Coğrafyamız
Dugin'den Darbe Uyarısı mı, Darbeye Davet mi
"15 Temmuz İhanet Darbesi'ne Giden Süreçte Rusya Faktörü!" başlıklı yazıma giriş yaparken, darbenin olduğu gün, "Rus derin devletinin" ve "Devlet Başkanı Vladimir Putin'in akıl hocası" olarak da nitelendirilen Aleksandr Dugin'in Ankara'da ABD Büyükelçiliğinin de bulunduğu bulvardaki beş yıldızlı bir otelde Türk-Rus ilişkilerinin geleceğine yönelik oldukça önemli mesajlar verdiğinin altını çizmiş ve bunlardan sadece bir ikisine değinmiştim.
Prof. Dr. Seyfettin Erol
"15 Temmuz İhanet Darbesi'ne Giden Süreçte Rusya Faktörü!" başlıklı yazıma giriş yaparken, darbenin olduğu gün, "Rus derin devletinin" ve "Devlet Başkanı Vladimir Putin'in akıl hocası" olarak da nitelendirilen Aleksandr Dugin'in Ankara'da ABD Büyükelçiliğinin de bulunduğu bulvardaki beş yıldızlı bir otelde Türk-Rus ilişkilerinin geleceğine yönelik oldukça önemli mesajlar verdiğinin altını çizmiş ve bunlardan sadece bir ikisine değinmiştim.
Bugünkü yazımda o toplantıya katılanlardan biri olarak Dugin'in verdiği mesajların bir kısmını burada ele almaya çalışacağım. Akabinde de bunların ne anlama geldiği üzerinde duracak ve bu mesajların bir uyarı mı yoksa darbeye bir davetiye mi olduğu yönündeki soruya cevap arayacağım.
Dugin'in verdiği ilk mesaj, halklar arasındaki ilişkilerin sanıldığı kadar güçlü olmaması idi. Bunun en temel gerekçesi olarak da ilişkilerin bu kadar kolay bozulmasını gösterdi. Dugin'e göre Türk ve Rus halkı hedeflerine savaşarak değil, işbirliğiyle ulaşabilirler. Bugüne kadar aramızda çok savaş oldu ve kaybeden sonuçta hep biz olduk, başkaları kazandı. Oysa kadim Türk ve Rus hakları aynı coğrafyayı paylaşmaktadır, Avrasyalıdır ve aralarında Gaspıralı'nın da dediği gibi bir kader birlikteliği vardır. İkili ilişkilerde esas olan halklardır. Çünkü imparatorluklar geçici, halklar ise kalıcı olandır.
Dugin'e göre, Türkler ve Ruslar birbirini anlamak zorundadır. Görüş ayrılıklarımızın olduğu noktada bile bu farklılıkları giderici bir anlayışın tesis edilmesi kaçınılmazdır. Bu kapsamda, ilişkileri inşa ederken tarihimizi/geçmişimizi, bugünü ve geleceği de göz önünde bulundurmak zorundayız. Bu noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın attığı adım (burada 27 Haziran tarihli mektubu ve normalleşme sürecini kastediyor) önemli bir şanstır, fırsattır.
Dugin: "24 Kasım Türkiye Cumhuriyeti ve Erdoğan'a yönelik bir provokasyondu!"
Dugin'e göre, 24 Kasım Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik bir provokasyondu. Birileri Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkileri sabote etmek istedi. Kriz, ilişkilerin tam da taktik boyuttan stratejik boyuta geçeceği bir aşamada çıkarıldı. Stratejik aşamaya geçiş engellendi. Biliyorlardı ki, iki ülke arasındaki ilişkiler stratejik seviyeye çıkarsa, bu tür krizlerin çıkarmaları artık o kadar kolay olmayacak.
O yüzden, Dugin'e göre Türkiye ve Rusya derin stratejik ortaklık hedefiyle hareket etmeli. İlişkilerde yeni dönem için tekrar taktik seviyeye, yani en başa dönülmemeli. Kaldığı yerden devam etmeli. Çünkü Türkiye ve Rusya arasında stratejik ortaklık için tüm şartlar oluşmuştur. Öncelikle liderler arasında güçlü bir sempati söz konusudur. Halklar birbirini istemektedir. Ekonomileri birbirine muhtaçtır. Bu ilişkiler prensiplere dayanmak zorundadır. Bunlar: 1. Karşılıklı toprak bütünlüğü, 2. Ülkelerimizi tehdit eden tüm odaklara karşı işbirliği ve gücümüzü gösterme, 3. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) yerine Avrasya Birliği'nde yer alması.
Dugine göre bu birlikteliğin önündeki en önemli engel, "Üçüncü Güç"tür. Bu üçüncü gücün kim olduğu ortada. Dugin'e göre, Türkiye başlangıçta ABD'nin Ortadoğu politikasını kabul etti ama hiç bir şey elde edemedi. Türkiye'nin jandarma rolü oynamasına ve Türk halkının emrivakilere, dayatmalara ihtiyacı yok.
Dugin: "Türkiye Tercihini Yapmalı!"
Dugin'e göre gelecekte ABD büyük bir güç olmayacak. ABD hegemonyası çöküyor. Amerikalılar kendi topraklarına dönsünler, kendi sorunlarıyla ilgilensinler. Britanya halkı ABD'nin tüm dayatmalarına karşı AB'den çıktı. NATO ihtiyaçlara cevap vermiyor. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS yükselen güçler.
Dolayısıyla, Dugin'e göre artık Türkiye tercihini yapmalı. Siyasi iradeler zamanın geldiği noktasında karar almalı. Bu noktada Dugin'in şu ifadeleri Türk-Rus ilişkilerinin geleceği noktasında Ankara'yı bir tercihe zorluyor: İlişkilerde hedef stratejik ortaklı olmalı ya da yok! Stratejik ortaklık gelişmez ise, bundan halklar arasındaki ilişkilerde zarar görür.
Dugin: "Türkiye'yi Her an Büyük Olaylar Bekliyor"...
Hiç kuşkusuz, Dugin'in verdiği bu mesajlar bir kaç açıdan oldukça önemli. Birincisi, Dugin sıradan bir isim değil. Rus devletinin önde gelen stratejik akıllarından ve Türk-Rus ilişkilerinin geleceğine yönelik yol haritasını ve bununla ilgili temel şart-kriterleri ortaya koyan önemli bir kaç isimden birisi. İkincisi, Modern Avrasyacılık akımının mimarı ve bu projenin hayata geçirebilmesinin yolunun Türk-İslam dünyasından, dolayısıyla da Türkiye'den geçtiğinin farkında olan bir isim. Üçüncüsü, bu mesajlar 9 Ağustos'ta St. Petersburg'da gerçekleşmesi hedeflenen liderler zirvesi öncesi en azından Moskova'nın Ankara'dan beklentilerini ortaya koyması açısından önemli.
Bir de bu mesajların ne tür maliyetlere yol açabileceÄŸinin en başından itibaren çok iyi hesap edilmiÅŸ olması ve hatta zikredilmesi hususu var. Yani, Dugin bu mesajları verirken bunun Türkiye'ye ne tür maliyetleri olabileceÄŸini de aslında üç aÅŸağı beÅŸ yukarı öngörüyordu. Nasıl mı Bunun cevabını Ankara’ya geldiÄŸi 14 Temmuz'dan itibaren yanından hiç ayrılmayan Avrasya Yerel Yönetim BirliÄŸi GüneydoÄŸu Temsilcisi Abdullah Arzakçı'nın Haber10 sitesine yaptığı deÄŸerlendirmede görüyoruz.
Arzakçı, Dugin’in Ankara’ya geldiÄŸi gün katıldığı konferansta ve birebir sohbetlerinde "Türkiye’de bir saat sonra 3 saat sonra ne olacağının garantisi yok. NATO ve ABD, Türkiye’nin dostu olamaz. Sizi peÅŸinde koÅŸturuyor. Okyanus ötesinden gelip burayı karıştırmaktan baÅŸka bir katkısı yok. Bu durum Rusya ve Türkiye için tehlike. Türkiye’yi biz kendimizle eÅŸdeÄŸer görüyoruz. Bunlara güven olmaz. Rusya, Türkiye için sıfır risk." ÅŸeklinde Türkiye'yi uyarmaya çalıştığına dikkatleri çekiyor.
Arzakçı'nın Dugin'in konuÅŸmalarına atfen kullandığı ÅŸu son cümle ise, adeta 15 Temmuz Darbesine ve onun hedefine iÅŸaret ediyor: "OrtadoÄŸu’daki ülkeleri nasıl karıştırdılarsa Türkiye’yi de her an karıştırabilirler. Her an Türkiye’yi büyük olayların bekliyor."
Dugin bu uyarıyı yaptıktan bir kaç saat sonra Türkiye'de darbe yapılmaya çalışılıyor. Siz buna ister darbe kâhinliği deyin, isterseniz darbeye davetiye çıkarmak. Sonuçta Dugin'in tabiriyle "birileri" ya da "Üçüncü Güç" Moskova'dan gelen bu mesaja anında cevap veriyor ve "bu iş o kadar kolay olmaz" diyor. O yüzden 9 Ağustos ziyareti çok kritik ve o tarihe kadar da her şey mümkün. Dolayısıyla dikkatli olmakta fayda var. Ne de olsa arkamızda birçok örnek var, örneğin rahmetli Menderes gibi...
Henüz yorum yapılmamış.