Sosyal Medya

Güncel

'Bizim için ölçü 17-25 Aralık sonrasıdır'

Başbakan Binali Yıldırım, Gülen örgütünün soruşturmasına ilişkin, "17-25 Aralık sonrasındaki örgütle ilişkilerde eğer bilerek ve isteyerek bizatihi örgütün, bizatihi ekonomik faaliyetlerine, sosyal faaliyetlerine, siyasi faaliyetlerine katılmışsa bunları tespit edecek araçlarımız var." dedi



BaÅŸbakan Binali Yıldırım, Gülen örgütünün soruÅŸturmasına iliÅŸkin, "Burada ölçüyü 1973’ten beri alamayız, bizim için ölçü 17-25 Aralık sonrasıdır. 17-25 Aralık sonrasındaki örgütle iliÅŸkilerde eÄŸer bilerek ve isteyerek bizatihi örgütün, bizatihi ekonomik faaliyetlerine, sosyal faaliyetlerine, siyasi faaliyetlerine katılmışsa bunları tespit edecek araçlarımız var. Bu bir ölçü. Buna bakıyoruz." dedi.

BaÅŸbakan Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde, medya temsilcileriyle bir araya geldi.

Gündeme iliÅŸkin soruları yanıtlayan Yıldırım, Gülen örgütünün darbe giriÅŸiminden sonra yaÅŸanan sürece iliÅŸkin, “Bundan sonra kamuoyunu ne bekliyor? Bürokrasideki operasyonları görüyoruz. Bir taraftan maÄŸduriyet dillendirmeleri var. Süreç bundan sonra nasıl ilerleyecek” ÅŸeklindeki soru üzerine, ÅŸunları kaydetti:

“Åžu hakkı teslim etmemiz gerekir, bu darbe teÅŸebbüsü ile beraber medyamız herhangi bir telkin olmadan, durumdan vazife çıkararak, karşı darbe yapmıştır. Bunu bir kere söylememiz gerekir. Bir hakkı teslim etmemiz gerekir. Darbeye karşı, Sayın CumhurbaÅŸkanı'mızın koyduÄŸu net dirayet, Hükümetimizin, bizlerin bu konudaki kararlılığı ‘Asla öyle bir ÅŸeye izin vermeyeceÄŸiz ve de sorumluları da hesap verecek’ tarzındaki duruÅŸumuz ve milletin iÅŸe sahip çıkması, belki iÅŸin sihirli tarafı bu. Darbecilerin veya darbeye kalkışanların hesaplamadığı tek alan bu ve medya diye düşünüyorum. Burada hesapları tutmadı. Dolayısıyla hem millet olarak hem medya olarak hem Hükümet olarak hem CumhurbaÅŸkanı'mız hep beraber olduk, kenetlendik ve dünya darbeler tarihinde belki de emsali hiç görülmeyecek bir iÅŸi gerçekleÅŸtirdik. “

“Åžaka gibi ama deÄŸil”

Darbe giriÅŸiminden sonra bazı Batılıların, Batı dünyasındaki gazetecilerin, yorumcuların, “Darbeciler nerede hata yaptı”yı tartıştığını dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:

“Darbeyi Türkiye defetti, demokrasi kazandı diyecekleri yerde, ‘Åžu ÅŸu hataları yapmasalardı baÅŸarılı olacaklardı’, onları tenkit eden, nerede hata yaptıklarını anlatan haberlere yer verdi. Bundan sonra daha dikkatli olmaları gerektiÄŸini telkin ettiler. Åžaka gibi ama deÄŸil. Maalesef bunu yaÅŸadık. Zaten hemen darbe sonundaki ÅŸaÅŸkınlıkları suçüstü yakalandıklarını ortaya koydu. Büyük bir ÅŸaÅŸkınlık geçirdiler. ‘Bize böyle dememiÅŸlerdi, ne oldu, hesaplarda terslik mi var’ dercesine tutum içine girdiler. Biz direkt, ispat etmeden kimseye suçlama yapmayız ama bu tutum demokrasiden yana tutum deÄŸildir. Bu bizde çok büyük hayalkırıklığı yaÅŸattı.”

“Burası Mısır deÄŸil burası Türkiye”

Batı'nın da 7 AÄŸustos Yenikapı fotoÄŸrafından sonra yavaÅŸ yavaÅŸ gerçekleri görmeye baÅŸladığını ve duruÅŸlarını düzeltmek mecburiyetinde kaldığını vurgulayan Yıldırım, “Bunu bir Mısır gibi görmek istediler baÅŸlangıçta, Türkiye’deki bu giriÅŸimi. Mısır gibi deÄŸerlendirmek istediler ama olmadı. Burası Mısır deÄŸil burası Türkiye. O farkı hesap edemediler. Åžimdi artık iÅŸler onlar açısından da normale döndü.” ifadesini kullandı.

“Bizim en azından öngörümüz, vatandaÅŸ artık bu darbe teÅŸebbüsüyle darbeyle yatıp kalkmak istemiyor. VatandaÅŸ iÅŸine gücüne bakmak istiyor, geleceÄŸini planlamak istiyor, ülkesinin hem içeride hem dışarıda daha güzel ÅŸeylerle anılmasını istiyor” diyen Yıldırım, şöyle konuÅŸtu:

“En azından bizim kabulümüz bu, bizim olmasını istediÄŸimiz ÅŸey bu. Bunu saÄŸlayacak olan kim? Biz yapacağız. VatandaÅŸa hangi gündemi verirsek vatandaÅŸ o gündemle meÅŸgul oluyor. EÄŸer ilgisini çekiyorsa. Ä°lgisini nasıl çekecek? Ä°nsanların gerçekten hissettiÄŸi, düşündüğü beklediÄŸi konuları siz öncelikli olarak ele alırsanız o zaman vatandaÅŸla bütünleÅŸmiÅŸ olursunuz. Dolayısıyla da her ÅŸey rahatlamış olur. Biz buna dikkat edeceÄŸiz. Ne yapacağız? Önümüzde bir sorunumuz var. Sorunun en acıtıcı tarafını hallettik ama arkasında bir temizlik, tamir, bakım iÅŸi var, bir de yani toplumsal birlikteliÄŸi muhafaza etme iÅŸi var. Bunu bu darbeyle baÅŸardık. Siyasi partiler de baÅŸta Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi olmak üzere burada çok net duruÅŸ ortaya koydular darbeden, tanktan tüfekten yana deÄŸil demokrasiden yana bir dayanışma içine girdiler. Bizi hemen aradılar, görüştük, desteklerini verdiler hatta bu süreç, darbe giriÅŸiminden sonra da devam etti. 'Yenikapı’dan sonra da biz bunu, bu birlikteliÄŸi gözümüz gibi koruyacağız' diye milyonlara taahhüdümüz var. Hakikaten bunu korumak zorundayız. Buna ihtiyacımız var. Çünkü toplumun kenetlenmesi, bir, beraber olması, hem içeride hem dışarıda ülkemiz hakkında iyi düşünmeyenlere çok önemli cevap niteliÄŸi taşıyor.”

“Burada en önemli konu, bu suç örgütüyle irtibatı olan, iliÅŸkisi olan kiÅŸilerin tespit edilip cezalandırılması” ifadesini kullanan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunların bir kısmı zaten suç üstü yapıldı ve adalete teslim edildi. Onlarda sorun yok. Ama bu darbe giriÅŸiminde bilfiil, görev almamış, fakat arka planında görev almış veya yıllardan beri bu altyapının hazırlanmasında aktif katkısı olmuÅŸ bütün herkesin çok titiz bir çalışmayla belirlenmesi lazım ve adalete teslim edilmesi lazım. Bunlar nerede var? Bürokraside var, bürokrasi deyince asker, yargı, sivil bürokrasi, bütün bakanlıklar, bütün yerel yönetimler, yani devletin 3 milyonu aÅŸan memur çalışan bunların içerisinde var, iÅŸ aleminde var, üniversite camiasında var, toplumun bütün kesimlerinde var bunlar. Bu bir sır deÄŸil. Burada tabii bunları nasıl tespit edeceÄŸiz, burada hatasız nasıl iÅŸ yapacağız, herkesin kafasındaki soru bu. Yani kolay bir iÅŸ olduÄŸunu söylemiyorum.”

“Bizim için ölçü 17-25 Aralık sonrasıdır”

Gülen örgütünün kapalı bir örgüt yapısı olduğuna işaret eden Yıldırım, dolayısıyla üyelerinin tespit noktasında da zorluklar bulunduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Peki ne yapacağız? Biz belirli kriterleri ortaya koyduk. Bu örgütle irtibatı, kendi isteÄŸiyle, kendi azmiyle olanlarla, hasbelkader burayla iliÅŸki içinde olmuÅŸ olanları birbirinden ayırmamız gerektiÄŸini düşünüyorum. Burada da ölçüyü ta 1973’ten beri alamayız, bizim için ölçü 17-25 Aralık sonrasıdır. 17-25 Aralık sonrasındaki örgütle iliÅŸkilerde eÄŸer bilerek ve isteyerek bizatihi örgütün, bizatihi ekonomik faaliyetlerine, sosyal faaliyetlerine, siyasi faaliyetlerine katılmışsa bunları tespit edecek araçlarımız var. Bu bir ölçü. Buna bakıyoruz. Bunların kendi kurdukları iletiÅŸim aÄŸları var, özel. Yani hiç kimsenin kullanmadığı bir iletiÅŸim altyapısı kurmuÅŸlar, o iletiÅŸim altyapısında 50 binin üzerinde isim var. Bunlar üzerinde gidiliyor.”

Örgütün elemanlarının belirlenmesinde emniyet istihbarat biriminin kayıtlarının da dikkate alındığını dile getiren Yıldırım, “Buradaki kayıtlar da tabii 17-25 Aralık öncesine de var, sonrasına da var. Burada milat 17-25 Aralık olarak belirlediÄŸimiz için önceki kayıtları dikkate almayacağız. Bir baÅŸka konu, MÄ°T’in tespitleri var. Devlet Denetleme Kurulunun tespitleri var. Bir de bakanlıkların kendi tespitleri var. Yani bilinen herkesin ortak kanaati ÅŸu ÅŸu isimler, örgütle doÄŸrudan temaslı, bunlar biliniyor. Yani ne denir, kuvvetli şüphe böyle bir ÅŸey var, kanaat var. Eskiden beri biliniyor ama örgüt masum kabul edildiÄŸi için darbe giriÅŸimine kadar veya 17-25 Aralık, o da deÄŸil 7 Åžubat 2012 bir adım, örgütün Hükümete karşı ilk yönelmesi odur. Ondan önce Balyoz, Ergenekon gibi davalarda etkin oldu, Hükümete karşı orada baÅŸlıyor. Dershanelerin kapatılması, MÄ°T BaÅŸkanı'nın alınmaya çalışılması, Gezi olayları sonrası tutumları ve 17-25 Aralık ve sonrasında geliÅŸen olaylar.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Örgüte üye olan ve olmayanların aynı ailede olması durumunda esas aldıkları kritere değinen Yıldırım, şöyle dedi:

“Aynı ailede bireyler var, birisi hakikaten örgütün aktif içinde, birisi deÄŸil. Ya bu kan bağına ÅŸeyine bakmak lazım, neticede, bu bir diyelim ki kocası kamuda üst bir düzey yönetici, hanımı abla. Ä°ÅŸte burada nasıl davranacağız önemli. Burada da 17-25 Aralık'tan sonraki faaliyetlerde acaba örgütle devam ediyor, eÅŸine raÄŸmen devam ediyor ve iliÅŸkilerinde herhangi bir sorun yok. Bir müdahale yok, orada risk var. Tabii suçların ÅŸahsiliÄŸi esas olmak itibarıyla bir de o suça iÅŸtirak etme, etmeme gibi durumları da dikkate almak lazım. Ä°ÅŸin bu kısmı bizim iÅŸimiz deÄŸildir. Bu kısmı yargının iÅŸi. Burada bize çok soru geliyor. Ä°ÅŸte ailede ÅŸu var, bu var. Siz bütün herkesi sorumlu tutuyorsunuz. Bu doÄŸru deÄŸil, bunu yapmamamız lazım. Her ÅŸeye raÄŸmen biz birinin suçundan dolayı baÅŸkasını sorumlu tutarsak, bu hukuk devletinde olan bir ÅŸey deÄŸil, doÄŸru yapmamış oluruz.

Bunun da sürekli gündemde kalmasını istemiyoruz. Yani kamuoyunun bu iÅŸle sürekle meÅŸgul edilmesi, ülkemizin hayrına deÄŸil. Milletin de hayrına deÄŸildir. Biz bir yandan bir ÅŸey saÄŸlamaya çalışıyoruz, birliktelik. Ayrışmayı ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Yapacağımız çalışmaların da bir ayrışma konusu olmamasına dikkat etmemiz lazım. Bizim için kritik konu bu. O yüzden de bunu bir an önce minimum hata ile, hatasız çok iddialı bir ÅŸey, hatasız yaparız dersek bu inandırıcı deÄŸil ve mümkün de deÄŸil. Elimizdeki veriler, sınırlı. Örgütle ilgili yapı çok kapalı. Hiç, eÄŸer öyle olmasa yıllardır yanında taşıdığı adam, koluna kelepçe takıyor, kuvvet komutanın, Genelkurmay BaÅŸkanı'nın. Ä°ÅŸin vahametini anlamak için baÅŸka örneÄŸe gerek yok. O yüzden burada titiz davranmamız lazım.”

“Kurumları deÄŸil kiÅŸileri esas alacağız”

“NormalleÅŸme esas, normalleÅŸme millet için çok önemli. Hele hele ekonomi tarafı, iÅŸ dünyası tarafı daha da önemli.” diyen Yıldırım, ÅŸunları söyledi:

“Nasıl önemli? Åžimdi burada diyelim ki bir hakikaten örgütün finans kaynağının saÄŸlayan firmalar var. Artık kamuoyu tarafından bilinen, gizli saklı olmayan, bunlarla ilgili bir tereddüt yok. Bir de bazı firmalar da var. Bunlarla hakikaten iç içe girmiÅŸ yöneticileri, sahipleri bunlarla isteyerek, yahut istemeyerek hareket ediyor fakat firma da ülkenin bir deÄŸeri olmuÅŸ. Binlerce çalışanı var. Burada da ölçümüz ÅŸu; kurumları deÄŸil kiÅŸileri esas alacağız. Cezalandırmayı kuruma deÄŸil kiÅŸiye yapacağız. Tıpkı bizim parti kapatma konusundaki bakışımız gibi. Partinin bir mensubu yanlış yaptı diye partiyi kapatma fikri ne kadar demokratik deÄŸilse veya hukuki deÄŸilse burada da durum aynı. Orada kiÅŸiler hedef alınacak, onlar ayıklanacak. Kurum çalışmaya, üretmeye devam edecek. Aksi halde ekonomi de olumsuz etkileniyor. Åžimdi bizi arayan var, 'Ben vaktiyle buraya mal vermiÅŸtim, ben ÅŸimdi FETÖ'CÃœ müyüm, ne yapacağım’ diye endiÅŸe ediyor. Bankalar, 'FETÖ’cülere kredi verdim' diye sorgu sual olur mu, bu tehlikeli bir ÅŸey. Böyle yola girdiÄŸimiz zaman maazallah FETÖ darbesinden daha çok sıkıntılar yaÅŸarız. Ekonomik olarak yani istihdamın azalması, ekonomide durgunluk, büyüme oranının ayağı düşmesi gibi risklere karış biz tedbirli olmalıyız."

"Dolaylı ilişkiler terör örgütü mensubu gibi muamele görmeyecek"

Başbakan Yıldırım, terörün finanse edilmesinin uluslararası bir suç olduğunu vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu suça bilerek, isteyerek katılanlar affedilmeyecek. Bunlar cezalandırılacak ancak bunlarla iÅŸ yapmış, mal vermiÅŸ, mal almış, ticaret yapmış, bunları sorumlu tutamayız. Burada da ölçümüz 17-25 Aralık. Ä°ÅŸ yapmaya devam etmiÅŸ, iliÅŸkilerini geliÅŸtirmiÅŸ. Bunu da masum sayamayız sadece basit bir ticari münasebet dışında 17-25 Aralık’tan sonra bu bilinen terörün finansmanını saÄŸlayan ÅŸirketlerle çok derin iliÅŸkileri devam ettirenler varsa onlar da sorumlu olacak ancak orada ÅŸirketin kendisi deÄŸil bu iÅŸin içinde olan yöneticileri veya ortakları sorgulanacak veya onlardan hesap soracak. Burayı da kim yapıyor, bu iÅŸi, MASAK yapacak. Mali iÅŸlerle ilgili konuların takipçisi MASAK olacak. MASAK’ın vereceÄŸi raporlara göre iÅŸlem yapılacak. Dolaylı iliÅŸkiler aslında terör örgütü mensubu gibi bir muamele görmeyecek."

Kaynak: AA

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.