Sosyal Medya

Dünya

Faşizm Avrupayı sarıyor, sıra Almanya'da

Almanya'daki seçimlerde göçmen karşıtı ve ırkçı AfD'nin listenin ikinci sırasına yükselmesine, Avrupa ülkelerinin aşırı sağ partilerinden tebrik yağdı



Almanya'da Almanya için Alternatif Partisi'nin (AfD) Mecklenburg-Vorpommern eyaletindeki seçimlerde Başbakan Angela Merkel'in Hristiyan Birlik Partisi'ni (CDU) geride bırakarak ikinci olması, Avrupa'daki aşırı sağcı popülist partilerin bayram etmesine yol açtı.

FRANSA SEVÄ°NCÄ°

Yüzde 20,8 oyla 18 sandalye kazanan AfD'ye ilk tebrik, Fransa'da aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Pen'den geldi. Le Pen, Twitter'dan 'Dünün imkânsızı bugün gerçek oldu. AfD'nin vatanseverleri Bayan Merkel'in partisini süpürdü. Tebrikler' diye yazdı.

AVUSTURYA SEVÄ°NCÄ°

Avusturya'dan sağ popülist Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) Genel Başkanı Heinz-Christian Strache ise, Facebook üzerinden, 'Tebrikler ve 9'uncu Alman eyalet meclisine hoşgeldiniz. Üstelik de ikinci parti olarak! Doğru yol' mesajını paylaştı.

HOLLANDA SEVÄ°NCÄ°

Hollanda'da kısa süre önce 2017 parlamento seçimleri için 'İslamlaşmadan arınma' başlıklı seçim vaatlerini açıklayan Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders de, kısa mesajında 'Tebrikler AfD' dedi.

YEŞİLLER’DEN ÇAÄžRI

Yeşiller'in Berlin'deki liste başı adayları Ramona Pop ve Daniel Wesener, CDU'yu zaman kaybetmeden AfD ile koalisyon düşünüp düşünmediğini açıklığa kavuşturmaya çağırdı. Yeşiller adayları, CDU'yu, azınlıklara karşı kışkırtan AfD'yle koalisyon düşüncesinden uzak durmaya çağırdı.

AfD KÄ°MDÄ°R?

Partinin geçen ay itibariyle yaklaşık 23 bin 500 üyesi var. Avrupa Parlamentosu'na iki milletvekili yolladı. Alman eyalet meclislerine 104 milletvekili gönderdi. Mecklenburg-Vorpommern'le birlikte 16 eyalet meclisinden 9'unda grubu bulunuyor. Ayrıca belediye meclislerinde 700 dolayında üye ile temsil ediliyor.

AfD siyasi yelpazenin sağında yer alıyor. 2013 yılının başında kurulan parti, Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Ulusal Cephe (Fransa) ve Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) gibi sağ popülist oluşumlara yakın duruyor. Birçok uzman AfD'nin ortaya çıkışında Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi'nin liderliğini de yapan Angela Merkel'in politikalarının etkili olduğu görüşünde.

Deutsche Welle'nin haberine göre Merkel, 2005'te Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra partisini bir modernleştirme sürecine tabi tuttu, CDU'yu daha merkeze yönlendirdi. Bu, sağ cenahta bir boşluğa neden oldu. Merkel başbakanlığı sırasında nükleer enerjiden çıkış ya da askerlik mecburiyetine son verilmesi gibi kararları uyguladı. Bu kararların muhafazakar dünya görüşlerini sarstığına inanan bazı seçmenler ise siyasi açıdan bir boşluğa sürüklendi.

Başta Euro kurtarma politikası olmak üzere 2008 sonrası uygulamaya konan kriz yönetimi, Merkel'in politikalarına karşı muhalefetin gelişmesine yol açtı. Almanya'nın bu krizlerden etkilenmemiş olması da muhalefetin büyümesine engel olamadı. İktisatçı Bernd Lucke 2013 yılı başında hoşnutsuz ve eleştirel bu muhalifleri toparlamayı başardı. AfD'nin temeli böyle atıldı.

PARTİNİN YABANCI DÜŞMANI KANADI

AfD, 2013 yılının eylül ayında yapılan federal meclis seçimlerinde kıl payı yüzde 5 seçim barajına takıldı. Bu seçimde liberal Hür Demokrat Parti (FDP) de federal meclise girmeyi başaramadı. Bunun da etkisiyle çok sayıda FDP taraftarı AfD'ye katıldı. Bu merkez-liberal kanat, AfD'de hâlâ varlığını koruyor.

Ancak daha başından itibaren 'Almanya'nın yeni sağı' adı verilen oluşum AfD'yi siyasi yuva haline getirmeye çalıştı. Yabancı düşmanı ve gerici bir dünya görüşüne sahip bu oluşumun bünyesinde muhtelif küçük siyasi parti, grup ve aydınlar yer alıyor. Bernd Lucke, Frauke Petry, Bernd Höcke ve Alexander Gauland gibi AfD liderleri, daha fazla oy toplamak için bilinçli olarak bu aşırı sağcı oluşuma da hitap ettiler. Avrupa'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar Hareketi (PEGIDA) ile de bağlantılar kuruldu.

PEGİDA DESTEĞİ

Sığınmacı krizi AfD için adeta bir katalizör görevi gördü. Almanya genelinde hemen tüm siyasi partilerce savunulan 'Hoşgeldin kültürü'ne karşı çıktı. Bu, partinin kamuoyu yoklamalarında iki haneli oranlara yükselmesini ve önde gelen eyalet meclislerine girmesini sağladı. Böylece AfD kurumlaştı, organizasyonunu tamamladı ve kamudan teşvik paraları aldı. Parti, kamuoyunda ise birbiri ardına tabuları yıkarak daha fazla seçmenin ilgisini çekti.

Diğer partiler uzun süre AfD'yi yok saymaya çalıştı. Partinin yeni iç kavgalarla bölünmesi umuldu. Alman medyasında Radikal sağcı eğilimleri ya da iç çekişmeleriyle haber oldu. AfD ise buna tepki olarak Pegida hareketinin 'yalancı basın' sloganını devraldı.

AfD için siyaset yapanlar arasında çok sayıda doktor, avukat ve iş adamı var. Partinin ilerleyişini borçlu olduğu özelliklerden biri de bu. Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde öne çıkan milletvekili adaylarına bakıldığında da bu özellik tekrar belirginleşiyor. AfD, kuzeydoğuda CDU ve FDP için ciddi birer tehdide dönüştü.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Partinin kuruluşundan tam 3 yıl sonra, Nisan 2016'da programı kabul edildi. Program, gericilikle muhafazakarlık ve liberallik arasında gidip gelen bir belgeydi. Şu sıralar kamuoyunda göç, İslam ve iç güvenlik konuları öne çıkıyor. Popülistler kendilerine has özellikle kamuoyunda ilgi çeken konulara yöneliyor.

Partinin geleceği kendi dışındaki siyasi gelişmelere de bağlı olacak. Yeni terör saldırıları meydana gelecek mi? Sığınmacı sayısında nasıl bir gelişme olacak? Entegrasyonun nasıl üstesinden gelinecek? AfD'nin 2017 Eylül'ünde yapılacak seçimler sonrasında federal mecliste hangi oranda temsil edileceği birçok faktöre bağlı olacak.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.