Güncel
"Sahte bir mehdi hareketi"
15 Temmuz darbe girişiminin ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çağrısıyla olağanüstü toplanan Din Şurası’nda Fethullah Gülen Örgütü, “Sahte bir mehdi hareketi” olarak tanımlandı. Bu ve benzer yapılarla mücadele için atılması gereken adımlar da belirlendi. Bunlar arasında eğitim ve din-toplum-devlet ilişkisinin yeniden tanımlanması öne çıkıyor.
15 Temmuz darbe giriÅŸiminin ardından Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, "İçinden geçilen süreci deÄŸerlendirmek, bu ve benzeri yapıların ülkeye, millete ve dinimize verdiÄŸi zararları tespit etmek, dini açıdan bu konularda istiÅŸarelerde bulunmak ve atılacak somut adımları belirlemek" amacıyla” olaÄŸanüstü Din Åžurası toplandı. Ä°ki gün süren ÅŸura toplantısı sonrasında alınan kararları Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Mehmet Görmez açıkladı.
20 maddelik sonuç bildirisinde Fethullah Gülen örgütü ile ilgili tespitlere ve bundan sonra bu tür yapılar tarafından dinin istismar edilmemesi için atılacak adımlara yer verildi.
Din eğitimi gözden geçirilmeli
“Diyanet ve Ä°lahiyat Camiasının FETÖ ve benzer yapıların dini istismar faaliyetlerini irdeleyen ilmi çalışmalar yapması aciliyet kesbetmektedir.” denilen açıklamada "Örgütü ve liderini yüceltici sözde bilimsel çalışmalar ve yayınların ilgili kurumlarca incelenerek gereÄŸinin yapılması gerektiÄŸi" belirtildi. Ayrıca özel bir komisyon oluÅŸturulması gerektiÄŸi de belirtildi.
“Bu komisyon, öncelikle FETÖ/PDY terör örgütünün Ä°slam’a ve Müslümanlara verdiÄŸi zararları, Ä°slam’ın inanç ilkeleri, ibadet telakkisi ve ahlak düsturlarında yaptığı tahrifat ve tahribatı, Ä°slam’ın temel kavramlarına dair çarpıtmaları tespit etmeli ve bu tespitler kamuoyu ile paylaşılmalıdır.”
Bildiride yer verilen önemli bir başlık ise eğitim oldu ve şu ifadeler kullanıldı:
“Bu tür dini yapıların toplumu bir kez daha aldatmasına fırsat vermemek için, din eÄŸitim ve öğretim politikaları yeniden deÄŸerlendirilmeli ve bu çerçevede her seviyede din eÄŸitimi ve öğretimi gözden geçirilmelidir.”
“Din-devlet-toplum iliÅŸkileri yeniden ele alınmalı”
Benzer yapıların oluşmaması ve benzer hataların tekrarlanmaması için Sivil Toplum Kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yapılması da bildiride yer buldu. Ayrıca din-devlet-toplum ilişkilerinin yeniden ele alınması gerektiği de belirtildi.
“Cumhuriyet tarihi boyunca din-devlet-toplum arasında yaÅŸanan sosyo-politik gerilim süreçlerinde ülkemize özgü bir kurumsallaÅŸmanın yeterli düzeyde ve eÅŸ zamanlı olarak gerçekleÅŸtirilememesi nedeniyle ortaya çıkan boÅŸlukta türeyen din eksenli yapılar, zaman zaman toplumun dini hayatını zaafa uÄŸratacak boyutlara ulaÅŸmıştır. Bu durum, ülkemizde din-devlet-toplum iliÅŸkilerinin gerekli yasal zeminin inÅŸası da dahil olmak üzere yeniden ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.”
Şurada vatandaşlara ama özellikle de gençlere yönelik çalışmalar yapılması kararı da alındı:
“Dini ve maneviyatı kirletmekten kaçınmayan bu hain saldırı neticesinde pek çok vatandaşımızın bilhassa genç nesillerin maneviyatını derin bir bunalım ve çıkmaza sürükleme potansiyelini bertaraf etmek için özel çalışmalar yapılacak ve yayınlar gerçekleÅŸtirilecektir.”
“Gayr-ı ahlâki bir sır hareketi”
Bildiride, Fethullah Gülen Örgütü’ne iliÅŸkin önemli tespitlere de yer verildi. Örgütün dini bir yapı olarak tanımlanamayacağı, Fethullah Gülen’e atfedilen sıfatların ise kesinlikle Ä°slam dini ile baÄŸdaÅŸtırılamayacağı belirtildi. Bildiride, Örgüt ile ilgili ÅŸu tespitlere yer verildi:
“FETÖ-PDY açık bir din istismarı hareketidir.
FETÖ-PDY din kisvesi altında bir güç ve çıkar hareketidir.
FETÖ-PDY hareketi sahte bir mehdi hareketidir.
FETÖ-PDY’nin dini bilgi kaynakları ÅŸaibelidir.
FETÖ-PDY İslam Ümmetinin vahdetini parçalayan bir tefrika hareketidir.
FETÖ-PDY içinde ahlâk barındırmayan bir sır hareketidir.
FETÖ-PDY hareketi gayr-ı ahlâki bir harekettir.
FETÖ-PDY dinlerarası diyalog adına din mühendisliÄŸi yapan ve kelime-i tevhidi parçalayan bir harekettir.”
Åžurada Fethullah Gülen Örgütü’nün eÄŸitim gönüllüleri adı altında Orta Asya, Balkanlar, Afrika ve Uzak DoÄŸu’da gerçekleÅŸtirdiÄŸi “tahrifat ve tahribat ile bu ülkelerde dini ve dini deÄŸerleri kullanarak kurdukları hegemonyayı” tespit etmek üzere Kasım ayında Avrasya Ä°slam Åžurası düzenleneceÄŸi de belirtildi.
“Devlet yeterli ve saÄŸlıklı dini eÄŸitim vermeli”
Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan Din Ä°ÅŸleri Yüksek Kurulu BaÅŸkanı Ekrem KeleÅŸ, toplantıya katılan din adamları ve ilahiyatçıların ortak kanaatinin bu yapının dini bir yapı olarak tanımlanamayacağı yönünde olduÄŸunu belirtti. KeleÅŸ, “40 yıldır faaliyet gösterdiÄŸi belirtilen bu yapının dini istismar ettiÄŸi neden daha önce tespit edilemedi?” sorusuna da yanıt verdi.
“Biraz daha geçmiÅŸe doÄŸru gidildiÄŸi zaman dini konularda belki devletin geçmiÅŸte bazı hassasiyetleri, bu iÅŸin devlet eliyle yeterince öğretilememiÅŸ, anlatılamamış olmasından kaynaklı olarak kendi içinde yapılar oluÅŸmaya baÅŸlamış. Bir tarafta toplumun bir ihtiyacı var, öbür tarafta da devlet eliyle bu ihtiyaç saÄŸlıklı bir ÅŸekilde ve yeterince karşılanamayınca ister istemez kendi içerisinde bir takım yapılar oluÅŸmuÅŸ. Bu yapılar da toplum tarafından müsamaha ile karşılanmış, belli bir ihtiyacı karşılıyor diye düşünülmüş. Bir te tabii asıl olan samimiyettir, dürüstlüktür, Müslüman güvenilir olur. Dolayısıyla bu söylemlerle ortaya çıkmış olan insanlara müminler güvenmiÅŸler. Samimi olduklarına inanmışlar, o ÅŸekilde deÄŸerlendirmiÅŸler.”
KeleÅŸ’e göre bu tür yapıların bir daha meydana gelmemesi için atılması gereken ilk adım eÄŸitim:
“Bunun en etkin yolu aslında devletin yeterince saÄŸlıklı bir din eÄŸitimi vermesidir. Devlet bunu karşıladığı takdirde bu tür yapıların ortaya çıkmasına da çok ihtiyaç kalmaz. Åžu anda Ä°mam Hatip Liseleri, Ä°lahiyat Fakülteleri çok geniÅŸ bir biçimde açılmış durumda. Din dersleri müfredata girmiÅŸ vaziyette ama bunun ehliyet, liyakat, bilgi bakımından yetkin eÄŸitim, öğretim kadrolarıyla güçlendirilmesi gerekiyor.”
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.