Sosyal Medya

Güncel

Gülen'i ABD'ye kaçıran rapor

Devletin güvenlik birimleri içinde Fethullah Gülen Cemaati tehlikesine ilk dikkat çeken kapsamlı raporu, 1999 yılında hazırlayan ekibin lideri Eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral’dı. Saral, "Biz raporun ikinci bölümünü müfettişlere ve İstihbarat Daire Başkanlığı’na 18 Mart'ta gönderdik, 21 Mart’ta da Fethullah Gülen’i yurt dışına kaçırdılar" diyor. Saral ve ekibi raporu yazmaya devam ederken, “Telekulak Çetesi” oldukları iddiasıyla Emniyet’ten uzaklaştırıldılar. Saral’a göre uzaklaştırılmalarının nedeni Gülen hakkında çalışma yapmaları. Saral ile rapor hazırlama sürecini ve başlarına gelenleri konuştuk.



‘’Belki silahlı bir cemiyetten söz etmek ÅŸimdilik mümkün deÄŸildir. Ancak, ele geçirmeyi hedeflediÄŸi devlet kurumlarından bazıları dikkate alındığında, hedefi top yekûn ele geçirme ÅŸeklinde ve bu kurumların yöneticilerinin Işık evlerinde yetiÅŸen mensupları tarafından iÅŸgal edilmesiyle mümkün olacağı gerçeÄŸi kendi deyimleri ile itiraf edilmiÅŸ bir suç olarak karşımızdadır.’’

Bu satırlar bundan tam 17 yıl önce Fethullah Gülen Cemaati için yazıldı. Yazanlar devletin resmi görevlileri olan Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki polislerdi. 17 yıl önceki öngörüleri 15 Temmuz 2016’da gerçekleÅŸti.

1999 yılında Gülen Cemaati’nin polisteki kadrolaÅŸması üzerine dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral liderliÄŸindeki emniyet mensupları Cemaat hakkında kapsamlı bir rapor hazırlamaya giriÅŸti. Raporlarının sadece ilk iki bölümünü yazabildiler. Üçüncü bölümü yani Cemaat’in finans kaynaklarını yazmaya baÅŸladıkları sırada haklarında gazetelerde ‘’usulsüz telefon dinleme’’ iddiaları haberleri çıktı. ‘’Telekulak Çetesi’’ olarak adlandırıldılar. Raporlarını tamamlayamadan görevlerinden uzaklaÅŸtırıldılar. Haklarındaki ‘’Telekulak’’ iddialarından beraat etse de Cevdet Saral bir daha emniyette hiçbir koltuÄŸa oturamadı. Gülen hakkında devlet içinde üretilen ilk kapsamlı rapor olan ‘’Işık Tarikatı/Fethullahçılık’’ raporunun hazırlanış ve bitirilemeyiÅŸ hikayesini raporu hazırlayan ekibin lideri Eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ile konuÅŸtuk.

‘’Ne olursa olsun bu çalışmayı yapacağız’’

Neden Fethullah Gülen Cemaati hakkında bir rapor yazdınız?

10 Ocak 1999’da Aydınlık Dergisi’nde “Fethullah Emniyeti ele geçirdi” baÅŸlıklı bir haber yayınlandı. O haber üzerine Milli Güvenlik Kurulu üzerinden İçiÅŸleri Bakanlığı’na bu konunun araÅŸtırılması ile ilgili talimat gelmiÅŸ. Bu talimat Emniyet Genel Müdürlüğü’ne intikal etti. Emniyet Genel Müdürlüğü MüfettiÅŸ Ahmet Saraç’ın baÅŸkanlığında üç müfettiÅŸi görevlendirdi. O arkadaÅŸlarımız öncelikle Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Ä°stihbarat, Organize ve Terör dairelerinde kendilerine bu yönde destek olunamayacağı ÅŸeklindeki kanaatlerle birlikte bize yani Ankara Emniyet Müdürü olarak bana geldiler. “Biz istihbarattan, terörden, organizeden bir ÅŸey alamadık. Ankara Emniyet Müdürlüğü olarak bu çalışma ile ilgili bize destek verir misiniz?” Diye sordular. Bende “Bana resmen bir yazı yazarsanız çalışma ile alakalı taleplerinizi iletirseniz, çalışma yaparız” dedim. MüfettiÅŸlerle bu görüşmeyi tamamladıktan bir gün sonra Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı o gazete kupürünün fotokopisini dönemin Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanı Sabri Uzun imzası ile Ankara Emniyet Müdürlüğü Ä°stihbarattan sorumlu Müdürü Yardımcısı Osman Ak adına gönderdi. Yazı, “derinlemesine bir araÅŸtırma yapılmak suretiyle sonucunun iliniz emniyet müdürünün imzası ile gönderilmesi” ÅŸeklinde bir talimat içeriyordu. Osman Ak, yazıları aldı bana geldi. O yazılar üzerine biz bir deÄŸerlendirme yaptık. Cemaatin devletteki, siyasetteki, medyadaki etkinliÄŸini aÅŸağı yukarı tahmin ediyorduk. Ben arkadaÅŸlara dedim ki; “çocuklar emniyet teÅŸkilatının en yüksek rütbesi Emniyet Genel Müdür Yardımcılığıdır, Emniyet Genel Müdürlüğü’nü bize vermezler. Ben Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevini yaptım ÅŸimdi de Ankara Emniyet Müdürü’yüm. Yapacağımız bu çalışma sizi çok büyük sıkıntılara sokabilir. Dikkatli olmamız gerekir. Bu çalışmayı nasıl ve ne ÅŸekilde yürütmek gerektiÄŸi konusundaki hazırlıklarınızı yapın ona göre tekrar bir deÄŸerlendirme yapalım’’ dedim. Ekiptekiler, “Biz bu çalışmayı yapmazsak gelecekte bu Cemaat ile alakalı hiç kimsenin çalışma yapacağını tahmin etmiyoruz. Ne olursa olsun bunu yapacağız” dediler. “Yapın” dedim. ArkadaÅŸlarımız gece gündüz çalıştılar çalışmanın sonucunda konunun geniÅŸliÄŸi ve derinliÄŸi itibariyle sadece Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün bu çalışmayı yürütmesinin mümkün olamayacağını Türkiye sathına yayılmış bir Cemaat’in sadece Ankara Emniyet Müdürlüğü çalışmalarıyla deÅŸifre edilmesinin mümkün olamayacağı kanaatine vardık. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir yazı gönderdik. Yazıda, “Hadise bundan bundan ibaret şöyle geliÅŸmeler mevcuttur Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’nın çıkartmış olduÄŸu kitapçıkta da bu cemaat hakkında müspet mütalaalar mevcuttur. Belli ki bir konjonktür deÄŸiÅŸikliÄŸi oldu Cemaat’in derinlemesine araÅŸtırılması istendiÄŸine göre o zaman Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı bünyesinde planlı bir istihbarat operasyonu yapalım” dedik.

‘’Raporu DGM’ye teslim etmemizden 3 gün sonra Gülen yurtdışına gitti’’

Ne cevap geldi?

“Sadece Ankara Emniyet Müdürlüğü bu konu ile çalışma yapacaktır” ÅŸeklinde cevap geldi. Peki, dedik o zaman arkadaÅŸlarımız çalışmayı gizlilik içerisinde yürüttü. Åžubat ayı içinde bir analiz raporu ile birlikte gelen yazıları Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’na  gönderdik. Daire BaÅŸkanlığı’nda bir sıkıntı zuhur etti. Sonuçta biz çalışmaya devam ettik. Ä°kinci bölümü hazırladık ikinci bölümün içerisinde isimlendirmeler vardı. Cemaat’e mensup Emniyet mensuplarının 130 kiÅŸinin ismini hem müfettiÅŸlere hem de Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı’na gönderdik. Biz raporun ikinci bölümünü 18 Mart’ta gönderdik, 21 Mart’ta da Fethullah Gülen’i yurtdışına kaçırdılar. Çalışmalarımızın Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) nezdinde soruÅŸturmaya tabi tutulması için bütün delil ve dokümanları DGM Savcılığına da gönderdik. Raporun ikinci bölümünü gönderdiÄŸimizde altına 3. Bölümün finans ile ilgili olacağı notunu düştük.

 

 
 
[Fotoğraf:Güray Ervin/Al Jazeera Türk]

‘’Medyada ‘’Telekulak Çetesi’’ bombardımanına tutulduk’’

Aynı tarihlerde siz ve ekibiniz hakkınızda merkez medyada “usulsüz telefon dinlediÄŸinize” dair haberler yer aldı. Yaptığınız çalışma ile alakası var mıydı?

Olmaz mı? Vardı tabi. Mayıs ayı içinde ana medyada “Telekulak Çetesi” baÅŸlıklarıyla bombardımana tutulduk. Ankara Emniyet Müdürlüğü Ä°stihbarat Dairesi’nin bütün devlet kurumlarını dinlediÄŸi ÅŸeklinde hazırlanan dosyalar yedi klasör halinde Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu’na verildi. Oradan aleyhimize bir yayın bombardımanı baÅŸladı. Ben bu kampanyanın, haberlerin doÄŸru olmadığını zamanın İçiÅŸleri Bakanı Sadettin Tantan’a anlattım. Bakan Bey, sanki benim anlatımlarımı duymamış gibi “medya mensupları senin arkadaşın olur söyle onlara yazmasınlar” dedi. Bu görüşme 7 Haziran 1999 tarihinde oluyordu. Bakan ile yaptığım bu görüşmeden sonra ben ve ekibim açığa alındık. Bizi görevden alan İçiÅŸleri Bakanı Sadettin Tantan bir hafta sonra da Fethullah Gülen’in ABD’deki korumasının görev süresinin uzatılmasının onayını çıkarttı. Sonuçta aleyhimizde bir soruÅŸturma yürütüldü. MüfettiÅŸler bir koldan adli yargı bir koldan yürütülen soruÅŸturma sonucunda uzun bir süre yargı güzergâhında bekledik sonra bütün davalardan beraat ettik. O süreçte öylesine bir baskı altındaydık ki, kendimizi ne medyaya ne de devlet kurumlarına anlatabildik. Fethullahçı kadrolar o dönem siyasetçileri teker teker dolaÅŸmak suretiyle “Ankara Emniyet Müdürlüğü sizin telefonlarınızı dinliyor” diye bilgi yüklemesi yaptılar. Telefon dinleme iddiaları manÅŸete çekildikten sonra büyük bir suç iÅŸlenmiÅŸ intibaını topluma yerleÅŸtirdiler. Tam bir algı operasyonu yaptılar. Hakkımızda sahte deliller ürettiler, bulunduÄŸumuz kata bir Yargıtay baÅŸkanının avukatı ile yapmış olduÄŸu telefon görüşmesinin kasetini dahi koydular. Bu kaseti Fethullahçı polisler koymuÅŸtu. Bunların hepsi yazdığımız Fethullah Gülen raporlarının doÄŸru olmadığına herkesi ikna etmek ben ve ekibimi kötü imaja mahkum bırakmak içindi.

‘’Ecevit hükümeti yıkar’’

Yakınlarda katıldığınız bir TV programında 1998 yılında Fethullah Gülen Cemaati hakkında araÅŸtırma yapmak için dönemin BaÅŸbakan’ı Mesut Yılmaz’dan izin istediÄŸiniz onun da bu talebi hükümet ortağı olan DSP lideri Bülent Ecevit hükümeti bozar dediÄŸi için yapamadığınızı söylediniz. Neydi tam olarak yaÅŸanan diyalog?

Mesut Yılmaz BaÅŸbakan iken bir konuyu görüşmek için 1998 yılında ziyaret ettim. Resmi görüşmeyi bitirdikten sonra “Sayın BaÅŸbakan bu Cemaat emniyette müthiÅŸ bir kadrolaÅŸmaya gitti. Bizim aleyhimizde de müthiÅŸ bir kampanya yürütüyor.”  Müsaade ederseniz ben bir Cemaat ile ilgili araÅŸtırma yapmak istiyorum” dedim. Yılmaz, “Sakın ha hükümeti yıkarsın” dedi. “Anlayamadım Sayın BaÅŸbakan” dedim. Kendileri “Ecevit bunlara sempatisi olan ve birçok faaliyetinin de destekçisi. HoÅŸgörü ve diyalog söylemleri üzerinden yürüttükleri çalışmaları çok beÄŸeniyor. EÄŸer böyle bir çalışma yaptığını duyarsa hükümeti yıkar” dedi.  Biz de kendimizi geri çektik. Bir ay sonra da Hükümet, Türkbank ihalesi sırasındaki bir ses kaseti nedeniyle düştü. Kasette Ä°ÅŸadamı Korkmaz YiÄŸit ile Abdullah Çakıcı arasında telefon konuÅŸması vardı. Kaseti o dönem açıklayan Fikri SaÄŸlar’dı. Kaset Fikri SaÄŸlar’a Emniyetten gitmiÅŸti veren de bu cemaate yakın bir polis müdürüydü muhtemelen.

“Cemaat bizim aleyhimize de kampanya yürütüyor” dediniz. Neden Cemaat sizin aleyhinize kampanya yürütüyordu?

Biz farkında olmadan Cemaat ile ilgili bazı çalışmaların içine girmiÅŸiz. 1998 yılında Akın Birdal’a yönelik  cinayet teÅŸebbüsünün aydınlatılması esnasında yakalanan kiÅŸilerden bir kiÅŸinin mafya babalarından Sedat Peker’in Cemaat’e maddi destek saÄŸladığına iliÅŸkin bir paragraflık ifadesi Cemaat’te müthiÅŸ rahatsızlık meydana getirmiÅŸ. Bizim arkadaşımız bu ifadeyi  bilerek isteyerek buraya koymamış,  sorguda geliÅŸen bir hadiseymiÅŸ. Bu bilgi Cemaat’i rahatsız etti.

Emniyet arşivinde Gülen aleyhine raporlar bulunamıyor

Polis içinde Gülen Cemaati hakkında ilk kapsamlı raporu hazırlayan siz oldunuz ama sizden önce de 1991 yılında Emniyet Genel Müdürü olduÄŸu dönemde Ãœnal Erkan da Cemaat’in hileli kura çekimine suçüstü yapmıştı. Siz o dönemki soruÅŸturma evraklarından yararlandınız mı?

Aslında 1991 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü kendi bünyesinde bir hamle yapmak suretiyle bir deÅŸifrasyon gerçekleÅŸtirdi. 1991 yılında Cemaat kendi kadrolarını emniyet teÅŸkilatının önemli birimlerine yerleÅŸtirmek üzere sözde mezuniyetten sonra adil ÅŸekilde çekilmesi gereken kurada çift torba yöntemiyle hile yaparken dönemin Emniyet Genel Müdürü Ãœnal Erkan tarafından suçüstü basıldılar. Ãœnal Erkan, o dönem bu iÅŸi tezgâhlayan öğretim görevlileri, öğrencileri, komiserleri Ankara DGM’ye gönderiyor. Uzun bir aradan sonra dosya takipsizlik ile sonuçlanıyor. Bir süre sonra da memurlara yönelik sicil affıyla idari cezalarda kalkıyor. Biz rapor hazırlarken bu dosyanın peÅŸinde düştük Emniyet Genel müdürlüğü arÅŸivinde deÄŸil, DGM’de savcının odasında zar zor bulduk. Bu takipsizlik ve sicil affı ile Cemaat devlet kadrolarında çok rahatladı.

‘’Özal, Cemaat’in önünü açan ve yurtdışı açılımlarına tavsiyede bulunan kiÅŸiydi’’

Sizce  Cemaat devlet içinde nasıl büyüdü?

Bu Cemaat ağırlıklı olarak 1978 yılından bu yana Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Polis Koleji ve Akademisi’nde öğrenci yetiÅŸtirmeye baÅŸladı. Bu dönemin siyasileri içinde Cemaat’in önünü kim açtı? Diye tahmin yürüteceksek 1980 ihtilali bu iÅŸin baÅŸlangıcı. Özal bu Cemaat’in önünü açan ve yurtdışı açılımlarına tavsiyede bulunan ilk BaÅŸbakan ve CumhurbaÅŸkanıydı. Sonra bunu diÄŸer siyasiler takip etti. 1990’lı yıllarda bu Cemaat'in ilgi alanına girmeyen ne bir medya vardı ne bir etkili bürokrat. Cemaat çok ince bir taktikle etkili yerlerdeki bürokratların çocuklarını okullara almak suretiyle devletteki nüfuzunu artırma stratejisi izledi. O dönemdeki bürokratlar masumane bir eÄŸitim faaliyetine destek verdiklerini düşünüyor olabilirler. AK Parti iktidara geldiÄŸi zaman ciddi bir bürokratik kadrosu yoktu. EÄŸitilmiÅŸ, seçilmiÅŸ, göze batan etkili konumlarda görevlendirilmiÅŸ kadro Cemaat’in kadrolarıydı, sadece Emniyet’te deÄŸil bütün bürokraside böyleydi. DSP’nin de içinde olduÄŸu koalisyon dönemindeki kadrolaÅŸma had safhadaydı. Cemaat’in bürokraside tek bir kimliÄŸi yok ki DSP ye göre  kimliÄŸi var, MHP ye göre kimliÄŸi var, ANAP’a göre kimliÄŸi var, AKP’ye göre de kimlikleme yapmada önemli bir zorlukla karşılaÅŸmadı. Yurtdışı okul faaliyeti nedeniyle her kesimin sempatisini kazanmıştı. O dönemde Cemaat’in çekim alanına girmeyen tek bizlerdik herhalde. AK Parti iktidara geldiÄŸinde cemaatin kadrolarını bürokraside hazır buldu. AK Parti dönemi cemaatin kadrolaÅŸması, ekonomik menfaat elde etmesi ve politika belirleme konusunda çok uygun bir ortam oldu. Cemaat AK Parti iktidarını kullandı, en güçlü ekonomik alt yapısını AK Parti döneminde kurdu.

‘’Ä°stihbarat deÄŸil istihbaratçı zaafiyeti var’’

1999 yılında Gülen Cemaati için yazdığınız raporda ‘’Belki silahlı bir cemiyetten söz etmek ÅŸimdilik mümkün deÄŸildir. Ancak, ele geçirmeyi hedeflediÄŸi devlet kurumlarından bazıları dikkate alındığında, hedefi top yekün ele geçirme ÅŸeklinde ve bu kurumların yöneticilerinin Işık evlerinde yetiÅŸen mensupları tarafından iÅŸgal edilmesiyle mümkün olacağı gerçeÄŸi kendi deyimleri ile itiraf edilmiÅŸ bir suç olarak karşımızdadır’’ diye yazdınız ve 15 Temmuz’da tam da dediÄŸiniz gibi oldu. Sizce bundan sonra Cemaat ile nasıl mücadele edilebilir?

Devletin zararına sebebiyet verecek faaliyetlerle alakalı devlet kurumları içinde en şüpheci davranması gerekenler istihbarat birimleri ve emniyet teÅŸkilatıdır. Biz yıllarca bu konsept içinde eÄŸitildik, yetiÅŸtirildik. Biz Ankara Emniyet Müdürlüğü olarak  Cemaati objektif devlet kriterlerine göre analize tabi tuttuk. Cemaatin faaliyetlerinin ileri aÅŸamalarda nelere sebebiyet vereceÄŸini tahmin ettiÄŸimizden ve analizi o ÅŸekilde yaptığımızdan dolayı bugün ne kadar doÄŸru analiz yaptığımızı net olarak görüyoruz. Åžu anda bu konuda devletin en yükseklerinde istihbarat zafiyetinden söz ediliyorsa devlette ciddi anlamda istihbaratçı zafiyeti var demektir. Ä°stihbarat zafiyeti deÄŸil, istihbaratçı zafiyeti var. Devletin bu açığı süratli bir ÅŸekilde kapatması gerekiyor. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.