Ahlaksızlığa karşı tutumumuz

Toplum olarak ahlaksızlığa verdiÄŸimiz/vermediÄŸimiz tepkinin ve sonra ahlaksızlıkların toplumda nasıl yerleÅŸtiÄŸinin çarpıcı bir örneÄŸi olduÄŸu için, Ä°slam Tarihçisi Prof. Dr. Ä°hsan Süreyya Sırma’nın, Yeni Åžafak’tan Nil Gülsüm Gül’e verdiÄŸi röportajdaki ÅŸu ifadeleri aynen alıntılıyorum;

‘Sakarya Ãœniversitesi'nde Ä°lahiyat Fakültesi açılınca, beni oraya istediler. Ben de naklen gittim. Fakülte yeni olduÄŸundan, 20-25 tane araÅŸtırma görevlisi alacaktık. Sınav günü Suat Bey, yani dekanımız, bana bir liste getirdi ve o listedekileri alacağımızı söyledi. Ben de, "Tamam, inÅŸallah imtihanı kazanırlar alırız" dedim. Suat Yıldırım, "Hayır, baÅŸkasını deÄŸil, sadece bunları alacağız, imtihan olayını düşünme" dedi. Ben böyle bir ÅŸeyin mümkün olmayacağını, bunun hesabını ne benim ne de kendisinin Allah'a veremeyeceÄŸini söylememe raÄŸmen, ısrarla, “Ben böyle istiyorum” dedi. Ben yine karşı çıktım, "Yapabilirsen yap!" diyerek böyle bir ÅŸeye müsaade etmeyeceÄŸimi söyledim. Daha fazla üsteleyemedi. Sınavı baÅŸlatmamızdan önce, tekrar gelerek tüm dillerden sınava girecek kiÅŸiler için Muhammed Hamidullah Hoca'nın “Ä°slâm'a GiriÅŸ” kitabından aynı bölümü sormamızı önerdi. Ben de “olabilir” dedim. Bunun üzerine kitaptan bir sayfa açarak 'burayı soralım' dedi. Ben de, “Hayır burası olmaz! AkÅŸam burayı ÅŸakirtlerine ezberlettin, sonra da burayı soralım” diyorsun. Onun için 300 küsur sayfalık kitaptan bu sayfa hariç hangi sayfayı istiyorsan orayı soralım” dedim. Çok bozuldu ve gidip bir baÅŸka sayfa seçip fotokopisini alıp geldi. Biz de bekliyoruz. Fotokopilerini yapıp, sınav odasına gitti ve sınav baÅŸladı. MeÄŸer o esnada odasına gitmiÅŸ ve soracağımız sahifenin tercümesini, Türkçeye çevrilmiÅŸ olan kitapta bulmuÅŸ, bu çeviriyi çoÄŸaltmış ve ÅŸakirtlerine kopya vermiÅŸ. Sınavda bulunan diÄŸer adaylar bu durumu fark ederek rektörlüğe ÅŸikâyette bulundular. Rektörlük de Sabahattin Zaim Hoca'yı muhakkik tayin etti. Sabahattin Hoca geldi ve kopya durumunu tespit etti. Daha sonra Suat Bey'e dönerek, “Suat Bey, hadi Allah'tan korkmuyorsun, peki insanlardan da mı utanmıyorsun! Böyle bir ÅŸey yapılır mı?” diye kızdı ve gitti. Tabi olarak, kendilerine kopya verilen bu adayların, tayin edilemeyeceÄŸini sanıyordum. MeÄŸer rektörlük, bu rezalete raÄŸmen, kendilerine kopya verilenleri atamış!’

Kendisi de FETÖ maÄŸduru olan Sırma Hoca’nın anlattığı bu hadise dahi, tek başına sosyal sorunlarımızın ne olduÄŸuna ayna tutuyor. Usulsüzlüklere karşı verdiÄŸiniz tepkinin karşılıksız kaldığı, herhangi bir hukuki yaptırımının olmadığı bir sistemin, toplumu nerelere götürdüğünü yakın bir zamanda acı bir ÅŸekilde yaÅŸadık.

Aslında bu hadisenin, özü itibarıyla, binlerce kiÅŸinin hakkının yendiÄŸi KPSS sorularının çalınması olayından hiçbir farkı yok. Fakat KPSS sorularının çalınmasına gösterdiÄŸimiz büyük tepkiyi toplum olarak bu tür hadiselere göstermiyoruz ne yazık ki. Belki haberimiz olmuyor, belki duyup ‘onyıllardır toplumun bir kesimine kapatılan kapıların telafisi’ olarak yorumluyor, belki de ahlak süzgecimizin bu kadar seyrelmesine artık aldırış bile etmiyoruz. Her biri birbirinden büyük kabahat. Düşünün ki, adı geçen ‘Suat Hoca’, bu hadise yaÅŸandıktan sonra nice itibarlı ilmi toplantıya katılmış, tebliÄŸler sunmuÅŸ, alkışlar belki de plaketler almış biri. Ama biz toplum olarak, yaptığı haksızlığın hesabını henüz o ölçekteyken dahi hiç sormamışız. Sonrası malum… Ahlaksızlık üzerine kurulmuÅŸ bir hareket, ülkeyi darbeye kadar götürdü.

Ne yazık ki, toplum olarak ahlak konusunu sadece belli duyarlılıklara hapsediyoruz. Oysa emek, alınteri, sosyal adalet ahlakın temel konuları…

Tüm bunlar ne bugünün, ne dünün, on yıllardır yaÅŸadığımız gerilimli siyasal-toplumsal yaÅŸantıların sonucu. Bu nedenle toplumca özeleÅŸtiri yapmak, ahlak sorgulamalarımızı ‘hak-hukuk ve adalet’ ekseninde yeniden ele almak durumundayız. Bu sorgulama ise, gündelik hayatımızdan, küçük diyerek gözardı ettiÄŸimiz hak ihlallerinden baÅŸlıyor.