniz lazım.
‘AT Ä°ZÄ° Ä°T Ä°ZÄ°NE KARIÅžMIÅž VAZÄ°YETTE’
-Kamunun, kansere benzettiÄŸiniz FETÖ’cü yapıdan arındırılması noktasında atılan adımlar iÅŸin ne kadarının tamamlandığını gösteriyor?
Oran vermek mümkün değil. Yapacağımız daha çok şey var.
-15 Temmuz sonrası “Dere geçerken at deÄŸiÅŸtirilmez” demiÅŸtiniz. Genelkurmay BaÅŸkanı ve MÄ°T MüsteÅŸarı ile ilgili güvensizlik gibi de algılandı. O dönem kapandı mı?
MİT olsun, Genelkurmay olsun, devlet yönetiminde insan kolay yetişmiyor. Hele hele öyle makamlar var ki sır makamlarıdır. Buralara adam yetiştirmede ciddi sıkıntılar çekersiniz. Maalesef bazı çevreler gerek asker gerekse MİT noktasında sürekli bu tür meseleleri kaşıyor. Ülkemiz hassas bir dönemden geçerken böyle yapılması doğru değil. Bu konuda daha sağlam durmamız lazım. Süreci bu şekilde devam ettirmemizin gereğine inanıyorum.
-FETÖ ile mücadele çerçevesinde ihraç edilenleri kriptoların seçtiği, asıl kriptoların ise halen görevde durduğu, yanlış insanların gönderildiği söylentileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bunu söyleyenler kendilerine göre doÄŸru da söyleyebilirler. Ama ÅŸu var ki at izi, it izine karışmış vaziyette. ‘Ben bir ÅŸey atayım da nasılsa tutar’ diyenler var. Bazıları böyle yapıyor. Özellikle yazılı ve görsel medya dünyasında bu çok var. Fırsat bulduÄŸumda TV’leri izliyorum. Öyle yorumlar yapıyorlar ki suçladıkları o insanın bu iÅŸle hiç alakası yok. Ama o insana o yaftayı yapıştırıyor. Bunlar doÄŸru ÅŸeyler deÄŸil.
‘ADLÄ° YIL TEKLÄ°FÄ° ONLARDAN GELDÄ°’
-Bazı siyasilerin eski günlere dönme hasretinde olduklarını, üzüldüğünüzü söylediniz?
Ãœzgünüm, üzülüyorum. Çünkü CumhurbaÅŸkanı olarak bu tür bir yarışa girmek istemiyorum. Beyefendi (KılıçdaroÄŸlu) Yenikapı’ya gelmek istemiyordu. ArkadaÅŸlar devreye girdi. Bize gelenler oldu. ‘Güzel fırsat’ denildi. Ben de yazılı davetimi gönderdim. Buna raÄŸmen o açıklamayı yaptı. Sonra gerek kendi partisinden gerek dışarıdan zannediyorum kendisini aradılar. Sayın BaÅŸbakan da aradı. Sonra geleceÄŸini bildirdiler. Sayın Bahçeli davetimiz üzerine tereddütsüz Yenikapı’ya geleceÄŸini bildirdi ve geldi. Orada yapılan konuÅŸmalardan rahatsız olmadık. Genel itibarıyla toparlayıcıydı. Ardından Adli Yıl Açılışı vardı. Barolar BirliÄŸi BaÅŸkanı ziyaret talebinde bulundu. 6 -7 baro hariç hepsi geldi. Tek tek hepsinin elini sıktım. Yönetimden arkadaÅŸları ile makama çıktık, dertleÅŸtik. Yanında bir hanım vardı, üst yöneticilerinden. Dedi ki “Sayın CumhurbaÅŸkanı’m bu ÅŸeyler bitsin. Bu konuÅŸmaları hep yapabilelim. Adli Yıl’da da bunu halledelim’. ‘Bence sıkıntı yok, yaparız’ dedim.
-Teklif onlardan geldi yani?
Tabii. Bir otelde yapmayı planlamışlar. 500-600 kiÅŸilik bir yer. ‘Bizim Kongre Merkezi’miz çok daha rahat, inÅŸallah bu sene orda yaparız, isabetli olur’ dedim. O ÅŸekilde ayrılmıştık. Sonra haber aldık ki, gelmiyorlar. Oylama yapmışlar. Metin Bey arzulu idi. Oylama sonucu 2’ye 8 ile olumsuz bakmışlar. Arkadan Sayın KılıçdaroÄŸlu da davete ‘Hayır’ dedi. Fakat benzetmeleri hiç hoÅŸ deÄŸildi. ‘Yargı bağımsızlığına ters düşer’ dedi. Nasıl ters düşüyorsa? Burası partinin genel merkezi deÄŸil ki! Burayı yaparken bir ÅŸeyi düşünerek yaptık. Devletin toplantılarını yapabilecek bir yeri yok. Olan da çok çok pahalı. Öyle bir yer olsun ki yabancı misafirler geldiÄŸinde onlar da takdir etsinler. O gün yargı mensupları bin 600 kiÅŸi geldi ve hepsi de çok memnun oldular. Sayın Bahçeli de memnun oldu. Biz, anamuhalefetin oraya gelmeyiÅŸini anlamakta zorlanıyoruz.
‘EFKAN BEY’DEN Ä°STÄ°FADE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
-Efkan Âlâ’nın istifası kabine deÄŸiÅŸikliÄŸinin ilk adımı mı?
Efkan Bey benim müsteÅŸarımdı. Milletvekili olmadan bakan yaptığım, kabiliyetleri olan bir arkadaşımız. Son hassas dönemdeki geliÅŸmeler sebebiyle Sayın BaÅŸbakan’la bir deÄŸerlendirme yaptık. Böyle bir ÅŸeyin olmasının uygun olacağını söylediÄŸi için ‘Madem böyle düşünüyorsunuz, hayırlı olsun’ dedik. Ama Efkan Bey, bizim yol arkadaşımız, dava arkadaşımız. Bundan sonra da kendisinden aynen istifade etmeye devam edeceÄŸiz.
‘VÄ°ZE MUAFÄ°YETÄ° BU YIL İÇİNDE...’
-Vize muafiyetinde ilerleme var mı? Uzun süre sonra Merkel’in tutumuyla ilgili olumlu ifadeler kullandınız...
Merkel, tutumunu bayağı gözden geçirmiÅŸ. Tusk ve Junker’in de çok daha olumlu noktaya geldiklerini gördüm. Mesela onlar, ‘1 Ekim’de şöyle şöyle yapsak da daha sonraya diÄŸerlerini yetiÅŸtirsek’ dedi. Biz de, ‘Bunu yapacaksanız 1 Ekim itibarıyla vize iÅŸini eÅŸzamanlı olarak yapacağız. Geri kabul anlaÅŸması ile bunu yapacağız diyorsanız, onu yapacağız’ dedik. Merkel ile Gümrük BirliÄŸi ile alakalı konuyu da konuÅŸtuk. Merkel, bunun problem olmayacağı kanaatinde. AB Bakanı’mız, DışiÅŸleri Bakanı’mız konuyu yakın takip ediyor. Bunu bir yere vardıracaklar. Vize muafiyeti ve geri kabulle alakalı yakın markajdalar. Bu iÅŸ biraz sarksa bile bu yıl içinde biter diye düşünüyorum.
-Gümrük Birliği derken tam olarak neyi kastettiniz?
1996’dan itibaren AB ile Gümrük BirliÄŸi’miz var. Hiçbir ülke AB’ye girmeden Gümrük BirliÄŸi’ni kazanamamıştır. Kimi bunun için iyi olmadı, kimi iyi oldu dedi. Bana göre kazanımdır, olumsuz deÄŸildir. Ancak onun bir süresi vardı, o doldu. Åžimdi Gümrük BirliÄŸi güncellenecek, böylece yeni bir süreç baÅŸlamış olacak.
-Alman basınında, ‘ErdoÄŸan Merkel’e diz çöktürdü’ baÅŸlıkları atıldı. Avrupa basınında, Türkiye’nin mültecileri kullanarak Avrupa’ya ÅŸantaj yaptığını ileri sürenler de var. DeÄŸerlendirmeniz nedir?
Mülteciler için neler yaptığımız ortada. Onları niye kullanalım ki? Öyle bir tavrımız olsa, 60 bin mülteciyi Edirne’den geri çevirmezdik. Dolayısıyla bu konuda asla bir ÅŸantaj da söz konusu deÄŸil. Alman basınına atfen aktardığınız o ifadeyi de yakışıksız buluyorum. Ne benim diz çöktürmeye ihtiyacım var, ne de Merkel’in diz çökmeye. Kendi Åžansölyeleri hakkında o denli yakışıksız ifadeler kullananlar, aslında kendi seviyesizliklerini gösteriyor.
Henüz yorum yapılmamış.