Sosyal Medya

Kitap - Dergi - Yayın

Kuleli kütüphanesi

14 Aralık 2013’te, bu köşede, İstanbul için büyük bir kütüphane tasavvurundan bahsetmiştim. Bağdat’ta kurulan Beytü’l-Hikme ya da Akdeniz’in incisi İskenderiye Kütüphanesi gibi şöhretli,



H. Hümeyra Şahin - Akşam

14 Aralık 2013’te, bu köşede, Ä°stanbul için büyük bir kütüphane tasavvurundan bahsetmiÅŸtim. BaÄŸdat’ta kurulan Beytü’l-Hikme ya da Akdeniz’in incisi Ä°skenderiye Kütüphanesi gibi şöhretli, DoÄŸu’nun ve Batı’nın birikimini taşıyan bir kütüphanemiz olsa demiÅŸtim. Sayın CumhurbaÅŸkanı’nın, BaÅŸbakanlığı dönemindeki ‘Kanal Ä°stanbul’ projesine atıfla, ‘Çılgın Kütüphane’ baÅŸlığını taşıyan yazıda tarif ettiÄŸim kütüphane, 150 milyon kitabı olan British Library’nin önüne geçecek, sosyal alanlarıyla bir yaÅŸam merkezi olacak, farklı kültür muhitlerini buluÅŸturacak, bir tarihsel derinliÄŸi temsil edecekti. O günlerde, kitapseverlerin yoÄŸun ilgisini gören yazı vesilesiyle, Ä°stanbul’un bazı tarihi binalarını bu kütüphaneye çok yakıştırmıştık hatta. Tarihî HaydarpaÅŸa Garı, bunlardan biriydi mesela. Kitap dostlarıyla ‘çılgın kütüphane’ye en çok yakıştırdığımız yer, kuÅŸkusuz Kuleli olmuÅŸtu.

Kuleli ki, Necip Fazıl’ın ‘Ay ve güneÅŸ ezelden iki Ä°stanbulludur’ dediÄŸi o büyülü ufkun tam ortasına denk geliyordu. BoÄŸazda güneÅŸin hem doÄŸuÅŸunu, hem batışını böylesine güzel bir açıdan temaÅŸa edebilen baÅŸka bir mekan var mıydı? Kulesinden, Yahya Kemal’in, Nazım Hikmet’in, Orhan Veli’nin, Samiha Ayverdi’nin Ä°stanbul’unu terennüm edecek kaç bina vardı bu sonsuz ÅŸehirde?

Fakat elbette Kuleli’ye, Peygamber ocağı saydığımız ordumuza subay yetiÅŸtiren kutsal bir ocak gözüyle bakıp, siluetini seyretmekle yetinirdik. KeÅŸke 15 Temmuz hiç yaÅŸanmasaydı da, Kuleli, kitapseverler için hep bir hayal kütüphane olarak kalsaydı. Fakat ÅŸimdi görüyoruz ki, 15 Temmuz’da yaÅŸanan hain darbe giriÅŸiminin kirini, Kuleli’den ancak bir kütüphane temizleyebilir.

Anadolu irfanını sömürerek, din tacirliÄŸine soyunan hainlerin, zihinlere ve kalplere bulaÅŸtırdığı kiri, temiz vicdanların, cesur yüreklerin ve deÄŸerleriyle barışık zihinlerin hükmettiÄŸi bir ilim yuvası aklayabilir. Darbeye açıkça arka çıkan Batı’nın gerçek demokrasi tarihini, hakkaniyetli kalemler yazabilir burada yeniden.

Kuleli’yi ancak, Ömer Halisdemir’in, Erol Olçok’un, Ä°lhan Varank’ın, Mustafa Cambaz’ın ve adı gökyüzünde birer kandil gibi asılı duran ÅŸehitlerin adını taşıyacak salonlar aydınlatabilir.

Kuleli’yi kendine yuva görmüş nice vatansever genç subay adayının hayallerini de yokeden kalleÅŸ kalkışma, ÅŸimdi Kuleli’ye yeni bir ruh üflemeyi gerektiriyor.

Kuleli, Fatih Sultan Mehmet’in adını taşıyan köprü ile 15 Temmuz Åžehitler Köprüsü’nün tam orta yerinde, makus talihini yenmeyi bekliyor. Yaklaşık iki yüzyıllık tarihiyle, Fatih Devri’nden bu yana gözde bir bahçenin içinde, kapılarının millete açılacağı günü bekliyor.

Kuleli, yüksek duvarlarını kaplayacak kitap raflarıyla zengin bir kütüphane, Fatih Dönemi’nden 15 Temmuz’a uzanan bir Türkiye müzesi ve ruhlarımızı teskin edecek sanat galerileri ile, vatanı bize yeniden bağışlayan milli iradenin hizmetine sunulmayı bekliyor.

Siyasi iradenin, toplumun bu beklentisini karşılayacak bir adım atacağına ben gönülden inanıyorum. Rant tartışmalarını da bertaraf edecek bu adım, 15 Temmuz sonrası saÄŸladığımız toplumsal konsensüsü diri tutacak bir mekan da kazandırmış olur hepimize. Toplumun tüm kesimlerine açık olacak bu mekan, her çeÅŸit ilgi alanına yönelik ihtisas kütüphaneleri ve kültür mekanlarıyla, yeni Türkiye’nin, darbe zihniyetini tarihe gömecek fikir kozası haline gelebilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.