Güncel
Putin dönemi Türk-Rus ilişkileri
Putin 2000’de Devlet Başkanı olmasının ardından ilk kez 2004’te resmi ziyaret için Türkiye’ye geldi. Bu tarihten 24 Kasım 2015’e kadar olan dönem; Türk-Rus ilişkilerinin en iyi dönemi oldu.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, 24 Kasım’da yaÅŸanan uçak düşürme olayının ardından ilk kez Rus Devlet BaÅŸkanı Putin ile bir araya geliyor.
Putin’in 24 Kasım ve sonrasında sergilediÄŸi sert tutum, ErdoÄŸan’ın telefonla görüşme taleplerini bile reddetmesine yol açmıştı. Aslında Putin’in 2000 yılından bu yana yürüttüğü dış politika, bu politikanın Türkiye ile iliÅŸkilere etkisi, uluslararası krizlerde Türkiye ile yaÅŸanan gerilimler, 24 Kasım’a giden süreçte büyük rol oynadı.
‘Sovyetlerin çöküşü yüzyılın felaketi’
Sovyet Rusya sonrası dönemde yaÅŸanan deÄŸiÅŸimin en kritik yıllarında Putin, Rusya’yı yönetti. Sovyetlere duyduÄŸu özlemi de hiç gizlemedi. 2005’te yaptığı ulusa sesleniÅŸ konuÅŸmasındaki ÅŸu sözler, bunun en büyük kanıtı oldu:
“Her ÅŸeyin ötesinde, Sovyetler BirliÄŸi’nin çöküşünün yüzyılın çok büyük bir jeopolitik felaketi olduÄŸunu kabul etmeliyiz. Rus milleti için bu samimi bir dram oldu. On milyonlarca vatandaşımız ve vatanseverimiz kendisini Rus toprakları dışında buldu. Daha da ötesinde, dağılma salgını Rusya’nın kendisine bulaÅŸtı.”
Bu yaklaşım, 2000’den bu yana sürdürdüğü dış politikada da, SoÄŸuk SavaÅŸ yıllarında Batı’yla birlikte hareket eden NATO üyesi Türkiye ile iliÅŸkilerinde de etkili oldu.
ABD’nin Irak’a müdahalesi
Putin Devlet BaÅŸkanlığı görevinde üçüncü yılını doldurmamışken ABD, Saddam rejiminin nükleer silahı olduÄŸu gerekçesiyle Irak’a müdahale kararı aldı. Putin karara itiraz etti, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi’nin böyle bir müdahale için ÅŸart olduÄŸunu söyledi. Kendi ülkesinin de beÅŸ üyeden biri olduÄŸu BMGK’den böyle bir karar çıkmamasına raÄŸmen savaşın baÅŸlamasını sert açıklamalarla eleÅŸtirdi.
Bu sırada Türkiye’de de, 1 Mart tezkeresi tartışılıyordu. Amerikan askerlerinin Türkiye sahasını kullanarak Irak’a kuzeyden de müdahale etmesinin önünü açacak tezkere, meclisten çıkmadı.
Putin bu dönem, eski doÄŸu bloku ülkelerinin NATO’yla yakınlaÅŸmalarına, NATO’nun bu ülkelere füze savunma sistemi yerleÅŸtirme planlarına itiraz ediyor, NATO’nun komÅŸusu olmaması için mücadele veriyordu.
Türkiye ile ise ticari ilişkilerin geliştirilmesinden yana politika yürütüyordu.
Türkiye’ye ilk ziyaret
2004 yılına gelindiÄŸinde, Türkiye-Rusya iliÅŸkilerinin geliÅŸmesi için ilk adım atıldı. Putin, Aralık ayında devlet baÅŸkanı olarak Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleÅŸtirdi. Bu aynı zamanda, Rusya Federasyonu’ndan Devlet BaÅŸkanı düzeyinde Türkiye’ye yapılan ilk ziyaretti. Putin, 2002 sonrası Türkiye’nin dış politikasında Batı merkezli yaklaşımdan uzaklaÅŸtığını, çok eksenli yeni bir dış politika izlemeye baÅŸladığını gören ilk devlet baÅŸkanı oldu.
Ziyaret öncesi Rus basınına verdiÄŸi röportajda Putin, KGB yıllarındaki Türkiye algısını “Her ÅŸeyin ötesinde bir NATO üyesiydi, dolayısıyla bir rakipti” diye tanımladı.
Aynı röportajda Karadeniz’e sınır olan iki ülke olarak, yeni dönemde ticari iliÅŸkilerin geliÅŸtirilmesinin iki ülkenin de yararına olacağını vurguladı:
“Bize bu yolda iÅŸbirliÄŸi ve baÅŸarı eÅŸlik edecek. Sonuçta vatandaÅŸlarımız için baÅŸarıya ve ekonomilerin aktif geliÅŸimine ancak güçlerimizi birleÅŸtirirsek ulaşırız. Bu özellikle Türkiye ve Rusya gibi ortak çıkarlara sahip ülkeler için uygun olur. Karadeniz üzerinde komÅŸuyuz. Biraz karışık ve ilginç bir ortak tarihimiz var. Bu tarihte savaÅŸlar da uzlaÅŸmalar da var. Ama ilginçtir; en fazla olan ÅŸey iÅŸbirliÄŸi.”
‘Cesur kararlar için buradayız’
Çarlık döneminden beri ülkesinin özellikle Balkanlar ve Kafkaslarda toprak mücadelesi içinde olduÄŸu Türkiye’ye yaptığı bu ziyaret, Putin’in dış politikasındaki dönüm noktalarından biri oldu. Çeçenistan’a asker gönderdiÄŸi zaman Ankara’dan ve Washington’dan eleÅŸtiriler alan Putin, 11 Eylül saldırıları sonrasında bunu ‘uluslararası terörle mücadelenin bir parçası’ olarak gösterdi.
Putin’in ziyareti öncesinde Ankara’dan da bu havayı yumuÅŸatacak bir adım geldi. Türkiye’de yaÅŸayan dokuz Çeçen’i tutukladı. Türk polisi, tutuklanan Çeçenlerin El Kaide baÄŸlantılı olduÄŸunu açıkladı.
Ä°ki günlük ziyaretin ilk gününde, dönemin CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer’le yediÄŸi çalışma yemeÄŸinde terörle mücadelede iÅŸbirliÄŸinin yanı sıra ticari iliÅŸkilerin geliÅŸtirilmesi gündemin en önemli konularındandı. Putin “Bugün çok cesur kararlar almak için buradayız. Bu ziyaret, Türkiye ve Rusya arasında yeni ufuklar açacak ekonomik ve ticari iliÅŸkilere fırsat verecektir” diyerek, yeni dönemde ikili iliÅŸkilerin ekonomi alanında ilerleyeceÄŸinin iÅŸaretini verdi.
SoÄŸuk SavaÅŸ döneminden kalma güvensizliÄŸin artık ortadan kalkmaya baÅŸladığının bir kanıtı olarak da yine bu ziyarette, 2003’te iÅŸlemeye baÅŸlayan ancak bazı anlaÅŸmazlıkların olduÄŸu Mavi Akım Boru Hattı üzerindeki anlaÅŸmazlıkların çözülmesi ve Türkiye’nin satın aldığı doÄŸal gaz miktarının artırılması konusunda görüş birliÄŸine varıldı.
‘Antalya ziyaretim bakışımı deÄŸiÅŸtirdi’
Rusya ile Türkiye’nin ikili ticaret hacmi, Putin’in adımları sıklaÅŸtırdığı 2004 yılında yüzde 60 artarak 4.6 milyar dolara yükseldi. Türk ÅŸirketleri de Rusya’daki inÅŸaat, gıda ve tekstil gibi sektörlerde etkinliÄŸini artırmaya baÅŸladı. Antalya gibi turizm merkezleri de 2000’lerin başından itibaren giderek Rus turistlerin daha fazla ilgisini çekmeye baÅŸladı.
Rus turistlerin Türkiye sahillerine yönelik ilgisiyle ilgili konuÅŸurken Putin, yine Türkiye ziyareti öncesinde verdiÄŸi röportajda, kendisinin de Antalya’ya gittiÄŸini ve Türkiye’den çok etkilendiÄŸini anlattı:
“Antalya’ya birkaç kez gittim. Çok sevdim. Daha da fazlası, Türkiye’ye ilk ziyaretim ülkeyle ilgili algımı tamamen deÄŸiÅŸtirdi. Ä°yi anlamda tabii… Bütün NATO üyesi ülkeler bizim rakibimizmiÅŸ gibi bir genel algım vardı, Türkiye de buna dâhil. Bugünün Türkiye’sinin gerçeÄŸini gördüğümde, Türklerin Ruslara ve bana yaklaşımını gördüğümde bu tamamen deÄŸiÅŸti. 1992 ya da 1993’tü.”
Bir ay sonra Putin, ErdoÄŸan’ı ağırladı
Putin’in ilk Türkiye ziyareti ve dönemin CumhurbaÅŸkanı Sezer ile ikili görüşmesinin hemen ardından, Ocak 2005’te bu kez dönemin BaÅŸbakanı ErdoÄŸan Rusya’ya gitti. Yanında 600 iÅŸ adamı vardı.
Annan Planı’nın oylandığı, referandumda Rum kesiminin ‘hayır’ dediÄŸi dönem Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden yana tavır alan Putin, bu ziyaretlerle birlikte söylemini de deÄŸiÅŸtirdi. Annan’ın Kıbrıs planını çözen planını desteklediklerini söyledi ve “Kuzey Kıbrıs’a ekonomik tecridin adil olmadığını düşünüyoruz” dedi.
Erdoğan ve Putin, ilk kez bu ziyarette iki ülke için ticaret hacmi hedefi koydu. 2007 yılında hedefin 25 milyar dolara çıkabileceğini belirttiler.
2007 yılının Haziran ayında Putin bir kez daha Türkiye’deydi. Bu kez, dönem baÅŸkanlığını Türkiye’nin devraldığı Karadeniz Ekonomik Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü’nün Ä°stanbul’daki toplantısına katılmak üzere… Bu ziyarette de hem Sezer hem ErdoÄŸan ile ikili görüşme yaptı. Yılın ilk altı ayında iki ülke arasındaki ticaret hacmi hedeflenene yaklaÅŸmış; 21 milyar dolara ulaÅŸmıştı.
Güney Osetya Savaşı
Ticari iliÅŸkilerin hızla geliÅŸtiÄŸi bir dönemde Putin, Sovyet Rusya günlerindeki topraklara sahip çıkma refleksiyle, NATO karşıtı bir adım attı. NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye’nin de Rusya’nın karşısındaki tarafta yer aldığı bu gerginlik, ticari iÅŸbirliÄŸine yansımadı.
2008’de yaÅŸanan bu durum, sonraki yaklaşık yedi yıllık Putin dönemi Rusya-Türkiye iliÅŸkilerinin baÅŸlangıcı olacaktı.
Gürcistan’dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Güney Osetya’ya Gürcistan AÄŸustos 2008’de askeri operasyon düzenledi. Güney Osetya’nın Gürcistan’dan bağımsızlığını kazanmasını ve kendi kontrolü altındaki Kuzey Osetya’ya baÄŸlanmasını isteyen Rusya da savaÅŸa müdahil oldu.
O dönem ülkenin BaÅŸbakanı olan Putin’in emriyle Gürcistan’ın elektriÄŸi kesildi. Gürcistan, Türkiye’den elektrik talebinde bulundu ve bu talepleri aynı gün karşılandı. Aynı zamanda Türk DışiÅŸleri Bakanlığı ile koordine olan Türk Kızılayı sınıra yığınak yaparak insani yardım götürdü. Ancak Gürcistan’ın bir notayla bildirdiÄŸi askeri yardım talebine yanıt vermedi. Türkiye, sınırına çok yakın bölgede meydana gelen ve ticari iÅŸbirliÄŸinin geliÅŸtiÄŸi Rusya’nın da taraf olduÄŸu savaÅŸa dâhil olmadı.
2010’da Ãœst Düzeyli Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi kuruldu
İki ülke arasında, birçok bakanın ve iş adamlarının katılacağı, ticari ilişkileri üst düzey imzalanacak anlaşmalarla garanti altına alınacağı mekanizma olan Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi (ÜDİK) 2010 yılında kuruldu.
Bölgede yaÅŸanan geliÅŸmelere farklı bakış açıları, bu iliÅŸkiyi etkilemedi. Ancak Rusya’nın DoÄŸu Akdeniz bölgesindeki en büyük müttefiki ve Türkiye’nin de en uzun sınır komÅŸusu olan Suriye’de savaÅŸ patlak verdiÄŸinde, aynı tutumu sürdürmek zorlaÅŸtı.
Suriye krizi büyüdükten sonra ilk görüşme
Ekim 2012’de bunun ilk somut örneÄŸi, ayında Moskova’dan kalkıp Åžam’a doÄŸru giden bir Rus uçağının Ankara’da iniÅŸe zorlanmasıyla yaÅŸandı. Uçağın F-16’larla iniÅŸe zorlanmasının sebebi, içinde Åžam’a teslim edilecek askeri şüpheli malzemeler olması kuÅŸkusuydu. Uçağın kargosunda bulunan askeri haberleÅŸme cihazı parçalarına el konuldu, uçağın kalkışına izin verildi. Rusya ‘açıklama bekliyoruz’ derken ErdoÄŸan, bu cihazların Suriye Savunma Bakanlığı’na teslim edilmek üzere uçaÄŸa yüklendiÄŸini açıkladı.
Suriye’deki görüş ayrılığının diÄŸerlerine benzemediÄŸinin kanıtı olan bu olay, yine de iki ülkenin ekonomik iÅŸbirliÄŸi alanındaki kararlılığını etkilemedi.
Olayın ardından Rus DışiÅŸleri Bakanı Lavrov, Türkiye’nin Chicago AnlaÅŸması’na göre hareket ettiÄŸini ve buna hakkı olduÄŸunu söyledi. Rus Devlet BaÅŸkanı Putin de, yaÅŸanan gerilime raÄŸmen Türkiye ziyaretini ertelemedi ve Aralık ayında, Ãœst Düzeyli Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi’nin 3. toplantısı için bakanlarla birlikte Ankara’ya geldi.
Putin’in 2012’deki bu resmi ziyareti, üçüncü kez devlet baÅŸkanı seçildikten sonra eski Sovyet ülkeleri dışında yaptığı ilk resmi ziyaretlerden biri oldu.
2012 başı itibarıyla iki ülke ticaret hacmi, bir önceki yıla göre hızla büyüyerek yüzde 26’ya ulaÅŸmıştı.
‘Bu karışık sorunu çözmek için çok çalışacağız’
Toplantının sonunda yapılan ortak basın toplantısında Putin, ekonomi alanında atılacak adımları sıraladı.
Suriye konusundaki görüş ayrılıkları sorulduÄŸunda ise “Bu konuyu bugün Türk yetkililerle aktif olarak deÄŸerlendirildi, yeni fikirler ortaya atıldı ancak bunların bir kez daha gözden geçirilmesi ve incelenmesi gerekiyor. Bu karışık sorunu çözmek için Türkiye ile birlikte çok çalışmaya devam edeceÄŸiz” dedi.
O sırada Suriye’den Türkiye sınırına, Hatay’a top atışları baÅŸlamıştı. “Suriye’nin Türkiye’ye saldırma ihtimali” sorulduÄŸunda ise Putin, “Suriye’nin önce kendi problemlerini çözmesi gerekiyor. Bu trajedi, Suriye’nin Türkiye’ye top atışları, eminim tamamen kazadır. Bundan en ufak bir şüphem yok. Hepimizi Suriye’nin komÅŸularına saldırmaktan çok uzak olduÄŸunu anlıyoruz” yanıtını verdi.
Bu konudaki ciddi görüş ayrılığı, 2012’de yaÅŸanan küçük krizin ardından 2015 sonuna kadar, yani neredeyse üç yıl boyunca Türkiye ile Rusya arasında ekonomik iÅŸbirliÄŸini etkileyecek bir boyuta ulaÅŸmadı.
Ukrayna Savaşı ve Kırım’ın ilhakı
Putin 2012’de yeniden Devlet BaÅŸkanı seçildikten sonra, Karadeniz’e sınır olan bir baÅŸka eski Sovyet ülkesinde kriz patlak verdi. Rusların yoÄŸun olarak yaÅŸadığı Ukrayna’nın doÄŸusunda baÅŸlayan çatışmalarda Putin bir kez daha sert bir tavır takındı. Rusya ve Türkiye arasında bir kez daha siyasi alanda gerilim yaÅŸandı.
Eski Sovyet ülkesi olan Ukrayna’da Rus yanlısı CumhurbaÅŸkanı Viktor Yanukoviç AB ile iÅŸbirliÄŸi anlaÅŸmasını imzalamayı reddettiÄŸinde, ülkenin doÄŸusundaki Donestk ve Luhansk dışındaki bölgelerde protesto gösterileri baÅŸladı. Eylemler büyüdü, çatışmaya dönüştü, Yanukoviç Rusya’ya kaçtı.
Çatışmalara Putin’in emriyle Rus askeri de doÄŸrudan dâhil oldu. Ãœlkenin doÄŸusunda sınırı geçerek Batı ve AB yanlısı Ukraynalı milislerle savaÅŸtı. Birkaç ay süren olayların sonunda Ukrayna’ya baÄŸlı özerk bir bölge olan ve Tatar Türklerinin yoÄŸun olarak yaÅŸadığı Kırım, sadece Rus yanlısı ayrılıkçıların katıldığı bir referandumun ardından tek taraflı bağımsızlığını ilan etti. Rusya, hiçbir meÅŸru zemine dayanmadan 16 Mart 2014’te Kırım’ın kendi kontrolünde olduÄŸunu duyurarak bölgeyi ilhak etti.
Sovyet Rusya’nın 1944’te sürgüne gönderdiÄŸi Kırım Tatarları, bir kez daha yoÄŸun bir baskı altında kaldı. Kırım Tatar Özerk Meclisi kapatıldı, milletvekillerinin bir araya gelmesi yasaklandı. Bu, Ankara’nın tepkisine yol açtı.
Kırım için ilk telefon görüşmesi
Mart ayının başında, henüz Kırım ilhak edilmemiÅŸken o dönem BaÅŸbakan olan ErdoÄŸan, Putin’i arayarak endiÅŸelerini iletti. Sorunun çözümün Ukraynalılara bırakılması gerektiÄŸini, gerektiÄŸi hallerde uluslararası hukukun devreye girmesi gerektiÄŸini söyledi. Ä°ki lider, Tatar toplumun huzur içinde yaÅŸaması için elbirliÄŸiyle çalışma kararı aldı.
Nisan ayında ErdoÄŸan Putin’i bir kez daha aradı bu kez Tatarların durumuyla ilgili ciddi endiÅŸe duyduÄŸunu söyledi. Ancak Putin’in tavrında bir deÄŸiÅŸiklik olmadı. 10 Mayıs’ta Putin Kırım’a, sembolik önemi çok büyük olan bir ziyarette bulundu. Ankara’nın itiraz ettiÄŸi ilhakın ardından Kırım’a giderek, bu toprakların artık kendi kontrolü altında olduÄŸunu tüm dünyaya duyurmaya çalıştı.
Sivastopol’deki Donanma Komutanlığı’na giderek Zafer Günü kutlamalarına katılan Putin, “2014’ün burada yaÅŸayan halkların Rusya’yla birlikte olmaya karar verdikleri yıl olarak tarihe geçeceÄŸinden eminim. Bu, atalarımızın anısına ve tarihi gerçeklere baÄŸlılığın bir kanıtıdır.”
Putin’in ziyaretinin ardından ErdoÄŸan bir kez daha Putin ile telefonda görüştü. Kırım Tatarlarının hak ve statülerinin Milli Meclis’in de görüşü alınarak karara baÄŸlanmasını talep etti. Ancak görüşmenin sonunda iki ülke stratejik iÅŸbirliÄŸinin ve ortak projelerin devamıyla ilgili bir aksaklık olmadığı tekrarlandı.
Bu esnada Ukrayna krizi sebebiyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlara Türkiye, diÄŸer tüm NATO ülkelerinin aksine katılmadı. Putin bunu da “Türkiye’nin Rusya ile ekonomik iÅŸbirliÄŸi konusu dâhil olmak üzere, bağımsız biçimde kararlar almasını takdir ediyoruz. Türk ortaklarımız çıkarlarını birilerinin siyasi hırsları uÄŸruna heba etmeyi reddetti. Bunun gerçek anlamda iyi düşünülmüş ve ileriye dönük bir politika olduÄŸunu düşünüyorum” diye yorumladı.
Putin, sonrasında Kırım ile ilgili yaptığı tüm açıklamalarda “Kırım konusunun kapandığını, Rusya’nın bu konuyu kimseyle pazarlık etmeyeceÄŸini” tekrarladı.
‘Yeni ufuklar aranan’ son resmi ziyaret
Ä°ki ülke arasında kurulan ÃœDÄ°K kapsamında beÅŸinci ve son ziyaret, Putin’in Aralık 2014’te Ankara’ya gelmesiyle gerçekleÅŸtirildi. Bu son resmi ziyarette Suriye’deki iç savaÅŸ büyümüş; söylem farklılıkları artmıştı. Rusya başından beri Esed’e destek verirken Türkiye, muhalefetin merkezi halindeydi.
On bakan, iÅŸ adamları ve Gazprom yetkilileriyle birlikte Ankara’ya gelen Putin, ziyaret öncesi yaptığı açıklamada Kırım ve Suriye gibi konulardaki mevcut anlaÅŸmazlıkların sorulması üzerine ‘Benzer düşünülen konularda iÅŸbirliÄŸini artırmayı hedeflediÄŸini’ söyledi. “Hükümetimizin tutumu, ikili ticari hacmi artırmak için yeni ufuklar açmaktır” dedi. Bu sırada iki ülke arasındaki ticaret hacmi 35 milyar dolardı. Hedef; 2020’de 200 milyar dolardı.
Ziyaret sırasında Putin, ikili ticari iliÅŸkilerin, siyasi alanlardaki anlaÅŸmazlıklardan çok daha önemli olduÄŸunu vurgulamak adına sürpriz bir ÅŸekilde “Türk akımı” açıklaması yaptı. Avrupa ülkelerine Karadeniz üzerinden Rus doÄŸalgazını taşıması planlanan ancak hiç baÅŸlanamayan Güney Akım’ı iptal edeceÄŸini, bunun yerine Türk kara suları ve Trakya üzerinden Yunanistan’a giderek gazı Avrupa’ya taşıyacak olan yeni bir Türk akımı projesi üzerinde çalışıldığını duyurdu.
Putin, Suriye’de büyüyen krize raÄŸmen Türkiye ile çıkar iÅŸbirliÄŸine zarar vermemeye dikkat etti. Ancak bu durum, 2015 sonuna kadar sürdü. Dış politikadaki ciddi görüş ayrılıkları ve krizin büyümesi sonucu, bu politika daha fazla sürdürülemedi.
Suriye konusunda işbirliği çalışmaları
Suriye krizinin çözümü için yapılan Cenevre görüşmeleri, Viyana toplantıları, Uluslararası Suriye Destek Grubu gibi uluslararası çalışmalarda Rusya ve Türkiye hep birlikte, ancak farklı taraflarda yer aldı. Putin, bu süreçlerde Esed’e destek olan Ä°ran’ın da dâhil olması için çabalarken, iÅŸbirliÄŸi sadece “Suriye’deki krizin siyasi çözümü, insani yardımların ulaÅŸtırılabilmesi” noktasında kaldı. Bir de “terör örgütleriyle ortak mücadele” kararlılığına vurgu yapılıyordu ancak terör örgütlerinin isimleri konusunda bir uzlaÅŸma hiçbir zaman saÄŸlanamadı.
Putin’in Suriye, Irak hükümetleri ve sahadaki Kürt grupların da katılacağı bir iÅŸbirliÄŸiyle bölgedeki IŞİD, El Kaide gibi örgütlerle mücadele etme önerisini Ankara ve ABD reddetmiÅŸ, Esed rejimi dışında PYD konusunda da görüş ayrılığı baÅŸlamıştı. Öyle ki Putin, PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin Rusya’da ofis açmasına da izin verdi. Cenevre görüşmelerinin üçüncüsü için çabalar sürerken Putin, PYD’nin de görüşmeleri dâhil olması için baskı yaptı.
Suriye’ye askeri müdahale
Putin Esed’in sahada zor durumda kaldığı bir dönemde, Eylül 2015’te tüm dengeleri deÄŸiÅŸtiren bir adım attı. Suriye’de hava operasyonlarına baÅŸlayarak sahaya resmen müdahil oldu. Ãœstelik Putin bu adımı, 23 Eylül’de Moskova’da görüştüğü ErdoÄŸan’ın ziyaretinin hemen ardından attı.
İki ülke arasındaki ticaret hacminde artış da durmuştu.
30 Eylül’de hava operasyonlarına baÅŸlayan Rus uçakları, birkaç kez Türkiye hava sahasını ihlâl ettiÄŸi için uyarıldı.
Rusya’nın Suriye’ye müdahalesinden bir hafta sonra dönemin BaÅŸbakanı DavutoÄŸlu, bir televizyona verdiÄŸi röportajda Rusya’yı sert bir dille eleÅŸtiriyordu:
"Siz başka bir ülkeye gireceksiniz, o ülkeden bizi taciz edeceksiniz; bunu kabul etmemiz, ona müsamaha göstermemiz söz konusu değil. Bunu Rusya tarafına çok açık bir dille, dostça ve şimdiye kadarki karşılıklı saygı kuralları dâhilinde ifade ettik. Bizim angajman kurallarımızın sınırlarını herkes biliyor. Bundan sonra ümit ederiz tekrarı olmaz. Ümit ederiz bu tırmanmaz. Ama böyle bir durumda Türkiye, kendi sınırlarını ve hava sahasını korur; kimden, nereden gelirse gelsin kendi sınırlarını ve hava sahasını korur. Biz iyi niyetimizi gösterdik, yani soğukkanlı bir tavır sergiledik; fakat bunların tekerrürü artık bu meselenin sehven, hataen yapılan bir mesele olmadığı konusundaki kanaatimizi pekiştirir. Rusya'nın Suriye'de bir yabancı güç olarak Suriye savaşına taraf olmaması beklerdik."
Birkaç gün sonra ErdoÄŸan da, Japonya ziyareti dönüşünde uçağındaki gazetecilere Rusya’nın ‘dostlarını kaybedebileceÄŸini’ anlatıyordu:
“Rusya’nın hava operasyonlarıyla müdahil olduÄŸu Suriye kriziyle ilgili gerilim sürüyor. NATO, Türkiye’ye destek için gerekirse ‘Çekiç Güç’ gönderilebileceÄŸini açıkladı. Hazar’dan füzelerin de atıldığı geliÅŸmeler sonrasında, gerekirse 48 saatte Türkiye’ye NATO güçlerinin konuÅŸlandırılabileceÄŸi açıklandı. Türkiye’nin yanında olduklarını vurguladılar. Rusya, adeta bölgeyi sınıyor. Rusya bu ÅŸekilde davranarak dost kazanamaz, tam tersine dostlarını kaybedebilir.”
Esed’i Moskova’ya davet etti
Putin, Suriye’deki müdahalesinin ardından sürpriz bir adım daha attı. 20 Ekim’de Esed’i Moskova’ya davet etti. Moskova ziyareti, 2011'de Suriye'de ayaklanmanın baÅŸlamasından beri Esed'in bilinen ilk yurtdışı ziyareti oldu.
Putin Esed’e, “eski Sovyet ülkelerinden yaklaşık dört bin savaşçının Suriye’de radikal gruplara katıldığını, terörizmle mücadeleye hazır olduÄŸunu” söyledi.
Ziyaretin ardından ErdoÄŸan’la eski görüşmelere kıyasla gergin geçen bir telefon görüşmesi yaptı. ErdoÄŸan Suriyeli muhaliflere yapılan baskı ve PYD’nin ilerlemesinden duyulan endiÅŸeyi dile getirdi. Ä°ki lider ‘terörle mücadeleye verilen önemi’ yineledi. Ancak terör örgütleri konusundaki anlaÅŸmazlık sürüyordu.
‘Mevcut anlaÅŸmazlıklar ikili iliÅŸkilere zarar vermemelidir’
Kasım 2015’te G-20 zirvesi için geldiÄŸi Antalya’da Putin, farklılıklar askeri olarak sahaya yansımış olsa da, ticari iliÅŸkilere yansımaması gerektiÄŸi fikrinde ısrarlıydı:
“Gerçekten, devletlerimizin Suriye krizinin çözülmesine iliÅŸkin tutumları farklılık göstermektedir. Fakat aynı zamanda Rusya ile Türkiye’nin ortak önceliklerinin olması önemlidir. Mevcut anlaÅŸmazlıklar ikili iliÅŸkilere zarar vermemelidir.”
Antalya’da ikili görüşme de yapan Putin ve ErdoÄŸan, Suriye konusundaki görüş ayrılıklarına raÄŸmen iki ülke arasındaki iÅŸbirliÄŸini sürdürmenin önemini vurguladı. Türkiye ve Rusya arasında oluÅŸturulan Ãœst Düzey Ä°ÅŸbirliÄŸi Konseyi’nin 6. toplantısının 15 Aralık’ta Rusya’da yapılmasına karar verdi.
Zirve dönüşü Rus basınına konuÅŸan Putin, “terörizmle mücadele için Rusya’nın çabaladığını, kimsenin kendilerini eleÅŸtiremeyeceÄŸini söyledi” de isim vermeden bazı ülkeleri sert bir dille eleÅŸtirdi. Bu eleÅŸtiri, iliÅŸkilerdeki gerginliÄŸin arttığının kanıtıydı:
“Bazı bireyler tarafından IŞİD’in finanse edildiÄŸine dair veri örneklerini paylaÅŸtım. Bu para ortaya çıkardığımıza göre 40 ülkeden geliyor ve bunların arasında bazı G20 ülkeleri de var.”
Putin aynı zamanda, Rusya’nın hava bombardımanının IŞİD’e yönelik olarak yapıldığını, ABD, Avrupa ülkeleri, Suudi Arabistan, Türkiye ve Ä°ran ile iÅŸbirliÄŸi yapılırsa siyasi çözüm için bu adımın iÅŸe yarayabileceÄŸini söyledi.
G-20 için geldiÄŸi Antalya’ya yaptığı ziyaret, Putin’in Türkiye ile iÅŸbirliÄŸine vurgu yaptığı son yer oldu. Bu, iki liderin de son baÅŸ baÅŸa görüşmesiydi. Ä°ki ülkenin de Suriye’deki savaÅŸa doÄŸrudan veya dolaylı olarak müdahil olması, iÅŸbirliÄŸini sürdürme çabasının önüne geçti.
Tam 10 gün sonra, Türk hava sahasını yine ve defalarca ihlâl eden Rus savaş uçakları bu kez Türk jetleri tarafından vuruldu. Rus uçağı Türkiye sınırına yakın bölgede düştü, bölgedeki Suriyeli muhalifler pilotlardan birini öldürdü.
Ardından çok daha sert açıklamalar geldi. On gün öncesine kadar ikili iliÅŸkilerin bozulmaması gerektiÄŸini söyleyen Putin, Ruslara Türkiye’ye gitmeme uyarısı yaptı. BaÅŸbakan Medvedev, Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımların uygulanması için bakanlıklara emir verdi. 15 Aralık’ta yapılması planlanan ÃœDÄ°K toplantısı iptal edildi.
Normalleşme adımı mektupla geldi
Ankara’dan, düşürülen uçağın Rus uçağı olduÄŸunu bilinmediÄŸi ve iliÅŸkilerin normale dönmesinin arzulandığına yönelik mesajlar geldi. Ancak Putin ErdoÄŸan’ın telefonla görüşme talebini reddetti.
Putin’in ‘çok ciddi sonuçları olacak’ açıklaması, Ankara’ya yönelik suçlamaları ve sert tonu aylar sonra, Haziran’da dışiÅŸleri ve ekonomi bakanlıklarındaki ekiplerin temasları sonucu yumuÅŸadı. Ancak özür talebi hiçbir zaman geri çekilmedi.
ErdoÄŸan, 27 Haziran’da Putin’e bir mektup yazarak, düşürülen Rus uçağı ve öldürülen pilotla ilgili üzüntülerini iletti. Pilotun ailesine ‘kusura bakmasınlar’ dedi. Bu ifade, Putin’in talep ettiÄŸi resmi özürden farklıydı. Ancak Putin yine de 29 Haziran’da ErdoÄŸan’ı arayarak teÅŸekkür etti. Liderler, iliÅŸkilerin eskiye dönmesi için adım atmaya ve bir araya gelmeye karar verdi.
Kaynak: Al Jazeera, kremlin.ru, Türk Dışişleri Bakanlığı, AA, Reuters, Russia Today
Henüz yorum yapılmamış.