Sosyal Medya

Dünya

Che Guevara: Kahraman mı, eşkiya mı?

Ernosto Che Guevara, bir kahraman mı, yoksa eşkıya mı? Sanırım evvel Reinaldo Arenas’a sormak gerekir.



Ernosto Che Guevara, bir kahraman mı, yoksa eÅŸkıya mı? Geçen hafta bir süre bu sorunun üzerinde tepindik. Kimisi Che’nin büyük bir lider ve kahraman olduÄŸunu düşünüyor (Fidel Castro buna dahil deÄŸil, onun Che hakkında deÄŸiÅŸik görüşleri var), kimisi de zorba bir eÅŸkıya olduÄŸundan bahsediyor.

Che’nin ‘eÅŸkıya’ olduÄŸunu düşünenlerden biri de Türkiye Büyük Millet Meclisi BaÅŸkanı Ä°smail Kahraman. Zaten tartışma buradan baÅŸladı: Kahraman, Che’nin “Güney Amerika'da faaliyette bulunan bir eÅŸkıya” olduÄŸunu söyledi. Tabii durduk yere deÄŸil: Rize'nin Fethi adı altında bir kutlama programına katılan Meclis BaÅŸkanı, orada, Türk gençlerine kendi tarihimizin anlatılarak sevdirilmesi gerektiÄŸine vurgu yaparken, amiyane tabirle Che’yi gömdü.

“‘Kendi kahramanlarımızın’ karşısına neden Güney Amerikalı bir eÅŸkiyayı koydu Meclis BaÅŸkanı?” diye sorabiliriz. O da ÅŸu yüzden, Kahraman’dan alıntılıyorum: "Devlis var. Yani Liseli Devrimciler. Che Guevara'nın gömleklerini giymiÅŸler. Che 39 yaşında öldürülen, bizzat kendisinin infazlar yaptığı bir katil kiÅŸilik”.

Ä°MAJ EZÄ°YOR

Meclis BaÅŸkanı’mız liselilerin üzerindeki ‘gömleklere’ takılmış yani. Bu, anlaşılır. Çünkü aslında çoÄŸumuzun takık olduÄŸu bir konu: ‘Che baskılı tişört/gömlek giyen kendisini devrimci sanıyor” ifadesi artık hepimizin bildiÄŸi bir kliÅŸe. Kapitalizmin düşmanını önce bir ikona sonra da bir ürüne dönüştürmesi ve buradan para kazanması falan... Sıkıcı.

DediÄŸim gibi: Ardından, ‘Che kahraman mı yoksa eÅŸkiya mı?’ sorusunun üzerinden tepinip durduk. O günden sonra söylenenlere ve yazılanlara baktığınızda, Che’nin bir kahraman olduÄŸunu düşünenlerin daha yoÄŸunlukta olduÄŸunu görürsünüz. Ä°slamcı veya saÄŸcı diye bilinen yazarlar da dahil olmak üzere, Ä°smail Kahraman’ın ifadelerini yanlış buldu.

Sanırım ‘imaj’ın altında hala eziliyoruz. Che’yi hala bir kahraman olarak anlatıyor olmanın baÅŸka bir açıklaması olamaz. Açıkçası ben de Meclis BaÅŸkanı’nın ifadelerini yanlış buldum. Daha ağır konuÅŸmalıydı. Neden, kısaca anlatayım.

REÄ°NALDO ARENAS KÄ°M?

2014’te Reinaldo Arenas hakkında bir yazı yazmıştım... Reinaldo Arenas da kim? Arenas, Küba’nın meÅŸhur edebiyatçılarından biri. Yazının baÅŸlığı ÅŸuydu: “Castro’nun deÄŸil, Reinaldo Arenas’ın Küba’sı”. Tabii Castro yerine Che’yi de kullanabilirsiniz. Castro pragmatist, Che bilimsel sosyalistti ama hayallerindeki Küba’da çok ciddi farklar yoktu. Yönetmen Julian Schnabel’in sözüdür: “Küba’ya Castro’nun deÄŸil, Reinaldo Arenas’ın izinden gitmeli”.

Arenas, 1943’de Küba’da baÅŸlayan ve 1990’da ABD’de bahtsız bir biçimde son bulan 47 senelik çalkantılı bir hayat yaÅŸadı. Yazar, Küba'da 1959 devrimi sonrası paternalist uygulamalara uyum saÄŸlayacak ‘yeni bir insan’ yaratılmak istendiÄŸinde, ‘devrimin ideal insanına’ uymayan ve dolayısıyla ‘kabul edilemez’ olan sanatçı kimliÄŸi ve cinsel tercihleri sebebiyle uzun süre ‘var olma savaşı’ verdi: Yurt dışına gizlice yolladığı romanı Fransa’da ödül aldığında, kendi ülkesinde -Küba’da yasaklıydı. Yurt dışına kitap yolladığı anlaşıldığında ise ülkeden kaçma teÅŸebbüsünde bulunduÄŸu için çoktan hapsi boylamıştı. Hem de katillerin ve tecavüzcülerin olduÄŸu kötü şöhretli El Morro Kalesi'ni… Hapisten çıkabilmesinin tek ÅŸartı “ben bu devrimin ışığıyla aydınlatılıp bir erkeÄŸe dönüştürüldüm” demesiydi.

ÖLDÜRMEKTEN ZEVK ALMAK

Ernosto Che Guevara, bir kahraman mı, yoksa eÅŸkıya mı? Sanırım evvel Reinaldo Arenas’a sormak gerekir.

Bunlar da Che’nin ‘ne’ olduÄŸuna dair kendisinden birkaç alıntı:

  • “Ä°nsanları idam mangasına göndermek için hukukî delil gereksizdir … Bu prosedürler modası geçmiÅŸ burjuvazi detaylarıdır. Bu bir devrim!”
  • “Bütün gazeteleri yok etmeliyiz. Özgür basın ile bir devrim yapamayız.”
  • “Siyahî, uyuÅŸuk ve hayalcidir, yetersiz ücretini eÄŸlence ve içkiye harcar; Avrupalı, onu Amerika’nın bu köşesine kadar takip eden ve kendini geliÅŸtirmeye iten ve hatta kendi bireysel arzularından bağımsız olan bir çalışma ve tasarruf geleneÄŸine sahiptir.” 1952 Günlüğü
  • “Problemi beyninin saÄŸ tarafına dayadığım 32 kalibre bir tabancayla bitirdim… KiÅŸisel eÅŸyaları artık benimdi.”
  • “Barut ve kanın keskin kokusunun zevkini aldığımda burun deliklerim geniÅŸliyor. Ä°tiraf etmek isterim ki Baba, ÅŸu anda öldürmeyi gerçekten sevdiÄŸimi keÅŸfettim.”

İYİ SOSYALİST DİKTATÖRLER

Sosyalist diktatörlerin ÅŸiddet ile ‘iyi’ iliÅŸkisini görmemek gibi bir eÄŸilime sahibiz. Elbette Che de bundan nasipleniyor. Prof. Dr. Atilla Yayla Biz Diktatörün Sosyalistini Severiz baÅŸlıklı yazısında bunu ÅŸu ÅŸekilde anlatıyor: “Lenin ile Hitler, Stalin ile Mussolini arasında ne fark var? Sosyalistler sosyalist diktatörlerin iÅŸlediÄŸi cinayetleri cinayet, iÅŸkenceleri iÅŸkence saymıyor. Diktatörleri sevmeli miyiz? Cevap, adamına göre deÄŸiÅŸir. Diktatörlere kategorik olarak karşı olanlar ‘hayır!’ diye bağırır. Ama sosyalistler sosyalist olmayan diktatörleri topa tutarken, sosyalist olanlarını baÄŸrına basıyor…” Ayrıca, Yayla, bu yazısından iki sene evvel de, gene bu konuda baÅŸka bir yazı kaleme almış, ‘sosyalizm’ hatırına özellikle Küba’daki despotizmin ve insanlara yapılan zulümlerin görmezden gelindiÄŸini ifade etmiÅŸti.

KeÅŸke bununla kalsa: Küba’daki despotizmi görmezden gelmek bir yana, bir de ilahlaÅŸtırıyoruz. Che’nin ÅŸiddet ile iliÅŸkisinden bahsetmeniz linç edilmenize yetiyor. Peki bu ‘devrimci’nin hiç mi iyi bir iÅŸi, kahramanlığı yok? Elbette var: Cezayir’de 1965’te yaptığı konuÅŸması. ABD ile komünist Rusya’nın (SSCB) iÅŸbirlikçi olduÄŸunu söylemiÅŸtir. Dönüşte Castro tarafından soÄŸuk bir ÅŸekilde karşılanmış, ardından uzun süre kendisinden haber alınamamıştır. Bolivya’da ölüm ile sonuçlanan ‘çöküş’ dönemi, Cezayir’de yaptığı o konuÅŸma ile baÅŸlar. O kadar.

M. HAKAN KEKEÇ

Kaynak: diriliş postası

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.