Coğrafyamız
15 Temmuz darbesi kimin komplosuydu?
Türkiye ucuz atlattı. Ülkeyi kesif bir karanlığa hapsedecek askeri darbe girişimi şimdilik savuşturuldu. Darbeye göğüs geren kahramanlar dizisini sıralarsak şu aktörleri not edebiliriz: Eli silahlı darbeciye karşı bayraklarla sokaklara inen Türk halkı, kararlı bir liderlik gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, canı pahasına demokrasiyi savunan emniyet güçleri, ordu içinde darbecilere karşı çıkan, demokrasiye ve ülkelerine sadık ordu mensupları ve ahlaklı bir duruş sergileyen muhalefet partileri..
Yahya Bostan - USA Sabah
Türkiye ucuz atlattı. Ülkeyi kesif bir karanlığa hapsedecek askeri darbe girişimi şimdilik savuşturuldu. Darbeye göğüs geren kahramanlar dizisini sıralarsak şu aktörleri not edebiliriz: Eli silahlı darbeciye karşı bayraklarla sokaklara inen Türk halkı, kararlı bir liderlik gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, canı pahasına demokrasiyi savunan emniyet güçleri, ordu içinde darbecilere karşı çıkan, demokrasiye ve ülkelerine sadık ordu mensupları ve ahlaklı bir duruş sergileyen muhalefet partileri..
Tüm Türkiye bunun açık bir darbe girişimi olduğunun farkında. Bu darbenin ardında ABD'de yaşayan Fethullah Gülen ve suç şebekesinin olduğu konusunda da tüm toplum kesimlerinde mutabakat var. Bugüne kadar Fethullah Gülen şebekesini destekleyen ya da ona sempati besleyen bazı isimler bile bu gerçeği görerek Gülen'den desteğini çektiler. Buna Hürriyet gazetesi yazarı Taha Akyol'u örnek olarak gösterebiliriz. Washington'da gazetecilik yapan Tolga Tanış'ın yazdığına bakılırsa bu gerçeği gören bazı Gülen kuruluşlarının temsilcileri de kurumlarından istifa ettiler. Önde gelen Gülenistlerden, yazar Elif Şafak'la evli gazeteci Eyüp Can Sağlık'ın Gülencileri suçlaması ve "Diyalog, hoşgörüden bahseden bir cemaat içinden eli kanlı darbeci zihniyet çıkması korkunç! Halkına kurşun sıkanları tüm varlığımla lanetliyorum" diye yazması manidardı.
Türkiye'nin kafası Gülen'in darbedeki rolü konusunda net. Ancak Washington'da çalışan gazetecilerle konuştuğumuzda ABD'nin başkentinde kafaların karışık olduğu anlaşılıyor. Düşünce kuruluşlarında yapılan toplantılarda, eski diplomat ve siyasetçiler Gülen'e toz konduramıyormuş. Bu darbenin, Gülen'i tasfiye etmek ve gücünü pekiştirmek isteyen Erdoğan'ın komplosu olduğunu söyleyenler bile varmış. Türk halkını sürekli komploculukla suçlayanlar için ilginç bir dönüm noktası.
Ortada bir komplo olduğu gerçek. Ancak bu komployu kimin kurduğu önemli bir soru işareti.
Şöyle anlatalım: Türk devletinin farklı kurumlarına sızmış Gülen cemaatiyle mücadele uzun bir süredir devam ediyordu. Gülencilerin Ergenekon soruşturmalarını bir tasfiye operasyonuna dönüştürmeleri üzerine hükümetle bu yapının arası açıldı. Önce Türkiye'deki sekülerleri hedef alan Gülen'e bağlı yargı mensupları oklarını hükümete yöneltti. Gülen'le irtibatları ayyuka çıkan hakim savcıların hükümeti alaşağı etme girişimi 17 Aralık'ta ters yüz edildi. Ve devlet içine sızmış Gülen unsurlarına yönelik ciddi bir operasyonlar dizisi başladı.
Bu unsurların birçok kurumda pasifize edildiği söylenebilir. Gülen taraftarlarıyla ilgili Türk ordusu içinde de takibat yürüyordu ve 1-2-3 Ağustos'ta yapılacak Yüksel Askeri Şura toplantısında Gülenist olduğu tespit edilen yaklaşık 400 subay TSK'dan atılacaktı. Bu Gülen'in Türkiye'deki son gücünü kaybedeceği anlamına geliyordu. Gülen bu yüzden düğmeye bastı.
Üstelik bunu Gülenistler darbe gerçekleşmeden önce sosyal medya hesaplarından duyurdular. Ergenekon sürecinde orduda yapılan tasfiyelerde etkili rol oynamış olan Tuncay Opçin, 14 Temmuz'da, darbeden bir gün önce, Erdoğan'ı hedef alan bir tweet atmış, "yatağında basacak, şafakta asacaklar" diye yazmıştı. Eski bir polis olan diğer Gülenist Emre Uslu, kendisine "Türkiye'ye ne zaman döneceksin" diye soranlara "Temmuz 2016'da. Biletimi alıyorum" yanıtı vermişti. Bunların hiçbiri tesadüf değil.
Kimse bu mesajları "Türkiye'de artık darbe olmaz" diyerek ciddiye almadı ama Türk ordusu içerisindeki FETÖ kliği 15 Temmuz akşamı düğmeye bastı. TBMM, Emniyet, istihbarat kurumu karargahı bombalandı. Sivillere havadan ve karadan saldırı yapıldı. Elindeki bayrağı sallamaktan başka hiçbirşey yapmayan 250 kişi yaklaşık 8 saatte katledildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan suikast girişiminden kıl payı kurtuldu. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları tutuklandı. Erdoğan'ın en yakın çalışma arkadaşı Erol Olçak darbeciler tarafından öldürüldü. Yine Başdanışmanı Mustafa Varank'ın abisi Prof. ilhan Varank darbecilere karşı direnirken hayatını kaybetti.
Darbeyi yapan askerler Genelkurmay Başkanı'nı ele geçirdiklerinde ona "sizi kanaat önderimiz Gülen ile görüştürelim" dediler. Darbe sırasında Gülenci olduğu için görevden alınan eski bir polis tankın içinden çıktı. Yakalanan bazı askerlerin üzerinde Gülen'in duaları bulunuyordu. Yine yakalanan pek çok subay Gülen cemaatine bağlı olduğunu itiraf etti.
Konjonktür; yani Gülenistlere karşı yürütülen operasyonlar, Gülencilerin sosyal medya hesaplarından darbe yapılacağını ima etmeleri, YAŞ toplantısında orduda tasfiye yapılacağının bilinmesi ve diğer gelişmeler bu darbede Fethullah Gülen'i olağan şüpheli haline getiriyordu. Ancak yukarıda saydığımız Genelkurmay Balkanı Akar'ın Gülen ile görüştürülmeye çalışılması, askerlerin üzerinden çıkan Gülen notları gibi somut olgular Fethullah Gülen'in bu darbenin bir numaralı şüphelisi olmasına yol açtı.
Gülen'in Türkiye'ye iadesine direnen ABD'liler bu somut kanıtlara rağmen bunun bir komplo olduğunu düşünüyorsa şu sorunun yanıtını dürüstçe vermeli: Bu kimin komplosu? Suikasttan kıl payı kurtulan, milletin sokaklara inmesiyle kendisine yaşam alanı açan Erdoğan'ın mı? Yoksa iktidardan muhalefete, STK'lardan medyaya kadar herkesin işaret parmağıyla gösterdiği Fethullah Gülen'i koruyan ABD'nin mi?
Ben toplumdan edindiğim izlenimi bir gazeteci olarak aktarayım: ABD Gülen'i koruyan bu tutumunu sürdürürse "Darbeyi ABD Gülen'e yaptırdı" teorisi Türkiye'de yaygınlık kazanacak.
Henüz yorum yapılmamış.