Kendimizle yüzleşmeliyiz (1)

Fatma Tuncer - Milli Gazete

Huntington’un ismiyle özdeÅŸleÅŸen, “Medeniyetler Çatışması” kuramında Müslümanları potansiyel düşman olarak ilan etmesi, Ä°slam toplumlarının duçar olduÄŸu etnik ve mezhebi çatışmaların iÅŸaretiydi. Bu tez üzerinden hareket eden Batı, Müslümanları birbirlerine düşürerek hedefine daha kısa yoldan ulaÅŸmaya çalışıyor. Toprakları ve deÄŸerleri iÅŸgal edilen Müslüman halklar kendi vatanlarında parya hayatı yaşıyorlar.

Sovyetler BirliÄŸi’nin dağılmasından sonra Ä°slam ülkeleri birinci hedef tahtasına oturtulmuÅŸ ve Batı radikal örgütleri kışkırtarak OrtadoÄŸu üzerindeki emellerini gerçekleÅŸtirme gayreti içinde olmuÅŸtur. Nitekim Ä°slamofobi olgusu yakın tarihte ortaya çıkmış bir sorun deÄŸildir, temeli Ä°spanya’nın Müslümanlar tarafından fethedildiÄŸi döneme kadar uzanır. O dönem bu görevi kilise mensupları üstlenmiÅŸ, yaptıkları propagandalarla Müslümanları kötü ilan edip, haçlı ordusuna taraf çekmeye çalışmıştır.

Ä°slam korkusu anlamına gelen Ä°slamafobi 11 Eylül sonrası yeniden aktive edilmiÅŸ ve batı medya üzerinden Müslümanlara karşı nefret uyandırmaya devam etmiÅŸtir. Ne yazık ki, karalama kampanyaları kendilerini ifade etme imkânı bulamayan Müslümanlar üzerinde negatif etki bırakmış özellikle Avrupa’da azınlık olarak yaÅŸayan Müslümanlar ÅŸiddet yanlısı olarak görülmeye ve dışlanmaya baÅŸlamıştır. Ä°slamafobi algısı Müslümanların bir tehdit unsuru olarak görülmesine ve bir çok sosyal ve demokratik haklardan mahrum edilmesine neden olmuÅŸtur.

11 Eylül olayları ile birlikte medya üzerinden Ä°slam düşmanlığı yapmaya devam eden kapitalist zümreler toplumları, kendi ürünleri olan el Kaide Taliban gibi örgütlerin yaÅŸantıları ile oyalayıp, Irak’ı akabinde Afganistan’ı iÅŸgal etmiÅŸtir. Bu olaylarda onlarca insan ölürken kitleler kendilerine sunulan filmi izlemekle yetinmiÅŸlerdir. OrtadoÄŸu adım adım bölünmeye doÄŸru giderken, Ä°slam toplumları kendi aralarında birlikteliÄŸi saÄŸlayamamış, ayaÄŸa kalkma cesareti gösterememiÅŸtir.

Ne yazık ki son günlerde yaşadıklarımız, sürecinin içine ülkemizin de sokulmak istendiğini gösteriyor. Bu nedenle vakit kaybetmeden kendimizle yüzleşmeli sosyal, kültürel ve siyasi istikametimizi kendi değerlerimiz ekseninde yeniden şekillendirip, düşmana sızacak bir delik bırakmamalıyız.