Sosyal Medya

Güncel

Bir Åžehid, Bir Åžahid Seyyid Kutub

Şehit Seyyid Kutub ve tüm hayatlarıyla tanıklık eden şahitlere… Liberalleşme rüzgârları bizim mahalleyi özgürlük teraneleri ile sarmalamaya devam ediyor. Bu yüzden sahih ve özü üzere dini anlama ve algılamaya yönelik ilgisizliği anlamak zor olmasa gerek!



Bu dünyada en iyisine layık olan Müslüman elbette ki biraz özgürlükçü, biraz demokrat, biraz da insan hakları diyecek ki geldiÄŸi makamı doldurabildiÄŸini göze hoÅŸ bir ÅŸekilde ispat etsin! ‘Dünya böyle, bugün iÅŸler böyle yürüyor’ gibi yavelerle bulunduÄŸu yerin meÅŸruiyetine payanda aramalar, bütün çirkinliÄŸi ile ortada duruyor. Ciddi olma ölçüsünü aÅŸan korkunç bir yozlaÅŸma ve sekülerleÅŸme ile karşı karşıyayız. Ve bütün bunları da dünya hayatının biraz daha rahat yaÅŸanması için yapılıyor, yapılmasına göz yumuluyor…

 

29 AÄŸustos 1966 yılında ÅŸehit olan Seyyid Kutub ve Mevlana Mevdudi gibi Ä°slam âlimleri ve onların düşünce mirasları uzak kalınmasını gerektiren bir özellik kazanmakta bu liberal rüzgârların estiÄŸi bir zaman diliminde… Åžehadetinin yıl dönümünde bir kez daha yeniden Seyyid Kutub üzerine eÄŸilmek ve düşüncelerini derinlemesine gözden geçirmenin elzem olduÄŸu bir zaman ve zemini yaşıyoruz. Liberal politikalara ancak Kuran’ın gölgesinde bir yaÅŸam süren kiÅŸi veya kiÅŸilerin düşünceleri eÅŸliÄŸinde karşı durabiliriz ve sekülerleÅŸme politikalarına bu gölgeyi koyulaÅŸtırarak cevap verebiliriz.

 

Kuran’a adanmış bir hayat ve Kuran’ın yaÅŸama dönüşmesi için ömür boyu gösterilen çabalar ancak ümmeti diri ve dinamik kılabilir. Ayrıca Kuran ve din algısının sahih ve saÄŸlam bir zemine yaslanması kaçınılmaz olmalıdır. Seyyid Kutub, kapitalizm ve sosyalizm gibi iki uç örneÄŸi çok iyi bilen ve dolayısı ile Amerika ile Avrupa düşüncesinin kılcal damarlarına sirayet edecek bir bilgi ve tecrübeye sahip olduÄŸunu gösteren metinler yazdığı bilinmektedir. O yüzden o neyin Ä°slam olmadığı konusunda çok açık fikirliydi. Bu yüzden de liberal görüşlere pirim vermesini gerektiren bir durumun olmadığını çok iyi bilmekteydi. Elbette ki geleneksel görüşlere yönelik sert eleÅŸtirileri ve mesafeli duruÅŸu olduÄŸu yine metinlerden hareketle bilinmektedir. Ama Seyyid Kutub’u anlamlı kılan en güzel özelliÄŸi, bizzat Kuran’ın gölgesine sığınarak Kuran okumaları yapmasıdır. Tefsirinin dışındaki kitaplarına baktığımız zaman da bu Kuran gölgesinin koyuluÄŸunu gözlemleyebiliriz. Hepimizin baÅŸucu kitabı olan ‘Yoldaki Ä°ÅŸaretler’ kitabı, bir Kuran talebesinin takip edeceÄŸi yol iÅŸaretlerini içermektedir. Defalarca okunan kitap yeterince anlaşılmadığı da bilinmektedir. Çünkü Seyyid Kutub’u temel referans çerçevesini bilmeden ve sahip olduÄŸu o ahlaki duruÅŸu kavramadan kitaplarını anlamak biraz zor görünmektedir. Çünkü Türkiye veya dünyada Seyyid Kutub’un kitaplarını referans ederek ileri sürülen görüşleri ona nispet etmek zor görünmektedir. Özellikle kullandığı -‘Cahiliyye’ kavramı da dâhil olmak üzere- kavramların sistematik düşüncesindeki yeri kavranmadan birçok yanlış algıya yöneltebilir.

 

Ä°slam dünyasında farklı görüşlerin varlığı biliniyor. Bu farklı görüşlerin kendi içinde bir sistematiÄŸi olması da kaçınılmaz. Ancak mevcut görüşlerin sahip olduÄŸu derinlik meselesi sürekli bir tartışmayı da beraberinde getirmektedir. Bu farklı görüşlerin toplum, siyaset ve birey tanımlamaları ciddi sorunları beraberinde taşıyor ve yeni sorunların oluÅŸumunu tetikliyor. O zaman Seyyid Kutub’un din algısı ve kendi zamanını deÄŸerlendirirken hangi pencereden meseleye baktığı önem kazanmaktadır.

 

Seyyid Kutub, dinin sabit ve deÄŸiÅŸkenleri konusunda temel bir açıklığa sahipti. Ä°slam Kapitalizm Çatışması adlı kitabında Seyyid Kutub sabit deÄŸiÅŸkenlik meselesini çok güzel ele alıyor ve bize önemli ilkeler sunuyor.(geniÅŸ bilgi için kitaba müracaat edilebilir) Kılık kıyafet meselesinden tutun içtihadın hangi ÅŸartları hesaba katmasına kadar birçok konuda ciddi tespitler yapıyor. Bütün kitaplarında bulunan ruh; bir Müslüman’ın kendi koÅŸullarını hesaba katarak nasıl Müslüman kalacağına dairdir. Bunu yapabilmenin koÅŸulu ise; hangi mevcut siyasi veya toplumsal yapıda olursan ol; yapman gereken tek gerçeklik var: Allah’ın yaratıcı, rab ve ilah olduÄŸunu unutmadan ondan geldiÄŸi aÅŸikâr olan Kuran hükümlerine kayıtsız ÅŸartsız teslim olmandır. Bir pazarlık giriÅŸimine asla yönelmemektir. Çünkü o bütün düşünce sistemlerini eÄŸer Kuran merkezli deÄŸilse bir din (yaÅŸam tarzı baÄŸlamında) olarak algılamakta ve Allah’ın dini karşısında onların bir hükmünün olmadığını yüksek sesle dile getirmektedir. Buradaki özgüven yüksekliÄŸi çok manidardır ve bugünkü Müslümanların teslimiyetçi yaklaşımları ile birlikte düşünmek çok acı verici bir durumu oluÅŸturuyor.

 

Seyyid Kutub, Yoldaki Ä°ÅŸaretler, Ä°slam Kapitalizm Çatışması, Din Budur kitaplarında hep bir ÅŸeyin altını çizer: Müslüman, Allah’ın dinine tabi olur ve bu dini de ancak bizzat Kuran’dan öğrenmeyi talep etmelidir. Çünkü ancak Kuran ona doÄŸru bir dini algıyı öğretebilir. Bütün bu görüşlerini de dile getirirken herhangi bir baskı ve mutlakıyetçi yaklaşımı öne çıkarmamıştır. Temel dayanağı ise sadece ahlak olmuÅŸtur. Müslüman ancak bir ahlak algısı ile kendi yolunu tanzim edebilir. Ahlak algısı olmadan söylenenleri siyasi veya hukuki çerçeve içinde anlamlandırmaya çalıştığınızda birçok yanlışı ve sorunu da beraberinde taşımış olursunuz. Zaten bunun örnekleri de epey çoktur.

 

Seyyid Kutub, eğer bir siyaset algısı üretiyorsa bu ancak ahlakın siyaseti algısı olarak betimlenmelidir. Çünkü dile getirdiği olgu, ancak kişinin tam bir teslimiyetle yönelerek büyük bir özgüvenle yapabileceği şeylerdir. Bir insanın kendisini bilerek mahrum bırakması düşünülebilir mi? Eğer bir ahlak arayışındaysanız ve bu ahlakın olmazsa olmaz bir ilke olduğuna emin iseniz, arzulayarak kendinizi mahrum bırakabilirsiniz, çünkü biz daha büyük bir ecirle karşı karşıya kalacağınıza bütün kalbinizle inanmaktasınızdır.

 

Bu yüksek ahlaki siyaset bizi tekfir bataklığına düşürmeden ÅŸeksiz şüphesiz ve kesinlik kazanan bir imanla baÅŸka bir ÅŸeye dönüşmeden insanlara, bizzat ahlaki yapımızla beslediÄŸimiz Kuran merkezli sözlerimizle davette bulunuruz ve bu davet imanlı yüreklere kor ateÅŸler düşürür…

 

Seyyid Kutub’un ÅŸehadet yıldönümünde bir kez daha kendisine Allah’tan rahmet diliyor ve ümmete bıraktığı mirastan bihakkın ümmetin istifade etmesini diliyorum. Sahip olduÄŸumuz yegâne gücümüz olan imanımızı saÄŸlam bir ahlakla perçinleyerek her türlü zorbalığa ve yoksunluÄŸa raÄŸmen dirayetle yaÅŸama dönüşmesi çabalarımızı çoÄŸaltmalıyız ki ÅŸehit Seyyid Kutub ve diÄŸer aziz ÅŸehitlerimizin ruhları ÅŸad olsun…

 

Yozlaşmaya, dünyevileşmeye, sekülerleşmeye, erimeye, nisyana, ahlaksızlığa, yolsuzluğa, gayesizliğe, hedefsizliğe, pısırıklığa, yumuşamaya karşı bir panzehir olarak Seyyid Kutub okumalarını behemehâl hemen başlatma iradesini büyük bir arzu ile destekleyerek hayata geçirmeliyiz.

 

Abdülaziz Tantik / 30.08.2010

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.