Sosyal Medya

Genel

Darbe sürecinde gözden kaçanlar

BUGÜN darbe teşebbüsü sırasında gözden kaçanlara dikkat çekmek istiyorum.



Ömer Dinçer - Habertürk

BUGÜN darbe teşebbüsü sırasında gözden kaçanlara dikkat çekmek istiyorum.

-Cuntanın merkezi fazla tartışılmadı. Hep bir numara arandı. Sanıyorum, cuntanın merkezi son anda aralarında ihtilaf çıktığı için bölündü. Bazıları daha kararlı davranarak darbe için yola çıkarken, diğerleri sürecin gidişatına göre tutum aldı.

-Cunta, ilgili birimlere operasyonun gece 03.00’te baÅŸlayacağı emrini vermiÅŸti. Ancak konseyin bölünmesi ve deÅŸifre olma telaşıyla bazı birimlerin erken hareket etmesi, ciddi bir eÅŸgüdüm sorunu doÄŸurdu. Köprünün tek yanlı kapatılması, cunta askerlerinin farklı merkezlere deÄŸiÅŸik saatlerde gitmesi gibi senkronize olamama sorunu çıktı

-Herkes MÄ°T’in darbe olacağı bilgisini Genelkurmay BaÅŸkanı ile paylaÅŸtığını ama hükümete ve Sayın CumhurbaÅŸkanı’na vermediÄŸini biliyor. Halbuki MÄ°T’e ulaÅŸan bilginin gerçekte “darbe giriÅŸimi” deÄŸil, “MÄ°T’e operasyon yapılacağı” ÅŸeklinde olduÄŸu ayrıntılar arasında kayboldu.

-Daha önemlisi herkes Hakan Fidan’a gözünü çevirmiÅŸken, cunta askerlerinin Genelkurmay BaÅŸkanı dahil, bütün askeri hedefleri ele geçirdiÄŸini ama MÄ°T’i iÅŸgal edemediÄŸini görmüyor. YoÄŸun silahlı çatışma ve bombalamaya raÄŸmen MÄ°T teslim olmadı.

-Darbenin önlenmesinde polis çok önemli bir rol üstlendi. Ancak cunta dışındaki askeri birliklerin harekete geç(e)memesi ayrıca kaydedilmelidir. Etimesgut’ta kendilerini yatıştırmak isteyen komutana vatandaÅŸların dediÄŸi gibi, milleti koruma görevi olan askerleri cuntaya karşı vatandaÅŸ korudu.

-Darbe giriÅŸimi bütün ÅŸiddetiyle devam ederken, Sayın BaÅŸbakan’ın telefonları açık olduÄŸu halde Kastamonu, Ilgaz ve Çankırı üzerinden saatlerce dolaÅŸtırılmasının riski hiç dile getirilmedi.

-Medyada yapılan bazı tartışmalarda gizliden gizliye Ergenekon terör örgütünü aklama çalışmaları yapıldı. O dönemin darbe yanlılarının tekrar TSK’ya dönüşü talep ediliyor. 2004-2007 yılları arasındaki bütün darbe hazırlık çalışmalarını yok saymak, sanal bir proje olarak deÄŸerlendirmek, bu ülkenin yaÅŸadığı gerçekleri inkâr etmek anlamına gelir.

Kapatma davasını, e-muhtırayı, Cumhuriyet mitinglerini, kriz sloganlarını, Kuvayı Milliye derneklerinde yapılan yeminleri, bazı oda ve derneklerde emekli paÅŸaların yaptığı toplantıları vs. yok saymak, toplum hafızasını hafife almak demektir. Haksız bir tuzak ile masumların da sürece dahil edilmesi bahanesiyle Ergenekon ve Balyoz’u aklamak, bir baÅŸka darbeci zihniyete kapı açmak demektir.

-Kafasında darbe kalıntısı olan hiç kimse ve kesim ordu içinde yer bulamamalıdır. Vesayet kesinlikle ve sonsuza kadar bitirilmelidir.

PÄ°ÅžMAN OLMA FIRSATI VERMEK

Cemaat’e farklı gerekçelerle yardım eden ve sempati besleyen herkesi suçlu kabul etmek, aşırı bir genelleme olur. EÄŸer böyle yapılırsa, sadece sivil ve özel kurumlara deÄŸil, birçok resmi kuruma, oda ve birlik yöneticisine de hesap sormak gerekir. Vaktiyle hükümetin verdiÄŸi desteklerin, konudan uzak vatandaÅŸlara ve iÅŸadamlarına referans oluÅŸturduÄŸu unutulmamalıdır.

Cemaat’in her mensubunu veya destek verenleri, suçla bağını kuran belge olmadan darbeci olarak yargılamak, hukuki ve ahlaki bir sorun oluÅŸturur. Balyoz sürecinde yaÅŸananların tekrarlanması ihtimali yanında adalet duygusunu da zedeler.

Ayrıca sorumluluğu çok kişi ve kesime yaymak hesap sormayı zorlaştırır. Yargılama ve hesap sorma sürecinde temel ölçü darbe teşebbüsüne katılmak, yardım ve yataklık yapmak olmalıdır.

YaÅŸanan süreci gördükten sonra darbeyi kınayan ve üyesi olmaktan baÅŸka bağı olmayan masum insanlara, Cemaat’e desteÄŸini çekmeleri halinde, piÅŸman olma fırsatı verilmelidir.

Bu arada sahte darbe karşıtları ortaya çıkacaktır. Ama samimi olanlarla takiye yapanları ayırt edecek bir kıstas maalesef yok.

Peygamber’imiz (SAV), bir gün çevre asayiÅŸi için bir devriye çıkarır. Küçük bir birlik kırsalda dolaşırken düşman bir grupla karşılaşır. Aralarında çıkan çatışmada düşmanların hepsi öldürülür. Düşmanlardan biri öldürülmeden önce Müslüman olduÄŸunu söyler ve kelime-i ÅŸehadet getirir. Ama buna raÄŸmen onu da öldürürler. Olay Peygamber’imize (SAV) anlatıldığında, askerlere onu niçin öldürdüklerini sorar. Onlar “Korkusundan öyle demiÅŸti” derler. Peygamber’imizin (SAV) cevabı yukarıdaki endiÅŸeleri giderecek mahiyettedir: “Kalbini yarıp baktınız mı?”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.