Sosyal Medya

Güncel

'Sadece gülüyorum...'

Eski Başbakan Tansu Çiller, MİT raporundaki örgüt ve cemaat iddiasına yanıt verdi...



Eski BaÅŸbakan Tansu Çiller, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminin ardından Milli Ä°stihbarat TeÅŸkilatı'nın 17 Kasım 1996 tarihinde hazırladığı öne sürülen ve Gülen cemaatinin paralarının aklandığı gibi iddiaları da içeren 'Çiller Örgütü' raporunun tekrar gündeme gelmesine iliÅŸkin olarak, "Sadece gülüyorum dedi.

Hürriyet yazarı Fikret Bila'ya konuÅŸan Çiller, 700 kiÅŸilik özel ekip kurduÄŸu, uyuÅŸturucu ve nükleer kaçakçılık yaptıkları yolundaki iddiaları deli saçmasına benzeterek, "Uydurma olduÄŸu ve basındaki bazı asılsız haberlere dayandığı kanıtlanmış olan bu iddiaların yeniden gündeme getirilmesine sadece gülüyorum" ifadesini kullandı.

Çiller'in, o dönem yaptığı açıklamaları hatırlattığı eski MÄ°T MüsteÅŸarı Köksal Sönmez de iddiaların uydurma olduÄŸunu söyledi. Ä°mzasını taşıyan MÄ°T raporunun kapak yazısından da bunun anlaşılacağını belirten Köksal, “20 yıl önce düzmece olduÄŸu ortaya çıkmış, gazete kupürlerinden derlenmiÅŸ, ciddiye alınmayacak bu iddiaları gündeme taşımak boÅŸ ve anlamsız bir uÄŸraÅŸtır” dedi.

Bila'nın Hürriyet'te "Çiller'in hatırlatması"başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan tartışmalarda, Ergenekon, Balyoz gibi davalarla birlikte Susurluk kazası bağlamında 1996'da yazılan ünlü MİT raporu da gündeme geldi.

Eski Başbakan Tansu Çiller'le ilgili iddialar da yeniden dillendirildi. Çiller'in 700 kişilik özel ekip kurduğu, uyuşturucu ve nükleer kaçakçılık yaptıkları, Gülen'in olduğu iddia edilen paraların aklandığı gibi...

Çiller bu iddiaları o dönemde yalanlarken, dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ın imzasını taşıyan raporda, iddiaların basında yer alan haberlere dayandığının belirtildiğini söylemişti. Hepsinin uydurma olduğunu vurgulamıştı. Çiller dün arayarak, bu konuda yaptığımız ve 7 Ocak 2013'te Milliyet'teki köşemde yayımlanan söyleşiyi hatırlattı. O söyleşide, söz konusu iddiaları deli saçmasına benzettiğini, kendisini siyasi olarak bitirmeye dönük gayretler olduğuna dikkat çektiğini yeniden belirtti. Uydurma olduğu ve basındaki bazı asılsız haberlere dayandığı kanıtlanmış olan bu iddiaların yeniden gündeme getirilmesine sadece güldüğünü söyleyen Çiller, dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ın ifadelerinin de bunu kanıtladığını hatırlattı.

SÖNMEZ KÖKSAL'IN MODEL ÖNERİSİ

Eski MÄ°T MüsteÅŸarı Sönmez Köksal da dünkü görüşmemizde, Tansu Çiller gibi iddiaların uydurma olduÄŸunu söyledi. Ä°mzasını taşıyan MÄ°T raporunun kapak yazısından da bunun anlaşılacağını belirten Köksal, “20 yıl önce düzmece olduÄŸu ortaya çıkmış, gazete kupürlerinden derlenmiÅŸ, ciddiye alınmayacak bu iddiaları gündeme taşımak boÅŸ ve anlamsız bir uÄŸraÅŸtır” dedi.

Köksal sohbetimizde, gündemde olan istihbarat örgütlerinin yeniden yapılandırılması konusunda üzerinde durulmaya değer yeni bir model önerdi.

Türkiye'de ‘ulusal varlığı koruma' kavramının bulunmadığına dikkat çeken Köksal, bu yaklaşımı esas alan yeni bir istihbarat örgütlenmesine gidilebileceÄŸini söyledi. Almanya'daki ‘Anayasa Koruma Örgütü' ve Fransa'da kurulan yeni kurumun ‘ulusal varlığı koruma'ya dayanan iyi örnekler olduÄŸunu vurguladı.

‘Ulusal varlığı koruma' yaklaşımı içinde Türkiye'de de Emniyet ve MÄ°T'in uzman elemanlarından yeni bir teÅŸkilat kurulabileceÄŸin söyledi. Emniyet'in çok baÅŸarılı uzmanlaÅŸmış istihbarat elemanları ile MÄ°T'in yine bu konuda uzmanlaÅŸmış analizcilerinden böyle bir yeni model kurulabileceÄŸini belirtti. Bu yeni teÅŸkilatın görevinin ulusal tehditler, devletin, anayasal rejimin korunması olacağını ve bu amaçla iç istihbarata yoÄŸunlaÅŸabileceÄŸini kaydetti. Bu modelde oluÅŸacak kurumum elemanlarının polis yetkileri taşımasının yanı sıra tutuklama yetkisine de sahip olmaları gerektiÄŸini vurguladı. Almanya ve Fransa'daki örneklerde, söz konusu personelin hem polis yetkileri hem de tutuklama yetkileri bulunduÄŸunu anımsattı. Bu teÅŸkilatın başında Almanya'da olduÄŸu gibi kabineye dışarıdan atanacak uzmanlaÅŸmış bir bakanın da bulunabileceÄŸini söyledi. Dış istihbaratın ise ayrı bir teÅŸkilat olabileceÄŸini de önerilerine ekledi.

KARADAYI'NIN Ä°TÄ°RAZI

ESKÄ° Genelkurmay BaÅŸkanı Ä°smail Hakkı Karadayı, kendisini Fetullah Gülen'le iliÅŸkilendirmeye çalışan haberlere tepki gösterdi. “Fetullah Gülen'le ne karşılaÅŸtım, ne tanırım” dedikten sonra, “Ben 28 Åžubat döneminde MGK'da CumhurbaÅŸkanı Demirel ve BaÅŸbakan Erbakan'a irticai faaliyetlerin arttığını ve bu tür hareketlerin Türkiye'nin geleceÄŸi için büyük tehlike oluÅŸturduÄŸunu söyleyen kiÅŸiyim” dedi. Karadayı, dönemin CumhurbaÅŸkanı Demirel'le konuÅŸarak irticai faaliyetlerin ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne öncelikli ‘tehdit' olarak girmesini önerdiÄŸini de anımsattı. Bu önerisinin yerinde görüldüğünü ve irticai faaliyetlerin bu belgeye girdiÄŸini de vurguladı. Gülen cemaatinin kendisini ödül törenine çağıran davetiyesini eline bile almadığını, reddettiÄŸini, “Bana böyle ÅŸeyler getirmeyin” talimatı verdiÄŸini de belirtti. “Benim bu tür insanlar ve hareketlerle iÅŸim olmaz” dedi. Yurtdışı seyahatlerinde sivil vatandaÅŸların da kendisini karşıladığını, kalacağı otele gelip ilgi gösterdiklerini, bu baÄŸlamda tokalaÅŸtığı herkesin kim olduÄŸunu bilmesinin mümkün olmadığını vurgulayarak, bu tür karşılaÅŸmaları Gülencileri kabul ettiÄŸi biçiminde sunulmasının da çarpıtma olduÄŸunu kaydetti. Karadayı, “Ben böyle bir heyet kabulü yapmadım” diyerek tepkisini dile getirdi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.