Sosyal Medya

Güncel

Cerablus'ta dengeleri deÄŸiÅŸtirecek hamle

Stratejist Serhat Erkmen'e göre, Türkiye'nin Cerablus operasyonu sahadaki dengeleri ve oyunu değiştirecek bir hamle. Operasyon belli koşullar altında ve bazı riskler alınırsa güvenli bölge kurumasını da getirebilir. Operasyonun siyasi başarıya dönüşmesinin de şartları var



Stratejist Serhat Erkmen’e göre Türkiye’nin Cerablus operasyonu, Suriye’deki dengeleri               deÄŸiÅŸtirecek bir hamle, çünkü her ÅŸeyden önce ilk kez sahaya müdahale edebilecek olduÄŸu halde, örtülü operasyonlar dışında etmemiÅŸ bir güç olan Türkiye artık sahada.  DesteklediÄŸi Özgür Suriye Ordusu da uzun süren gerilemeden sonra taaruza geçti. Sonuçlar da kalıcı olabilir.

Erkmen’e göre, Türkiye’nin desteklediÄŸi Özgür Suriye Ordusu’na baÄŸlı güçlerin ilerlemesi, güvenli bölge kurulmasına neden olabilir ancak böyle bir güvenli bölge kurmak için bazı riskleri de göz önüne almak gerekiyor.

Ahi Evran Ãœniversitesi Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü Öğretim Ãœyesi Erkmen, Ä°ran, Rusya, ABD gibi diÄŸer aktörlerin de bazı pazarlıklar sonrasında güvenli bölgeye itiraz etmeyebileceÄŸinin altını çiziyor. Onların da Kürt koridoru istemediÄŸini PYD karşısındaki tutumlarının da ‘uzayınca buda, kuruyunca sula’ olduÄŸunu söylüyor.

“ABD, YPG Fırat’ın doÄŸusuna çekilsin derken yalnızca onlara deÄŸil, bize de sınır çizdi aslında” diyen Suriye uzmanına göre YPG’nin morali bozuk. Bu da ABD tarafından IŞİD’e karşı savaÅŸtırılmalarını zorlaÅŸtırabilir ama, “örtülü operasyonlar da misyonerlik faaliyeti deÄŸil.”

Erkmen, Cerablus operasyonunun siyasi baÅŸarıya dönüşmesi için hangi koÅŸulların yerine gelmesi gerektiÄŸini de anlattı. 

       

 Türkiye’nin Cerablus operasyonu, oyun deÄŸiÅŸtiren bir hamle mi?

Birkaç açıdan oyun deÄŸiÅŸtirici bir hamle. Bir kere sahaya müdahale edebilecek güçte ancak bugüne kadar sadece örtülü operasyonlar yoluyla müdahale etmiÅŸ bir bölge ülkesi doÄŸrudan sahada. Suriye’de, Rusya’nın, Ä°ran’ın, Amerika’nın, baÅŸka devletlerin desteklediÄŸi grupları görüyorduk. Ä°ran doÄŸrudan generallerini göndermeye baÅŸlayınca, dedik ki Ä°ran burada. Rusya uçaklarını gönderince, dedik artık Rusya da burada. Åžimdi aynı ÅŸey Türkiye açısından da oldu. Türkiye’nin bu iÅŸin içinde başından beri olduÄŸunu herkes biliyordu; ancak ÅŸimdi çok net bir ÅŸekilde kendi olanaklarıyla dahil oldu buraya. Ãœstelik sadece desteklediÄŸi bir grubu askeri olarak sahaya sürerek deÄŸil, kendisi doÄŸrudan kendi unsurlarıyla birlikte dahil oldu. Dolayısıyla, bundan sonra orada, en azından Cerablus ve çevresinde, Özgür Suriye Ordusu ile çarpışacak, onunla çatışacak bir grubun karşısında sadece ÖSO yok; aynı zamanda Türkiye var. Bu anlamda bakıldığı zaman, aktörlerden birinin doÄŸrudan sahaya inmesiyle sonuçlandı; bu bir. Ä°kincisi, sahadaki güç dengesinde yeni bir deÄŸiÅŸiklik yarattı. Bu deÄŸiÅŸikliÄŸin en önemli unsuru nedir? Uzun süreden beri, Halep’in kuzeyinde IŞİD’den, YPG’den, ya da bir takım cihatçı unsurlardan gördüğü baskı ve taarruzlar karşısında ÖSO savunma pozisyonundaydı. Bir ara ele geçirmiÅŸ olduÄŸu toprakları parça parça verdi, küçücük bir alana sıkıştı. Åžimdi ÖSO’nun uzun süreden sonra ilk defa bir taarruz evresiyle ilerlediÄŸini ve kendisine alan açtığını gördük. Ve bu alanı, ilk etapta IŞİD’e ama galiba orta vadede de YPG’ye karşı açmaya baÅŸlayacak. Cerablus hamlesiyle birlikte uzun süreden sonra ilk kez ÖSO toprak kazanımı elde etti. Bazıları, bunun aslında bir güvenli bölgenin altyapısını oluÅŸturduÄŸunu söylüyorlar ki eÄŸer bazı yerler alınırsa çok da mantıksız deÄŸil.

Tam onu soracaktım, güvenli bölge kurmaya kadar gider mi?

Åžimdi güvenli bölge kurulabilir de, riskli. Cerablus Operasyonu’nun ilk evresini yaşıyoruz. Bir kere ÅŸunun farkına varmamız gerekiyor; müthiÅŸ bir zafer havasıyla baÅŸladı her ÅŸey. Gerçekten bir baÅŸarıdır, iyi planlanmış, iyi organize edilmiÅŸ bir operasyonla hiçbir askerimizin kanı dökülmeden, destek verdiÄŸimiz gruplardan da çok az kayıpla Cerablus ve çevresi alındı. Cerablus ve çevresini kontrol altına aldıktan sonra iki yöne doÄŸru ilerleme baÅŸladı. Bir, güneye, Membiç’in kuzeyiyle Cerablus’un güneyi arasında kalan köylere. Orada beklenmedik bir ÅŸekilde YPG de kuzeye doÄŸru köylere hamle yapınca ÖSO’cularla YPG karşı karşıya geldi. Çatışmalar çıktı. Onun üzerine de Türk ordusu orayı topçu ateÅŸine almaya baÅŸladı. Ä°kinci hat, asıl gittiÄŸi hat, batıya, Çobanbey’e doÄŸru. Çobanbey’e giden hat temelde Türkmen köylerinin bulunduÄŸu, insanlarının büyük bir kısmının savaÅŸtan kaçtığı bir alan. Zaten bir güvenli bölge oluÅŸacaksa o hattın, yani Türkiye sınırının tutulması ÅŸart.  Orada ÅŸu anda IŞİD var. Ancak orası çok büyük çatışmalara sahne olacak bir bölge deÄŸil; bunu da görüyoruz. Ama asıl mesele, Çobanbey’in güneyinden itibaren, eÄŸer orada bir güvenli bölge oluÅŸturulacaksa ve 60 km  gibi bir derinlik olacaksa – ki epey derin bir alan bu- Bab’ı ve Bab’ın kuzeyindeki, Bab’ın kendisini ve onun batısındaki bir takım alanları içeriyor. IŞİD’in savunma, direnme noktası Bab. Rakka’ya giden ana kapı olarak bakılıyor Bab’a. Ve orada ciddi bir yığınak ve savaÅŸma kapasitesi var. Ve buna paralel olarak, aynı hat üzerinde Dabık var.

MeÅŸhur Dabık... Önemi nedir Dabık’ın?  

Sadece stratejik korunma açısından deÄŸil, taşıdığı sembolik, politik, psikolojik önemi de çok yüksek. O bölgelerde daha önce çok ciddi çatışmalar oldu, kolay bırakmak istemeyecekleri hatta bırakmamak için direnecekleri bir alandan bahsediyoruz.  IŞİD’in ideolojisini de ÅŸekillendiren kıyametçi anlayışının ürünü olan ve nihai büyük savaşın gerçekleÅŸeceÄŸine inanılan yer orası. O anlamda bakıldığında, kutsallığı da var. Dolayısıyla, öyle kolay kolay vazgeçilecek bir yer deÄŸil. Aynı zamanda, stratejik anlamda da bakıldığında çevreye hakim bir bölge; tek Dabık Köyü ile baÄŸlantılı düşünmeyin; mıntıkasını da düşünmek gerekiyor. Ve enteresan bir biçimde, tabii tarihin ironisi bu galiba, Mercidabık Savaşı’nın da beÅŸ yüzüncü yıl dönümü. Yani bu anlamda aslında sembolü de var olup bitenin. Hani o beÅŸ yüzüncü yılında yeniden Türkiye’nin desteklediÄŸi bir yapının eline geçmesinin politik anlamda söylemsel olarak da baÅŸka boyutlara doÄŸru kullanılması mümkün olabilecektir.

Ve bu önemli bölge Dabık... Güvenli bölge kurulacaksa, risk unsuru?

EÄŸer bir güvenli bölge oluÅŸturulması meselesi gündeme gelirse, Çobanbey’den güneye doÄŸru – ki sınır hattının kontrol altında tutulabilmesi için muhtemelen öyle bir ÅŸeyi düşünüyorlardır- o zaman Dabık ve civarı, mıntıkası baÄŸlamında bakıldığında bugün olduÄŸundan daha ÅŸiddetli olaylar olabilir. Bu iÅŸin batı kısmı; bu anlamda riskli. Güneye doÄŸru inildiÄŸinde, Membiç’e, Membiç’ten YPG çekiliyor, bu doÄŸru; Membiç’in çok çok büyük bir kısmı Araplar’dan, bir kısmı Türkmenler’den oluÅŸan bir yer, tabii daha sonra demografi çok deÄŸiÅŸti onu da biliyoruz, ama Membiç’in içinde kalan güçlerin kimin tarafında olacağını ÅŸu anda bilmiyoruz. Yani, Membiç Arapları eÄŸer ÖSO’ya katılma yönünde bir eÄŸilim içinde olurlarsa, bunun bize göstereceÄŸi sonuç baÅŸka olacaktır; YPG ile ortak hareket etmek isterlerse, sonuç baÅŸka olacaktır.  YPG’yi çok tercih edeceklerini sanmıyorum; IŞİD’den kurtulmak için kim kurtarıcıysa ona sarıldılar. Ama sonuçta uzun vadede aralarında çok ciddi farklılıklar olan bu yapıyla da ne kadar ileri giderler, o da ayrı bir mesele. Dolayısıyla, operasyonun ilk günlerinde hedef Cerablus’ken, Cerablus’un civarıyken, ve sınır hattının yakın bölgelerindeki göreli olarak hem menzilimizin içinde bulunması nedeniyle hem demografik yapısı nedeniyle bizim etkili olabildiÄŸimiz alanlarken, çok daha kısa süre içerisinde hızlı bir baÅŸarı elde etmiÅŸken daha sonrası için elbette baÅŸarı vardır. Ama oralarda biraz daha uzun sürebilecek, belki belli sürelerde çatışmanın olabileceÄŸi, ÅŸiddetlenebilecek yerler karşımıza çıkacaktır. Bunu da unutmamamız gerekiyor. Bir son nokta, eÄŸer ÖSO Bab civarına inmeye kalkarsa, karşılaÅŸacağı tek ÅŸey IŞİD deÄŸil, hemen 10 km batısında neredeyse Esad’ın kontrol ettiÄŸi yerlere kadar varabilir, öyle bir bölgeye denk gelebiliriz ki – kavÅŸaÄŸa- bir tarafında IŞİD bir tarafında Esad, bir tarafında ÖSO, belki bir tarafında da hani yaklaÅŸma süreci itibariyle YPG, acayip bir kavÅŸakla karşı karşıya kalabiliriz. Bu ihtimallerin hepsi var.

Diğer aktörlerin tutumu nedir güvenli bölge konusunda?

Diğer aktörlerin de ABD- Rusya, İran güvenli bölgeyi tam olarak kabul ettikleri şu an görmüyoruz. Ama karşılıklı al-verlerle bence mümkün. Eskisinden daha mümkün. Ama güvenli bölge oluşturmanın maliyeti yani çok daha büyük. Politik maliyeti, askeri maliyeti çok daha büyük. Hani öyle Cerablus'tan 2000 kişi girecek 3000 kişi Çobanbey'den gelecek, 5000 kişi ile o kadar büyük bir alanı kontrol edeceksiniz falan, yok öyle bir şey. Bunun için daha büyük bir finansal destek, daha büyük bir askeri destek ve çok daha büyük bir uluslararası desteğe ihtiyaç var. Dolayısıyla, belki adı güvenli bölge olmayabilir, bir fiili durum yaratılabilir ilk etapta.

Bu operasyonla ilgili diÄŸer aktörlerin- yani Amerika, Rusya ve Ä°ran’ın güçlü bir karşı çıkışı yok. Ben bunu onay olarak algılıyorum. Yanılıyor muyum?

Elbette onay var. Rusların bilgisi olduÄŸu çok net. Rusya ile  herhangi bir ÅŸekilde koordine etmeden Türk Hava Kuvvetleri'nin Suriye hava sahası içerisinde bir operasyon icra etmesi mümkün olmazdı. Rusların itirazı olsaydı bunun askeri karşılığı olabileceÄŸi gibi politik karşılığı da olabilirdi. Rusya görmezden gelinebilecek bir açıklama ile iÅŸi kapattı. Amerika BirleÅŸik Devletleri ile ne kadar koordine, soru iÅŸareti.

Sahi mi? Ama, resmi açıklamaya göre, koalisyon hava kuvvetleriyle yapıldığı yönünde...

Amerikalılar sonradan sekiz tane hedefi vurduklarını ilan ettiler, ama operasyon baÅŸladıktan önce mi sonra mı birlikte mi ÅŸimdi bunlar henüz açığa kavuÅŸan ÅŸeyler deÄŸil. Politik destek verdiler mi? Verdiler. Yani YPG'ye yönelik yapmış olduÄŸu açıklama net bir politik destekti. Yapmayabilirlerdi. Hatta operasyona katılan grupların sayısı Türkiye'de az söyleniyor, birkaç tanesinin ismi söylendi ama derlenip toparlanıp bakıldığında Amerikalıların eÄŸitip de Suriye'nin kuzeyine soktuÄŸu grupların bir kısmının da üç kiÅŸi, beÅŸ kiÅŸi, on kiÅŸi, her neyse, küçük gruplar halinde de olsa bu operasyon içinde yer aldığını görüyoruz. Dolayısıyla bunlar da bize Amerikalıların onayı olduÄŸunu söylüyor. Ä°ran'da birtakım çatlak sesler çıktı, algılamalar, açıklamalar çıktı ama Ä°ran'da öyle çok fazla çok büyük bir ÅŸey söylemedi. Suriye rejimi de “hava sahamızı, topraklarımızı ihlal ettiniz” dedi ama bunun normal karşılığı bu deÄŸil. Hepimiz bunu biliyoruz.

Bütün bu ülkelerin zımni onayının arkasında ne var? Ne düşünüyorlar? IŞİD temizlensin de kim temizlerse temizlensin diye mi?

Evet. Şu anda IŞİD ile sınırlı olması, temelde IŞİD'i hedef alması YPG'yi de belli bir sınırın ötesinde tutmasının ötesinde üstüne gitmemesi var. Ama mesela Mimbıç'tan YPG çıkarılır, efendime söyleyeyim, ondan sonra doğuya doğru başka bir hareket başlarsa onu bilmiyoruz. Yani şu anda ona ilişkin bir öngörümüz yok. En azından onların söylediğinden çıkarsayabileceğimiz büyük bir şey yok ama şunu söyleyebilirim. Bence Türkiye'nin Cerablus hamlesi sonucunda, yani şöyle düşünün, o bölgede, Cerablus, Mimbiç, Bab, Azaz'da bir kitlenme durumu oluşur. Herkes yerine oturdu. Bundan sonraki işin değişeceği yer Suriye değil, muhtemelen Irak olacak. Yani doğuya kayacak çatışmalar. Musul Operasyonu'nun da zamansal olarak da yakınlaştığını görüyoruz. Hamlelerin de yakınlaştığını görüyoruz. Belki bir ay sonra, belki kırk beş gün sonra hava şartlarına bağlı olarak, Irak'tan bir cephe açılıp, oradan bir baskı uygulanabileceğini görebiliriz.

Bu onay nereye kadar sürer?

Bunu ÅŸu anda söyleyemem. Ama tahminim ÖSO’nun Halep üzerinde doÄŸrudan baskı oluÅŸturabilecek, yeni bir cephe açabilecek, rejimi zora sokabilecek herhangi bir yere gelmesi durumunda Rusya, Ä°ran, Åžam, "Hop" der. Amerikalılar açısından baktığınız zaman da YPG'yi Mimbıç'tan ittikten sonra yukarıya doÄŸru, böyle kuzeydoÄŸuya doÄŸru, kaymaya baÅŸlayacak olursa iÅŸ onlar da orada "Hop" der. Mesela bakın Amerikalılar “Arap nüfusun çoÄŸunluÄŸu olan yerlerde ÖSO gelsin” demedi. “YPG, Fırat'ın doÄŸusuna çekilecek” dedi. Bir sınır hattı çizdi aslında, YPG'ye de bize de. Amerikalıların derdi IŞİD üzerinde baskı oluÅŸturmak, muhtemelen bu baskıyı, Rakka'ya doÄŸrudan yapmayı planlıyorlar ama YPG de bu iÅŸe pek yanaÅŸmıyor. Çünkü çok kötü biçiyor IŞİD. Ayn Ä°sa'dan birkaç defa denedi YPG yani çok ağır kayıp verdiler.

Kürt koridoru konusundaki tutumu nedir bu ülkelerin? 

Benim görebildiÄŸim Ä°ran ve Rusya Kürt koridorunu desteklemiyorlar. Belki de bunun arkasındaki, çok erken konuÅŸmak istemiyorum bazı ÅŸeyler için ama, belki biz iki üç ay sonra dört ay sonra Halep rejimin eline geçerse eÄŸer, muhtemelen geçmesi için kritik günün dün olduÄŸunu söyleyeceÄŸiz. Neden? Åžimdi ben yaklaşık iki hafta önce kadar bir yazı yazdım. Dedim ki aslında Rusya ile Türkiye arasında bir anlaÅŸma olabilmesi mümkün. Bu anlaÅŸma uygulaması zor fakat teoride mümkün olan bir anlaÅŸma. Nedir bu anlaÅŸma? “Halep koridorunu kapat, istediÄŸini Cerablus'a yönlendir”. Türkiye üzerinden, deÄŸiÅŸik gruplardan Halep'e destek gitmezse oradaki muhalif grupların Halep'i kurtarma ÅŸansı azalır. “Senin derdin PKK. PKK'ya dön, adamını çek, sınırı kapat. Rejim Halep'i alıp kendisini güvence altına alsın, sen de IŞİD'i sınırdan uzaklaÅŸtır, PKK'yı baskı altına al, belli bir çerçeveye sok. Kazan-Kazan.” Ama hâlâ bu konuda çok temkinli konuÅŸmaya çalışıyorum çünkü bu çok farklı bir anlama geliyor. O yüzden ÅŸunu söyleyebilirim: Rusya'nın, Ä°ran'ın Åžam rejiminin Kürt koridoru oluÅŸmasına destek verdiÄŸini düşünmüyorum. Kürt koridoru için olası tek hat El Bab'ın kuzeyinden geçen Afrin'in de güneydoÄŸusundan inen bir koridor. Orada birtakım köyler var. Demografik olarak Kürt. Yalnız iki tane önemli sorunları var: bir IŞİD'in en büyük kampı olan Kubbesi bu güzergahın ana noktasında duruyor, orası biraz zorlanırlar almakta, iki Türkiye bu ÅŸeklide yaklaÅŸmaya devam ederse üçü bir araya gelecek. Ä°yi, Kötü, Çirkin filminin son sahnesi gibi. Üç tane birbirine bakan silahÅŸor düşünün aynı anda, hangisi daha önce silah çekecek diye birbirine bakan üç aktör: ÖSO, YPG, IŞİD. Bir de burada arkada bekleyen rejim var. Halep'i de alırsa ona dönecek, dolayısıyla teknik olarak Kürt koridorunun oluÅŸması epey güçleÅŸecek. Belki YPG’nin moralinin bozulmasının arkasında bu yatıyor ve benim merak ettiÄŸim soru ne biliyor musunuz? Amerikalılar bu ÅŸekilde bir talimatla YPG'yi çekilmeye zorladıktan sonra nasıl tekrar IŞİD'in üstüne salacaklar bilmiyorum.

ABD BaÅŸkan Yardımcısı Biden, “Kürt koridoru yok, nokta”, demiÅŸti. Bu inandırıcı mı?

Zaten Mimbiç’i zor aldılar. Çok kayıp verdiler. Ãœstelik Mimbiç onların doÄŸal kontrol alanında deÄŸil. Çevresinde bir takım Kürt köyleri var, bu doÄŸru. Ama ÅŸehir merkezine bakarsanız, büyük bir kısmı Araplardan, ilçe merkezi de Türkmenlerden oluÅŸuyor. Åžimdi oradaki Arapların IŞİD’den kurtulmak için PYD’yi kucaklaması ile PYD’ye büyük bir samimiyet beslemesi arasında büyük bir fark var. Bir de hava desteÄŸi alan bir güç yoksa karşılarında IŞİD’in neler yapabileceÄŸini gördük. Bence, orada Kürt koridorunun önünde hem pratikte hem de uluslararası destek anlamında bir kilitlenme ver ve bu Kürt koridoruna ciddi bir darbe vurdu gibi görünüyor.

Az önce sorduÄŸunuz soruyu ben size sorayım, Amerika YPG’nin moralini bu kadar bozmuÅŸsa, bundan sonra IŞİD’e karşı nasıl savaÅŸtırabilir?

Bilmiyorum, bu soru benim için büyük bir soru. Bunca zamandır besliyor, destek veriyor. Kissinger’ın Mala Mustafa Barzani’ye söylediÄŸi bir laf var: “Örtülü operasyonlar misyonerlik faaliyeti deÄŸildir.” Bu tarihe geçmiÅŸ bir söz. Bu anlamda bakıldığı zaman, YPG’nin bugün Amerika BirleÅŸik Devletleri’ne uzun süre küskün kalabilme lüksü yok. Birden çok düşmanı var çünkü.  Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin desteÄŸinin ÅŸu an kesileceÄŸini falan söylemiyorum. Ama artık iÅŸine yaramayan bir aracını da sırf onları çok sevdiÄŸinden, insaniyetinden, falan destekleyen bir yapısı yok. Dolayısıyla, evet küsebilirler, evet motivasyonları düşebilir ama belli yerlerde iÅŸbirlikleri devam etmek durumunda; aksi takdirde bu süre zarfında biriktirdikleri düşmanlarla yüz yüze geldiklerinde yalnız kalma tehlikesi onları bekliyor. Bir de bu tip yapıları besleyenlerin şöyle bir yaklaşımı vardır hep; uzayınca buda, kuruyunca sula.

Şam Yönetimi de egemenlik ihlâlimiz var dedi, ama çok da memnuniyetsizmiş gibi yüksek ses çıkarmadılar, yanılıyor muyum?

Doğru söylüyorsunuz. Şam için şu an için önemli olan şey bir tabii ki Şam, iki Halep, buraların güvence altına alınması, kontrol altına alınması. Şu anda çok sınırlı bir gücünün bulunduğu ve yaşamsal önemi olmayan yerler konusunda büyük bir kaynak tüketme niyetinde değiller; bu da görülüyor.

Sahada değişen bu durum, barış görüşmelerine nasıl yansır?

Askeri çatışmalar tam bir noktaya ulaÅŸmadan tekrar öyle büyük bir diplomatik sürecin baÅŸlatılacağını, baÅŸlatılsa da baÅŸarıya ulaÅŸacağını sanmıyorum. O tip görüşmelerin önemli bir kısmı hikaye. Yani haklısınız, teorik olarak baktığınızda sahada güçlenen muhalifler masaya yumruÄŸunu vurabilirler de, yani o masaya vururken kimin yumruÄŸunu masaya vurdukları da ayrı mesele. Kendileri arasında parçalandılar. Åžimdi Cerablus operasyonuna katılanlar Katar’ın Suudi Arabistan’ın desteklediÄŸi gruplar deÄŸil.Katar, Suudi Arabistan falan da ya iÅŸte Türkiye’nin desteklediÄŸi gruplara da yer açalım masada, bana pek öyle görünmüyor. Åžu aÅŸamada birinci öncelikte deÄŸil zaten. Askeri denge saÄŸlanmadan ya da askeri bir sonuca varılmadan bunun baÅŸarıya da ulaÅŸabileceÄŸini çok zannetmiyorum.

Askeri başarının siyasi başarıya dönüşmesi için ne olması lazım?

Åžimdi askeri baÅŸarı bence daha teknik ve çatışmaya dayalı bir tabir. Siyasi baÅŸarıya dönüştüğü zaman bence gerçekten bir baÅŸarıdan bahsedebiliriz. Bu da nedir? Bir, Türkiye’nin kendisini IŞİD tehdidinden uzaklaÅŸtırması, gerçek anlamda. Ä°ki, Suriye’nin kuzeyinde PKK kontrolünde bir Kürt devleti kurulmasının kısa vadede ötelenmesi, uzun vadede ortadan kaldırılması. Üç, Suriye’nin toprak bütünlüğüne zarar verebilecek diÄŸer grupların veya parçalanmışlık durumunun ortaya çıkmasının engellenmesi, dördüncüsü de bunları yaparken Suriye’deki hem diplomatik hem siyasi anlamdaki masaya yeniden güçlü bir aktör olarak oturması. Epey zayiat vermiÅŸiz bu konuda. Müttefiklerimizle ya da rakiplerimizle onları ikna edebilecek kozlarla masaya oturabilmemiz. Ama sıralamasını, tam da bu sıralamayla baÅŸarıyı düşünebiliriz.

Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.